Sayın İbrahim GÜÇLÜ ile Kürdistan Kongresi üzerine röportaj
KÜRDİSTAN’DA GERÇEK FONKSİYONLARIYLA, İÇERİĞİYLE SÜREKLİ BİR “ULUSAL KOGRE’NİN” OLUŞMASI KOŞULLARI YOK…
İbrahim GÜÇLÜ
Son yıllarda Kürdistan'ın farklı parçalarında "Ulusal Kongre" ve "Kürdistan Kongresi" gibi girişimlerden söz ediliyor. Fakat bugüne kadar Kürd kamuoyunda bu konuda ciddi bir tartışma yaşanmış değildir.
Bundan dolayı biz Newroz. Com olarak farklı biçimlerde ve farklı alanlarda yıllardan beri Kürd siyasal yaşamının içinde yer alan arkadaşların "Ulusal Kongre"ye ilişkin düşüncelerini almak istiyoruz.
Aso Zagrosi: Genel olarak “Ulusal Kongre'den ne anlıyorsunuz. Başka ülkelerde yaşanan "Ulusal Kongre" tecrübeleri hakkında bize söyleyebilirsiniz?
İbrahim Güçlü: Kürdistan’da son yıllarda “Ulusal Kongre”, “Kürdistan Kongresi” hakkında söz edildiğini ve bu konuda girişimlerde bulunulduğunu ifade ediyorsunuz. Bu tespit hem doğru ve hem de doğru değil. Doğru değil, çünkü “Ulusal Kongre” “Kürdistan Kongresi” sorunu 1980 yıllarından önce gündeme gelen, tartışılan, hatta bir dönem tartışmalı olan ve itirazlara maruz kalan hazırlık komitesinin oluşturulduğu bir konudur.
Doğru değildir, “Ulusal Kongre”, “Kürdistan Kongresi” hakkındaki tartışmalar Kürdistan’ın bütün parçalarında karanlık olan dönemler yaşanmaktaydı. Kürdistan’ın Güneyi ve Doğusunda silahlı mücadele vardı. Kürdistan’ın Kuzey ve Güney-Batı parçalarında da çalışmalar illegal, sıkı gizlilik koşullarında sürdürülüyordu. Bu nedenle konuya ilişkin yaygın tartışmaların yapılması, önerilerin sunulması, karşılıklı diyalogların olması hayli zor oluyordu.
Ayrıca “Ulusal Kongre” ve “Kürdistan Kongresi”nin ilk gündeme geldiği dönemde ve koşullarda, Kürdistan örgütleri arasında çetin çatışmalar, derin çelişkiler, uzlaşma tutumlar söz konusu idi. Bu neden de, sorunun genel bir sorun, bütün Kürdistan örgütlerini kapsayan bir sorun olmasını engelliyor, belirli örgütler arasındaki tartışma, ilk yapılanma ve oluşumdan öteye geçmiyordu. Örneğin, Kürdistan Yurtseverler birliği ile Irak Kürdistan Demokrat Partisi, İran Kürdistan Demokrat Partisi ile Kürdistan Emekçileri Örgütü arasında şiddetli çatışmalar vardı. Kürdistan’ın Kuzeyinde PKK bütün Kürdistan örgütlerine karşı saldırı halindeydi. Maocu ve Sovyetçi Kuzey Kürdistanlı örgütler arasında da çatışmalar söz konusu idi.
“Ulusal Kongre”, ülkelerin konumlarına göre değişik tanımlara sahip olabilir. Bağımsız olan, toplumsal ve sınıfsal hareketlerin gelişmekte olduğu ülkelerde “ulusal kongreler”, toplumsal ve sınıfsal mücadele içinde olan siyasi örgütlerin toplumsal ve sivil kuruluşların, demokratik kitle örgütlerinin, muhalif kanaat önderlerinin, aydınların ve sanatkârların, kendi sorunlarını zaman-zaman tartışmak üzere gündemi belirli olan bir platformdur.
Bu platform kalıcı olabileceği gibi, geçici ve dönemsel olabilir. Ama her iki halde de gündeme bağlı tartışmaların yapılması ve bütün taraflar için öneri ve yol göstericilik niteliğinde karar taslakları benimsenmesi söz konusudur. Bu ülkelerde geleneksel olarak kalıcı olan örgütlenmeler “Halk Cepheleri”, “Devrimci-Demokrat bloklar”, “İttifaklardır”.
İkinci Dünya Savaşı koşullarında Avrupa Ülkelerinde faşizme karşı mücadele döneminde bu tür kongreler gerçekleşmiş, bu kongreler yeni yapılanmalar için karar almışlardır.
Bağımsızlık mücadelesi içinde olan Sömürge, yarı-sömürge, bağımlı uluslar da, mücadele ettikleri güçlere karşı birlik yapmak ve güç birikimini sağlamak için, bütün ulusalcı güçlerin içinde yer aldıkları “ulusal kongreler” gerçekleştirmişlerdir. Bu kongreler, kendilerini o ulusun mücadelesinde karar sahibi haline getirdiler.. Güney Afrika’da ANC böyle bir yapılanmadır. Hindistan’da Kongre ilk aşamada İngilizlere karşı mücadele eden ulusal ve toplumsal güçlerin ortak örgütlenme platformu olmuştur. Ama Hindistan’ın bağımsızlığını elde etmesinden sonra, “Kongre” bir siyasi partiye dönüşerek, yeni bağımsızlık koşullarında Hindistan demokrasisinin yaratılması ve sürdürülmesinde rol oynadı. İktidarda önemli bir aktör oldu. Çin’de, diğer Uzak Doğu Ülkelerinde, Kürdistan’ın Güney’inde birlikte ulusal kongre gerçekleştiren ulusal ve toplumsal güçler, ortak “milli cephe” örgütlenmelerinin oluşumuna karar vermişlerdir.
Bunun yanında, Kürt ulusu ve Kürdistan gibi bölünmüş, sömürge ülkelerde “ulusal kongrelerin” fonksiyon ve işlevleri; örgütsel yapıları; gündemleri ve öngördükleri de farklı olur ya da olmak zorunda.
Aso Zagrosi: Tarihsel olarak Kürdlerin "Ulusal Kongre" girişimleri oldu mu? Eğer Kürdlerin böyle girişimleri olduysa bugüne kadar neden başarılı olmadı?
İbrahim Güçlü: Bu sorunuza, Kürdistan’da 1979-80 yılından sonraki zaman kesiti ve ulusal mücadele dönemine ilişkin olarak cevap verebilme olanağım var. Çünkü bu tarihten sonra “ulusal kongre” konusunda somut girişimler yapıldı. “Ulusal kongre” için hazırlık komitesi aşamasına gelinmiş olması anlamında daha belirgin ve somut bir konsept niteliğinde. Ondan önce de girişimler olmasına rağmen, somut bir konsept özelliği taşımadığı için, konuya ilişkin olarak bugüne ilişkin aktarılacak, bir deney ve tecrübe söz konusu değildir.
Kürdistan güçleri arasındaki “ulusal kongre” çalışmaları 1979 yılının ortalarından itibaren başladı. 1980 yılında “ulusal kongre” ile ilgili somut, ama nakıs, eksik bir girişim hareketi başladı. Bu girişime, Kürdistan Yurtsever Birliği ve İran Kürdistan Demokrat Partisi öncülük etti. İran Kürdistan Demokrat Partisi ve Kürdistan Yurtsever Birliği, Kürdistan’ın Kuzeyinde Ala Rizgarî ve Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi’ne, Kürdistan’ın Güney-Batısında da Suriye Kürtleri İlerici Demokrat Partisi’ne hazırlık komitesinde yer alması önerisinde bulundular. Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi o zaman Ulusal demokratik Güç Birliği (UDG) üyesi olmasına rağmen, DDKD ve KUK’tan herhangi bir görüş almadan kendi adına hazırlık komitesi üyesi oldu. Biz ise, böyle bir bileşimle oluşan hazırlık komitesinin Kürdistan’daki bütün Kürdistanlı örgütleri temsil edemeyeceğini, özellikle de Irak Kürdistan Demokrat Partisi’nin olmaması halinde bu hazırlık komitesinin başarısızlığının kaçınılmaz olduğunu ifade ettik. Hazırlık komitesi üyeliğini kabul etmedik.
Irak ve Suriye Komünist Partileri de gözlemci partiler olarak ele alınıyorlardı.
Ayrıca hazırlık komitesinde üyeliği kabul edenler, de facto ve bilinçli olarak İran’da Komela’yı, Türkiye’de Kawa’yı, PKK’yı, hatta Irak KDP’yı ulusal kongrenin dışında tutmuş oluyorlardı.
Komite üyelerinin bu yaklaşımı, Kürdistan’ın dört parçasında (Kürdistan’ın Güney-Batı parçasındaki siyasi partileri doğrudan değil ve dolaylı olmak üzere) Kürdistan partileri arasındaki uzlaşmaz çelişkiler, iç silahlı kavgalar, kardeş kavgası “ulusal kongre”nin toplanmasını engelledi.
Bu iç çatışmalar, kardeş kavgaları, uzlaşmaz çelişkiler yanında Kürdistan Örgütlerinin sömürgeci devletlerle ilişkileri de “ulusal kongre”yi engelleyen stratejik sorunlardan biriydi. Bilindiği gibi İran Kürdistan Demokrat Partisi Irak Devletiyle, Kürdistan Yurtsever Birliği ve Irak Kürdistan Demokrat Partisi İran ve Suriye Devletleriyle, PKK Suriye ile somut ve stratejik ilişkilere sahiptiler.
Aso Zagrosi: Kürdistan gibi parçalanmış bir ülkede "Ulusal Kongre" ne anlama geliyor? Kürd siyasal yapıları tüm dünya halklarının sahip oldukları ulusal hakları talep etmek için bir "Ulusal Kongre" de birleşmeye hazırlar mı?
İbrahim Güçlü: Kürdistan gibi parçalanmış bir ülkede “ulusal kongre”, iki farklı platform, iki farklı içerik ve fonksiyon anlamına gelir.
Platformlardan biri,Kürdistan’ın her parçasının özgün koşullarından, farklı sömürge devletlere karşı mücadelenin gündemde olmasından dolayı, her parçadaki ulusal ve toplumsal örgütlerin ve partilerin, kanaat önderleri, aydınların bir araya gelerek, kendi sorunlarını tartışmaları; gelecekleriyle ilgili olarak ortak siyasi program ve strateji, ortak örgütsel model, mücadele biçimi hakkında kararlara varmalarıdır.
Platformlardan ikincisi,Kürdistan’ın bütün parçalarında temsil gücü olan aydınların, toplumsal kesimlerin, siyasi parti ve örgütlerin tümünün bir araya gelerek, Kürdistan’ın geneli hakkında ortak siyasi, idari, stratejik, örgütsel, mücadele biçimleri hakkında parçalı bir bütünlülük içinde kararlara varmalarıdır.
Her iki platformda da, bahsi geçen siyasi yapıların, toplumsal güçlerin demokratik olup olmadıkları, ortak bir amaca ve stratejiye, ortak bir mücadele örgütüne sahip olması önceller olarak ele alınmak zorundadır. Demokratik olan güçlerin, demokrasi ile alakası olmayan otoriter ve oligark güçlerle; silahlı mücadeleyi savunanların savunmayanlarla; Kürdistan’ın statüsü hakkında ortak görüşlere sahip olmayanların, demokratik olup olmamaları nedeniyle benimsedikleri örgütsel model ve hukuk da “ulusal kongreyi” doğrudan ve belirleyici nitelikte tayin edecek konulardır.
Kürdistan’da “ulusal kongre” sorununu her parçaya ve bütüne göre ele aldığımız zaman. Kürdistan’da ortak bir “ulusal kongrenin” yapılıp yapılmayacağına karar vermek olanaklı.
Kürdistan’ın Güney parçasında durum:Kürdistan’ın Güneyinde, federe bir devlet ve demokratik parlamenter bir sistem var. Değişik toplumsal güçleri temsil eden, muhafazakâr liberal demokrat, özünde jakoben olmasına rağmen kendisine sosyal demokrat diyen, radikal ve ılımlı dindar, radikal sol demokrat partiler var.
Kürdistan’da siyasi partilerin konumları, güçleri, belirli zaman aralıklarıyla yapılan seçimlerle tespit edilmektedir. Bu partilerden milletvekili kazananlar mecliste temsil edilmekte, milletvekili kazanmayanlar meclis dışı muhalefet partileri olarak çalışmalarını sürdürmektedirler.
Kürdistan’ın Güneyinde meclis, hükümet, partiler arası ilişkiler, parlamenter demokratik istemin kuralları ve hukuku çerçevesinde belirlenmektedirler.
PKK’nın uydusu olan siyasi parti toplumsal bir güce sahip değildir.
Güney Kürdistan’da, en genel anlamda Kürdistan’ın bugünkü ve gelecekteki statüsü, demokrasi, toplumsal senaryosu, mücadele biçimleri konularında da bir ortaklık var. Sadece uluslararası politika konusunda, Kürdistan’ın Güneyindeki partilerin ilişkileri açısından belirli farklılıklar var.
Bütün bu nedenlerden dolayı, “ulusal bir kongre” gerçekleştirmek olanaklı. Ama partiler ve toplumsal güçler arası ilişkiler parlamenter demokratik istemin kuralları, mekanizmaları, kurumları tarafından tayin edildiğinden “ulusal kongrenin” yapacağı ve yerine getireceği bir fonksiyon söz konusus değil.
Kürdistan’ın Güney-Batı parçası:1980 yıllarının ortalarına kadar, toplumsal güçlerin sosyolojik yapılarına ve genel düşünce ve davranış akımlarının niteliğine uygun bir siyasi parti yapılanmasına sahipti. Sol ve sosyalist, muhafazakâr demokrat, ilerici demokrat cephede yer alan bir parti konumlanması vardı.
Sol ve sosyalist cephede Suriye Kürtleri Sol Partisi ve Halk Partisi, muhafazakâr demokrat cephede Suriye Kürtleri Demokrat Partisi, ilerici ve orta cephede Suriye Kürtleri İlerici Demokrat Partisi vardı.
Ne yazık ki, PKK’nın Suriye ile stratejik ilişkilerinin gelişmesinden sonra, Suriye’deki Kürt ulusal hareketi ve partilerinin içinin boşaltılması, liderleri ve yöneticilerinin itibarsızlaştırılması, genç dinamik toplumsal güçlerin PKK adına dağa çıkartılması ve katledilmeleri, zaman içinde parçalanma sürecine yol açtı.
Bulunduğumuz aşamada Kürdistan’ın Güney-Batı parçasında çok parçalanmış bir siyasi sistem var, 15-16 siyasi parti var. Bunların yanında PKK’nın uydusu olan, Suriye’de Esat ve Baas Diktatörlüğü ile sıkı ilişki içinde olan; Kürdistan’daki muhalefeti baskılayan, terörize eden, muhalefeti hedefinden uzaklaştırmaya çalışan tehlikeli de bir siyasi parti var.
Kürdistan’ın Güney-Batı parçasında, Arap Baharının etkisiyle 21 Mart 2011 tarihinde başlayan sivil ayaklanma hareketinden sonra da, Kürdistan siyasi partileri de haklı olarak bir arayış içine girdiler ve sivil ayaklanma hazırlıklarına başladılar; amaç, mücadele biçimi, halkla ve uluslar arası ilişkiler bakımından bir arayış içine girdiler.
Bundan bir dönem önce, Suriye Kürtleri Ulusal Kongresi’ni topladılar. Bu kongreye ilk plânda birkaç parti katılmadı. Ama ulusal kongrenin, “Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi”ni oluşturmasından sonra PKK’nın uydusu PYD dışındaki partilerin hepsi meclis içinde yer almaya başladılar.
Suriye Kürtleri Ulusal Meclisi’nde yer alan siyasi partiler, en genel anlamda “Kürt ulusunun kendi kaderini kendisinin tayin etmesi”, mücadele biçimi, uluslararası ilişkiler, Kürdistan Federe Devleti hükümeti, liderliği ile ilişkiler konularında ortak bir konsepte sahipler.
Kürdistan’ın Kuzey parçasında:Durum oldukça karışıktır. Bir yanda legal partiler, diğer taraftan illegal partiler var. Bir yandan federasyonu savunanlar, bir taraftan bağımsızlığı savunanlar, diğer taraftan kendi diktatörlüğü sistemini özerklik adı altında savunan partiler var. Bir yanda silahlı mücadele sürdürenler var, diğer tarafta barışçıl ve demokratik mücadele biçimini savunanlar var. Bir yanda demokrasiyi sözde de olsa benimseyen, bir yanda da otoriter ve faşizan toplum ve siyasi sistem senaryosuna sahip, bunu uygulayan PKK diye bir gerçeklik var.
Bütün bunlardan daha önemlisi de, Kürdistan’ın Kuzeyinde PKK dışında toplumsal ve temsil gücü olan siyasi partilerin olmamasıdır. PKK dışındaki siyasi partiler, geçmişte kalan, soğuk savaş değerlerini sürdürerek PKK ile benzeşen, toplumsal ve sosyolojik hiçbir gücü, toplumsal ve temsil gücü olmayan partilerdir.
12 Haziran genel seçimlerinden “Türkiye Kürdistan’ı Ulusal Konferansı” yapıldı. Bu konferans, 12 Haziran seçimlerinden önce PKK ve mühendislerinin tespit ettikleri entegral sistemin, PKK dışındaki muhalefetin PKK dışında var olmadığını ortaya koyma girişiminden öteye bir anlam taşımadı. Son günlerde de “Ortak Akla dayalı Birlik” adı altında yapılan toplantıda da bu entegral, PKK ile bütünleşme sürecinin hızlandırılmasından öteye bir işlev ve fonksiyon oluşturmadı.
Bütün bunların yanında, PKK ile diğer uydu siyasi güçlerin uluslararası ilişkilere bakış açıları; Kürdistan’daki Federe Devlete bakış açıları arasında da köklü farklılıklar var. PKK, Kürdistan Federe Devleti’nin tasfiyesi ve ortadan kaldırılmasına göre kurgulanmış bir siyasi parti.
Bütün bu nedenlerden dolayı, Kürdistan’ın Kuzey parçasında bir “ulusal kongrenin” yapılmasının gerekliliği olmadığı gibi, yapılması halinde de bu kongre PKK’nın Kongresi olacak, kongrenin sonuçları ne olursa olsun, uygulamaya, sürece, egemen olacak PKK’dır.
Bu nedenle Kürdistan’ın Kuzeyinde “ulusal kongre” gündemde olan bir olgu değildir. Asıl gündemde olan sorun toplumsal gücü olan, jakoben ve üretim dışı güçler dışındaki güçleri temsil edecek misyoner bir Kürdistani örgütlenmeyi ve hareketi yaratmaktır.
Kürdistan’ın Doğu Parçasında: Parçalanmış bir siyasi yapı var. Bunun yanında PKK’ya uydu bir yapılanma söz konusu. PKK uydusu yapı dışındaki siyasi örgüt ve partiler, amaç, mücadele biçimi, uluslararası bakış açıları itibarı ile ortaklıklara sahipler. Güç oranları olarak bir-birine yakın temsil güçlerine sahipler. İstenmesi halinde bir “ulusal kongre” gerçekleştirmeleri olanaklıdır.
Bu “ulusal kongrenin” önünde en büyük engel PKK’ya uydu örgüt görülmektedir.
Genelde duruma gelince:Kürdistan’ın değişik parçalarındaki bu durum analizine bakıldığı zaman, kafalarımızda var olan ve dünyada da düşünülen ve gerçekleşen nitelikte bir Kürdistan Ulusal Kongresinin” gerçekleşmesi olanakları yok.
Kürdistanlı güçler, özellikle de Kürdistanlı güçlerle PKK amaç, mücadele biçimi, Kürdistan’ın değişik parçalarına bakış açıları, demokrasi anlayışları, uluslararası ilişkilere bakış açısı bakımından köklü farlılıklara sahipler.
Yapılacak “Kürdistan Ulusal Kongresi”, Kürdistan Federe Devletine bile karşı olan, Sedat ve Baas Diktatörlüğüne yandaş olan PKK’ya hizmet eden tehlikeli bir yapı taşımak konumuna sahiptir.
Bu nedenle, Kürdistan’da kalıcı ortak yapılar oluşturacak bir “ulusal kongre” gerçekleştirmek koşulları yoktur. Zaten bulunduğumuz aşamada böyle bir kongre “Pankürdist” stratejiye yol açarak, tehlikeli bir konum ve özellikle de böyle bir yapılanma Kürdistan Federe Devleti için tehlikeli olur.
Kürdistan Federe Devleti’ni boy hedefi haline getirir. PKK’nın da isteğinin bu olduğunu da yıllardır yazıyorum.
Bu tuzağa düşmemek gerekir.
Kürdistan’ın değişik parçalarındaki Kürtler, var olan bazı temel güncel sorunlarını çözmek için bir araya gelebilirler. Bir araya gelirken de çok iddialı platform gerçekleştirmemeleri gerekir.
Aso Zagrosi:Kürdistan'ı işgal eden ve sömürgeleştiren ülkelerle farklı parçalardaki Kürd partilerin girdikleri ilişkilere bakıldığı zaman dünya Kürdlerinin gerçek talepleri nasıl programlaştırılabilir?
İbrahim Güçlü: Bulunduğumuz aşamada, Kürdistan’ın bütün parçalardaki konumların farklılığı, farklı siyasi sistemler ve devletler bünyesinde yaşama, mücadele açısından farklı evrimlere sahip olunması, Kürdistan siyasi partilerinin bölge devletleri ve uluslararası güçlerle ilişkileri göz önüne alındığı zaman; dünyadaki Kürtlerin talepleri, “Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme” merkezinde bir genel ortak strateji benimser; bu stratejiye bağlı olarak her parçadaki koşullara ve evrim sürecine bakarak taleplerin belirlenmesi gerekir.
Yani bütün ve parça ilişkilerin konumu somut genel talepleri tayin edici olacaktır.
Bulunduğumuz aşamada, Kürdistan’ın Güneyinde birinci aşama gerçekleşmiş, Kürdistan Federe Bölgesi, Kürdistan parlamenter demokratik sistem oluşturulmuş durumda. Gelecek amacın ve hedefin ne olacağını son günlerde Kürdistan lideri Mesut Barzani tarafından, bağımsız devlet olarak belirlenmektedir. Kürdistan’ın diğer parçalarının da ilk plânda federasyon - tabi ki birlikte zora dayalı yaşanılan milletlerin istemeleri halinde- ondan sonra doğal olarak Kürdistan’ın her parçasında bağımsız devlet ortak talebi; bunun gerçekleşmesi koşullarında da Kürdistan’ın birliğinin günden gelmesi bir ortak talep olabilir.
Aso Zagrosi: Daha somutlaştırmak gerekirse Türkiye ve İran ile ciddi ekonomik ve siyasal ilişkiler içine giren Kerkük, Xaniqin ve Musul gibi Kürdistan toprakları meselesinde Irak Araplarıyla ciddi problemleri olan Güney Kürdleri Kuzey ve Doğu Kürdistan Kürdlerinin "Ulusal Talepleri" konusunda ne önerebilirler?
İbrahim Güçlü: Bir parçadaki güçlerin diğer parçalardaki güçlere bir talep ve strateji dikte ettirmesi doğru değildir. Bu nedenle Kürdistan Fere Devleti diğer parçalar için önermeleri olabilir. Bu önerileri, her parçadaki toplumsal ve siyasal güçler ve partiler tarafından önemsenirler ya da önemsemezler.
Bir opsiyon olarak düşünülürse, Kürdistan’ın Güneyindeki ulusal hareketin tarihi tecrübesi ve geldiği somut yer bakımından yararlanılması gerekir.
Bulunduğumuz aşamada Kürdistan’ın Güneyindeki liderler, devlet başkanı, siyasi partiler ve hükümet konumları itibariyle diğer parçalara ağabeylik yapabilme olanaklarına sahiptirler. Bu ağabeylik ve kardeşlik ilişkileri demokrasi ve eşitlik ilkeleri çerçevesinde yürütülecek bir ilişkidir. Hegemonik ve egemenliği amaçlayan bir ilişki olamaz.
Aso Zagrosi: Arap Kürdü, Fars Kürdü ve Türk Kürdü yada bu devletlerin sınırlarını temel alan ve bu sınırlar çerçevesinde "Kürd Sorunu" çözmeye çalışan anlayışların hakim olduğu bir "Ulusal Kongre"ye ihtiyaç var mı? Böyle bir "Kongre" geleceğe ilişkin Kürd kuşaklarını zor durumda bırakmaz mı? Onların iradelerini ipotek altına almaz mı?
İbrahim Güçlü: Bahsettiğiniz Kürt kesimlerinin, başka bir ifadeyle İrancı, Türkiyeci, Arapçı Kürtlerin var olan devlet statüleri içinde Kürtlerin bireysel ve sınırlı kolektif haklarını egemen ulusların denetimi altında savunan Kürtlerdir. Bu Kürtler, Kürt ulusu için ve Kürdistan için özel bir siyasi statü, Kürt ulusunun egemenlik ve iktidar olma hakkını talep etmemektedirler. Bu kesimlerin, bizim düşündüğümüz bir “ulusal kongre” taleplerinin olduğunu ve olacağını da düşünmüyorum.
Elbette onların “ulusal kongre” talepleri olursa ve bu kongreyi gerçekleştirirlerse, kendi taleplerine uygun kongrenin gerçekleşmesini ve kongrenin sonuca varmasını isteyeceklerdir. Bu istek ve sonuç da tartışmasız Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı ilkesine karşı olacaktır. Gelecek kuşakların ötesinde Kürt ulusunun geleceğini ipotek altına alan bir durum olacaktır.
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre"ye ilişkin çıkan çeşitli haberlere bakıldığı zaman daha çok sömürgeci güçlere kullanılacak mücadele biçimleri ön plana çıkıyor. Siyasal hedeflerden ziyade mücadele biçimleri konusunda bazı kararlar alınırsa ve uygulamaya konulsa Kürdler arasında yeni çatışmalara neden olmaz mı?
İbrahim Güçlü: Açık konuşmak gerekirse, Kürdistan Federe Devlet liderleri ve hükümeti, yapılacak bir ulusal kongre ya da konferansta mücadele biçimi konusunda bir karara varılmasını, özellikle de PKK’nın mücadele biçiminden vazgeçmesi için ortak bir karar oluşturulması istenmektedir.
Benim görüşüme göre de, bulunduğumuz aşamada PKK’nın genel durumunu ve PKK’ya bağlı sorunları çözmek için oluşturulacak bir Kürt/Kürdistan platformu anlamlı olacaktır.
Onun dışındaki konuşulacak konuların ve alınacak kararların sınırlarının tayin edilmemesi halinde, tehlikeli ve özellikle de Kürdistan Federe Devleti için tehlikeli sonuçların ortaya çıkması söz konusu olabilir.
Aso Zagrosi: Türkiye'de bazı çevrelerin "Kürd Ulusal Kongresine" "pozitif" yaklaşması gibi bir izlenim var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İbrahim Güçlü: Kastettiğiniz Türk çevreleri ve Türkiyeci Kürtler olsa gerek. Türkiye’de bazı Türk çevreleri, derin devletle ilişkili olmayan çevreler ve şimdiki hükümete yakın çevrelerdir. Bu çevreler, Kürdistan lideri Mesud Barzani’nin sınırlarını belirlediği, PKK’nın durumunu çözümleyecek bir “ulusal kongre”ye olumlu bakmak durumundalar. Yoksa Türkiye’ye karşı bütün Kürtlerin mücadelesini karar altına alacak bir ulusal kongreden yana olmaları düşünülemez.
O çevreler tercihlerini kendi ulusal çıkarlarına göre tayin ediyorlar. Kürtlerin de kendi ulusal çıkarlarını döneme göre iyi tayin ederek ve sınırlandırarak hareket etmeleri gerekir.
Aso Zagrosi: Eğer Güney Kürdistanlılar Kerkük, Musul, Xaniqin ve Mendeli'nin içinde yer aldığı Bağımsız Kürdistan'ı ilan ederse ve Irak Araplarıyla çatışma içine girerse diğer parçaların Kürdleri belli bir dönem "Bağımsız Güney Kürdistan" için Güneylilerin istemleri doğrultusunda hareket edebilirler mi? Buna hazırlar mı?
İbrahim Güçlü: Objektif gelişmeler,Kürdistan lideri ve yöneticilerinin açıklamaları, gelişmelerin yönünün sizin açıkladığınız yöne doğru olduğunu saptıyorum. Böyle bir gelişmeye İran’ın, Suriye’nin, Irak’ın Maliki yönetiminin, Türkiye’nin derin güçlerinin karşı olacağı açık. Böyle olduğu zaman PKK da stratejik ilişkilere sahip olduğu ve kendisini kuran devletlerin çıkarları gereği, Kürdistan’ın bağımsızlığına karşı olacaktır. Elbette PKK’nın uydusu güçler de karşı olacaklardır.
Ama diğer Kürdistanlı güçlerin tümünün Kürdistan’ın Güney parçasının bağımsız devlet olmasından yana bir tutum ve destekleme içinde olacaklardır.
Aso Zagrosi: "Ulusal Kongre" siyasal Kürd partilerinin mi Kongresidir yoksa tüm Kürdlerin mi kongresidir? Böyle bir kongre yapılsa hazırlıkları nasıl yapılabilinir? Diyaspora Kürdleri nasıl bir rol alabilir?
İbrahim Güçlü: Yukarıdaki bölümlerde açımladığım ve ifade etiğim gibi bulunduğumuz aşamada böyle bir “ulusal kongreye” ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum.
Eğer illa da yapılacaksa, sizin bahsettiğiniz, benim de tanımladığım “ulusal kongre” sadece siyasi partilerin değil, tüm toplumsal güçlerin, kanaat önderlerinin, aydınların, diasporanın, değişik toplumsal kesimlerin örgütlerinin (Sendikaların, meslek örgütlerinin, gençlik derneklerinin) kongresi olacaktır.
Bu kongrenin hazırlıklarının Kürdistan Federe Devleti’nin lideri ve yöneticilerinin denetiminde gerçekleşmesi, bulunduğumuz aşamada olumlu, sonuç alıcı, tehlikeleri engelleyici, Kürtlerin çıkarlarıyla örtüşen bir durum olacaktır.
O durumda diaspora uluslararası ilişkiler açısından yapılacak çalışmalar konusunda hazırlıklar yapacağı gibi, taleplerin realize ve tespit edilmesinde de önemli bir rol oynayabilirler.
Aso Zagrosi: Bu kısa söyleşi için teşekkür ediyorum. Ayrıca eğer söylemek istediğiniz ek bir şeyler varsa buyurunuz.
İbrahim Güçlü: Ben de görüşlerimi aldığınız için teşekkür ediyorum. Benim ekleyeceğim bir temel konu var. İçinden geçtiğimiz zaman ve süreçte Suriye’deki Baas/Esat Diktatörlüğünün yıkılması, Suriye’de demokratik parlamenter federal çoğulcu bir sisitemin oluşması, Kürtlerin Kendi kendilerini yönetecek egemenlik ve iktidar hakkını elde etmesi, Kürdistan’ın federe bir yapı kazanması gündemdedir. Suriye’de var olan rejim ve diktatörlük Irak’ta Kürdistan Federe Devleti için tehlike oluşturduğu gibi, Doğu Kürdistan için de büyük tehlike oluşturmaktadır. Genel anlamda da bütün Kürtler için bir tehlike.
Suriye’ye destek olan İran ve Irak Maliki yönetiminin nüfuzu, Suriye’deki diktatörlüğün son bulması halinde daralacak; İran’daki rejim değişikliğini ve Kürdistan’ın bağımsızlık sürecine girmesini sağlayacaktır.
Bu nedenle, Esat/Baas diktatrlüğüne destek olan PKK tehlikeli bir iş yapmaktadır. Halkımızın ve ulusal güçlerinin PKK’nın bu konumuna karşı duyarlı olması, teşhir etmesi, PKK taraftarlarının bu tehlikeli onuma baş kaldırması gerekmektedir.
Amed, 09. 04. 2012