Can DündarAda
“Cemaate rezil olmayalım“
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 1940'lı yılların ortalarında memleketi Malatya'ya gitmişti.
Her zaman yaptığı gibi, önce babasının mezarını ziyaret etti, sonra da okulları...
Gittiği okullardan birinde orta son sınıfların dersine girdi.
Derste kendisini ayakta karşılayan öğrencilerden birine beklenmedik bir soru sordu:
“- Sen ne zaman İnönü olacaksın?“
Çocuk kilitlenip kaldı. Ne cevap vereceğini düşünürken yanındaki haylaz öğrenci kulağına eğilip tüyo verdi:
“- Sen öldüğün zaman!..“
Bu laf duyuldu. Sınıf kahkahaya boğuldu. İsmet Paşa gittikten sonra “haylaz“ı disipline verdiler. 1 hafta süreyle okuldan uzaklaştırıldı.
“Haylaz“ın adı, Hüseyin Üzmez'di.
* * *
Üzmez, o vukuatından 60 yıl sonra bambaşka bir skandalla yeniden “disipline“ gidiyor.
Bu seferki skandalın kökeninde 60 yıl önceki vukuattan izler de olabilir. Zira sonraları gazeteci Ahmet Emin Yalman'a düzenlediği suikastı anlatması için Bülent Çaplı ile röportaja gittiğimizde yukarıdaki anıyı kendisi anlatmıştı; bu arada çocukken nasıl telkinlerle yetiştirildiğini de yine kendisinden dinlemiştik.
“Zındıklara“ “kâfirlere“ karşı büyük bir kin duygusuyla büyütülmüştü. O gün için bunları “CHP“ temsil ediyordu. O da “Halkçılara“ karşı bayrak açmış, karşıtı saydığı yazarlara kurşun sıkmıştı.
Sonra hapis yattığı yıllarda yaptıklarından pişman olmuş, yazdığı kitaplarda, çıktığı programlarda yeni yetişen gençleri kendisi gibi tuzağa düşmemeleri için uyarmaya çalışmıştı.
* * *
Aklıma 23 Nisan günü Başbakan'ın koltuğuna oturan ilkokul öğrencisinin esprisi geliyor.
Kendisine hayli büyük gelen koltuğa bir görevlinin yardımıyla otururken şöyle fısıldamıştı:
“Cemaate rezil olmayalım.“
Şimdi Üzmez de nicedir oturduğu “milliyetçi-muhafazakâr yazar“ koltuğundan, o kimlikle hayli uyumsuz bir lekeyle devrilirken cemaate rezil olma durumu yaşıyor.
Tabii aynı çapta bir başka skandal da cemaatin ya görmezden gelerek rezaleti gizlemesi ya da “komplodur“ filan diyerek neredeyse sahiplenmesi...
Üzmez kendisinden 50 yaş küçük eşiyle evlendiğinde kayınpederi bu durumu, “Ne var yani; Peygamberimiz de 9 yaşında bir kızla evlenmişti“ diye savunmuştu.
İslamcı basının hiç olmazsa Hz. Peygamber'i korumak adına buralarda bir duruş sergilemesi gerekmiyor mu?
Yoksa ilkokul 2'deki kızlarımız için de mi kaygılanmalıyız?
* * *
Küçük kızların, anne babalarının ve mukaddesatçı medyanın bu mide bulandırıcı öyküden alacağı ders, ahlaktan, dinden, imandan, milliyetten bolca bahsediyor diye kimseye hemen evinde yer, gazetesinde köşe, televizyonunda program vermemek olmalıdır.
Devlet ise tecavüzcüyü cezalandırırken, tecavüze uğrayana kol kanat germelidir. Geçenlerde komşuları tarafından lezbiyen ilişkiye zorlanan iki küçük kız kardeşi okullarından uzaklaştıran mantık, saldırganı değil, mağduru ezmek alışkanlığından hızla vazgeçmelidir.
Üzmez'e gelince... Bu disiplin cezasından da kurtulabilirse, gençliğindeki siyasi suikast anılarını anlatarak gençlere tuzaklardan korunmayı telkin ettiği gibi, yaşlılığındaki cinsi temas anılarını anlatarak şimdi de çocuklara sübyancılardan korunmayı öğretebilir; ki bu da az katkı değildir.
“Cemaate rezil olmayalım“