بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Aso Zagrosi.. on 26 April 2009

Merhaba Hanife

Merhaba Kamo Asmen

1928 yılında ABD'de 20 bin cıvarında Kürd nüfusunun bulunduğunu daha önce bir İngiliz belgesinden aktarmıştım. Amerika'daki Kürdlerin Xoybûn'a kazandırmak için Süreya Bedirxan ve Osman Sebrî'nin çabalarını gündeme getirmiştim.
Kürdlerin Amerika kıtasına yerleşmelerinin tarihi meselesi kendi başına ciddi akademik bir çalışmanın konusu olacak bir husustur. Bu işi yapabilecek Amerikan Kürdleridir. Çünkü, bu iş için Amerikan kurumlarına ve arşivlerine girmek lazım. Hanife gibi arkadaşlar bu iş için zaman ayırsalar başarırlar..
Benim Amerikan Kürdlerini gündeme getirmemin nedeni Xoybûn faaliyetleriydi. Ben Xoybûn faaliyetleri bazında Amerikan Kürdlerini gündeme getirdikten sonra bazı Kürd çevrelerinde olumlu ve açıklayıcı tepkiler aldım.
Mesela bir Kığili arkdaş ile yaptığımız bir görüşmede bana “kendi bölgelerinden ve hatta akrabalarından bazılarının da Birinci Dünya Savaşı sıralarında Amerika'ya gittiklerini“ söyledi. Buna benzer şeyleride bazı Dersimli arkadaşlardan da duydum.
Demeki Kürdlerin Amerika'ya göçü meselesi hâlâ hafızalarda canlı duruyor. Hatta eğer kısa bir süre içinde araştırmalar yapılsa canlı tanıkları bulmak dahi olanak dahilindedir.
1919-1923 yıllarında Colombia Üniversitesi'nde sosyoloji eğitimi gören Sabiha Sertel “Roman gibi-Anılar“ adlı eserinin 39.sayfadan 66.sayfasına kadar olan bölümünü oradaki Kürd ve Türk işçilerine ayırmış.
Sabiha Sertel Anılarında Amerika'ya yapılan göç olayının “Van, Erzurum ve Sivas gibi şehirlerde başlamış, diğer şehirlere, kasabalara yayılmış“ diyor.
Yine Sertel'e göre Balkanlarda savaştan kaçan “Türk, Kürd ve Arnavutlar“ varmış.
Sertel Detroit'deki Kürdlerden şöyle söz ediyor: “ hele Detroit'te Ford'un otomobil fabrikasında çalışan Türk ve Kürdlerin hayatı bir cehennemdi. Amerika'da o zamanlar bugünkü teknik ilerlemeler olmadığı için çelik ocağına giren bir işçi, ateş karşısında bir dakikadan daha fazla duramıyordu. Her girişte bir gömlek değiştiren işçiler, yeryüzünde cehennemin ne olduğunu denemeleriyle öğreniyorlardı. Fabrikalarda 10-15 saat çalışanlar vardı. Bunların çoğu gece çalışır, gündüz uyurlardı. Bu yüzden gece çalışan işçilerin aylarca güneş yüzü görmemeleri olağan bir şeydi“ (age, sayfa 52) diyor.
Sertel Anılarında Ford fabrikasını ziyaret ettiğini “çelik eritilen ocağı gördüğünü“ yazarak Kürdler hakkında şu tespitte bulunuyor: “Bu cam daireye hiç bir milletin işçileri giremiyor, yalnızca Kürdler girebiliyormuş. İşçiler, ocağa bir pehlivan gibi çırılçıplak giriyorlar, dahikada bir nöbet bekliyorlarmış“ diye yazıyor.
İlginç olan durum o dönemler Amerika'da “Osmanlı teavün Cemiyeti“ adlı bir kurum varmış. Daha sonra Türk ırkçıları derneğin ismini “Türk Teavün Cemiyetine“ çeviriyorlar. Fakat Kürdler ve Arnavutlar Türklerin bu girişimine karşı çıkıyor ve “Osmanlı teavün Cemiyeti“nde ısrar ediyorlar.
Sabiha Sertel ve orada bulunan Kemalistler, Kemalist harekete yardım toplamak için Amerika'nın bir çok bölgesini geziyorlar ve bu arada Detroit'te de gidiyorlar.

Detroit'te Türkler ve Kürdler ayrı örgütleniyorlar.
Türkler, “Türk Teavün Cemiyeti“ adı altında; Kürdler “Hilali Ahmer“ adı altında teşkilatlanmışlar.
Sabiha Sertel'in anlatımlarına göre Detroit'e gitmeden önce oradaki Kürdler ve Türkler “Uzaktan gelen bacının ilk önce kime misafir olacağı“ konusunda anlaşamamışlar ve kavga etmişler.
Sabiha Sertel Detroit'deki “Türk Teavün Cemiyeti“ başkanı Zeki bey ile görüşerek şöyle dediğini yazıyor:
“Bir an düşündüm. Maksat kurtuluş hareketine yardımdı. Bu yardımı nerede daha fazla sağlamak mümkünse benim oraya gitmem gerekirdi. Zeki Bey'e sordum:
Pekala bana söyleyiniz hangi taraftan daha çok para toplamak mümkündür?
hiç tereddüt etmeden:
Kürdlerden, dedi. Onlar Ford Fabrikasında en ağır işlerde çalıştıkları için daha çok para kazanıyorlar ve biriktiriyorlar.
Oyleyse ben Kürdlere misafir olacağım. Türklerle konuşmayi bana bırakınız.
Beni karşılamaya gelenler istasyonda iki grup olmuşlardı. Bir gün evelki kavgadan sonra Türkler ayrı, Kürdler ayrı gruplarda idiler“..........

Sabiha Sertel gelişmeleri uzun uzun anlatıklatan sonra ilk önce istasyondaki Türklerin yanına giderek durumu izah ediyor ve sonuçta onlara “ İzin verin ’Hilali Ahmer' cemiyetine misafir olayım. Bu, memleket hesabına daha hayırlı olur“ diyor.

Sabiha Sertel ilk olarak “Hilali Ahmer Cemiyeti“ne misafir oluyor ve Kürdlerde kalıyor. “Hilali Ahmer Cemiyeti“nin başkanı Rumi Efendi Sabiha Serteli iki katlı evine götürüyor. Daha sonra “Hilali Ahmer Cemiyeti“nde yapılan toplantıda Kürdler Sertel'e “50 bin doların üstünde“ bir para topluyup veriyorlar. Sertel toplantı esnasında Mehmed ve Derviş adlı Kürd'ün kavgasını ve onları nasıl barıştırdığını balandıra balandıra anlatıyor.

Sertel ve oradaki kemlistler bununla da geri kalmıyorlar. Bu sefer Türkiye'den Sertel'in söylemiyle “ Ateşin içinden gelen bir kimse ile“ daha çok para toplayabileceklerini hesaplıyorlar. Sözü Sabiha Sertel'e bırakalım:
"New York'a döndükten sonra yönetim kurulunun toplantısında, Ankara'dan birinin Amerika'ya çağrılmasını konuştuk. Ateşin içinden gelen bir kimse çok faydalı olacaktı. Bu düşüncemizi Ankara Himaye-i Etfal Cemiyetine bildirdik. Ankara Merkez Komitesi, cemiyet başkanı Doktor Fuat Bey'i göndermeyi kararlaştırmıştı. Fuat Bey Gülcemal vapuru ile geldi. Bu, Amerika'ya gelen ilk Türk vapuru idi. Vapuru karşılamak için bütün teşkilatlardan delegeler gelmişlerdi. ''Gülcemal'in'' New York limanına gelmesi de önemli bir olay oldu. Vapurda dalgalanan bayrağı görmek için yalnız Türkler değil, Türkiye'den gelmiş Rum, Ermeni, Yahudi, bütün Türk uyrukları gelmişlerdi. Kalabalığın içinde hüngür hüngür ağlayanlar vardı. Fuat Bey'in geldiği gün Astoria Oteli'nin salonunda yaptığımız toplantıda müsamerenin programını hazırladık. Fuat Bey'in gezeceği şehirleri kararlaştırdık. Fuat Bey'in yapacağı gezilere benim mihmandarlık ve tercümanlık etmemi uygun gördüler. New York'ta ilk toplantı, kiraladığımız büyük bir salonda yapıldı. Fuat Bey memleketin acıklı durumunu anlattı. Ben hislere hitap eden bir konuşma yaptım. Şiirler okundu. Halk arasında ağlayanların hıçkırıkları duyuluyordu. Konuşmalar sonunda yardım faslı açıldı. Masanın üstü yığın yığın dolarlarla doldu. Kalabalığın arasından orta yaşlı, orta boylu, kalın siyah kaşlı, bıyıkları kulak deliklerine değen bir adam ağır ağır masaya yaklaştı. Bu, Kürt Yusuf Gülabi Çavuştu önce Fuat Bey'in elini öptü: "Siz bana toprağımın, köyümün kokusunu getirdiniz. Sağ olun, varolun. Aç sürünen çocuklar arasında benim de evlatlarım var her hal. Yirmi yedi senedir Amerika'da çalışıyorum. Madenlerde işçilik ettim. Otomobil fabrikalarında, Kuzeyde, Fruit Company'nin (meyve kumpanyası) meyve bahçelerinde çalıştım. Garajlarda, parklarda yattım. 10.000 dolar birikmiş param var. Artık memlekete dönmeye karar verdim. Bütün paramı size veriyorum. Bana yalnız bir vapur bileti alın. Ve orada bir iş bulmama yardım edin. İşte altın saatim. İşte altın kemerim. Yurduma helal olsun." Herkes ağlıyordu. Toplanan para 100.000 doların üstündeydi... Amerika'daki bu çalışmalar sonunda, memlekete gönderilen paranın miktarı bir milyon Türk lirasının üstündeydi. Ankara'da Çocuk Esirgeme Kurumu'nun meydana getirdiği ilk çocuk sarayları, bakımevleri, hastane, çocuk yuvaları Amerika'daki işçilerin gönderdikleri paralarla kuruldu. Fakat Yusuf Gülabi Çavuş'a iş bulunmadı. Çocukların yataklarının başucuna işçilerin fotoğrafları asılmadı."

Not: Aslında sevgili Hanife'ye hayırlı bir iş çıktı:
Kürdlerin Detroit'te kurduğu “Hilali Ahmer“ derneği hakkında bilgi toplamak mümkündür. Bu derneğin ne zaman kurulduğu ve ne zamana kadar varlığını sürdürdüğü tespit edilebilinir. Acaba Süreya Bedirxan'ın Detroit'te toplantı yaptığı yer bu derneğinin binasımıydı?
Dernek başkanı Rumi Efendi kimdir?
Kemaliyeli Ahmet Osman kimdi?
Derviş ve Mehmet adlı şahıslar?
Yusuf Gülabi Çavuş kimdi?
Bu derneğin üye listesi ele geçirilirse belki bir çok şey aydınlanır? Belki de bugün Amerika'da Türk lobisini yürütenlerin bir çoğu o derneğin kurucularının oğulları ve torunlarıdır.
Hanife'ye iş düşüyor..

Silav

Aso Zagrosi

sayin Aso Zagrosu degerli calismalarinizi,aktarimlarinizi büyük bir zevklen ve de bilinclen okuyoruz.beni asan konularda asla ne konusur nede yorum yaparim.hani deyim yerindeyse haddimi bilirim. sizin Hanife vede Kamo ya seslenisinizide anliyorum. fakat anlamadigim nokta su:siz ki cok önemli konulari gün isigina cikariken ve biz okurlara sunarken,su cagrinizi isim belirtmeden seslendirseniz daha dogru olmazmi. kim bilir belki bir baska ücüncü sahislarda cikabilir.seslendiginiz kisilerlen kontak iliskiniz olmamasi bir eksiklik.ilkin bu iliskiyi güclendirmek gerekir.serbesti arkadasin öneris cok yerinde ve de makul olanidir. hürmetler

Selam Hanife, Acaba söz konusu fabrika hâlâ varmı? Yoksa dahi sözkonusu fabrikanın işçileri kayıt altına alınmışmı? Ayrıca o dönemler Ford fabrikasında çalışan işçilerin çekilen resimleri varmı? Belki insan o kayıtlardan itibaren bir dizi şeyi ortaya çıkarabilir. Ayrıca Sertel fabrika koşullarının çok zor olduğunu ve bir çok insanın ölümünden sözediyor. Böyle bir durumda ise mezarları araştırmak lazım. Mezarlık tutanaklarından bir çok şey ortaya çıkarılabilinir. Birde Amerika'ya giden göçmenlerin oturumlarıyla ilgilenen dairenin arşivide bir çok şeye ışık tutabilir. Birde Amerika Gizli servisinin Süreya Bedirxan hakkında tutuğu tutanaklara ulaşmak gerekir. Mutlaka o tutanaklarda Süreya'nın kimlere uğradığını kayıt altına almışlar. Birde Ermeni asılı Thomas efendinin ailesine ulaşmak enteresan olur. Eğer Thomas efendi yazılı bazı şeyler bırakmışsa harika olur. Bilmiyorum senin zamanın varmı? Yada oralarda tanıdın birileri varmı? Birde o dönemler Zekeriya Sertel ve başkaları New york'da "Birlik" diye bir dergi çıkarıyorlar. O dergide büyük oranda Kürdlerin parasıyla finanse edilmiş. O derginin bazı sayılarını ele geçirmek enteresan olur. Kürdler için ne dedikleri benim açımdan merak konusu.. Her halde onlarda Kürdlere çok sözler vermişler.... Selamlar Aso

Bu cok degerli arastirmalarinizi bizimle paylastiginiz icin size cok tesekkür ediyorum! Hanife ve Amerikadaki diger Kurdistanlilarin katkilari olursa bence de cok iyi olur. Yanliz ben bu konuda size bir ipucu vermek istiyorum. New York Brooklyn semtinde cok zengin bir Kurt Kutuphanesi var: Kurdish Library & Museum diye. Bu kutuphanenin kurucusu ve sahibi Dr Vera Saedpour'dur. Simdiye kadar Kurtlerle ilgili cok buyuk calismalar yapmistir ve hala da yapmaya devam etmektedir. Dunyanin simdiye kadar bilinen en yasli adami Bitlisli Zaro Aga'nin (160) hayatini ilk yazan da Dr Vera'dir. Dr Vera'ya bu yazdiklarinizi Ingilizceye cevirip gönderiniz. Dr Vera en fazla bir-iki ay icerisinde bu bilgiler cercevesinde sordugunuz butun sorularin cevabini size verecek kadar Amerikan devlet kultur kurumlariyla iyi calismalar ve iliskiler icerisinde olan faal bir bilgi hazinesidir. Kurtleri sevdigi kadar ic kimseyi sevmez. Dr Veranin cikardigi bir dergisinde okumustum: Mam Celal ona Kürtce bilip bilmedigini sormus. Dr Vera'nin espirili cevabi: "Gû bixwe!" olmus! :) Bir denesen bence hepimiz icincok yararli olur kanaatindeyim. Calismalarinda basarilar Serbest

Merhaba Serbest, Balyoz ve Kalan, İlginiz için teşekkürler. Sizin verdiğiniz bilgi ve önerilerden dolayı teşekkürler. Aslında ben Xoybûn bazında Amerika Kürdleri ile ilgilendim. Gördüğünüz gibi ne enteresan veriler ve kaynaklar ortaya çıkıyor. Ben Amerika Kürdlerinide "Dîrok Sepetimde" yer verdim. Bundan böyle bulacağım belgeleri oraya aktarcağım. Sizin isimlerini verdiğiniz kurumlarla ilişkiye geçeceğim. Ama önce İhsan Nuri Paşa ve Canpolatları konu alan yazıları bitirmek istiyorum. Önümüzdeki süreçte Kafkas Kürdleri diye bir yazı serisini başlatacağım. Yani anlayacağınız "Karabağ Kürdleri, Erivan, gence, Aran Kürdleri"nin akibeti beni çok ilgilendiriyor. Kürdlerin tarihine ve dinsel yapılarına ilgi duyan arkadaşlara "Hakka Hareketi" adlı yazı serisini öneriyorum. Karşılıksız bir hizmettir. Tekrar ilginizden dolayı teşekkürlerimi sunarım Aso Zagrosi

Sayin Aso Zagros, Sizin bellirttiginiz bilgileri asagdaki KURDISH NATIONAL CONGRES OF NORT AMERICA dan da ogrenebilirsiniz size adrsini ve telefonu veroyoum. P>O Box 90823 Nashville TN 37209 Tel 1615 481 2567 USA 2 inci ades P.O Box 952 Millersville ,MD 21108 USA Tellefonlada Ingilize veya Kurtce konusarak ogrenirsiniz Selamlar

Selamlar Aso Zagrosi, Kusura kalmayin mesajinizi daha yeni bugun gordum. Bu aralar tamamen islerle yogun oldugum icin pek bakamiyorum buraya. Ford demek zaten Detroit demek, yani Detroit'de Ford'un bir degil birden fazla fabrikasi var. Hatta araba sanayii battigi icin Michigan bu krizden en cok etkilenen eyaletlerin basinda geliyor. Ama insanlarla ilgili kayitlar tutuyorlar mi tutsalar bile bize verirler mi bilemem. Aslinda bilgi alacak dogru kisi bulunsa en azindan resimler (varsa tabii) elde edilebilir gibime geliyor. Ama bu konular ancak yuz yuze goruserek halledilebilir. California'dan sadece telefonla halledebilecek bir sey degil bu. Aslinda Michigan Grand Rapids'de ve Detroit'de tanidigim Kurdler var ama konu ile ilgilenirler mi onu da bilemiyorum. Detroit'de tanidigim arkadas guney Kurdistan'dan, konu ne kadar ilgisini ceker bilemiyorum. Ama en azindan oradaki Kurdleri taniyordur, bu konuda belki bilgisi olan birilerini bulabilir diye dusunuyorum. Kendileri aslinda Mustafa Barzani ile birlikte Amerika'ya gelen kafiledenler. Sevgili Aso Zagrosi, bu soyledigin konu aslinda gercekten tam bir tez konusu olabilecek kadar ilginc ve yogun arastirma isteyen bir konu. Ya da vaktininin onemli bir kismini bu konuya ayirabilecek, arastirma yapacak birilerne ihtiyac var. Ne yazik ki ben vaktimin cok buyuk bir kismini isimle gecirmek zorundayim. Onumuzdeki en az 4 ay cok yogunum. Ama firsat bulabildigim ilk anda Michigan'daki tanidiklari ziyaret etmek icin firsat yaratacagimdan kuskunuz olmasin. CIA'deki bilgilere daha rahat ulasilabilir gibime geliyor. Cunku oradaki bilgiler bir sure sonra 'halka acik' bilgi haline geliyor. Sadece bilgi cok eski oldugu icin, arsivlerden cikarilmasi gerekiyor. Yani yeni halka acik bilgileri internet sayfalarindan bulabiliyoruz da arsivlerine nasil ulasiriz onlara sormak gerek. Ben onlara bir mail atarak sorarim bakalim ne diyecekler? Sevgiler, Hanife

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.