Hoca,
Yazının devam edeceği dip not olarak verilmiş. İkinci bölümü beklemek gerekir. Orhan birkaç sayfalık kısa yazılar için aylarca bilgi toplayan ve bunu çok zor koşullarda yapan bir arkadaşımız. Bu kadarını ortaya çıkarabilmiş olması da başlıbaşına bir beceridir. Bugüne kadar yazıya geçmemiş bilgileri kayıt altına almış kötümü?
Orhan kardeşimiz daha önceleri bu forua pek yazı asmıyordu. Belki de bizlerin burada yazıyor olmamızı olumlu görerekten yazılarını buraya da taşımaya başladı. Sağolsun. Kötümü yaptı? Cemşid Bender'i niye Orhan Zuexpayij üzerinden eleştiriyorsunuzki? Bir yığın kitabı var ve kitaplarında da yanlışları. Alın bir-bir hep birlikte yazalım. Yanlışmı olur?
Cemşid Bender'e Frankeştayn demeye hakkınız yok. Önce yaşamda değil. İkincisi, yazdıklarını doğru bulmuyorsanız, yanlışlarını ortaya sererek okurlarınızı bilgilendirirsiniz olur biter. Adam zahmete katlanmış, sorumluluk duymuş yada kürtlerin tarihini yabancıların yazıyor olmasına yüreği burkulmuş, kalkıp uzmanlığı olmayan bir alanda eserler vermiş. Uzmanlığının elvermemesi nedeniyle yanlış bilgiler vermiş olabilir. Yanlışa yanlış denir. Yanlışa frankeştayn yada aşağılık kompleksli tabirleriyle yaklaşılmaz. İnsanların iyiniyetini ve yaranma isteğini bu denli tahkirane ifadelerle tanımlamaya ne gerek var? Hem niyetten kuşkulanmaya sebep ne?
Mıhotoli, Tori, Botan Amedi, Kemal Burkay, Sirac Bilgin tarih yazmışlar. Yanlışları yokmu? Yığınla yanlışları var. Şimdi bu insanlar frankeştaynmı oldular? Yazdıklarını aşağılık kompleksiylemi yazdılar? İlgisi yok.
Tarih yazımı bir tek bilim dalından yararlanmıyorki. Eski metinleri okumayı, hele kürt tarihi söz konusu olunca ölü dilleri bile sökebilmeyi, arkeolojiyi, etnografyayı, nüizmatiği, etimolojiyi, coğrafyayı kapsıyor. Bütün bunların hepsi başlıbaşına birer dal olarak farklı akademik eğitimi ve uzmanlaşmayı gerektiriyor. Kürtlerin bu dalların her birinde akademik düzeyde eğitim veren okulları varmı? Böyle okullar olduğunu varsayalım. Tarih yazımı bireysel bir çabaya endekslenemeyecek kadar teferruatlı. Farklı disiplinler arasında koordinasyon gerektiren bir ekip çalışmasıyla başarılabilecek işlerden. Araştırma kurumlarına ihtiyaç duyurduğu konuya vakıf herkesin bildikleri arasında.
Bu tür kurumlar ve eğitim imkanları vardı da bu insanlar bundan yararlanmayı redmi ettiler?
Topladıkları malzemeler çok büyük çabaları gerektiren zahmetli araştırmaların sonucudur. Topladıkları bilgilerin etüd edilemeyişi onların eksikliği değilki. Siz tek başınıza bilgileri denetlerken, yazarlarını yererken hangi ölçütü yada hangi bilgiyi kıstas alıyorsunuz diye sormazlarmı?
Tarih bilimi diğer bilim dalları gibi değilki. Herhangi bir hipotezden yola çıkarak sınama-deneme yoluyla denetleme şansınız yok. Tarih bizden önce yaşanmış, bitmiş, değiştirilmesi imkansız bir süreçtir. Bu süreçte neler olup bittiğini anlayabilmek için yazılı belgeler esastır. Bu nedenle tarih yazıyla başlar. Daha öncesi antik dönemdir. Arkeolojik bulguların mukayesesini ve değerlendirilmesini esas alır.
Birisi bir belgeyi yanlış anlamlandırmışsa doğrusunu ortaya koyarak itiraz yükseltilir. Herhangi bir arkeolojik veri yanlış tefsir edilmişse doğru yorumla reddi cihetine gidilir. Ancak bunları yapanların bu işe emek veren araştırmacı kadar konuyla ilgili olması gerekir. Sizde bu uzmanlık yok. Doğrusunu araştırma bulma külfetine katlanasınız yok. Hasbelkader birileri birşeyler yazmışsa yukarda belirttiğim gibi tahkirane bir yaklaşımı seçmek ve bunu itiyat haline getirmiş olmak var. Yanlışlar bu şekilde düzeltilmezki. Cemşid Bender'e frankeştayn ve aşağılık kompleksli demekle, sHx efendinin bana ukela demesiyle hangi yanlış düzeldi? Tam aksine şayet varsa yanlışların düzeltilmesi imkanı ortadan kalktı.
Benim ortaya koyduğum bilgilere gelelim. Verdiğim coğrafya isimleri, şehir isimleri, halkların isimleri, devlet isimleri en basitinden tarih okuyan biri tarafından bilinir. Hani bunun kaynağı demek hiç tarih okumamış olmaktır. Çünki verdiğim bilgiler bu kadar basit ve genel bilgilerdir. Buna rağmen kaynak istendiğinde 'kaynağı nerede' diye iki kelimelik bir soru yönelterek konuya daha sağlıklı yaklaşmanın, referanslarla bilgi genişletmenin imkanı varken 'ukelalık' deyip çıkmanın neresi bilimsel?
Bilim kurumlarında insanlara ukela denmesinin salık verildiğini sanmıyorum. Lumpen ağzıyla bilimsel jargon yekdiğerinden çok farklı. Bilim sınama-deneme-sorgulamaksa, saldırı ve hakaret sorgulamakla ilgili değil. Bilim yönteminde hiç işitmediğinize bile hakaretamiz yaklaşmanın yeri yok. Bilim sizin bilmediğiniz ve işitmediğinizin tu kaka olduğu anlamına gelmemekle birlikte kimseye tu kaka deme hakkı vermiyor. İşin bir de tartışma adabı var. Bilim de bir disiplin olarak adabı yani etiği gözardı etmez.
İsmi üstünde, tartışma forumu. Burası laboratuar yada arkeolojik kazı alanı değil. Burada bilimsel faaliyet yürütmenin imkansızlığı ortada. Tartışmalar aracılığıyla bilgilerimizi sınıyor ve paylaşıyoruz. Bilek güreşi yapmıyoruzki. Şah-mat esprisiyle tartışma yürütülemez. Özellikle aynı amaç uğruna bilgi ve düşüncelerini paylaşan insanlar arasında şah-mat tarzı yarar sağlamak yerine zıtlıkları derinleştirir. Bizler bu ortamda aynı zamanda siyaset yapıyoruz. Hatta denebilirki bütün çabalarımız siyasete dayalı. Bizleri biraraya getiren de siyasi yakınlıklarımızdır. Birilerine 'burası yağlı güreş meydanımı' derken bizlere de cazgır misali iki pehlevan çıktı meydana misali peşrev çektirmeyin. Bunların bir son bulması gerekiyor ve bu konuda sizin desteğiniz gerekiyor. Bu konuda çok çabaladınız, çok didindiniz benim ifade etmeme gerek olmaksızın takdire değer çabalardır. Saygı duyuyorum. Ancak üniversite bitirmiş 40 yaşını aşkın birinin benim gibi 50'sini aşkın birine ukela demesinin ne bilimle nede tartışma adabıyla ilgisi yoktur. Lumpen jargonudur. Aynı şekilde sizin de frankeştayn yollu kompleks tahlilciliğine ihtiyacınız yok, hakkınız da yok. Varmı dersiniz? Herkes mütakabiliyete göre cevaplar verir ve burası bilgi alışverişinde bulunulan bir alan olmaktan çıkar, çoğumuz çekiliriz. Çekilmesekte çabalarımız altı oyulmuş, prestiji savsaklanmış beyhude çırpınışlara döner. Yol yakınken hepimizin kendimizi yeniden değerlendirmemiz gerekiyor.
Burada çoğunlukla bizler tartışıyoruz ve imkanlar elverirse tartışacağız. tartışanlar yada bilgi alışverişinde bulunanlar bizler olduğumuza göre konuya dair bir mutabakat istemek, karşılıklı davranışlarımız nezaket esasına göre tanzim etmeyi dilemek çokmu aşırı yada çokmu gereksiz? Uygulaması çokmu zor? Bu soruları sizden önce kendime yöneltiyorum. Gerekli olduğu ve uyulmasının hiçte zor olmadığını düşünüyorum. Büyükte yarar umuyorum. Hepimizin yararımız var. Bizlerin kendi ilişkilerimizde kurallı olamyı kaldıramayacak kadar aciz insanlar olduğumuza inanmıyorum. Bu forumun hiç bir katılımcısının bu konuda aczi olabileceğini düşünemiyorum. Herbirimiz yekdiğerimizi tetikliyoruz. Tahrikten kaçınmak çokmu zor diye sormaktan kendimi alamadım.
Çıtkırıldım biri değilim. O anlamda bir nezaket beklemiyorum ama kabalıklardan ve kabalığın seviyesine icabet etmekten gerçekten gına geldim Hocam. Sizinle ilgili söylemiyorum. Sakın üzerinize almayın. Bu forumda güya okumuş, güya avrupai adamların ortada fol yok yumurta yokken ikide bir lumpenleşmelerinden ve lumpenliklerini de bilimselliğe, dava adamlığına yakıştırmalarından iğrenir hale geldim. Benim kürtlüğümden filan utanırlığım yoktur ve hiç olmamıştır ama kürtlerin arasında böylelerinin varlığı kürtlük ve siyaset adına utançtır.
Hürmetlerimle.
Acelecisiniz Hoca,