Cenevre Sözleşmesi şimdi mi akla geldi?
Saddam'ın cezaevi fotoğrafları yayımlandı diye insan onurundan bahsediliyor ama Saddam mağduru yüz binlerce insanı kimsenin anımsadığı yok
Saddam Hüseyin'in iç çamaşırıyla çoraplarını yıkarkenki görüntüleri uluslararası hukuka muhalefet sayıldı.
Cenevre Sözleşmesi'nin ihlali olarak değerlendirildi. Amerikan ordusunun kendine özgü kuralları da çiğnenmişti tabii. Gelgelelim Saddam Hüseyin mağduru anneler, babalar, aileler kimsenin umurunda değil.
Saddam Hüseyin'in emriyle cezaevlerinde, toplu mezarlarda kaybolan yüz binlerce insan için taziye sunan yok. Saddam Hüseyin en lüks Fransız kıyafetleriyle ortalıkta dolaşırken, en pahalı Küba purolarını tüttürürken Irak çırılçıplaktı; onuru ayaklar altına alınıyor, vatandaıları toplu ölümlere sürükleniyor, çareyi yurtdışına kaçmakta bulmuş milyonlarcası Sydney'den Chicago'ya kadar amaçsız dolaşıyordu.
Modern silahlarla toplu mezara dönüştürülen barışçıl Kürt köyü Halepçe kurbanlarına da taziye sunan yok. O gün ne insan hakları ihlalleri duyduk ne de insan onuruyla ilgili Cenevre Sözleşmesi'ni. Öldürülmüş çıplak kadınlar görmek bazılarını hiç sarsmamıştı.
Saddam Hüseyin'ın zindanlarındaki Kuveytli ve ıranlı esirlerin yakınlarına başsağlığı dilendiğini de duymadık. Saddam onları önce öldürdü sonra varlıklarını inkâr etti; zindanlarında çamaşırlarını yıkamalarına dahi müsaade etmedi. Aksine hâlâ daha hiç kimse yakınlarının nerede tutuklandığını, hangi cezaevinde yattığını bilmemekte. Hangi kabre defnedildiklerini ancak Batılı başkentlerde yapılabilen DNA testiyle öğrenebilmekte.
ınsanlıktan ve merhametten nasibini almamış Saddam Hüseyin'in fiziksel çıplaklığının ne önemi var ki. Onun halkına karşı onlarca yıl uyguladığı ahlaki ve insani çıplaklık, insanların zihnine kazınmış durumda...
Teşekkürler Cenevre Sözleşmesi'nin savunucuları.. Teşekkürler Saddam Hüseyin için timsah gözyaıları dökenler... Allah'tan adalet duygunuz incindi de sayenizde bayağı eıleniyoruz. (Londra'da Arapça yayımlanan şark ül Evsat gazetesi, 22 Mayıs 2005)