بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 14 September 2008

Osman Baliç (Şoreş) : Kürd Halkına Sıkılan Kurşunlar

BALİÇ Kardeşler

Baliç ailesi adına son çağrım şudur yapılan tüm bu iftiralar ve saldırılar Tüm yurtsever Kürt Halkına ve insan haklarına yönelik yapılmaktadır.Türk Devleti ve Pkk tarafından bilinçli olarak gerçekleştirilen bu saldırıların nedenleri önümüzdeki süreçte daha da netliğe kavuşacak ve nitelik kazanacaktır.Tüm duyarlı insanları ve yurtsever halkımızı ,Kürt halkı açısından bir değer olan Baliç Ailesini sahiplenmeye davet ediyorum.

Biz birileri gibi içinde bulunulan olumlu yada olumsuz şartlara göre anne ve babasının kökeni değiştirmeyen, anne ve babası dünde, bugünde KÜRT olan ve bunu olduğu gibi kabul edip değiştirme ihtiyacı duymayan ve aynı şekilde geçmişiyle gurur duyan BALİÇ AİLESİ olarak bu süreçte Şahin Baliç adına geliştirilen , insanlığın, siyasetin, bilimin, ve ahlakın hiçbir ölçüsüne uymadan ailemize yönelik yapılan bu saldırıların emellerine ulaşmaması için yurtsever Kürt ve Türk Halkını bilgilendirmek ve bu konuda aydınlatmak amacıyla bu yazıyı yazma ihtiyacı duymuş bulunmaktayız.

Kürt -Türk aydın, demokrat ve konuyla ilgilenen tüm kesimlerin bu konuyla ilgili yeterli ve sağlıklı bilgiye ulaşabilmeleri açısından bu yazıyı yazmayı bir gereklilik ve aynı şekilde bir görev olarak görmekteyiz..Umarım bu yazdıklarımız konuyla ilgilenen tüm kesimler için aydınlatıcı olacaktır.

Baliç Ailesi olarak Kürtler açısından tarihi öneme sahip olan, Kürtlüğün kültürel,sosyal ve siyasal anlamda en ham, deyim yerindeyse düşmanın asimilasyon politikalarına maruz kalmamış bölgesi olan Botan'ın bağrında Gabar Dağı çevresinde yaşamış bir aileyiz.Tarihsel,psikolojik ve sosyal anlamda ele aldığımızda özelde Botan, genelde ise tüm Kürt Halkı misafirperverliğini her zaman göstermiş, dosta dostluğu için herhangi bir ard niyete kapılmadan kapılarını sonuna kadar açmıştır.Etik olarak bizim ailemizde bu kültürün bir temsilcisi olarak geçmişten bugüne kadar birincil görev olarak bu alana yani Botan bölgesine gelen tüm Kürt örgütlerine, siyasal ve ideolojik fikir ayrımcılığı yapmadan kapılarını sonuna kadar açmıştır.Kürt Halkına hizmet adına yapılan tüm çabalara sahip çıkmış ve bu çalışmalarda yer alan bireyleri bağrına basmıştır.

Özelde kendi ailem genelde tüm Kürt aileleri yukarıda belirttiğim bu kültürel gelenekten dolayı, yurtseverliği geniş yada dar çerçevede de olsa kendi gelenek görenek ve tabiatını korumak için katı bir Kürtçülük terbiyesi ile ailenin büyüklerinden ailenin diğer fertlerine ilkeler düzeyinde anne-baba tarafından çocuklarına sürekli olarak aktarılmıştır.Bu tüm Kürtlerin genlerinde var olan özelliktir.Bize böyle öğretildi Kürt doğulur ama Kürt olunmaz.Bundan dolayıdır ki biz aile olarak geçmişimizden bugüne Kürdüz ve Kürtlüğü herhangi bir örgüt, grup yada kişilerle benimsemiş bir aile değiliz.Fakat Kürtlük adına tüm Kürt örgüt, grup ve bu işle uğraşan bireylere kapımızı her zaman açık tutmuşuzdur.

Baliç Ailesi yakın tarihte niye böyle ön plana çıktı sorusunu cevaplayamadan edemeyeceğim.Baliç Ailesi yakın tarihte yörede ve bulunduğumuz yörelerin dışında Kürtlük adına gelişen haklı mücadelelerin tümünde ya aktif yer almış, yada maddi ve manevi olarak destek olmaya çalışmıştır.Bunun somut örneği Kürtlerin en anlamlı mücadelelerinden biri olan Şeyh Said'in haklı mücadelesidir.O süreçte bizim köyde(Kırkkuyu Köyü-Deştalelan) sadece iki ailenin evi yakılıyor ve yıkılıyor.Bunlardan bir tanesi Baliç Ailesinin evi diğeri de Hacı Arif Turgut'un evidir.Bu iki ailenin evlerinde hala o dönemin izleri mevcuttur.Geçmişten gelen bu bağlılık aileye bir Kürtlük anlamında statü kazandırmış ve aileyi farklı bir konuma getirmiştir..Tüm bu yaşan olaylar sonucunda aile sosyal sorumluluk üstlenmekten geri kalmamış ve bu sorumluluğu taşımıştır.Bu sorumluluklar temelinde babam (Abdurrahman Baliç) 1960-1965 yıları arasında Güney Kürdüstan'daki Molla Mustafa Barzani önderliğindeki Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi'ne katılmış ve uzun bir süre aktif olarak peşmergelik yapmıştır.Örgütlü bir şekilde daha sonra Şırnak'a dönen babam , döner dönmez Türk Devleti tarafından tutuklanmıştır.Babamın tutuklanmasıyla birlikte Baliç Ailesi artık devletin açık hedefi haline gelmiş bulunmaktadır.Ailemize karşı büyük ve ciddi yönelimler bu dönemle beraber başlamıştır.Tüm aile bireyleri ve akrabalar varını yoğunu ortaya koyarak Bölgedeki etkin şahsiyetler aracılığıyla babama verilecek cezanın önüne geçmeye çalışmışlar, fakat bu cezanın önüne geçmek mümkün olmamıştır.Bunun sonucunda babam uzun bir dönem cezaevinde kaldıktan sonra şartlı olarak serbest bırakılmıştır.Bu yaşanan olaylar gelecek yıllarda Şahin'in siyasallaşması ve siyasete atılmasında temel oluşturacaktır.

Tüm bu yaşan olaylar babamın olaylar karşısında kendi güçsüzlüğünün ve yetersizliğinin farkına varmasına yol açmış ve bundan sonra ileriki yaşamı için yapması gerekenler yönünde ders almıştır. Buradan hareketle babam aileyi geleceğe hazırlamamın önemli ve gerekli olduğuna karar vermiş, bu anlamda yapılacak ilk çalışmanın ailenin okuyacak bireylerini okutup bilinçli,aydın bireyler yetiştirmek olduğuna karar vermiştir.Özelde Botan'da genelde de tüm Kürtlerin yaşadığı bölgelerde okumanın hor görüldüğü, o dönem yaşayan tüm insanlar tarafından bilinmektedir.Fakat tüm bu hor görmelere ve eleştirilere rağmen babam bizleri okutmak istemiş; ama ekonomik durum hepimizin aynı anda okumasına elverişli olmadığı için, aramızdan sadece Şahin okula gitme şansı bulmuştur.Okuma şansını bulan Şahin bilinçli yada bilinçsiz bir şekilde artık babam tarafından geleceğe hazırlama sürecine sokulmuştu.İlkokulu köyde,orta okulu Şırnak'ta ve liseyi Cizre'de okuyarak Ankara'da üniversite sınavına girerek sınavı kazanmıştı.

Şahin bir taraftan okuyor, bir taraftan da yörede bilinen ve Kürtlük adına çalışmalarda bulunan KAWA Örgütü adına çalışmalar yürütüyordu.Üniversite sınavını kazandığı halde bu örgütle bağlantısından dolayı tutuklandı ve okula devam etme şansından mahrum kaldı.Bu geçmiş süreç içerisinde Şahin, Şırnak,Cizre,Silopi ve buraların civarında KAWA örgütü adına yürüttüğü yoğun faaliyetlerden ve çalışmalardan dolayı bu yörede belli bir saygınlık kazanmıştı.Yöre halkı tarafından sevilip sayılmaya başlayan Şahin, diğer taraftan bölgede mevcut olan gerici kesimler,farklı düşüncelere sahip kişi ve örgütlerse Şahine karşı bir nefret duymaya başlamıştı.Bu nefretin sebebi ise Şahin bölgede halk üzerinde etkiye sahip olmasından kaynaklanmaktaydı.Bu etkinlikten korkan PKK o dönemde Şahini kendisine hedef almıştı.Yine Cizre'de bulunduğu dönemde Şahin bir kitap evi açmış ve bu çevre halkı tarafından daha da sevilmesine ve saygı duyulmasına sebep olmuştu.Bunları çok bariz gören ve bilen PKK, özelliklede Şahinin KAWA Örgütü içinde aktif rol almasının da etkisiyle de Şahin'i Pkk'nin açık hedefi haline getirmişti..Yine bunların yaşandığı dönemde Kawacıların öncüsü Ferit Uzun şehit edilmişti.Pkk tarafından Şahin Kawacıların Botan temsilcisi olarak görülmekte ve ona göre bir yaklaşım tarzı belirlenmekteydi.

Botan ve Behdinan bölgesi düşman tarafından çoktan hedef haline gelmiş ve bölgeye yönelik kapalı kapılar ardında yapılmış planlar vardı.Mevcut olan bu durumdan dolayı Şahin'in hedef haline gelmemesi ve o bölgede yaşayabilmesi mümkün olmayan bir hale gelmişti.

Şahinin Cizre'de kitap evi işlettiği dönemde Pkk tarafından başka bir bölgede görevli olan Mehmet Kurt ve şuanda adını hatırlayamadığım kişiler görevlendirilerek Cizre'ye Şahini vurmaları için gönderiyorlar.Bu iki kişi Şahin'in tek başına kitapevinde olduğu bir anda, kitapevini basıyorlar.Durumun farkına varan Şahin, gelen kişileri her konuda sizinle tartışmaya hazırım sizin yaptığınız çok yanlış ve bu tür silahla olayları çözme yaklaşımınız doğru değil diyerek gelenleri konuşmaya tutarak kendine zaman yaratmaya çalışıyor.Tam bu sırada tesadüfen kitapevinin önünden Şahin'in dört beş arkadaşı geçiyor ve bunu fırsat bilen Şahin arkadaşlarına seslenerek onları içeri davet ediyor.Arkadaşlarının içeriye girmesiyle beraber kendisine yönelik yapılacak saldırıdan kurtulmuş oluyor.Şahin'in öğrenci olduğu bu dönemdeki siyasal çalışmaları,tutuklanmaları,okul yönetimi tarafından verilen cezalar bir bütün olarak bir birine bağlı iç içe oluşmuş bir süreçti.

Bu dönemde biliniyor ki 12 Eylül Askeri Darbesiyle birlikte mevcut olan tüm Kürt Hareketleri ya dağıldı yada bu hareketler bağlı olan bireyler ülke sınırları dışına çıktılar o, ülke içerisinde kalanlarda tutuklanmak şartıyla etkisiz hale getirilmeye çalışıldı.Bu sancılı süreçte Şahinle ne yapmayı düşünüyorsun yönünde birkaç kez tartışma oldu ve Şahin sürekli olarak Irak'a gitmesi yönünde düşüncesi olduğunu dile getiriyordu.Fakat yazının başında da belirttiğim gibi ailenin yurtseverlik konumundan dolayı köyde Pkk nin öncü gruplar dediği ilk dağ grupları ile ilişkilerimiz gelişmişti.Bu gruplar sürekli evlerimize uğruyor ve belli aralıklarla evlerimizde kalıyorlardı.Durum böyle olunca doğal olarak bunlarla bir diyalog ve tanışma ortamı doğmuş oluyordu.Ailenin yurtsever olması ,gerçekleşen diyaloglar ve tanışma bu evimize gelen kişiler şahsında Pkk ye karşı bir sempatimizin gelişmesine yol açmıştı.

Pkk ye karşı oluşmaya başlayan bu sempati daha sonra başımıza çok farklı olayların gelmesine yol açmıştır.Aklıma getirmek istemediğim halde size yaşadığımız olaylardan bir iki örnek vermek istiyorum.15 Ağustos 1984 sürecinden sonra idi.Annemi,yengemi(Şahin'in eşi) ve kardeşlerimi anadan doğma soyup köyün okulunun önünde karın altına gömdüler,hani derler ya diri diri gömdüler.Şırnak'tan doktor getirip Şahin'in eşini doktor kontrolünden geçirip acaba Şahin gelip eşiyle beraber oluyor mu, olmuyor mu şeklinde kabul edilemez yaklaşımlarda bulunuyorlardı.Baliç soyadını taşıyan tüm bireylere olmadık hakaretler yapılıyor ve bu ailenin bireylerine dayanılması güç işkencelerde bulunuluyordu.İkincisi en ufak kardeşim ve amcamın kızı sırf isimleri KAWA ve NEWROZ olduğundan , devlet köye her geldiğinde korkularından dağa kaçar yada olmadık yerlere saklanır, bizde onları saatlerce aramak zorunda kalırdık.Anlayacağınız bu durum o yaştaki çocuklarımızın psikolojisini bozmuş adeta onları deli haline getirmişti.Bu uygulanan insanlık dışı yöntemlerle aile üzerine vahşice baskılar uygulanmaktaydı.Fakat devlet bunlarla yetindi mi maalesef bu insanlık dışı uygulamalarıyla yetinmedi ve evlerimizi yakıp,yıktı.Ne hikmettir ki o dönemde devletle beraber biz Pkk'lıyız yada Pkk'ye destek veriyoruz diye elinde kazma kürek evimizi yıkan insanlar şu anda o yörede Pkk'nin temsilcileri olmuş durumdalar.

Doğal olarak yakılan yıkılan evlerden sonra evsiz kalan Baliç ailesi göç etmek zorundaydı zaten bundan başka alternatifte bırakılmamıştı.Baliç ailesi olarak bizde Cizre'ye göç ettik.Ne yazık ki köyde olanlar Cizre'de de devam etmeye başladı ve devlet bizim aileye yönelik büyük bir tecrit uygulaması başlattı.Hem sosyal , hem ekonomik anlamda büyük zorluklarla karşı karşıya bırakıldık.Bize selam vermek isteyen insanlar devlet korkusundan selam veremiyor,işyeri açma ticaret yapma hakkımız elimizden alınmış ve her gece evlerimize yapılan baskınlarla yaşam çekilmez bir hal almıştı.Bir gece baktım ki gece gece olmayacak vakitte Ömer Baliç(ağabeyim) 3 tane pantolon üst üste giyiyor.Ben bu durumu görünce merak ettim sordum ağabey gece gece niye üç tane pantolon üst üste giyiyorsun bana verdiği cevap şu oldu ’’Nasıl olsa bu gece yine eve baskın yapacaklar, gelip bizi alacaklar ve bizi işkenceden geçirecekler.Eğer böyle üst üste kalın giyinirsem en azında bana vurulan copların etkisi daha az olur''diye cevap verdi.Belki sizi komik gelecektir ama gerçekten yapılan baskıların ve işkencelerin boyu maalesef insanı böyle olmadık davranışlara mecbur bırakmıştı.Sonuç itibariyle hiçbir yazar ,hiçbir aydın yada sıradan bir vatandaş hatta ben dahi bu ailenin yaşadıklarının ancak yüzde 1'ini size anlatabilirim.Hiç kimse yaşadığı vahşeti yaşandığı gibi yazamaz yada anlatamaz ancak yaşan bu acıyı anlayabilir.

Köyden sonra bize Cizre'de de yaşama hakkı bırakılmayınca mecbur kaldık ve ailece tüm riskleri ve tehlikeleri göze alarak kaçak yollardan Suriye'ye kaçtık.Bir taraftan Pkk'nin baskıları diğer taraftan da Suriye Yönetimi'nin ikide bir sizi Türkiye'ye teslim ederiz tehditleriyle karşı karşıya kalıyorduk.Bu durum Pkk'nin işine geliyordu ve durumdan memnundu.

.Geçmişte babamın Molla Mustafa Barzani tarafından başlatılan Kürt Ulusal Özgürlük Mücadelesi'ne katılışı ve Türkiye'ye geldikten sonra tutuklanması ve belli bir zaman sonra serbest bırakılması zaten aile ile devlet arasına mesafe koymuş ve aile ile devlet arasında tüm bağları koparmıştı.Bunlara ek olarak 12 eylül süreci gelişmiş Kürt Hareketleri dağıtılmış bu olaylarda aile üzerine baskı oluşmasına sebep olmuştur.Pkk'nin bölgeye gelmesi ailenin tekrar aktifleşmesine yol açmıştır.Pkk'nin bölgeye yerleşmesi ve ilk dağ kadrolarının bölgeye aktarılması gerçekleşmişti.Bu süreçte sık sık köye gidip gelen Şahin bu gidiş gelişler sonucu köyde ve Botan dağlarında bulunan dağ kadrosuyla tanışmış ve kendi aralarında bir çok tartışmaları olmuştur.Bu tanışma sürecinden sonra Şahin Pkk'ye katılma kararı almıştı ve bu katılım kararını almasındaki en büyük etki , Kürdüstan'da Birleşik Bağımsızlık sloganı olmuştur.Kürdüstan'da Zorun Rolü kitabı da bu anlamda büyük etki sahibi olmuştur.İşte mevcut olan bu ortam ve koşullarda Şahin Pkk'ye katılmıştır.Yöre halkı tarafından tanınan Şahin'in Pkk'ye katılımı yöre halkını ciddi anlamda etkilemiş ve bu etki Şahin'in Pkk içerisindeki konumu üzerinde de etkili olmuştur.Şahin'in durumunun farkında olan Türk Devleti de bu dönemde, hiçbir dönemde görülmemiş ve duyulmamış vahşice saldırıları ailemize karşı uygulamaya başlatmış ve zaman içerisinde bunu kademeli olarak arttırarak devam etmiştir.Tüm bu olaylar yaşanırken aile kendi durumuyla baş başa kalmış ve yalnızlaştırılmaya çalışmıştır.Hani derler ya ateş düştüğü yeri yakar ,ateşi göreni yada ısınanı yakmaz aynen öyle bir durum gerçekleşmiş ve ne yazık ki bizim yandığımız ateşle ısınmaya başlayan insanlar olmuştur.İşin üzücü tarafı da o gün Kürt Halkının mücadelesi için yanan bir ailenin durumundan istifade eden kişiler bugün kraldan daha kralcı olmuş ve Kürtlük Mücadelesinin temsilcileri durumuna gelerek servetlerine servet katmış ve bulunmaktadır.

Suriye Devleti'nin aponun yakalanmasıyla beraber değişen siyasetine ve uluslararası politikasına bağlı olarak, Suriye'de bulunan bizim gibi Kürt ailelere karşı farklı bir uygulama devreye sokulmuş ve bu ailelerin ya Suriye'yi terk etmesi yada Türk Devleti'ne teslim edilmesi şeklinde iki seçenekle karşı karşıya bırakılmıştır.Aile her zamanki gibi Türk Devleti'ne teslim olmaktansa tüm zorlukları göze alarak ve içinde bulunulan koşullardan dolayı çok büyük zorluklara katlanarak Suriye topraklarını terk etme kararı almış ve kimlikleri olmadığı için kaçak yollardan Kuzey Irak'a (Kürdüstan'a)kaçmak zorunda kalmıştır.Tüm bu kabul edilemez olaylar gerçekleşirken Suriye'de bize ait olan evi satmaya karar verdiğimizde , Pkk buna da müdahale etmiş ve satılan evin parasının 1/3 ünü bize vermişler ve geriye kalan 2/3 ünü ise kendilerine almışlardır.Pkk ,kendisi için tüm zorluklara ,zulme,işkenceye ve eziyet katlanan bir ailenin satılan evinin parasına göz dikecek hale gelmişti.Bunun olayın yorumunu siz değerleri okuyucuların vicdanına bırakıyoruz.

Sonuç olarak başımıza gelen tüm bu kabul edilemez ve katlanılması zor durumlar ailemizin değerlerine sahip çıkması ve yurtsever olmasından kaynaklanmaktadır.Bundan dolayı aile olarak bütün bu yaşadıklarımızdan asla pişman değiliz.Belki de en büyük yetersizliğimiz Şahin gibi durumu çok erkenden fark edemeyip apoya zamanında karşı çıkamamamızdır.Tüm bu yaşananlara rağmen birileri kalkıp ailenin Ergenekonla bağlantısını kurmaya çalışıyor ve bu temelde kendini günahsız göstermeye çalışıyor.Bu zorlu ve eziyet dolu süreci geçiren , bu mücadele için sayısızca şehit vermiş, kadınları dul, çocukları babasız kalmış ve geleceği belli olmayan bir duruma düşmüş,darma dağın olup dört bir yana dağılmış bir halde olan bir aile konumuna gelmiş bulunmaktayız.İlgili olanlara sesleniyoruz gelsinler gerçekleri ve ailenin durumunu görsünler ve ona göre düşüncelerini daha cesurca belirtsinler.Şimdi siz değerli okuyuculara ve tüm Kürt Halkına soruyorum sizce bu duruma düşmüş, darma dağın olmuş, herhangi bir geleceği olmayan bir aile durumuna düşmüş Baliç Ailesi nasıl olurda Ergenekoncu olur.Ailenin bütün bireyleri defalarca işkenceden geçirilmiş,evleri yakılıp,yıkılmış,topraklarından kovulmuş,sürgün edilmiş,geride kalan bir avuç aile bireyleri bile yaşam hakkından mahrum bırakılmış bir ailenin oğlu Şahin Baliç nasıl olurda Ergenekoncu olmakla suçlanır.Tüm bu asılsız değerlendirmeler yapılırken Pkk'nin liderliğini yapan ve hala lideri konumunda bulunan aponun köyüne, kardeşlerine, aile bireylerine ve çevresinden herhangi birilerinin kılına bile dokunulmuyor.İşte onlar Ergenekoncu olmuyor.1988-1990 döneminde annesi televizyona çıkıp eğer oğlum gelip devletine teslim olmazsa sütümü ona helal etmiyorum diyen aponun annesi nasıl oluyor da Kürtlerin annesi oluyor ,fakat verdiği şehitlerle gurur duyan , başı her zaman dik olan Baliç ailesinin anneleri Ergenekoncu anneler oluyor.Apo'nun ailesi ve Kürtlüğe ihanetinin en son örneği ise bilinçli olarak Pkk'den ayrılan fakat bağını Pkk ile hiçbir zaman koparmayan Osman Öcalan'ın (Ferhat) yaptığı açıklamalar ve kendisinin içinde bulunduğu durumdur.Osman Öcalan görünürde bağlarını Pkk ile koparmışsa da işin özünde ağabeyi aponun kontrolünde olmaya devam etmiştir.Bir görevli olarak Pkk den kopmuş gibi gözükerek büyük çabalar sonucu kazanımlar elde eden Kürdüstan'a (Kuzey Irak) yerleşmiş ve bu kazanımları ağabeyi ile birlikte bertaraf etmek için Pkk ile koordineli bir şekilde çalışmış ve ilk olarak Müslüman olmayan Kürdüstan'da yaşayan diğer değerli halkımız üzerinde etki yaratabilmek ve kötü emellerine ulaşabilmek için dinini değiştirmiştir.İhanetin en bariz örneğini de son olarak ağabeyi apo gibi ben devletime teslim olacağım ve devletime hizmet etmeye hazırım şeklindeki açıklamaları olmuştur.Özellikle Kürdüstan bölge yönetiminin bu ve benzeri konularda dikkatli olması ve bu tarz insanlara fırsat tanımaması gerekmektedir.Bunlarda çok açık olarak gösteriyor ki bunlar planlı olarak çalışıyor ve Kürt Halkına ihanet etmeye devam ediyor. Bu tarz ailelerle ailemizi karşılaştıracak ve kıyaslayacak değiliz çünkü kendimizi karşılaştıracağımız ve kıyaslayacağımız aile Baliç ailesi kadar bedel ödemiş,ve halkı için değerli bir aile olmalıdır.

Apo kurduğu sistemle umudunu cehalette ,yok oluşunu da aydınlıkta ve bilimsel yaklaşımlarda görmüştür.Bu düşünceye sahip olan apo Kürt Halkı'nın karanlık yönlerini aydınlığa kavuşturmaya çalışan,Kürt Halkının bağımsızlığı için çaba sarf eden ve aynı zamanda Kürt Halkının geleceği, umudu olan devrimci, aydın Kürt gençlerini içinde bulunduğu sisteme hizmet ederek teker teker kabul edilemez nedenlerle ortadan kaldırmayı kendine bir görev saymıştır.Bir halkın geleceği, umudu ve yarınları olan gençlerin ortadan kaldırılması , bunun sürekli ve planlı bir şekilde yapılması da aponun Ergenekon ve benzeri devletle iç içe olan örgütlerle bağlantılı olarak çalıştığının en açık kanıtıdır.

Kimse unutmasın İmralıda teslimiyetin teorisyenliğini yapanlar yılanın deliğine bile girse günü geldiğinde bu Değerli halkımıza hesap verecek ve kendi kişisel ve devletle olan ilişkileri uğruna katlettikleri yiğit Kürt Devrimcilerin hesabını vermek zorunda kalacaktır.Bizde aile olarak değerli halkımızın bu karanlıklardan kurtulup aydınlığa kavuşması için elimizden geleni yapmaktan geri kalmayacağız.Baliç soyadını taşıyan, yurtseverliği ve halkı için yaptığı mücadelelerle ön plana çıkmış bunun sonucunda çok ağır bedeller ödemiş bir ailenin hiçbir bireyinin Ergenekonla yada benzeri devletle iç içe olan örgüt yada yapıyla bağlantısı olmadığını siz değerli halkımız ailenin durumunu göz önünde bulundurarak anlayabilirsiniz.Bu aileye yönelik yapılan bu tarz saldırıların niyetini kavramış durumdayız.Fakat bu safsataları ve gerçeklikle uzaktan yakından alakası olmayan ,ahlaksızca yazıları yazan ve birileri tarafından uzaktan kumanda edilen kendilerine yazar yada düşünebilen insan bile diyemeyeceğim aciz ve cesaretsizlere söylüyorum.Birileri tarafından kapatılan gözlerinizi ve beyninizi açın ve bu değerli halkımızı aldatmayı ve kandırmayı bırakıp kendi halkınıza doğru temellerde hizmet edin.

Yurtsever Kürt Halkına ve onun değerli Kürt aydınlarına sesleniyorum.Lütfen apaçık ortada olan gerçekliği görün ve elinizi vicdanınıza koyarak kendinize sorun kim Ergenekoncu yada kim halkına ihanet etmiş ve bu halkın baş düşmanı kim bu soruları en doğru Kürt halkı ve Kürt aydınları cevaplayabilir.Son olarak ta şunu belirtmeliyim ki ailemin geçmişini ve şu an içinde bulunduğu durumu sınırlıda olsa tüm çıplaklığıyla ortaya koymaya çalıştım.Aile olarak biz şu anda ne herhangi bir örgütün lideri durumundayız nede, nede her hangi bir örgütle bağlantımız vardır.Başımıza gelen bu olaylardan dolayı savunmasız bir durumda bulunan bir aile durumundayız.

Baliç ailesi adına son çağrım şudur yapılan tüm bu iftiralar ve saldırılar Tüm yurtsever Kürt Halkına ve insan haklarına yönelik yapılmaktadır.Türk Devleti ve Pkk tarafından bilinçli olarak gerçekleştirilen bu saldırıların nedenleri önümüzdeki süreçte daha da netliğe kavuşacak ve nitelik kazanacaktır.Tüm duyarlı insanları ve yurtsever halkımızı ,Kürt halkı açısından bir değer olan Baliç Ailesini sahiplenmeye davet ediyorum.

Tüm bu olumsuz şartlara rağmen herkesin katılabileceği bir platformda tartışmaya, gerçekleri dile getirmeye ve halkımızı aydınlatmaya hazırız.İddialarının ve söylediklerinin arkasında durabileceklerin böyle bir tartışmadan çekinmemesi gerektiğini de hatırlatmak gerekir.

Belki sorabilirsiniz neden Baliç Ailesinin bu açıklaması bu kadar gecikti.Durumun vahametini içinde olmadığınız için belki çok kolay bir şekilde göremeyebilirsiniz.Fakat şartlar olgunlaşmadan böyle bir yazıyı yazabilmek mümkün değildi.Hatta şu anda bile böyle bir yazıyı yazmak beraberinde çok büyük tehlikeler getirebilmektedir.Belki işin tehlike ve yaşam hakkına yönelik olabilecek saldırıları göz önünde bulundurduğumuzda erken bile yazılmış bir yazı olabilir.Fakat çok düşündüm ve bu kadar bedel ödemiş bir aile üzerinden siyaset yapılması ve bazı kişilerin bu aileyi emellerine alet etmeye çalışması kabul edilemez bir hal aldığı için her türlü durumda dahi böyle bir yazı yazmaya karar verdim.Her gün öleceğime bir gün öleyim daha iyi...umarım bu son cümle içinde bulunulan durumu açıklamaya yeterli olacaktır.
BALİÇ AİLESİ ADINA

OSMAN BALİÇ (Şoreş)
Selamlar ve Saygılarımla

Birzamanlar persmerge ve cahs arasinda sinir birakilmamisti Guney Kurdistanda. Saddam´la birlikte Kurt Ozgurlugune karsi savasmis olan cahslara Guney Kurt Hareketleri tarafindan her ne hikmetse kredi verimis, bir zamanlarin Saddam ordusunda gorev yurutmus, polis merkezlerinde yurtsever halka iskence etmis cahslar tekrar kurt toplumu icerisinde, hemde kurtluk adina hareket etmeye baslamisti. Simdi ayni tehlikeli durumu OSMAN BALIC' in de yazisinda isaret ettigi gibi Kurdistanin Kuzey sahasinda gormekteyiz. Eskiden dusmala birlikte yurtseverlerin evini yakip-yikan cahslar, bugun DTP´li ve hatta PKK´li oluvermisler!! Hayrola!!! Bu ne dugun bu ne seyran!!?? Kimin eli, kimin cebinde belli olmuyormu artik? Tek kelimeyle: UYANIN!!!!!!!

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.