بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

. PKK Neden Terör Damgası Yedi? Administrator tarafından yazıldı Pazar, 14 Aralık 2008 17:03 Kurdistan Aktuel: Akif Hasan Kimdir, bize kendinizi tanıtırmısınız? Akif Hasan: Akif Hasan, Kürdistan' da Kürt bir anne ve babadan doğdu. Ünlü bir üniversitenin ingiliz dili ve edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1985 Yıllarında Türk devletine karşı gelişen PKK mücadelesinden etkilendi, önce sepmpatizan düzeyinde, ardından aktif olarak Avrupa'da Kürt diplomasisini yürütü, uzun süre ERNK nin Avrupa temsilciliğini yaptı. Öcalan Roma'ya gelip oradan Rusyaya' ya oradan Kenya üzerinden yakalanıp İmralı'ya konulunca , bilinen durumlar ortaya çıkınca, Akif Hasan diplomatik faaliyetten elini çekti. Şu anda Almanya' da yaşıyor. Kurdistan Aktuel: Hangi dilleri iyi biliyorsunuz? Akif Hasan: Bir çok Kürt gibi birkaç dil biliyorum, örneğin kürdçe, arabça ,ingilizce, türkçe, almanca ve çok iyi olmazsada fransızca. Belki de Kurdistanın sömürge statüsünün bize bıraktığı en önemli miras budur. Kurdistan Aktuel: Siz Uzun süre Avrupa da ERNK adına diplomatık faaliyet yürüttünüz, Kürt diplomasisi olarak değerlendirebileceğimiz bu süreci bize anlatırmısınız? Akif Hasan: Kürdler gibi uluslararası arenada unutulmuş bir halkın adına diplomasi yurütmek baslıbaşına zor bir meslekti. Batı devletleri, şüphesiz Kürtleri tanıyorlardı, ama çoktan beri Türkiyey ile olan münasebetlerinden ötürü, bu sorunu rafa kaldırmışlardı ve kapanmış eski dosyaları yeniden açma niyetinde değillerdi. Seyx Said ve Seyid Rıza isyanlarından sonra Kurdistan'da meydana gelen fiili durum; Batı devletleri için bir statükoydu. Kendi çıkarlarını artık bu statukonun çercevesinde formüle etmişlerdi ve bir kere daha zorlamak istemiyorlardı. Onların bu konumunu zorlamak için ciddi bir kamuoyu baskısı şarttı. Ama kamoyu Kürtlerin varlığından habersizdi. Yani Türkiye ve Kurdistan'da geçmişte, daha doğrusu Cumhuriyetin başlangıç yıllarında yaşananlar çoktan hafızalardan silinmişti. Anlaşılan o ki, Kürt diplomatları "yok!" sayılan bir halkın diplomasisini yürüteceklerdi. Ayrıca Avrupa'da bir taraf, yani Türk tarafı kırmızı halılar üzerinde karşılanıyordu, diğer taraf ise red ediliyordu. Bir tarafın batı devletllerinin çıkarlarına sunabileceği birçok şey vardı, diğer taraf ise...? Bir taraf diplomasi alanında kendisini cok iyi organize etmiş, sağlam kurumlara sahiptir ve dikkate değer birikimi vardı, Küt tarafı ise daha yeni yeni bu maratona katılacaktı. Kısacası diplomatik çatışmalar adil olmayan zeminde yürütülecekti. Böyle koşularda hayali beklentilere kapılmamak ve çok abartılı herket etmemek gerekirdi. Çok kısa bir zaman dilimi içinde çok ciddi sonuçlara ulaşabilmek mümkün değildi. Batılı devletleri kendi ahlaki normları, çıkar normları vardı, bütün bunları bir kenara bırakıp Kürtlere destek olmaları zordu. Bizler bu durumu çok iyi biliyorduk, koşullara dayalı ana görevlerimizi buna göre formüle etmiştik: Bir tarafta köprü olup Kürt kimliğini ve Kürtlerin gerçeklerini kamoyuna taşımak, diğer taraftan ise; Türk devletinin Kürtlere karşı uyguladığı zulüm politikasını teşhir etmekti. Bu görevleri yerine getirmek amacı ile birçok Batı Avrupa ülkesinde Kurdistan komiteleri kuruldu ve bu komitelerde yeterli olmasada önemli bir kadro sayısıyla çalışmalar yürütüldüyordu. Ulusal parlamentolardan tutalım ulusal ve uluslararası insani kurum ve kuruluşlarına kadar, basın ve yayın kurumlardan tutalım siyasi partilere kadar hepsine sürekli ulaşılıyordu ve sürekli bilgilendiriliyorlardı. İstenilen başarılar elde ediliyormuydu? Diye sorulursa, elbete hayır diyeceğim. Kuşulların ortaya çıkardığı olumsuz faktörlerin yanısıra bizden kaynaklanan ve süreçleri olumsuz etkiliyen faktörlerde vardı. Diplomasinin kendisi, diyaloğu yürütme sanatıdır. Verimli bir diyaloğda ciddi bir kültür birikimi gerektiriyor. Genel kültürün yanısıra, alana has bir birikim lazımdı. Bu konuda yetmez olduğumuz ve bu yetmezlikle yürütüğümüz diyaloğların kıt kaldığını söylemek mümkündür. Ayrıca politikanın bel kemiği fırsatları zamanında görüp değerlendirmek gerekirdi. Yani Türk devletinin ayıplarını, çıkmazlarını, zulmünü aniden yakalayıp anlatmamız lazımdı. Elbete Kürtlere karşı Türk devletinin uyguladığı muamele büyük bir ayıptan ibareti, ama buna rağmen bize küçük ve günlük ayıplar lazımdı. Bu detayları görebilmek için Türk devletinin günlük pratiklerini yakından takip eden politikleşmiş kişilikler lazımdı. Bizim en büyük eksikliğimiz bu noktadaydı. Şunu da unutmamak gerekir, idiylojik partilerde idiyolojik yaklaşımlar daima hakim olur ve bu tarzda ki devranışlar karşıdakilere, yani muhatap alıp konuştuğunuz kişilere hayli kaba geliyordu Ve soruna böyle bakanlar, bu alana zarar veriyordu. Her şeye reğmen sonuçta sunu söleyeyim, bu alanda harcanan emekler dikate değer sonuçları ortaya çıkarmıştı. Kurdistan Aktuel: Biliyorsunuz PKK 1993 yıllarından sonra bütün Avrupa hükümetleri tarafından terörist olarak damgalandı. Size göre bunun nedeni ne idi? Akif Hasan: Pkk nin 1993 teki yasaklanmasına ilişkin şunları söyleyabilirim: 1993 te PKK nin savaşı ve örgütlediği serhildanların önemli buyutlara ulaştığı yıldır. Bu boyut artık Türk devletinin istikrarı için küçümsenemez bir tehdit halini almıştı. Devletin bu duruma karşı tedbirleri ise ülke içinde savaş normları temamen geriye iteledi ve her türlü kural dışı yöntemlere basvurdu. Köy boşaltmaları, kontra eylemlerini yoğunlastırmanın yanısıra zehirli gaz bombaları kulanma, değişik yerlerde ve kitleyi sindirmek için değişik çaplarda katliam denemelerine girişti. Yurt dışında, özelikle Avrupa da PKK' nin tecridini sağlamak ve madi kaynaklarını kurutmak için baskılarını hayli artırdı ve direkt PKK' nin terrörist ilan edilmesi ve yasaklanmasını teleb ediyordu. Avrupa' nın ise hukuku böyle bir yasaklanmaya hemen elvermiyordu ve böyle bir girişimle demokrasisi önemli bir darbe alacaktı. Bunun için hakimlerin elinde ciddi deliller olmalı idi. Tam böyle hasas bir ortamda PKK' nin Avrupa örgütü, Türk devletinin Kürt halkına karşı uyguladığı teröre karşı, halkın tepkilerini örgütlemeye çalıştı. Ne yaziki ortaya koyduğu eylem biçimleri duygusal ve duygusal olduğu kadar mantığın sınırlarını aştı. Böyle bir durum Avrupa kamoyunun nizamını zedeliyordu ve bu kanun dışı devranışlar hukuk mercilerinin ellerine "delil" sundu, sonuçta beklenen oldu. Türk devleti umduklarına fazlasıyla kavuştu. Yani biz duygusalığımızın tuzağına düştük. Bana göre o dönemde elde edilen "deliller" bir örgütü ve onun elemanlerını cezalandırmak için belki yeterli saylabilinirdi ama terrorist ilan etmek için yeterli faktörler değildi. Kurdistan Aktuel: Bu kadar çok eylemin yapılması Avrupadaki kitlelerin duygusalllaşmasının alt yapısı olarak kabul etsek bile, eylemlerin emirleri nereden geldi, yani kitller ile Avrupa örgütü kendi başları na mı bu eylemleri yaptı, yoksa eylem emirleri başka odaklar tarafından verildi, kitleler ile örgüt sadece ptatiğini mi yaptılar? Akif Hasan: Öcalan genelde süreçleri ve ona denk düşen eylem tarzlarını belirlerdi, yani yer yer eylemleriniz çok aşırıdır biraz daha dengeli olsun derdi, zaman zaman da çok pasiftir biraz radikal olsun derdi. Mesela 1993 taki Şırnak katliamına karşı Avrupa örgütü Brüksel açlık grevi eylemini benimseyip pratiklestirmişti. Ama Öcalan Kani Yılmaz ile yaptığı bir telefon görüşmesinde eylemi çok pasif görüp daha radikalini istemişti. Öcalan eylemler, şu veya bu biçimde olsun demezdi, genel hatları belirlerdi. Yinede diyorum sert ve kırıcı olan tüm eylemlerin talimatını Öcalan vermemiştir; Avrupa örgütünün insiyatifi belirleyiciydi. Kurdistan Aktuel: Bazı çevrelere göre Avrupanın PKK yi terörist olarak damgalanmasının nedenleri şunlardır. „PKK sosyalist bir harekettir, Kürdistanda sosyalist bir düzen kurmak istiyor, bu sosyalist düzen kapitalist rejime göre çok ileri bir düzendir, PKK Kürdistan'da devrim yapıp böyle bir düzeni kurarsa Rusyada 17 Ekim devrimin oynadığı rolün aynısını ortadoğuda oynar, Avrupa proloteryası Kürdistanda kurulan bu ileri rejimi örnek alarak kendi ülkesindeki rejime karşı ayaklanır. İşet Avrupalı kapitalist rejimler bu korkularından dolayı PKK yi terörist olarak ilan ettiler. Siz ne dersiniz?" Akif Hasan: PKK nin ideolojik yaplanmasını beğenmedikleri kesindir. Ama bu yasaklanmada rol oynamıştır demek çok yanlış bir görüştür. Nüklüer güce sahip olan ve korkunç askeri tersaneleri olan Sovyetler Birliğini hizaya getirdiler bu Batı devletleri, nasıl olurki daha devlet olmayan PKK gibi bir örgütten çekinecekler ki? Biraz değil de, çok abartılı değil mi? Biz kendimizi sosiyalizmin başını çekenler olark görüyorduk ama dışımımızdaki kimse bizi öyle görmüyordu. Bir Avrupalıya dersen ki: Bu Dünya düzenini PKK değiştirecek, kaşlarını çatar, hayretle size bakar, alaycı bir tavırla sizi süzer ve derki, „önce memleketinizi biraz değiştirin sonra dünyayı düşünün." Kurdistan Aktuel: Bir başka resmi görüşe göre Türkiye kimi Avrupa ülkesine ihale verdi, kimisine rüşver verdi, kimisinden silah aldı. Bunun karşılığında PKK' yi terörist ilan edin dedi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bunun gerçekle ne gibi bir ilişkisi var? Akif Hasan: Ekonomik çıkarlar kapitalizmin özüdür. Önemli veya kapsamlı ihaleler devletlerin politikasını etkiler şübhesiz. Böyle anlarda ahlaki değerler kapitalizm için çok büyük bir rol oynamaz ve rahatlıkla ikinci dereceye itelenir. Mesela Halapçe katliamı olduğu zaman, demokrasinin başını çektiği ve ahlaki değerlerin ana aktörü olduğunu iddia eden Amerika' dan çıt sesi bile çıkmadı. Neden? Tabii ki çıkar ve kar! O zaman ahlaki değer nerde kaldı? İşte kapitalizm böyle bir çelişkiyi yaşıyor. Ama buna rağmen dersek ki; "Bu ihale alışverişi ve çıkar ilişkileri PKK' nin terörist ilan edilmesine yol açtı" yinede tuhaf olur! Neden? Çünkü Avrupa' daki hukuku böylece temamen siyasete bağlamak fazla gerçekçi gelmiyor bana. Ortadoğu ülkelerinde böyledir biraz. Hukuk siyasetin elinde yalnız ve yalnız bir alettir. Ama Avrupa' da aynı şeyi düşünmek onun gerçeğinden habersiz olmak gerekir ve bu konuda söylenenler biraz gri propogandaya kaçar. Ayrıca Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasındaki ihaleler ve ekonomik münasebetler 1988, 1989, 1990 ,1991, 1992 yıllarında da vardı , 1993 te ortaya çıkan yeni ilişkiler değildi ki! Kurdistan Aktuel: İsveç devleti durup duruken neden PKK yi ilk olarak avrupa' da terör listesine aldı? Akif Hasan: İsveç hükümeti durup dururken PKK'yi trörist ilan etmedi! Isveç' te PKK adına işlenen cinayetler vardı. Olof Pame cinayeti de PKK nin üzerine atılmaya çalışıldı. Böyle bir ortamda PKK terrörist damgası yedi. Kurdistan Aktuel: Almanya' nın PKK yi terör örgütü olarak ilan etmesinin gerçek nedenleri nelerdir? Akif Hasan:PKK çok katı merkeziyetçi bir örgüttür, onun iradesi olmadan hiçbir mülteci onun adına şiddete başvurmaz. Eğer şiddeten cinayetleri kast ediyorsanız, şunu belirteyim: totaliter örgütler muhaliflerini şiddetle etkisiz hale getiriyorlar. Pkk nin de bugüne kadar izlediği yöntem budur. Bu tür yöntemler merkezi kararlarla olur. Pkk bunu kendi hakkı olarak biliyor ve infaz için de bir formül bulmuştur; tek kelimeyle" ihanetçi" diyor. Yani muhaliflik yapan herkes ihanetçidir PKK' nin gözünde ve ihanetçinin cezası da ölümdür. Terörist olarak damgalanmanın bu zihniyetle bir ilşkisi vardır. Birde Almanyada Kürtler'in yararına olmayan eylem ve olaylardan dolayı bu damga yenildi. Kurdistan Aktuel: Bu eylemlerin Kürt halkının mücadelesine ne gibi yarı oldu? Akif Hasan: Halka yarar mı dediniz? Savaşın koşulları beli bir sıkılığı gerektirir ama demokrasinin olmadığı yerde yalnız ve yalnız zarar yeşerir. Kani Yılmaz, Kemalê Sor ve Faik gibi insanların ölümü halkımıza ne yararı oldu ki? Bir partinin demokratik olup olmadığı muhalefetine karşı sergilediği tavırda görebilirsiniz. Muhalefeti olmayan bir örgütün siyasi değeri yoktur. Niye PKK başka muhalif örgütlerin ortaya çıkmasında kendisinin ölümünü görüyor ki? Oysa onların çıkmasında destek bile sunmalıydı, yoksa dünya gözünde nasıl agırlık kazanacaktır? Kürdistan Aktuel: Söz konusu şiddet eylemleri PKK nin teröris olarak damgalanmasını isteyen devletlerin politikasına hizmet etiğini bu gün düşüne biliyormusunuz? Akif Hasan 1993 ta Almaya' nın Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel bir açıklamasında bizi uyarmıştı, ama yönetimimiz o zaman yasaklanmanın nasıl bir tehlikeyi kendisiyle birlikte getireceğinin farkında değildi. Basite alındı ve tehdit olarak nitelendirildi. Diplomasi alanında çalışan birçok arkadaş, tehlikenin farkındaydılar ama demokratik olmayan bir örgütte tartışma zemini yoktur bir kere. En ufak bir rahatsızlık gösterildiğinde bile, militan olmadığımızı ve Avrupa Sosyal Demokrasisinin etkisinde kaldığımız söylenirdi. En üst düzeyde bir arkadaşın Sayın Kinkel' in açıklanmasına karşı tepkisini hatırlıyorum, diyordu ki: " Bay Kinkel bizi tehdit ediyor, yapacağı varsa göreceğide vardır". Biraz sarhoş olmuştuk, değil mi? Kürdistan Aktuel: Kürdistan komiteler olarak PKK nin Avrupa'da terörist damgası yememesi için bir çabanız oldu mu? Akif Hasan: Terorist damgasını almamak için Kurdistan Komitelerin ciddi bir çabasından bahs etmek mümkün değildir, çünkü olayın ciddiyetini bilmezdik veya uyarıları yalınız tehdit olarak değerlendiriyorduk. Kurdistan Aktuel:Terörizm damgası nasıl kalkar? Kurdistan komiteler bu konuda bir faaliyet içinde olmadı mı? Akif Hasan: Terorizm damgası Kurdistan Komitelerin çabası veya diplomatik faaliyetlerle kakmaz. PKK nin totaliter yapısı devam ettiği müdetçe ve demokratik reformları sağlamaktan çekindiği müdetçe bu yönde harcanacak tüm çabalar heder olur. Eğer PKK şu anki yapısında ısrar ederse hiç bir zaman muhatap alınamaz ve ona karşı olan politkaların değişmesi de beklenemez. Kurdistan Aktuel: Kürdistan Komiteler ne için, neden ve ne zaman fesh edildi? Akif Hasan: „Kürdistan" ın varlığı bile inkâr edildikten sonra „komitesine" gerek kalır mı?

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.