PKK nihayet TC'ye teslim oldu ve „Baris Grubu“nu karsilama adi altinda tabanini yine bos seyler icin ayaga kaldirdi, bos umutlar vaad etti ve bunun adinada „baris“ koydu. Sahi neyin barisi? PKK'nin kazandigi nedir ki, havai fiseklerlen ve onbinlerce kitleylen bir ihanet ve yenilgi bu derecede kutlansin?
Biliyorum; Ben böyle yazarken, bu yaziyi okuyan bir cok PKK'li, iste sen kim oluyorsun? Daglar odur bosaliyor. Savas istiyorsan git savas. Biz savasmak istmiyoruz artik diyebilirler.
Ben elbette sanli manli taninmis bir Kürd sahsiyeti degilim ama ifade özgürlügünü kulanan özgür bir Kürd bireyiyim. Nasil ki Öcalan Suriye'de göbek sisirerek bir kursun atmadan habire konusma özgürlügü vardiysa benim de ayni sekilde görüs belirtme, fikir üretme, kendimi ifade etme özgürlügüm vardir. PKK cok demokrasiden bahsediyor ama aslinda ise demokrasinin „D“sini bile bilmiyorlar. Demokrasi her seyden önce düsünce özgürlügü, sevmedigimiz düsüncelere tahammül göstermek, tolere etmek demektir. Orta Dogu insani bunu ne zaman kavrar bilmiyorum ama ben burada sadece düsüncemi belirtiyorum. Bu da benim en dogal hakkimdir.
PKK binlerce sehit verdikten sonra gülünc bir talep listesiyle Türklere teslim oldugu objektif bir gercekliktir. Bunun ismi politik literatürde kapitulasyondur.Burada kazanan Türklerin oldugu asikar. PKK kaybetti, hem de büyük kaybetti, cünkü dil ve kültür sorunundan baska (?) kurtardigi bir karis toprak mi var? PKK’nin Türk egemenligine, sömürüsüne, sömürgeciligine Kuzey Kürdistan'da son verdigi mi var? Bu sorularin cevabi kocaman bir HAYIRdir.
Simdi denilebilir ki, Kürdistan'in bagimsizligi ve kurtulusu bir iki günde olmaz. Zaten ben de bu konuyle ilgili „Adim, Adim Bagimsizliga Dogru!“ diye bir yazi yazmis ve orada Kürdler icin her parcada kazanilan haklari (kücükte olsa) destekledigimi ve önemsedigimi yazmistim.
Büyük adimlar atmak icin elbette kücük adimlar önemlidir. Fakat daha hic birsey kazanmadan, düsmanini iyi tanimadan bos umutlara kapilmanin yanlis oldugunu düsünüyorum, cünkü Kürdistan sorunu’nun bir dil ve kültür sorunu olmadigini, Kürdistan Sorunu'nun bir toprak ve devlet sorunu, ayni zamanda sosyolojik, politik ve ekonomik bir sorun oldugunu sikca dile getirdik.
Acaba bu sözde „baris“ ve teslimiyetten sonra Türklerin gücü örnegin ekonomik olarak Kürdleri „refaha“ kavusturacak, Kuzey Kürdistan'da %60'lara varan issizligi minimuma indirecek, egitimi Kürd dilinde üst düzeyde gelistirecek vs. gücleri ve dahasi istek ve sorumluluklari var midir? Tekrar edersek dünyada bir sömürgeci ülkenin kendi sömürgesini refaha kavusturdugu görülmüs müdür?
Öcalan'in Anti-Kapitalist olan ve Murray Bookchin, Immanuel Wallerstein, Fernand Braudel, Max Horkheimer und Theodor W. Adorno gibi komünist ve anarsitlerin düsüncelerinden yararlanarak ürettigi kof ve kopyeci düsüncelerin Kuzey Kürdistan'da Türklerin egemenligi ve jandarmasinin, polisinin dipcigi altinda gerceklestirme sansi var midir? Özgürlükte anlasilmasi gereken bu mudur, yoksa ülkenin sömürgecilikten kurtulmasi ve ekonomik ve siyasi bagimsizlik midir? Diger yandan DTP'nin aldigi %7 oyla Türkiye'de hükümet kurma gücü mü vardir? Yoksa Kürdistan nasil feodalizmden, fakirlikten, ezilmislikten kurtarilir, gelistirilir, modernlestirilir? Ekonomik ve siyasi bagimliligin oldugu bir yerde dil ve kültür „özgürlügü“ ile isgal ve ilhak altinda insan kurtulustan veya özgürlükten bahsedebilir mi?
[i]Bana göre gelisme daha cok su yönde olabilir:[/i]
Bu gelecek yillarda Güney Kürdistan muazzam gelisecek ve dünyadaki bütün Kürdlerin kiblesi durumuna gelecek, tipki Dogu ve Bati Almanya gibi. Kuzey Kürdistan ve diger parcalar bu gelisime bakarak kendilerine yön vereceklerini düsünüyorum. Cünkü birinin zenginlik icinde, digerinin en kötü fakirligi yasamasi mecburi olarak fakir olan, ekonomik olarak gelismeyen, ekonomik olarak gelisene, zengin ve gelismis olana dogal olarak özenir. Bunun anlami sudur: Bütün diger parcalardaki Kürdler fakirligi sömürgecilik altinda berteraf edemeyecekleri icin zengin olan Güney'e ve etnik kökenli partilere yönelecekleri kesindir. Bu durum Kürd milliyetciligini de gelistirecektir. Ve asil Kürd milliyetcileri ancak Kürdleri gercek anlamda bir kurtulusa götürebilirler.
Ben kendim 1990'lardan beri PKK'nin Kürdistan'da verdigi savasa karsiydim, cünkü TC, PKK'yi bahane ederek Kürdleri soykirimdan geciriyordu. Bana göre sömürgecilere karsi savas Kürd topraklarinda degil, sömürgecilerin can damari olan metropollerin de olmaliydi. Fakat bu PKK'nin Kürd topraklarin da savasina karsi durma tavrim Kürdlerin de kendi savunma gücleri olmasin niteliginde degildi. Örnegin Zengin ve zengin olmayan iki kisi karsi karsiya duruyorlar. Zengin olan kisi silahsiz, savunmasizdir. Zengin olmayan da ise en modern silahlar vardir. Zengin olmayan kisi kesin kez, zengin olanin silah zoruyla mallarina el koyacaktir. Bunun neden böyle oldugunu bana sormayin. Insanlarin dogasi böyledir.
Bu örnegi niye verdim?
Bundan 517 yil önce Avrupa'lilar Amerika'yi kesfettiler. Bilindigi gibi Amerika'da indianalilar yasiyordu ve Amerika her yönüyle zengindi ama Indianalilar tekerlegin bile ne oldugunu bilmiyorlardi. Beyazlar, ya da Avrupalilar ne yapti? Avrupalilar Indianalilara wisky verdi, sarhos etti, elindeki o dönemin en modern silahlariyla zengin olan Amerika'yi isgal ettiler, kusattilar, Indianalilari silip süpürdüler, yok etme esigine getirdiler. Bu durumun aynisi silahlari ve savunmasi olmayan ama ülkesi zenginlik kaynaklarindan bogulan Kürdistan'da da aynisidir. Kürdistan'in zenginlik kaynaklari, suyu ve petrolü ileride de Kürdlerin basini agirtacaktir. Bu nedenle; her insanin, her varligin kendisini, malini-mülkünü, canini, zenginliklerini korumasi icin –Compüterinizdeki bir anti-virus programmi gibi- koruma mekanizmasi olmasi lazim. Mesru müdaafa her varligin en dogal hakkidir. Nasil ki kapiniza kilit vurmadan disari cikamiyorsunuz, bir ulusu, bir ülkeyi korumakta aynen öyledir. Bunun anlami sudur: Kürdlerin her dört parcada da savunma gücleri olmalidir. Türk'ün, Arap ve Farslinin olurda Kürdlerin neden olmasin?
Ben sahsen PKK'nin Kuzey'de silah birakmasini dogru görmüyorum ama -PKK icte fena sekilde Kürdlere de yöneldigi icin-, yeni örgütlerin/grup ve partilerin önü acilir diyede önemli buluyorum. PKK bir sürecti ve bu sürecte diger yerel Kürd ayaklanmalari gibi yenildi ve bu sürecte kapandi. Bu durum Kürdlerin yenildigi anlami cikarilmamali. Bunu böyle yorumlayanlar bence yanlis hesap yapiyorlar, cünkü savasan ve yenilen sadece bir Kürd partisiydi.
Torunlarimizin ne yapacagi, gelecegin ne getirecegini simdiden söylemek zor ama yazimi Zorro'nun bir sözüyle bitireyim. „Zorro'nun Maskesi“ diye bir filmde Zorro sunu diyordu: „Nerede baski, zulm ve sömürü varsa oralarda Zorrolar da olacaktir.“ Evet, doganin bu kanununa karsi kimse hic birsey yapamaz! Gercek anlamda bir baris mi istiyorsunuz? O zaman hayatin her alaninda gercek anlamda bir ESITLIK saglayin, ülkenizi sömürgecilikten, baski, sömürü ve zulmlerden kurtarip gercek anlamda özgürlük ve bagimsizligi saglayin. Dört parcaya önderlik eden Kürdistan'in asil Zorro'su, Spartakus'u daha tarih sahnesine cikmadi. Ama Zorolarin, Spartakuslarin mutlaka Kürdistan'a önderlik edip Kürdistan'i gercek anlamda özgürlestirip bagimsizlastiracaklarina inancim tamdir, cünkü Kürd Sorunu’nun kalici cözümü, onlarca isyana yol acan problemlerin cagdas yöntemlerle köklü olarak cözülmesiyle ancak mümkün olur.
[i]Alan Lezan – Frankfurt am Main, 22. Ekim 2009[/i]
[url=http://alanlezan.com]alanlezan.com[/url]
[url=http://alanlezan.net]alanlezan.net[/url]
Re: Kurt Halkinin ayaga kalkisini Selamliyorum.