Ana içeriğe atla

Kürtler; TSK-AKP Çelişkisinde, Kendi Davalarının Tarafı Olmalıdırlar

Sömürgeci Türkiye’ de, bir dönemdir, cuhmurbaşkanlığı seçimlerinden dolayı, Kemalistlerle İslamcılar arasındaki iktidar kavgası suyüzüne çıktı. Sömürgeci Türk devletinin ekletik ve sunii yapısı ve bu yapıyı barut, kan ve gözyaşı ile bir arada tutmasından dolayı, çelişki ve çatışmalar kaçınılmaz olacaktır. Türk devleti, Türkiye meşru ve doğal dengeler üzerine kurulmuş bir ülke değildir. Kendisini oluşturan etken ve etmenler, kendisini Türk olarak gören insanlar için asırlar boyu sürecek; kara bir leke ve insanlık suçu olarak  boyunlarında dalgalanacaktır. Türk devletinin toplumlar ve hiyerarşik yapısı suniidir, halkların jenosid ve inkarı üzerinde inşaa edilmiştir. Toplumsal doku ve ruhi şekillenme ırkıçılık ve şövenizm histerisi ile oluşturulmuştur.  Sömürgeci Türk devletinin temellerini oluşturan kurum ve kuruluşlar içersinde iktidar çelişki ve çatışmasının laiklik ve islam adı altında yükselişe geçmesi Kürt kesimini de yakından iligilendirmektdir. Kürtlerin bu ikili karşısındaki tavırları ve takınacakları tutum Kürt halkını ve ulusal mücadelesini etkiler bir konumdadır. Kürtlerin, ikili karşısındaki tavırları duygusal ve kişisel ve grupsal çıkarlardan uzak Kürt ve Kurdistan çıkarları doğrultusunda olması gerekir.  Bir yandan Kemalistlerin askeri ve sivil temsilcileri diğer yandan ümmetçiliğin ve islamın temsilcileri, bu ikili arasındaki nüfuz ve iktidar kavgasında, Kürtlerin çok hasas ve kendi çıkarlarını esas alacak bir tutum içersine girmeleri, Kurdistan ulusal mücadelesinin çıkarları açısında kaçınılmazdır.  Türk sömürgeci devletinin temellerini oluşturan ikilinin arasındaki mücadele ifade edilidği gibi gerçekten demokrasi – laiklik sorunu mudur? Türk devlet sisteminin temellerini oluşturan iki kulvarın Kürt ve Kurdistan ulusal sorunu karşısındaki tavır ve tutumları nedir? Kürt tarafını temsil eden siyasi-politik arenanin yaklaşımı bu sorular çerçesinde olmalı, İktidar çatışması içersinde olan, Sömürgeci devletini temsil eden iki yapılanmanın Kurdistan sorunu karşısındaki  çözüm perspektifi nedir? Kürtlerin, kendi ulusal sorunu karşısında farklı bir yaklaşım sergilemeyen tarafı ’’ demokrasi’’ adına desteklemesi, Kurdistan ulusal sorununu çözmede bir katkı sağlar mı?  TSK ve Kemalistlerin Kürt ve Kurdistan ulusal sorunu karşısındaki çözüm perspektifi herkes tarafında çok iyi bilinmektedir; asimilasyon, inkar ve imha! Yani her şart altında Sopa politikası...  Ya Türk İslmacıları ve AKP’ nin Kürt ve Kurdistan ulusal sorunu karşısındaki tutum ve davranışları nedir? Kürtlerin bir daha doludan kaçarken fırtınaya tutulma gibi bir lüksleri yoktur! Türl islamcıları ve AKP’ nin Kurdistan ulusal sorunu karşısındaki tavrı açık ve net bir şekilde bilince çıkarılmalıdır.  Türk islamcılarınin Kurdistan’ da alternatif bir politika olarak sömürgeci Türk devletine endeskli olduğu, tüm taraflar tarafından bilinmektedir. Öncüleri MSP, REFAH partisi ve daha deneyimli tecrübeli ve aktif bir kadro ( Erdoğan, Gül, Arınç) tarafından komuta edilen AKP’ nin Kürt ve Kurdistan sorunu karşısındaki çözüm perspektifi TSK’ nin aksine havuç ve aralıklarla da sopa politikasıdır.  AKP’ nin iktidarı dünya ve bölgesel değişimlerinin, Kemalist politiklarının iflas ettiği bir dönem gelmesi, AKP açısında bir şans ve iktidarını güçlendirme açısında iyi bir zemindir. AKP demokrasi adı altında ABD, AB’ nin de desteğini arkasına alarak, atak hamlede bir adım öne geçebilir, bunun iç ve uluslararası koşulları mevcuttur.  Kürt cephesindeki gelişmeler bakıldığında bilinen kesimlerin tavri, bilindiği şekilde olması pek sürpriz değildir. Bu kesimler her sunii bir söylemde balıklama dalan, bir süre kürek çeken daha sonra yine kabuğuna dönen, her dönemin şu veya bu şekilde varlıklarını sürdüren reformist, kendiliğindenci, riski göze almayan, Türk usulu demorasinin Kürt ve Kurdistan sorununu çözeceğine inan kesimlerin değerlendirme yapmadan AKP’ den yana tavır takınacakları ortadadır.  Bu tutum, akıllara şu soruları getirmekte; Kürtlerin istem ve amaçları nedir? Kürtler ’’ it dalaşında’’ yer alan aktörlerin birer figüranı mi yoksa kendi zemininde her iki grubu karşı bir farklı kutup mu? İki sömürgeci güçün iki farklı kanadı arasındaki olası iktidar kavgası karşısındaki tavri, kendi ulusal talepleri ile mi meydanlara inmeli yoksa kayıtsız-koşulsuz bir tarafın kuyruğuna takılmalı?  Kurdistan ulusal güçleri bir tercih ile karşı karşıyadır. Ama bilinen acı bir gerçek var ki, Kurdistan ulusal davasının örgütsüz ve kaos içersinde olduğudur. Var olan politik yapılanmalar ’’ Qutê Nemir’’dirler. Türkçe deyimle; Ne Kurdistan ulusal bağımsızlık davasını zafere götürebilecek yetenek ve güce sahiptirler nede tamamen ölüm ve imhaya terke edecek mantığa sahiptir. Realite ise; Kurdistan ulusal bağımsızlık mücadelesinin radikal bir şekilde kendi dinamikleri üzerine oturabilecek yapılanmanın önünde ayakbağı oldukalardır.  Kısacası acıda olsa itiraf etmek gerekir Kürtler, Suni ve ekletik bir şekilde inşa edilen, inkar, imha, barut üzerinde varlığını sürdüren sömürgeci Türk devleti karşısında doru bir perspektiften uzak örgütsüz ve kaos içersindedirler. Çelişkilerden yararlanmak ilkeli ve radikal örgütlü bir mücadeleden geçer. Örgütsüz, dilenme politikları ile; ırkçı, militarist, demokrasi gelenek ve göreneği olmayan bir devlet karşısında başarı şansı oldukça zayıftır.   Kürtler, sömürgeci güçlerin iç iktidar kavgasındaki tavırları kayıtsız şartsız kuyrukçu taraf olamaz. Bu tutum ve tavırlar Kurdistan ulusal bağımsızlık mücadelesine kaybetirecektir. TSK’ nin galibiyeti, Sömürgeci Türk devletini uluslararası alanda teşhir edecek, AKP’ nin galibiyeti kısa süreli göreceli bir rahatlamanın ardında, imha ve asmilasyonu daha sistemli ve bilinçli bir rotaya koyacaktır. Ama görünen ’’ it dalaşında’’ iki tarafın perde arkasında uzlaşacağıdır.       

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.