Ana içeriğe atla

Yeni Yıl, Kürdler ve Hıristiyanlık (1)

    Yeni bir yıla girerken herkes kendine göre dostlarına, çevresine, ailesine ve eğer bir kurum, devlet ve parti ise ilişkide olduğu insanlara yeni yıl mesajını verir.
    Aslında biz Kürdlerin ve diğer İrani halkların Yeni Yılı Newrozdur.
    Fakat, ne yazık ki 21 Mart Newroz kutlamaları dışında Newroz’un içeriğine pek sahip çıkmıyoruz.
    Doğu ve Güney Kürdistan’da bazı gazeteler dışında kimse Newroz ile başlayan takvimi uygulamıyor.
    Zaten uygulama şansı da yok. Newroz ile başlayan bir takvimi uygulamak için devlet sahibi olmak gerekiyor, kültürlü, bilinçli ve tarihine sahip çıkan bir toplum gerekiyor.
    Biz Kuzey Kürdleri Türk Cumhuriyetinin dayatması neticesinden Miladi Takvimi içselleşerek uygulamaya başladık. Zaten Türk Cumhuriyeti öncesi de kendi takvimimizi uygulamıyorduk.
    Miladi Takvimi’nin oluşturulması ve tarihçesi üzerine bir hayli tartışmalar var. Bazıları bu takvimin tarihçesini Mezopotamya halklarının bazı geleneklerine bağlıyor. Bazıları ise Roma İmparatorluğu döneminde bazı geleneklerin Hıristiyanlıkla birleştirilmesi yada adapte edilmesi neticesinde oluştuğunu söylüyorlar.
    Sonuç olarak bu takvimin tarihsel boyutu ne olursa olsun, bugün ciddi bir Hıristiyanlık damgasını taşıyor. Aslında Yılbaşının tarihsel boyutlarına indiğimiz zaman çok farklı gerçeklerle karşı karşıya kalıyoruz. Fakat, tarihsel süreç içinde Hıristiyanlık başka gelenekleri de absorbe ederek rengini vermiştir. Böyle bir tespiti yapmak için fazla uzaklara gitmeye gerek yoktur. Aralık ayının sonu ve Ocak ayının başlarında sokaklara çıkmak yeterlidir.
    Aslında ben burada Yılbaşı yada Miladi Takviminin tarihi üzerine durmak istemiyorum. Kısa da olsa Kürdler ve Hıristiyanlık ilişkisi üzerine kısa bazı notlar düşmek istiyorum.
    KÜRDLER VE HIRİSTİYANLIK
    Hıristiyanlığın ilk yayıldığı ülkelerden biri de Kürdistandır. Tarihi bir dizi kaynak geniş bir şekilde bu gerçekliği dile getiriyorlar. Fakat ne yazık ki, Kürdistan’ın aktüel durumunu mercek altına aldığımız zaman pekte Hıristiyan Kürdlere rastlanılamıyor.
    Bu reel durum ise ister istemez Kürdlerin bilincinde Kürdlerin tarihinde böyle bir sürecin yaşanmadığı imajını veriyor.
    Aslında Kürdlerin Hıristiyanlıkla ilk buluşması Hz. İsa’nın dünyaya gözlerini açtığı döneme denk geliyor.
    Fransızların “ Le Roi Mage”, Almanların “Heilige Drei Könige”, İngilizlerin “Biblical Magi”, Farsların “Se Mokh” ve Türklerin “Müneccimler” dedikleri tarihsel olayın Kürdlerle doğrudan ilişkisi var.
    Fakat, Kürdlere ve Kürdistan tarihine ilişkin bir dizi çarpıtmalar gibi bu hususta da ciddi çarpıtmalar var.
    Bu konuyu ilk gündeme getiren Mattadır. Matta İncil’inde Μάγοι ἀπό ἀνατολών (Mágoi apó anatolôn) Doğu’dan gelen Magiler/Majlar” dan söz ediyor.
    Yünanlıların “Magoi” dedikleri Med İmparatorluğunun kuruluşundan yer alan aşiretlerden biridir. Yünan tarihçileri ve çoğrafyacılarından Herodot, Strabon ve Philo von Alexandria yanında bir dizi doğu tarihçileri de bu Med aşiretinden geniş bir şekilde sözetmektedir. Maglar/Majlar Med, Part ve daha sonraları Sasaniler döneminde de Zerdüşti dininin din adamlarıydılar. Bir çok tarihçi Mag/Majların sadece dinsel görevlerle yetinmedikleri ve aynı zamanda Şah/Kral yapan bir konuma sahip olduklarını yazarlar. Bunun için fazla bir şey söyleme gerek yok. Tarihte ilk defa (Kardoxi, Gordyene vs Kürd yapılanmalarını bir kenara bırakırsak) Kürd Hanedanlığı olarak adlandırılan Sasaniler dönemine bakmak yeterlidir.(Sasanilerin Kürdlüğü üzerine yazdığım makaleye bakabilirsiniz)
    Bilindiği gibi Hıristiyan alemi de Müslümanlar gibi kutsal kitapları ulusal dillere çevirmeye karşıydı.
    Protestan Hareketinin öncülerinden Martin Luther İncili Almanca’ya çevirirken “Μάγοι ἀπό ἀνατολών” Doğudan gelen Magileri Die Weisen aus dem Morgenland“(Doğu’dan gelen bilge insanlar) olarak çeviriyor.
    İncili Türkçe’ye çevirenlerde Magileri “Doğudan gelen yıldızbilmcileri” olarak çeviriyorlar. Şöyle ki:
    “İsa’nın Kral Hirodes devrinde Yahudiye’nin Beytlehem Kenti’nde doğmasından sonra bazı yıldızbilimciler doğudan Yeruşalim’e gelip şöyle dediler: “Yahudiler’in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O’nun yıldızını gördük ve O’na tapınmaya geldik.”
    Kral Hirodes bunu duyunca kendisi de bütün Yeruşalim halkı da tedirgin oldu. Bütün başkâhinleri ve halkın din bilginlerini toplayarak onlara Mesih’in nerede doğacağını sordu. “Yahudiye’nin Beytlehem Kenti’nde” dediler. “Çünkü peygamber aracılığıyla şöyle yazılmıştır:
    ‘Ey sen, Yahuda’daki Beytlehem,
    Yahuda önderleri arasında hiç de en önemsizi değilsin!
    Çünkü halkım İsrail’i güdecek önder
    Senden çıkacak.’
    Bunun üzerine Hirodes yıldızbilimcileri gizlice çağırıp onlardan yıldızın göründüğü anı tam olarak öğrendi. “Gidin, çocuğu dikkatle arayın, bulunca bana haber verin, ben de gelip O’na tapınayım” diyerek onları Beytlehem’e gönderdi.
    Yıldızbilimciler, kralı dinledikten sonra yola çıktılar. Doğuda görmüş oldukları yıldız onlara yol gösteriyordu, çocuğun bulunduğu yerin üzerine varınca durdu. Yıldızı gördüklerinde olağanüstü bir sevinç duydular. Eve girip çocuğu annesi Meryem’le birlikte görünce yere kapanarak O’na tapındılar. Hazinelerini açıp O’na armağan olarak altın, günnük ve mür sundular. Sonra gördükleri bir düşte Hirodes’in yanına dönmemeleri için uyarılınca ülkelerine başka yoldan döndüler.” (http://incil.info/kitap/Matta/2 )
    Burada ciddi bir çarpıtma olduğu açık. Çünkü, Magiler termolojisinden kaçınarak “Yıldızbilimcileri” yada “bilge insanlar” kavramlarını kullanmak Hz. İsa’nın doğumunu haber alan ve Beytlehem Kenti’ne giden insanların orjinini gizlemektir. Yoksa her tarafta “yıldızbilimcileri” ve “Bilge insanlar” Beytlehem Kenti’ne gidebilirler. İncil’in İngilizce çevirisinde Doğu’dan giden insanlara “Mugan/Magie” ve Arapça çevirisinde ise “Mecusiler” diyor. Zerduşti Majları kendi dönemine göre çok ileri bir kültüre sahiptiler. Onlar hem bilge insanlar ve hemde Yıldızbilimcileriydi. Bugün Avrupa dillerine farklı şekillerde giren “Magie” (Büyü) kavramıda Med Magilerinden kaynaklanıyor. Eski Yünanistan üzeri Avrupa dillerine girmiştir.
    Yukarıda aktardığım gibi Matta’nın İncil’inde “Doğu’dan giden Magilerin” kaç kişi olduğu yazılmıyor. 3.yüzyıl da Kilise yetkililerden Tertullian Doğu’dan gidenleri “hemen hemen Kral gibi olduklarını” yazıyor. 6. Yüzyılda ise Beytlehem’egidenlerin Kral olduklarını ve isimleri Caspar, Melchior ve Balthasar olduğunu Kilise çevreleri kayd altına aldılar. Bu isimler Suryani ve Ermeni Kiliseleri tarafından ise fark şekilde kayd altına alınmıştır.
    Doğu geleneğine göre Magilerin sayısı 12 dir ve isimleri şöyle kaydaltına alınmıştır.
    1)Zarawend Kurê Retîn,
    2)Hurmiz Kurê Sentrok,
    3)Kustseb Kurê Kendo,
    4)Arteşek Kurê Mîhrwek,
    5)Zaruwend Kurê Werar,
    6)Aryawo Kurê Xusrew,
    7)Ardexşîd Kurê Xulyat,
    8)Agdenmûn Kurê Şîşon,
    9)Mîhrwek Kurê Xuhem,
    10)Eşîdîş Kurê Sîxun,
    11)Saldux Kurê Bîldan
    12)Merdox Kurê Bîl(Aram Dawud, Mêjûy Kilêsay Kurdî, le serdemî Sasanîyekan da, sayfa 21-22)
    Suryanî/Keldanilerin anlatımlarına göre 12 Magi/Maji Pers ülkesinden Hah’a geliyor. (Hah Tur Abbidin’in merkezi ve bugün küçük bir köy) Hah’da 9 Magi kalıyor ve 3 kişi Beytlehem’e gidiyor. 3 Magi geri döndüklerinde beraberlerinden Hz. İsa’nın bir elbisesini getiriyorlar. Fakat, 12 Maginin her biri elbiseye sahip olmak istediğinden dolayı anlaşamıyorlar. En sonunda HAH’da elbiseyi yakıyorlar. Elbisenin yakıldığı yerde bir Kilise var. Magilerin her biri elbisenin külünden bir parça almak isterken, kül üzerinde İsa ve Meryem’in resmi olduğu 12 altın madalya buluyorlar. Magiler bunu bir mucize olarak değerlendiriyor ve Hah Kilisesini inşa ediyorlar.
    Mitoloji, efsane ve daha sonra uydurulan hikayeleri ve yanlış tercumeleri bir kenara bırakırsak Matta İncil’inde açık bir şekilde Beytlehem’e gidenlerin Magiler olduğunu yazıyor. Magilerinde kim olduklarını biliyoruz.
    Eğer Matta’nın İncil’ine inanılırsa Kürd Magilerinden bazıları Hz. İsa’ya ilk iman eden insanlardır.
    Devam edecek
    Not: Newroz.com yazarlarından Sevgili Bîşar Norşîn bir hastalıktan dolayı bana sürekli Almanların Weihrauch, Fransızların Ensens, İngilizlerin İncense, Türklerin Tütsü ve Kürdlerin bixwur dedikleri Kilise’nin güzel koku yaymak için kullandığı otu kullanmamı istiyor. Med Magilerinin Hz. İsa’ya götürdükleri 3 hediyeden biri de bu Tütsüdur. Onlar bu otu Zerdeşti tapınaklarında da kullanıyorlardı. Böylelikle sevgili Bîşar’ın da yeni yılını kutlamış oldum.

    Yeni Yorum yaz

    Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

    Düz metin

    CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.