بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

İzlerken duygu karmaşası içerisinde dalgalandım durdum. Bazen hüzünlendim,bazen çocukluğuma gittim ve bazende anlatılanlara gittim. Ama hepsinde ben vardım.Benden parçalar vardı.Daha doğrusu beni oluşturan tüm bileşkeler vardı. Derken sona doğru yine ben vardım.Fakat bitmeye doğru olan ben vardım. Nasılmı ? Nedenmi ? Yoksa niyemi ? Anlatayım ; Büyüklerimizin anlatışına göre Brukiler,Sipkiler ve Biz aynı babadan geliyoruz. Yani üç kardeşten Derken Yavuz Selim zamanında Konya ya sürgün edilmişiz ve yaklaşık 150 yıl sonra tekrar geri dönmüşüz. Uzun bir hikaye geçiyorum. Fakat geri dönüşten sonra Deşta Rewané dediğimiz yerden taaa Beriya paşıne kadar gidip gelmişiz. Bu bizim yaşam tarzımız olmuş. Dağlar bizim,Kara çadırlar bizim olmuş Deşte (Ovaya) pek kanımız kaynamamış ve deştte yaşamak zorunda kalanada üzülmüşüz. Çünkü orda özgülüğün olmadığına inan biz dağda özgürlüğümüze sarılmışız. Derken bir şekilde artık deşt ile yaşamı bölüşüp , okuyup şehirlere alışmaya başlamışız. Tüm buna rağmen Serhed ten Beriye kadar hukukumuz olan herkes ile şehirlerde bile selamımız hep devam etmiştir. İşte bu videoyu seyrederken bunları gördüm ve hüzünledim. Çünkü dinlediklerim ve yaşadıklarım vardı. Derken anlatılan bölümlere geldiğimde nedense herkes isterse kırık isterse aksanlı olara anlattılar. Ama nedense hep türkçeyi seçtiler. Derken türkçe Brukili bir anamızın çelikten duvarına çarptı. Derken kafkasya ya gittik ve kafkas Kürdlerinin gelenekçi yapısı ile Apé Nadirov da kürdçeyi seçti. Ha birde geldik artık bayağı modern olmuş Brukili bir bayana eh maşallah epey kibar bir türkçe ile yemek anlattı. Derken kızının isminide tercüme etti.Büyük olasılıkla kürdçe bilen bu bayan neden türkçeyi tercih etti ? Derken yaşam şeklimizin değişmesine atıfta bulunarak "kim nerden evlenmiş artık pek sorun değil" derken işte mala me orda yandı dedim.Kim nerden evlendi dönemi başlamadan ailemiz hep kürd idi ve kürdçe konuşurdu. İşte o sevdim evlendim artık sevmiyorum boşandım ile ben kendi aşiretimdeki erimeyi gördükçe , Hep dile getiridiğim şu kürdçede inat diyen o analar bittikten sonra ne kürdçe kalır ve nede biz diyorum. Demek bir tek bizde yaşanmıyormuş , artık öteki aşiret akrabalardada kibar türkçe veya türkçeye özenti, derken evliliği basit şekilde sadece evlenmeden ibaret gören felsefenin yer edinmesi !.... Kısacası rahmetli Apé Kinyas aklıma geldi. Acaba elini masaya vurup "Kürdlüğümüzden şüphemi duyuyorsunuz " derken bir eriyip yok olmaya başlayacağımızı tahmin etmişmiydi ? (Ha bugün eskiye oranla daha politiğiz ama ne kadar kürdiyiz ?) Ya benim dedelerim ? Mesela bir yer daha dikkatimi çekti düğünde davul zurnanın sonrasında karşılıklı govend şarkılarının söylenmesi ile devam eden govend şekliydi. İşte bu şekilde bazen bir hafta devam eden bir düğünü yaşayan insanı tasavvur edebiliyormusunuz ? İşte ben bunları yaşadım ve hemde bajari bir kürd çocuğu olmakla birlikte ! Lakin benim çocuğuma bunlar artık birer masal gibi gelecek. Bu beni kahr edecek... Belkide kahrolmaya hakkım yoktur. Ben hala çok gerilerde ve o feodal hamur ile yoğrulup giden bir çiyayiyim diye düşündüğüm olmuştur. O zaman ben haksızım ve kızmayada hakkım yoktur. Yazımın sonunda bir kez daha bugün aramızda olmayan o atalarımızı rahmetle anıyor, Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.