Sayın Faysal Dağlı İle Kürdistan Kongresi /Konferansı Üzerine
- Genel olarak "Ulusal Kongre'den ne anlıyorsunuz? Başka ülkelerde yaşanan "Ulusal Kongre" tecrübeleri hakkında bize ne söyleyebilirsiniz?
Siyasal anlamda kongre, milli güçlerin temsil edildiği ve ortak karar mekanizmasında yeraldığı kurumsal bir örgüt modelidir. Çoğulcu ve nisbetten demokratik yapıları nedeni ile kongreler ortak siyasal iradelerin yansıtılması açısından mücadele aşamasındaki sorunlarda halk meclisine benzer bir rol de oynamaktadır.
Dünyanın farklı ülkelerinde Kürtlerle benzer kaderi olan halkların kongre işlevi gören kurumları olmuştur. Bunlardan Afrika Ulusal Kongresi (ANC) en çok bilinen deneyimdir. Filistin Kurtuluş Örgütü de aslında kongre modeline benzeyen bir örgüttür. Çok sayıda farklı halk ve ulusun tecrübelerinde de özellikle kongre benzeri roller oynayan ulusal cephe deneyimleri olmuştur. Kongre ve buna yakın örnekler ulusal sorunların yaşandığı sömürgelerde veya işgal altındaki ülkelerde, tüm ulusun veya işgal altındaki coğrafyanın bileşenlerinin iradelerini yansıtmak açısından bilinen en etkili örgütlenme modeli olmuştur. Dünya politik tarihinde bu tür sorunlarda hakim güçlere karşı en etkili örgütlenme tarzı olduğu söylenebilir.
- Tarihsel olarak Kürdlerin "Ulusal Kongre" girişimleri oldu mu? Eğer Kürdlerin böyle girişimleri olduysa bugüne kadar neden başarılı olmadı?
Yakın tarihimizde 1920’li yılların ortalarından başlayarak yaklaşık 20 yıl faaliyet gösteren ve Ararat direnişini örgütleyen ve yöneten Xoybun, Kuzey Kurdistan’daki kongre tarzı ilk örgüttür. Farklı siyasal görüşlerden şahsiyet ve örgütlerin biraraya geldiği bir deneyimdir. Ondan hemen önce Azadi, buna yakın bir girişimdir, 1925’deki erken ayaklanma nedeni ancak girişim düzeyinde olarak kalmış, mirası Xoybun‘a devrolunmuştur. 1946’larda Mahabad’da kurulan ve JK zemini üzerinde şekillenen İran PDK ile aynı yıl Hîwa zemininde şekillenen Irak PDK de her ne kadar parti ismi altında oluşan örgütlenmeler olsa da özleri itibarı ile farklı siyasal görüşler ve sınıfsal kökenlerden insanların ve hatta örgütçüklerin biraraya geldiği kongre özellikleri gösteren yapılardır. İki PDK’nin de partileşme süreçleri uzun sürmüştür.
Kuzey Kurdistan‘da 1970-2000 yılları arasında UGD, Tevger gibi deneyimler de bu modelin prototipleri olarak nitelenebilir. Keza 1999 yılında Avrupa’da PKK çizgisinin hakimiyetinde Kurdistan Ulusal Kongresi (KNK) kurulmuştur. İlk başlarda PKK dışındaki farklı politik çevrelerin de katıldığı KNK sonraki süreçlerde ayrılmalarla daralmıştır.
Güney Kürdistan’da 1980’li yılların sonunda neredeyse tüm Kürt örgütlerinin katılımı ile kurulan ve 1990’ların ortalarına dek varlığını sürdüren Kurdistani Cephe de kongre benzeri bir rol oynamıştır. Güney Batı Kürdistan’da son zamanlarda tüm güçlerin kongreye yakın ortak örgütlenme çabası sürmektedir.
Kürdistan heterojen özellikleri ağır basan, çok kültürlü, çok dinli, çok etnikli bir ülkedir. Kürt ulusu da çok renklidir. Dört yanda her biri farklı hakim sömürgeci rejimlerin niteliği nedeni ile kültürel ve siyasal olarak birbirinden uzaklaşmıştır. Sömürgecilik ulusal kurumların oluşumunu da engellemiştir. 1990’lı yılların başına dek Kürdistan’da izolasyon ve bunun sonucunda bir yabancılaşma ve parçalanma gelişmiştir. Böylesi bir atmosferde kongre tarzı örgütlenme girişimleri yukarıda sıralanan girişimlerle sınırlı kalmıştır. Son yıllarda bu durum aşılmaya başlanmıştır. Kürt ulusunun ve Kürdistan’ın farklı kütleleri kendilerini biraraya getirecek ortak maddi ve menevi dinamikler yaratmaktadır. Kürt dinamikleri birleşik Kürdistan’dan ve ortak örgütlenmekten bahsetmektedir. Kongre tartışmaları da bunun bir sonucu ve yansımasıdır.
- Kürdistan gibi parçalanmış bir ülkede "Ulusal Kongre" ne anlama geliyor? Kürd siyasal yapıları tüm dünya halklarının sahip oldukları ulusal hakları talep etmek için bir "Ulusal Kongre" de birleşmeye hazırlar mı?
Kürdistan sömürgeci rejimlerin uygulamaları sonucunda bölünmüştür. Ancak Kürt halkı ve Kürdistan tektir. Sömürgecilik nedeni ile bölünmüş bir coğrafya olan Kürdistan’ın ulusal, siyasal ve coğrafi birliğinin sağlanması önemlidir. Böyle bir rolü ancak Kürdistan’ın dört bir yanındaki siyasal/toplumsal dinamiklerin temsil edildiği ve ortak karar mekanizmasını oluşturdukları bir ulusal kongre (UK) oynayabilir. Bu nedenle Kürt ulusu açısından Ulusal Kongre gerekli ve zorunlu bir süreç olacaktır.
Böyle bir kongrenin toplanmasını Kürt halkı arzulamaktadır. Çeşitli kitle gösterilerinde bu taleplerini yansıtmaktadırlar. Ancak gerisi siyasal güçlerin inisiyatifine kalmıştır. Mevcut konjöktörün böylesi bir kongrenin oluşumuna şu anda uygun olup olmadığı bir yana ulusal kongrenin toplanması ciddi bir hazırlık gerektirmektedir. Kürdistan’daki başat politik güçlerin farklı ideolojik ve politik yapılarının bir kongrede biraraya gelebilmesi için bir takım süreçler aşılmalıdır. Bir ulusun farklı ve çeşitli dinamiklerinin kongre gibi bir heterojen bir yapılanma etrafında toplanması, işbirliği ve demokrasi kültürünü de gelişirir. Kürtlerin 10 yıl öncesine kadar iç savaşlar yaşayan ve bu hastalıktan henüz kurtulan bir halk olduğu gözönüne alınırsa buna ne denli ihtiyaç duydukları da anlaşılacaktır.
Öte yandan son iki yılda Güney Kürdistan siyasi liderliğinin öncülüğünde organize edileceğinden sözedilen ve PKK ile BDP çevrelerinin dahil olduğu girişimin bir kongreden çok konferans olduğu anlaşılıyor. Bu girişim kimi kesimlerce zaten ‘‘Kürdistan konferansı‘‘ veya ‘‘Kürdistan ulusal konferansı‘‘ olarak tanımlanıyor.
- Kürdistan'ı işgal eden ve sömürgeleştiren ülkelerle farklı parçalardaki Kürd partilerin girdikleri ilişkilere bakıldığı zaman dünya Kürdlerinin gerçek talepleri nasıl programlaştırılabilir?
Kürt partilerinin zaman zaman çıkarları için kurdukları ilişkilerin tanımlanması ideolojik, politik ve ekonomik motivasyonlarla ilgilidir. Tüm Kürtlerin özgür bir vatan ve ulusal haklar istedikleri söylenebilir. Bunlar tarihin her döneminde Kürt ulusunun temel istemleri olmuştur. Bu talepler Kürt partilerin uluslararası pozisyonları ve diplomatik ilişkilerinin ötesindedir. Keza bu tür ilişkiler konjöktöreldir ve Kürt partilerin bu türden ilişkileri total olarak Kürt halkının temel taleplerinin aleyhine olduğu değerlendirilmemeli.
Öte yandan ‘‘Dünya Kürdlerinin gerçek talepleri‘‘ deyiminin somut bir kavram olduğundan emin değilim. Nedir ‘‘gerçek talep?‘‘ Bunu tanımlamak mümkün mü? Tüm dünya Kürtlerinin birleşip, ortak bir talep listesi oluşturması gerçekçi bir beklenti olmayacaktır.
- Daha somutlaştırmak gerekirse Türkiye ve İran ile ciddi ekonomik ve siyasal ilişkiler içine giren Kerkük, Xaniqin ve Musul gibi Kürdistan toprakları meselesinde Irak Araplarıyla ciddi problemleri olan Güney Kürdleri Kuzey ve Doğu Kürdistan Kürdlerinin "Ulusal Talepleri" konusunda ne önerebilirler?
Güney Kürdistan’ın komşu devletlerle ekonomik ve siyasal ilişkilerkurması hayatın doğal akışı içerisinde gelişmesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu durum diğer taraflar açısından da böyledir. Güney Kürdistan’ın Türkiye ve İran ile ilişkisi, bu parçalarındaki sorunlarda arabulucu bir mekanizma yaratabillir. Nitekim gerek PJAK-İran, gerekse PKK-TC ateşkes ve müzakerekerinde Güney Kürdistan siyasi liderliği önemli roller oynamıştır. Öte yandan Güney Kürtlüğü siyasal iktidarın bileşenlerinden ibaret değildir. Güney Kürdistan’da diğer parçaların siyasal hareketlerine ulusal talepler konusunda destek veren ve onların mücadelesine saygı duyan geniş kesimler vardır. Bununla birlikte Güney liderliğinden de diğer alanlardaki Kürt halkının talep ve mücadelesine siyasal destek sunmasını beklemek ve ordaki iradeye saygı duymalarını istemek gerekmektedir.
- Arap Kürdü, Fars Kürdü ve Türk Kürdü ya da bu devletlerin sınırlarını temel alan ve bu sınırlar çerçevesinde "Kürd Sorunu" çözmeye çalışan anlayışların hakim olduğu bir "Ulusal Kongre"ye ihtiyaç var mı? Böyle bir "Kongre" geleceğe ilişkin Kürd kuşaklarını zor durumda bırakmaz mı? Onların iradelerini ipotek altına almaz mı?
Sınırlar temelinde ‘‘Kürd sorununu‘‘ çözmeyi esas alan yaklaşımlar konjöktörünün dayatmasıdır. (Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesini ‘Kürt sorunu‘ gibi sömürgeci kavramlarla adlandırmayı redettiğimi de ifade etmek isterim.) Ancak çözümün kendisi değildir. Bu nedenle bunu içeren yaklaşımları bir felaket veya ihanet olarak nitelemek aceleciliktir. Her parçada özgün çözümün gelişmesine karşı çıkmamak gerekir. Bu durum nihai çözümün aşamalarından biri olacaktır.
Realize edilmesi halinde bile UK‘nin veya bir ulusal konferansın tek gündemi bağımsızlık, ulusal liderlik, ulusal ordunun kuruluşu, dört cephede topyekün savaşın örgütlenmesi olmak zorunda değildir.
Kürt ulusunun tek sorunu sömürgecilik ve işgale karşı direniş değildir. Kürtler pekala, dil, kültür, medya, sosyal, ekonomi ve diğer alanlardaki sorunları tartışmak, buna çözüm bulmak için de bir UK veya ulusal konferans örgütleyebilir.
Öte yandan bugün eksik de olsa toplanacak bir kongrenin, yarın geçersiz kalacak kararlar alması halinde bile, gelecekteki kuşakların iradelerinin ipotek altına alınması sözkonusu olamaz. Mandela’nın ve Arafat’ın anlaşmaları nasıl ki, Güney Afrika’nın ve Filistin’in şimdiki gençliğinin iradesini ipotek altına alamadıysa ve Afrika’nın ve Filistin’in gençleri geçmişte yapılan mecburi/kötü anlaşmalara itiraz ediyorlarsa, Kürdistan’da da aynı durum sözkonusu olacaktır. Bizim kuşağımız öncekileri aşmıştır, gelecek kuşaklar da bugünkileri aşacaktır. Olması gereken olacaktır. Kürdistan’ın özgürlüğünü, Kürtlerin ulusal haklarını hiçbir politik yaklaşım hiç kimseye ipotek edemez. Bu durum hayatın gerçeğine aykırıdır, bu nedenle endişelenmeye gerek yoktur.
- "Ulusal Kongre"ye ilişkin çıkan çeşitli haberlere bakıldığı zaman daha çok sömürgeci güçlere karşı kullanılacak mücadele biçimleri ön plana çıkıyor. Siyasal hedeflerden ziyade mücadele biçimleri konusunda bazı kararlar alınırsa ve uygulamaya konulsa Kürdler arasında yeni çatışmalara neden olmaz mı?
Gelinen aşamada Kürt siyasal güçlerinin yeterince deneyimleri olduğuna, gerek mücadele biçimleri, gerekse siyasal hedeflerin tesbiti konusunda bir sıkıntıları olduğunu düşünmüyorum. Kürdler arasında yeni çatışmaların olması için de bir sebep yoktur. Kürt güçleri bu oyuna gelmeyecek kadar, Kürt kamuoyu da buna izin vermeyecek kadar uyanıktır.
- Türkiye'de bazı çevrelerin "Kürd Ulusal Kongresine" "pozitif" yaklaşması gibi bir izlenim var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
‘‘Bazı çevreler‘‘ dediğiniz kesimler, böylesi bir toplantıda Güney Kürdistan liderliği üzerinden PKK’ye baskı yaparak silah bırakmasını sağlamak istemektedirler. Türkiye’de AKP merkezli güçler, Kürtler arasında ‘‘silahlı mücadelenin modası geçti‘‘, veya ‘‘hak almak için silahlı direnişe gerek yok‘‘, zaman zaman da ‘‘silahlı mücadele devletin vermeyi düşündüğü hakları da ortadan kaldırıyor, önce silahları bırakın, sonra konuşalım‘‘ gibi çeşitli argümentler kamuoyuna yayarak, PKK’ye karşı bir baskı mekanizması örgütlemeye çalışmaktadır.
Kürtler arasında da çeşitli sebeplerden dolayı silahlı direnişine karşı olan, AKP ile ilişki kuran, AKP’den beklentileri olan veya farklı bir takım nedenlerden dolayı PKK’nin zayıflamasını isteyen kesimler de bu argümentlere yakın durmaktadır. AKP çevreleri ile andığımız bu Kürt kesimleri olası bir UK‘de veya ulusal konferansta PKK’ye silah bırakması baskısı yapılmasını, bu olmazsa PKK‘nin geniş Kürt kesimleri nezdinde mahkum edilerek izole edilmesini, daha geniş anlamda Kürtler arası bir iç çatışma çıkarmayı dilemektedir. Yani kendilerinin PKK‘ye yaptıramadıklarını ‘Kürt ulusal iradesi‘ olarak da adlandırılacak böylesi kongre veya konferans üzerinden yapmayı ummaktadırlar. Bu beklentiden dolayı sizin deyiminizle ‘‘Kürt ulusal kongresine pozitif‘‘ yaklaşmaktadırlar.
- Eğer Güney Kürdistanlılar Kerkük, Musul, Xaneqin ve Mendeli'nin içinde yer aldığı Bağımsız Kürdistan'ı ilan ederse ve Irak Araplarıyla çatışma içine girerse diğer parçaların Kürdleri belli bir dönem "Bağımsız Güney Kürdistan" için Güneylilerin istemleri doğrultusunda hareket edebilirler mi? Buna hazırlar mı?
Kürtler, Güney Kürdistan’ın bağımsızlığını desteklemektedir. Güney Kürdistan‘da bağımsızlık koşulları olgunlaşmaktadır. Elbette bir Kürdistan devletini kalbi yani Kerkük’ü olmadan kurmanın imkanı olamaz. Kerkük’ten vazgeçecek bir çözüm de olmaz. Bunun için Kürtler çatışmaya girmeyi, vatanlarını savunmayı göze alacaklardır.
Öte yandan Kürdistan’ın Güneyi sadece ordaki iktidar sahiplerinin vatanı değildir. Kerkuk, Musul, Xaneqîn bütün Kürtlerin ortak vatanıdır. Geçmişte de tüm Kürt örgütleri, Araplarla olası bir çatışma durumda Güneyli güçleri destekleyeceklerini deklare etmişlerdir ve desteklemişlerdir. Keza Güney Kürdistan direnişi yüzyılın başından bu yana tüm Kürtlük alemi tarafından fiilen desteklenmiştir. Kürdistan’ın bir kesiminin işgaline karşı çıkmak, her Kürdün hakkı ve görevidir. Bu hakkı kullanmak, bu görevi yerine getirmek Güneylilerin istemi doğrultusunda davranmak değildir. Bunun için ne onlardan izin almak ne onların istemi doğrultusında davranmak ne de Güneyli olmak gerekmektedir.
- "Ulusal Kongre" siyasal Kürd partilerinin mi kongresidir yoksa tüm Kürdlerin mi kongresidir? Böyle bir kongre yapılsa hazırlıkları nasıl yapılabilinir? Diaspora Kürdleri nasıl bir rol alabilir?
Herhangi bir kongrenin veya örgütün kelimenin tam anlamı ile tüm bir ulusun ortak irade ve kararını yansıtması sözkonusu olamaz. Buna en yakın olan referandum kurumu bile ulusun büyük kısmını yansıtamamaktadır. Bu nedenle ‘‘tüm Kürtler‘‘ derken mesela oy verme yaşında olmayan, siyasal mücadeleye uzak duran, ülkeden uzak yaşayan Kürtleri temsil edeceği düşünülemez elbette. Bu anlamda UK asgari olarak Kürdlerin ortak iradesini yansıtan bir kurum olabilir! Ancak Kürt politik kesimleri biraraya getiren, siyasi partilerin ve onlara oy verenlerin ortak platformu olabilir. Ayrıca bir Ulusal Kongre için tüm ulusun tüm katmanlarının biraraya gelmesi de gerekmez. Ancak ulusal kongrenin aldığı tüm kararlar ve uygulamalar bütün Kürtlerin denetimine açık olmalı, bunun için gerekli mekanizmalar oluşturulmalıdır.
Ulusal kongre veya konferanslarda diasporanın yeterince temsil edilmesi ve rol üstlenmesi hayatidir. Diasporanın dışlandığı ulusal kongre veya konferas süreçleri sağlıklı olmayacağı gibi bir süre sonra diasporanın anavatandan ayrı örgütlenmesine de sebep olabilecektir. Diasporanın farklı kültürlerle tanışması, geniş ilişkiler ağı, ekonomik potansiyeli, diplomasi başta olmak üzere mücadelenin tüm alanlarında böylesi bir girişimin temel unsuru olabilir.