بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 24 February 2009

Mirxas günün en cok sevdigim zamanidir gece ... demisti. Bir sessizlik, sakinlik, dinginlik... huzur verir bana gece ... ama korku, karanlik, yalnizlik, hüzün ayrıca rahatlamada vardi geceleyin. Kendini dinleme. düsüncelere dalma ... Geceyi baska nasil anlatabilirdi ki insan?

Mirxas korkuyordu. Neden korktugunu bize aciklamiyordu. Bir gün Sipan'a günesin tutulacagindan, isik sacmayacagindan korktugunu söylemisti. Sahi günes tümden kapanir, tutulursa ne olur? Dünyada yasami yaratan günesti. Bilim insanlari günesin daha milyarlarca yil olacagini söylemelerine karsin Mirxas fena sekilde korkuyordu. Günes tutulursa eger o zaman dünyada yasam tümden sönecekti. Ve gercekten de öyleydi. Günes sistemimizin eksi -30 ve arti +45 derece olmasi dogayi, bitkileri ve insanlari mümkün kilmisti. Günes tutulursa dünya soguk, buz cagi gibi olacak, insanlar bir kac saat icinde donup kalacaklardi. Mirxas'a göre dünyada yasam sadece ve sadece günesin bir eseriydi. O agnostiker olmasina ragmen bu nedenle bazen Allaha inanmiyordu. Allah diyordu varsa eger o büyük bing-bang denilen bir enerjidir. O simavi dinlerindeki gibi yukarida bir varligin olabilecegine inanmiyordu. Vardiysada o insanlarin isine karismiyordu. Insanlar doganin, yani dünyanin özgür yaratiklariydilar. Allah önünde hepsi birdi.

Sipan ise Allaha hic inanmiyor doganin sadece kanunlarina inaniyordu. Din diyordu Sipan insani uyusturuyor. O Marx'in dedigi gibi halk icin bir afyondu. Din, Allah vb. seyler insanlarin bulusudur. Bundan 10 bin yil evelli din ve Allah mi vardi?

Ben bu tartismalara katilmiyordum, cünkü neyin ne oldugunu insanlarin bilmedigini, bir cok seyin spekulasyondan ibaret oldugunu ama insaninda bir yaratisici olmasi gerektigini söylerken, Sipan iste doga diyordu. Bizi yaratan doganin kendisidir. Biz Mirxas'in da dedigi gibi günesin olmasiyla dogadan yaratildik, dogaya gidecegiz, hepsi bu dedi. Ayrica sen diger hikayelerinde yanlis hatirlamiyorsam bu konulara az cok deginiyorsun. Bu hikayede istersen sen Allah’i en isi parantez icerisine al, cünkü Allah zaten isimize karistigi yoktur. Insanlar Allah'in degil doganin cocuklariydilar.

Sipan doganin 5 türlü yasam bicimleri oldugunu bir yerde okumustu.

1. Bitkiler
2. Hayvanlar
3. Insan
4. Tanri ve tapinaklar
5. Pseudo yasam bicimi makina.

Bunlarin ilk ücü, yani bitkiler, hayvanlar ve insanlar tabiiata aittirler, yani biyolojiktirler. Tabii insani insan yapan hayvan ve bitkilerden ayiran mantikli düsünme, ögrenme, egitilmis akilcilik, fantezi ve özgür istek vardir. Bu özellikler insani hayvan ve bitkilerden oldukca ayiriyor. Ayrica Ruh ve Madde, bilinc ve bilicsizlik, duyusal ve duyusal üstü etkenler sadece insanda oldugu icin, insan kendisinin hayvan ve bitkilerden üstün oldugu kanisina variyor. Oysa insanda sadece bir düsünen hayvandir. Baskada hic birsey degil. Kendisini ben varim diyor, hepsi bu. O kendisinin neden var oldugunu, nereden gelip nereye gittigini bilmiyor, bilme yetenegide yok. Hani sen Andy hikayesinde Einstein'in X:Y:Z diyerek üc boyutun oldugunu ve dördüncüsünün, besincisinin de oldugunu ama insanlarin insan olarak bunu kavramadigini, kavrayamayacaklarini yaziyorsun ya! Bu aynen öyledir diyordu.

Mirxas, zaten eger Allah olsa – bu seferde Mirxas’ta sanki Allaha aniden inanmiyordu- yeri gögü, evreni yedi günde yapmis olsa o zaman Allah bize peygamber ve kutsal kitaplar göndermez, kendisi bu ise el atar ve insanlarlan basa cikar. Ama anlasilan o ki Allah insanlar ile basa cikamadigi icin habire peygamber ve kitap gönderiyor, insanlari bölüyor, birbirine düsman ediyor. Olur mu böyle Allah? Allah birse, bir kitap ve bir peygamber göndersin yeter. Hem sonra ne icin gönderiyor ki? Bir yandan bizi o „ilk günah!“ icin cezalandirmak istiyor, diger yandan kitap vs. gönderiyor, dedigim gibi yasayin ki öbürdünyada cennete gidesiniz diye yol gösteriyor. Ya gercekten öbür dünyanin oldugunu biz sadece bu kitaplardan biliyoruz, kimse ölüp bugüne kadar geri gelmedigi icin o kitaplarin insanlar tarafindan yazildigi, insanlarin bir eseri oldugu kusku götürmez ... Benim sorunum Allah sorunu degil, kim neye nasil inaniyorsa inansin ama hic kimse Allah adina insan öldürmesin. Her insan düsüncede, inancinda özgür olsun demisti.

Tabii Sipan'in ve Mirxas'in söyledikleri üzerine düsünmüyor degilim. Bitkiler, Hayvanlar ve Insanlar dünyanin biyolojik varliklariylarsa o zaman Tanri ve tapinaklar, pseudo makinalar ise insanlarin buluslaridir o zaman.

Mirxas benim dün A. Kadir Aygan üzerine yazimi okuyunca Dostoyevski'nin „Suc ve Ceza“ kitabini hatirliyor. Gercekten de cok, cok güzel bir kitapti demisti. Kitap bir katilin ic dünyasini yaziyor. Raskolnikov Petersburg'da bir hukuk ögrencisidir, hastadir ve birgün bir yasli tefeci bir kadini öldürüyor en sonunda da –kendisine karsi delil olmadigi halde- kendisini ele veriyor ve 8 yil ceza alarak Sibirya'ya sürgün ediliyor. Mirxas cok ustaca ve sahane yazilmis kitabi okudugunda insalla Rastolnikov kurtulur demis hep kendi kendine. Bazi insanlar var ki savaslarda vs. bir degil onlarca kisiyi gözünü kirpmadan öldürüyorlar. Onlar ondan sonra nasil yasiyorlar bir türlü anlayamiyor. Raskolnikov ise sadece sevmedigi kötü bir tefeci kadini öldürüyor, ama öldürdügü kötüde olsa bir insandir. Insan insani öldürmemelidir. Allah verdi Allah alack! Onun icin uyku gözüne girmez, sayiklar durur. Bir insan bir insani nasil öldürür? Vallahi ki ben yapamam diyor Mirxas. Kendisi bugüne kadar bir sinek bile öldürmemis. Belki cocuklugumda cocuklar ile birlikte sincap tasladik, öldürdük mü hatirlamiyorum diyor.

Raskolnikov Tefeci kadının evine giriyor ve ona bir kültablası uzattiyor. Kadin kültablasina bakarken baltayi kafasina indiriyor. Kadinin ölü bedeni yere seriliyor. Katil iceri dalar ve dolaptan sadece rehin verilmis, birkac parca altini cebine sokar. Yasli kadinin kiz kardesiyle iceride karsilasir. Kizin saskin bakislari altinda baltayla onu da öldürür. Dogrusu bir kisinin toplumdaki binlerce kisinin refahi ve mutlulugu icin ölmesinin bir zarari yoktu. Üstelik bu tefeci kadin cok kötü biriydi. Kapida birkac kisi kapiyi vuruyorlardi. Hic evden cikmayan tefeci kadinin, cikacagi tutmustu. Raskolnikov titriyor, disari cikip her seyi itiraf etmek istiyordu ama yapmiyor.

Sonuc olarak Raskolnikov vicdaninin verdigi aciya dayanamayip sucunu polise itiraf ediyor. Gercektende böyle vicdanli insanlar var mi diye cok düsünüyorum. Romanda sadece bu olay oluyor ve gerisi onun icinde bulundugu kaotik yasamdir. Raskolnikov illede birilerine olayi anlatacak. Sahi insanlar bir sey yapinca, bir gizliligi olunca neden hep illede baskalarina anlatma geregi duyuyorlar? Eger Raskolnikov kimseye anlatmasa kimse onun yaptigini bilmeyecek, cünkü polisin elinde bir tek delil bile yok.

Sipan Abdulkadir Aygan kac kisi öldürmüs bilmiyorum ama onun simdilik konusmasi, sucunu Raskolnikov gibi itiraf etmesi bence cok ve cok önemlidir demisti. Hic olmasa hem vicdani rahatliyor hemde suc üstü yakalanan devleti cezalandirmak mümkündür. Eger onun gibi bes on kisi daha konusurlarsa o zaman gercekten devleti yargilamakta mümkündür. Gerci suclular belli ama Abdulkadir Aygan'in verdigi adreslerde gercekten onlarca kemik cikarildi. Bunlar önemli delillerdir. Türkiye az mi insan kayiplara karisti? Onyedi bin kisinin ölümü ne demek anliyor musunuz? Tam on-yedi-bin! Bu düpedüz bir soykirimdir. Bir degil, iki degil, üc degil. En azindan 17 bin kisi! Kac aile söndürüldü, ne iskenceler edildi? Bunlari böyle yillar sonra bir iki kelime ile yazmak basit, ama bir bütün onlanlari gözümün önüne getirince bazen kan vucudumda dolsmayi birakiyor, sop soguk oluyorum. Kahpe, kales, pust düsman! Iste bunlar üzerine yazmali insan! Kürd Savasi'ni Kürdlerin cektikleri acilari yazan daha kimse cikmadi. Gerci Hasan Bildirici güzel yaziyor ama digerlerini biz tanimiyoruz. Belkide bir kac kisi birseyler yazmistir ama isterdim ki Kürdlerinde bir Dostoyevski'si, Tolstoy'u olsun. Ne garip degil mi? Bir yandan inanilmaz acilar cekiyoruz, sonrada onlar üzerine yaziyoruz. Yaziyoruz ki bu tür seyler olmasin ama savaslar üzerine sanki az mi kitap yazildi? Gene savas oluyor, gene oluyor. Tarih sanki bazen tekerrür ediyor.

Bugün Pazertesi ve saat 9:22 Sipan'a telefon ettim ve Sipan kardes dedim sen en iyisimi bir terapi yap dedim. Terapi yapmak kötü birsey degil, bak Mirxas'ta yeterince yapmis, belkide anne ve babanin ölmesini iyi isleyemedin. Yok kardes dedi, benim durumum yerinde biz en iyisi Mirxas ile ilgilenelim, onun kimsesi yok ve cok yanlizdir. Benim intihar edisim daha cok alkoholden oldu. Herhalde cok ictim, Songül'de beni kizdirinca öyle kafam esti sarildim jilete. Eger gercekten intihar etseydim bunu benzinlikte degil evde yapardim. Halla, halla! dedim. Bir insan bir insana kizdi diye intihar mi edermis? Sen beni dinle ve bir terapi yap ne olursun!

Aslinda Sipan'da Mirxas gibi cok yanliz ama Sipan'in kizkardesi yaninda. Ben onun gibi bir insanin, yani rasyonel düsünen, materyalist bir insanin kendini intihar etmesini halen anlamis degilim. Bu yazdiklarima ne diyecek bilemem ama ben kendim psikolog olmadigim icin bu islerden de fazla anlamam. Benimkisi sadece dostca bir öneriydi.

Zaten Mirxas'in bir cok seyi üzerine yazdim. Mirxas Sipan'a nazaran cok konusmasada derdini bize acik secik anlatiyor. Buda onun icini azda olsa rahatlatiyor.

Sipan'i bir kac aydir taniyorum ama o bir gün olsun daha evime ayak basmadi, beni bir kez olsun telefonla aramadi. Hep fizikle ugrasiyor ama computeri bir ise yaramaz, hele mail hic göndermeyen, garip bir insan!

Necla'ya da cok üzülüyorum. Hele Sipan'in intihar ettigi gün görseydin diyor Songül, aglayip, sizlayip durdu kizcagiz. Bundan bir yil evveli anne ve babasini kaybetti, simdide abisi. Olacak is mi? Necla ince, ortaboylu güzel bir kizdi. Ögrendigim kadariyla Havaalaninda calisiyor. Isi iyiymis. Orada ne yaptigini kesin bilmiyorum ama iyi para kazaniyormus. Songül ise hemsire. Insanlara bakiyor. Höchst hastanesinde vardiyeli calisiyor. Gündüz vardiyesi oldugununda benzinlige gelir, saat gece onikiye kadar Sipan'a yardim eder.

Mirxas'la iki kez oldu görüstük. O zaten benzinlige her zaman sigara icinde olsa benim gibi ugrayacaktir. Bu satirlari yazdiktan sonra kendisine bir mail atacagim –cünkü telefonunu bana vermedi- evime davet edecegim. Bakalim gelir mi? Saat simdi 10:02. O birazdan yatmaya gidecek aksam saat 18:00 de ancak uyanir. Bazen 12-14 saat arasi yattigi olur. O bazen sabah saat 6:00 da yataga gider, aksam 18:00 de uyanir. Yani bütün günü yatmakla gecirir, geceleride internetin önündedir, film bakar ya da arada bir birseyler okur, oturur düsünür ya da yataga uzanir. Onun düsünmekten baska yaptigi hic bir sey yoktur. Neler üzerine düsündügünü gelecek günlerde görüsürsem ve o da bana anlatirsa bende size anlatirim. Ben simdilik en iyisi isime gücüme döneyim. Bugün Pazertesi ve yapilacak cok isim var. Iyiki serbest calisiyorum, yani istedigim saatte ise basliyorum ama bazen is cok olunca gündüzleri fazla yazamiyorum. Bende daha cok aksamlari yaziyorum. Ama aksamlarida bazen benzinlige ugrayinca o zaman ancak gece yaziyor, gündüz artik bir az gec ise basliyorum.

Sipan'in hic beklenmedik bir zaman diliminde intihar etmesi soku var üzerimde. Bir türlü inanamiyorum. Bir insanin intihar etmesi icin nelerin olmasi lazim? Mirxas yasami hasta oldugu icin degerli bulmuyor. Hersey ona bos geliyor. Zaten intihar edenlerin büyük cogunlugu agir depresyonlari olanlardir. Valla benim bu tür seylere aklim hic ermiyor. Insan nasilsa ölecek, insanin kendisini öldürmesine ne gerek var? Demek ki yasama dayanamiyorlar. Yasam onlara cok zor ve aci geliyor. Anlamak lazim.

Gecenlerde Dersimli bir Kürd ile karsilastim, o Kürdün Kürdistan'daki evine belirsiz kisiler girmisti anne babasiyla birlikte 5 kardesini taramislar, bir aileyi oldugu gibi söndürmüsler. Kimbilir son 30 sene icerisinde buna benzer kac olay oldu? Kimin olduguda belli degil. Ama bu aile yurtsever bir aileydi. PKK yapmis olma ihtimali cok zayif. Gene jitem gibi örgütler yapmistir herhalde diyordu Dersimli.

Telefon caliyor ...

Mirxas! Forumda yazimi okumus onun icin yatmadan once bir ariyayim demis. Yazi fena degilmis ama birinci bölüm cok daha iyiymis. Orada daha cok edebiyat varmis. Ayrica hikayesini yayinladigimada seviniyor. Istersen bana gel dedim, biraz oturalim, benim daha bir az zamanim var, olur dedi bir azdan ugrarim. Iste simdilik onu bekliyorum. Bu arada bende bir kahve yapayim. Aslinda ben calisinca özel hayatimi is hayatimdan tümden ayiriyorum. Bunu yapmasan hic is yapmaya zaman bulmam. Ama bugün bir istisna olsun.

Zil caliyor ... Mirxas geliyor ...

Ne kadarda cekingen birisi bu Mirxas ... Sanki kirilacak bir sey var elinde ... Iceri girdi ve -iki koltugum var zaten- pencerenin önüne oturdu arkasini disariya cevirdi. Ben, dedi gündüzleri pek sevmiyorumda ... Ben kahve getirdim, zahmet etme dedi. Bak neler yazdim? dedim. Istersen oku zaten iki sayfa simdilik. Okudu. Oturdu ... Valla ne diyeyim dedi. Ben edebiyattan anlamiyorum ve aslinda bütün gün 14 saat uzaniyorum dedi ama gözüme uyku girmiyor. Yattigim günde topu topuna 3 saat falan. Peki hic disari cikmiyor musun? diye sordum. Yok dedi. Ben disarisini hic sevmiyorum. Peki dedim, evde ne yapiyorsun? Film bakiyorum dedi. Ben Science Fiction cok seviyorum. Bende Star Trek'in bütün bölümleri var. Tam 58,6 gig. Istersen sana verebilirim. Ben olmaz dedim benim o kadar film bakacak maalesef zamanim yok ama istersen „Iron Man!“ i getirebilirsin. Olur dedi getiririm ve bana Dostoyevs'kinin „Budala“ kitabini uzatti. Konusmustuk dedi. Okudun mu bilmiyorum ... Hayir okumamistim, iyiki getirdin ... zamanim oldukca okurum ... Bende ona Hasan Bildirici'nin „Dönüsü olmayan yol!“ kitabini ona verdim.

„Eee ... Anlat bakalim? dedim ... Sen benim hikayemin kahramanlarindansin. Bu hikayeyi okuyanlar simdi senin kim oldugunu ögrenmek istiyorlar!“

„ Valla kardes sen yanlis kahraman secmissin hikayene. Ben aslinda ölü bir insanim. Liseden sonra 17 yili yatarak gecirdim. Tabii cok düsündüm ama benim düsündüklerim ne Michail Jackson'i, Ne Barack Obama'yi ne de Kürdleri ilgilendirir. Ben ölümle bogusuyorum“

„Peki yazmayi hic düsünmedin mi?“

„Yazmayi bazen düsündüm, ama dedigim gibi bende kabiliyet yok ...dahasi fiziksel yapamiyorum“
„A ha! Dogru konusmustuk ...“

„Ben daha cok Kürdler üzerine, savaslar, haksizlik ve ne bileyim böyle bosluk üzerine düsünürüm ... Belkide düsündügümde yok ya, hani insan öyle yataga uzaniyor ya, bin bir sey insanin kafasinda geciyor, benimkisi öyle birsey. Herseyde kafamda geciyor ...“

„Peki evlenmeyi hic düsündün mü?“

„Valla hic düsünmedim ki ben kendime bile bakamiyorum, baskasina nasil bakiyim. Bizim komsunun iki kücük cocugu var. Onlarlan bazen oynuyorum ve yarim saat sonra bitiyorum. Yani fiziken yapamiyorum ... mesela simdide artik dayanamiyorum. Ben en iyisi gidiyim!“

„Yahu nereye gidiyorsun? Seni zorlamak istemem ama daha yeni oturduk ve ben senin üzerine yaziyorum. Istersen kal biraz daha...“

„Valla su haftalar benim depresyonlarim var. Istersen sana manik olunca geleyim ama o da ancak 6 ayda bir defa bir haftaligina olur. O zaman ben cok diriyim ve aktifim. Istersen o zaman konusuruz. Ya da telefon ederiz ... cünkü ben mail yazamam. Hem sonra ne yazip anlatacagim ki? Sen istedigini yaz.“

„Hayir! Iste bu olmadi ...“

„Lütfen kusuruma bakma ... benim gitmem ve uzanmam lazim! A ha! Bak burada Dostoyevski üzerine ne yaziliyor?“ Baktim, Budala'nin onikinci sayfasinda sunlarin altini cizmis: “Dostoyevski liberallerin ateist olmakla övünmelerine ve kendisinin “en yüce kutsal güzellik“ dedigi Hz. Isa'ya “tükürmelerine“ karsi cikar ... Aslinda Budala Dostoyevski'nin liberallerin Hz. Isa'ya tükürme egilimlerine cevabi olarak görülebilir“

Mirxas bende Dostoyevski gibi Hz. Isa'yi cok seviyorum. Dünyada kosulsuz insanlar ve sevgi icin kendisini carmiga geren tek kisidir. Sevgidir aslinda dünyayi dönderen. Biliyorum Sipan para dünyayi dönderiyor ama bence sevgidir!

„Istersen sen benim yatagima uzan, bende is gücümü yaparim. Evde yalniz kalacagina ve uzaninca yatamadigina göre ...“

“Yok olmaz! Ben baskasinin evinde kendimi rahat his etmiyorum ...“ dedi ve gitti bizim kahraman ... Simdi yanliz basima kaldim. En iyisi ben simdilik bu bölümü burada bitireyim, kendi isime gücüme bakayim ... Ben bizim kahramanin pesini öyle kolay kolay birakmak istemiyorum ama kizdigim en cok seylerden biride bir insani herhangi bir seye zorlamak. Istemiyorsa istemiyor ... ne yapalim?

Devam edecek ...

PS.: Sevgili Isa kardesim! Bundan sonran 4 sayfa yerine 2-2,5 sayfa yazmaya calisacagim. Görüsmek üzere ...

Merhaba Alan,insan bir hikaye ,bir deneme yazarken;uyku arasi oykunun kahramanlari ve kurgularla ugrasir.Bazen oyku bir bilinmeze dogru yol alir.Ilgin gelismeler olur gizemli.Bundan dolayi bir yazinin elestirisi zor olur.Olayi en ince deteyina kadar yasiyan yazar herseyi yaziya dokmesi zor olur.Okuyucu,, yazar kadar derinligine duyguyu his etmeyebilir.Fakat yazmak kisinin kendi kendisiyle arkadasligina kadar gidebilir.Kisi kendi kendisi ile elestiriye girdigi zaman epey bir yol katetmis demektir ve bu dogal olarak kendiliginden gelir. Rus kilasiklerine deginirken(Dostoyeviski,Tolstoy),Kurdlerdeki eksiklik su yuzune cikiyor.Bu da Kurd halkinin ne kadar insafsiz dusmanlarinin oldugunu gosteriyor.Hasan Bildirici yi kiskanan eski kafalilar (tc aydinin hastaligi) ona saldirmayi ihmal etmiyorlar! Aygan in konusmalari yasadigi donemin ozetidir.Holocauste filiminde saf bir insanin fasist bir rejimde nasil vahsilesecegini rollendirmisti. Bu saf subayin ,saf esinin rahat gelirli bir ortamda nasil insanlik disina ciktigini ve esi uzerinde baski yaparak hirslarini bireysel yasama kitledigiydi. Aygan da ,Istifa ettigini ailesinin karsi ciktigini belirtmisti.Yani" Insan oldur para getir"demek.Yine aygan konusmalarin da surekli "memurlugumde" diyor,insana iskence yapmak veya oldurmek mi oluyor memurluk."Icerde olsan seni nasil konustururm"cumlesi kisini halen ayni piskolojik yapi icerisinde oldugunu gosterir. Yine yazi konusuna geri donersek;kisi yasadigi ortamin urunudur deriz.Yazida yasadigi donemin urunudur.Fakat yazar,sanatci ince noktalari yakalayip canlandirandir,konusturandir. WWW.siirakademisi adresinde sanati taniyan yazarlar var.Arasira gozatmak ta yarar olur diye verdim.Ben bir turlu kisa cumle yazmayi basaramadim.Edebiyatta kisa cumlelerle insan bir cok hatayi duzeltebiliyor.Uzun cumlelerle viraji donmek zor oluyor(biraz saka olsun).Bundan dolayi not dusmustum. selamlar dostum

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.