Komşu / E.J
Küçücük bir Kız çocuğu şok olmuş, babasının kolundan tutup çekiyor.
-Baba, baba tavuk yanıyor. Hiç bir şey anlamayan baba, kızı’nı birazda olsa yatıştırarak onunla bahçeye çıkar. Kızın parmağı ile işaret ettiği noktaya, komşunun bahçesine bakar.
- Tavuk yanıyor baba tavuk…Ortalığı alan yanmış et kokusu,baktığı nokta, onu dehşete düşürür. Komşunun elindeki benzin bidonuna takılı kalır gözleri.
- Baba, adam önce tavuğun peşine koşturdu, sonradan çok kızdı, bidonu üzerine döktü sonra ateşe verdi.
- Yanlış görmüşsün kızım, diyerek kandırmaya çalıştı baba.
- Hadi sen annenin yanına git, komşu bana gerçeği söyler.
- Tavuk hem yanıyordu, hem koşturuyordu.
- Hadi sen annenin yanına git. Komşu durumu anlamıştı, yarı çekingen, sırıtarak.
- Peşinden çok koştum yakalyamadım, sinirlendim, oldu işte, zaten kızatacaktım, diyince,
- Sen benim kızı şoke ettin,o hayatı boyunca senden nefret edecek ve asla tavuk eti yemeyecek. Zaten kızaracakmış… der gider..
Bir insanın üzerine benzin dökmek, kibriti çakmak, vahşi, barbar... diyenler, yada bir insanı kendi üzerine benzini döküp yakmasına teşvik etmek ,zorlamak!! Arından, ”üzerinde bulunan mektupta, kağıt parçasında, sevgisini, saygısını dile gertiren bir yazı bulundu” demek.
Bazen elbiseler yanar, et yanar, kağıt parçası yanmaz!
Yalanlar et kokusuna karışarak, yayılıp dağılıyor.
Tenha bir köşeye gizlenen bir çift göz damla damla yaşarıyor, akıyor sıcak sıcak, akıyor tuzlu tuzlu.
İnsanlık tarihinin geride kalan karanlık ve ilkel bir döneminde karşı kabileden öldürülen insanlar, tuzlanarak Güneşte kurutulurmuş.
Tarih ilerler, zaman akıp gider, insanın vahşisi vahşi kalır…