FERIT UZUN´DAN HIKMET FIDAN`A UZANAN CINAYET ZINCIRI!
Türk egemenlik sistemi Kürd milletini tarihte silmek icin 82 yildir her yol ve yönteme bas vurmus ve vuruyor. Devreye koymadigi plan ve program, kullanmadigi kirli arac ve gerec birakmadi ve birakmiyor. Kullandigi bu kirli araclarin biri de A. Öcalan ve örgütüdür.Kürd yurtsever hareketi, bu konuyu bir bütün olarak bir türlü aciga cikarabilmis degildir. Bu sorun cözülmeyince dogal olarak gündeme damgasini vuran olaylar dogru kavranilmamakta ve dogru sonuclara ulasilamamaktadir.A.Öcalan ve örgüt gercekligi kavranilmaksizin Semdinli´de oynanan olay kavranilamaz. Hikmet Fidan olayi aciklanamaz. Yüzbinlik köy korucu sistemi, onbinlerle ifade edilen itirafci ordusu, bosalan binlerce köy, yerinden yurdundan edilen milyonlar vs. saymama bile gerek yok. Tüm bu olaylari yorumlamak icin biraz geriye gitmek gerekiyor. 1970´lerde dünya´da ve ülkemizde gelisen devrimci dalgaya bakmak gerekiyor. Derinden uguldayan Kürd milli uyanisinin yükselisine bakmak gerekiyor. Bu yükselisi durdurmak icin Türk egemenlik sistemin Kürd milletine karsi „Kürtcü“sünü nasil palazlandirip yol verdigine ve Kürd yurtsever dinamiklere nasil saldirtigina bakmak gerekiyor. Kuskusuz bu uzun bir inceleme konusu.Ben yaziyi kisa tutmak icin isi biraz ileriye tasimak istiyorum. 22 Kasim 1978 gününe gitmek istiyorum. Ne olmustu 22 Kasim 1978 tarihinde? Eger ne oldugunu bilmiyor ve buna bir anlam verememissek bugünüde anlamli kilamiyacagimiz düsüncesindeyim. Bu baglamda 22 Kasim 1978 tarihinde olup bitteni iyi okumak ve oradan bugünü yorumlamak daha isabetli olacagini düsünüyorum.Bugün 22 Kasim 2005. Bundan tam 27 sene evel, yani 22 Kasim 1978 tarihinde Siverek´te siyasal bir cinayet islendi. Islenen cinayet siradan bir olay degildi. Kürd millet „kökünü kazima“ misyonunu üslenen, dahasi kendilerine bu misyon üslendirilen „Apocu“ ihanet cetesi tarafindan bilincli secilmis hedeflerden sadece bir tanesiydi. Ama isabetli bir hedefti. Kürd milletini terörize etmek, yüzyillardan beri süzüle gelen Kürd millet dinamiklerini ortaya cikarmak, su veya bu sekilde tasviye etme misyonun sadece bir duragiydi.Ben burada yoldasim Ferit uzun´u anlatacak degilim. Onu ne methedip, ne de yererek utandiracak degilim. Ferit´in sagliginda en cok sevmedigi bir seyin kendisini methedilmesi oldugunu bilenlerdenim. Dahasi Ferit´in methedilmesine ihtiyacida yok. Sadece sunu demekle yetinmek istiyorum. O, bir neferdi. O, bir önderdi.Ferit Uzun´un katledilmesi siradan bir cinayet degildir. Bir konseptin uygulanisinin önemli bir halkasidir. Ferit Uzun´un katledilmesi, Türk egemenlik sistemin olusturdugu, destekledigi, sokaga salarak Kürd millet dinamiklerine karsi savastirdigi kontra “Apocu” ceteye üslendirilen misyonu bir kez daha mercek altina almanin mihenk tasidir.„PKK'nin her zaman övgüyle bahsettiği Siverek olaylarının çok ilginç bir başlangıcı ve gelişmesi vardır. 1970'li yıllarında gelişen Kürt siyasi hareketliliği halkın içinde büyük bir sempatiyle izleniyordu.Değişik bölgelerde farklı siyasi yapılar halkla bağlarını geliştirdikçe devletin kaygısı da artıyordu.Böyle bir dönemde Apo:”önce örgütlenmemizin önündeki siyasi gurupları ve kişileri ortadan kaldırmak gerekir” lafını tüm kadrolarına empoze etmeye başlar.Çok geçmeden Apo aldığı bir kararla infaz ekibini Siverek'e gönderir.Bölgede çok sevilen, etkin olan KAWA siyasi hareketinin lideri FERIT UZUN 22 Kasım 1978 günü saat 16.00 ya doğru kucağında 1.5 yaşında kızı Yekbun olduğu halde vurulur.Arkasından Ferit'i Bölgenin en etkin feodallerden Bucak ailesinin vurduğu propagandası yapılarak kitleyi Bucaklara karşı gelişecek kavgaya hazırlamanın senaryosu uygulanır.PKK itirafçısı Hasan Hüseyin Karakuş mahkemedeki açıklamasında Ferit Uzun dışında başka siyasi liderlerinin de öldürülme kararının olduğunu ama Siverek'te bunu başaramadıklarını belirtmiştir.Ferit Uzun'un hesabının sorulamamış olması sonraki katliamlara davetiye çıkarmıştır. Siverek'te başlayan çatışmanın daha uzun devam etmesi ve yıkımın daha kalıcı olması için bilinmeyen (aslında bilinen) bir gücün sürekli taraf değiştirdiği,çatışan güçleri dengelediği, olayları izleyenler ve Bucak ailesinin o dönemde reisi olan Hakkı Bucak tarafından ve ayrıca orada görev yapan subaylar tarafından birkaç yerde itiraf edilmiştir. Siverek çatışması senaryo gereği PKK'yi geliştirmiş ama Siverek ve çevresini her bakımdan on yıllarca geriye çekmiştir. PKK dışındaki diğer siyasi yapılar birbirlerine rakip olmalarına rağmen günlük anlaşmazlıkların dışında birbirlerini fiziki imha planları olmamıştır.Ancak PKK'nin diğer tüm siyasi yapıları ortadan kaldırmak için planları olmuştur.Bu da PKK'nin tüm diğer siyasi yapılardan farklı olduğunun göstergesidir.“ (Ibrahim Küreken)Yurtsever Kürd hareketi, bir bütün olarak bu „farkli“ gizi bugün bile cözmüs degildir. Bu „fark“ cözülemeyince, tedbiri alinmayinca, dahasi „Ferit Uzun'un hesabının sorulamamış olması sonraki katliamlara davetiye çıkarmıştır“.Ferit Uzun´un katledilmesinden bu yana „Apocu“ kontra cetesi, planli-programli olarak Kürd siyasal önderlerine karsi fiziki yoketme politikasini izlemistir. PWD olusumuyla süren cinayetlerde bu politikanin devamidir.PWD olusumuna öncülük eden Osman Öcalan, abisi tarafindan „mayinli sahaya sürülen esek“ olarak tanimladi. Cogu cevre bunu A. Öcalan´in kücük kardesini kücümsedigine yorumladi. Oysa mesele hicte öyle degildi. A. Öcalan, o sözü bosuna etmemisti. Ne söyledigini biliyordu. Sonuctada ne demek istedigi aciga cikti.„Özellikle Cuma ve Abbas’a söyleyin benim gündemime Ferhat’ı getirip koydular. 93’te de Ferhat’ı o yola soktular. Sahip çıkmasan, ya davulcuya ya zurnacıya kaçar. Zavallının teki üstüne fazla gitmek istemiyorum. Mayınlı sahaya sürülen eşekler gibi, bazıları da yol açmak için onu öne sürdüler. Bunu bilinçli yaptılar demiyorum ama objektif olarak böyledir. Aslında arkadaşlar bazı yanlarıyla benden çok daha güçlüler. Yıllardır o dağlarda savaşıyorlar. Ama bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Sözde evli, senin avradına on tane koca çıkar yarın.“(Avukat Görüsmelerinde)Söylenen gayet acik ve net. „Mayinli saha“ya birileri sürülmeli, ama „bizim esek degil“ demek istiyordu. „Mayinli sahaya sürülen esek“in numarasi ergec aciga cikacagini biliyordu. Bu da Öcalan kardesleri zora düsürürdü. A. Öcalan´in kizginligi bunun icindi. Sonucta da korktugu basina geldi. Cinayetleri isleyen edres Öcalan kardesleri gösterdi. Özelikle Hikmet Fidan olayinda Öcalan kardeslerin ipligi pazara tasindi.Kürd yurtsever hareketi, „mayınlı sahaya sürülen eşek“ meselesini dogru okuyamadi. Gercektende, „esek“ „mayinli saha“ya sürüldü. Sahpur Bahtiyar, Kemal Sahin, Hikmet Fidan, Hüseyin Morsünbül, Hasan Özen vede bilmedigimiz sayisiz yurtsever, A. Öcalan icin potansiyel tehlike arzeden insanlardi. Patlatilmasi gereken mayinlardi. Ve birer birer patlatildilar. Bu insanlarin katledilmesinde PWD yönetiminin özel bir rolü oldugu da süpheye yer birakmaksizin asikardir. Tekrarliyorum! PKK, basindan beri Türk egemenlik sistemi tarafindan olusturulan, Kürd milletine karsi savastirilan bir kontra örgütür. Bu gercek inkara gelmez. Ellerindeki ölcü aletinin Made In´ini bilmedigim „bilimsel“ takilan „yetkili“ ve „yetkisiz“ PKK avukatlarinin kontra artigi A. Öcalan ve örgütünü temize cikarma gayretleride bunu yok saymaya yetmez. Bu zevatin niyetleri sonucta aciga ciksada, dün ve bugün yaptiklariyla Kürd milletine büyük zararlar verdikleri bilinmelidir.Karsi karsiya oldugunuz gerceklik „bilimselikle uyusmuyor“ demekle isin icinde siyrilacak bir mesele degildir. Bu cevreler, eger samimi iseler A. Öcalan´nin ortaliga salinmasiyla Kürd millet dinamiklerini planli programli yoketme teori ve pratigini sorgulamak zorundadirlar. Ama birileri bunu yapamazlar. Bu ugursuz teori ve pratigin bir dislisi olanlar veya yasamlari boyunca bunun propagandasini yapanlar bunu yapamazlar. Onlar, „bilimsel“ takilip orta da yemlenip, ama isin kenarinda dolasip kendilerini yasatmaya calisacaklar. Kimdir bunlar demek bile acayip. Kimdir diyeyim? Sürüce!„Yetkili“ ve „yetkisiz“ avukatlara sunu söylüyoruz. „Ajanlasmis yapi“ dedikleri Kürd birey ve politik güclerine karsi ortaya cikisindan bu yana PKK tarafindan sürdürülen kirli savas ne ifade ediyor? Apocular-Besparcacilar, Apocular-KUK´cular, Apocular-Tekosinciler ve Apocular-Diger Kürd örgütleri, dahasi Apocular-Kürd milleti arasindaki savasa bir isim koymalari gerekir. Fakat bu isi yaparlarken A. Öcalan´in „diktatörlügü“ ile aciklamaktan kendilerini alikoymalidirlar. Niye öyle derlerse, kendi deyimleriyle „bilimsel“ olmazda ondan.Kimse saga sola kivirmasin. Taslar yerli yerine oturmustur. PKK´nin varedilis nedeni tüm boyutlariyla inkara yer birakmayacak sekilde aciga cikmistir. Mesele bunu sindirebilmektir. Bunun icinde tas gibi bir mideye sahip olmayi gerektirir. Birilerinde olmayanda budur.Iddiam sudur. Her kim ki, Apocu ceteye bulasmis, niyeti ne olursa olsun yaptigi isler A. Öclan hanesine ve oradanda TC devleti hanesine yazilmistir. Bu nedenle hic kimse ben bu kurumun basindaydim, su veya bu isleri yaptim vs. kendine pay cikarmasin. Cünkü cok komik oluyorlar. Sebebine gelince basinda olduklari kurumlarin patronu kimdi, oraya nasil geldiler ve nasil gönderildiler, herkesten öte bu kurum calisanlari daha iyi bilirler. Bu kurumlarin patronu A. Öcalan oldugu, kurumlarda calisanlar, onun tarafindan atandigi ve tekme ile sutlandigi bilinmeyenler degildir. Ve o kurumlarin basinda kaldiklari müddetce A. Öcalan´in birer hizmet memurlari olduklari bir baska gercekleri. Bu nedenle birileri, bize A. Öcalan´a hizmet memurlugunu Kürd halkina hizmet olarak satmasin. Hem ayip, hem de komik oluyorlar.A. Öcalan´nin TC devleti tarafindan sokaga salindigindan bugüne kadar olan bittenler bu meyanda seyr etmistir. Bu konu da istisna yoktur. Bugün birilerinin DTH icinde calismasinin gerekcesi neyse dünde HEP, DEP, HADEP, Özgür Gündem vs. kurumlarda calisanlarin gerekceside oydu. Kimileri bugün neye ve kime hizmet ediyorsa, dünde o dönemin kurumlarinda calisanlarda ayni kisi ve mekanizmaya hizmet ettiler. Bu kisi ve mekanizmada bilinmeyen degildir. A. Öcalan ve TC devletidir. Bu ister bilincli, ister bilincsiz, ister isteyerek, ister intenmeyerek yapilsin, sonucta hizmet edilen adres Türk egemenlik sistemidir.Türk egemenlik sistemin Kürd potansiyelini bittirme misyonu ile görevlendirdigi A. Öcalan ve ekibinin olusturdugu kurum ve yapilanmalarin ismini bile unuttuk. Hergün biri olusturulur, tasviye edilir. Ama hepsinin misyonu aynidir. Bu da Kürd millet dinamiklerini yoketmektir.Güncel olmasi hesabiyla PWD´yide bu baglamda degerlendirmek gerekir. PWD, A. Öcalan ve ekibine üslendirilen misyonu yerine getirmenin disinda degildir. Bu isin tam da ortasindadir. Biz daha isin basinda A. Öcalan´in PWD´ye üslendirdigi role dikkat cekmis, Kürd yurtseverlerini uyarmistik. PWD´nin bir höle odak oldugunun altini kalin cizgilerle cizmistik. Ama ne yazik ki, bugün dogrulanan bu yaklasimimiz o dönem kimi cevrelerce „komplo teorileri“ ile degerlendirilmisti. Heyhat yasam acimasizdir. Gercekler kendini herkese kabul edecek kadar inatcidir. Fakat bu realiteye ragmen kimi cevreler, yasanan, dahasi Kürd milletine dayatilan bu kirli teori ve paratigin ortaya koydugu ihaneti görmemezlikten gelmeyi inatla sürdürmektedir. Dahasi „Apocu“ kontra cetesini temize cikarmak icin „ehliyetli“ ve „ehliyetsiz“ avukatligina soyunmuslardir.Kürd millet katilleri, „özür delemek“le kendi suclarindan arinmayi gecer yol sectiler. Kimi de buna paye bictiler. Fakat „özürcüler“ cok gec kalmadan hani alismis kudurmustan beterdir hesabiyla mesleklerini icra etmeyi ihmal etmede kusur birakmadilar. Sahpur Bahtiyar, Kemal Sahin ve Hikmet Fidan gibi insanlari katletmekle bagli olduklari merkeze karsi görevlerini yerine getirdiler.Bilindigi gibi bir dönem özür dileme seanslari sürece damgasini vurdu. Fakat özürcülerin ellerinde sopalarida eksik olmadi. Bir taraftan niye özür diliyorlar aciklanmazken, diger yanda da Kürt yurtseverlerine karsi eski de oldugu gibi karalama ve tehditlerinden de geri kalmadilar.Bu adamlar kendilerini ne saniyorlar. Bir dönemler PKK disinda baska bir kurtulus adresi yok derlerdi. Hele yavas olun baska adresler var diyenleri bildik sifatlarla nitelerlerdi. Bu yetmezdi „ajanlasmis yapi“ adi altinda kendilerine fiziki olarak yönelinirdi. „Ajanlasmis Yapi“ mantigi hem PKK ici, hem de dis infazlarin iddianamesi oldu. Bu mantik sonucu binlerle ifade edilecek bir kiyim yasandi.A.Öcalan, yasanan sürecte birinci elden sorumlu olsada tek basina sorumlu degildir. Suc ortaklari vardir. Kimdir bunlar? PKK yönetiminde yer alan unsurlardir. „Apocu“ kirli teori ve pratigin uygulayicilaridir. Ve bir kontra artigi olan A. Öcalan´i halkimiza „önder“ olarak dayatan ve bu meslegi icra ederken A. Öcalan kapisinda kemik kovalayan sözde aydinlardi.Bu kirli teori ve pratik sonucu Kürdistan ve halki bir yangin yerine dönüstürüldü. Bunlari burada tek tek sayip dökmenin geregi yok. Simdi bu unsurlar bu olup bittenden sonra kalkip “Kürdistan halkindan özür diliyoruz” deyip sil bastan eski oynanmis Kürt ulus kökünü kazima oyununu yeniden oynamak istiyorlar. Kurtulus adresini A.Öcalan´in höle partisi PWD´yi gösteriyorlar. Kendilerini Kürdistan halkinin kurtaricilari ilan ediyorlar. Kürdistan yurtseverleri, hakli olarak buna itiraz ediyorlar. PKK´nin kirli teori ve pratigi kendilerine hatirlatiliyor. Yasanan sürecte olup bittenlerin sorumlusu sizsiniz deniliyor. Bunun bir hesabi kitabi olmali deniliyor. “Apocu” unsurlarin buna tepkisi sert oldu. Eski mantik yeniden seslendirildi. Osman Öcalan, “ehliyetli yargic isterim” deyip Kürdistan halkina restini cekti. Osman ERDAL(Sadun) , „Kötülük tellalları bilmelidir ki, büyük kazanımlar yaratan geçmişimize dil uzatanların karşısında sessiz kalamayız.“ dedi.Yabancisi olmadigimiz eskinin bu bildik tehditlerin sözde „degisimciler“in agzinda yeniden dökülmesi neyin nesidir? En makul bir elestiri karsisinda “TC´ye karsi silah kullanmamak üzere gömen”ler, Kürd yurtseverlerine karsi silahlarini yeniden bilemesi iyiye alamet oldugunu kim iddia edebilir? Bu insanlarin degistigini kim iddia edebilir?Halk arasinda bir deyim vardir. “Dinime küfreden bari dinimden olsa”. Yukaridaki söyleyenlere bakin. Yüzlerce insanin katledilmesinin mimarlari. Kirli bir teori ve pratigin icraatcilari. TC devletinin “Kürtcü” maskeli lejyoner askerleri birdenbire yurtsever, demokrat olabilirler mi? Hangi aklievel bunu iddia edebilir?Bu adamlar hangi “büyük kazanim”dan bahsediyorlar. Elle tutulur bir kazanim mi var? Kürdistan yurtseverligini suc sayan, yurtseverleri katledenlerin kazanimlari ne olabilir? Kuskusuz ortalikta bir kazanim var. Fakat bu kazanim sömürgeci TC devletinin hanesine yazilmistir. Kürdistan halki bu savasin kaybedeni olmustur. Daha dogrusu PKK eliyle bu savas bilincli olarak kaybetirilmistir. Bunun sorumlulugu «Baskan Apo»nuz ve sizlersiniz. Simdi kime ne satiyorsunuz? «Büyük kazanim» dedikleriniz nedir?Gercekten degismisseniz ve samimi iseniz ne siz «Apocu» kirli teori ve pratikle övünün, ne de biz ikide bir olup bittenleri sayalim. Anlasilan «Apoculuk»tan kendinizi kurtarmis degilsiniz. Bundan öte “kendisi istese de istemese de, onun isbirligi stratejik olmustur.“ (Osman Öcalan) dediginiz «Baskan Apo»nuzu kurtarmaya kendinizi görevli kilmissiniz.“PWD; Abdullah ÖCALAN'IN yaşadığı esaret koşullarının aşılması ve özgürlüğüne kavuşmasını insani ve ahlaki bir görev olarak kabul eder ve bu temelde caba içinde olur. İdeolojik düşüncelerine değer verir ancak politikalarını ve kararlarını bağımsız iradesiyle oluşturur ve uygular.” Bugünden sonra yurtsever oldugunuza kim inanir? TC devletinin emir eri A.Öcalan´i «Baskan Apo» deyip baslarina tac yapanlarin yurtseverligi tartismaya yer birakmayacak kadar kirlidir. Zaten dünde yurtsever degildiniz. Biz, dünden bugüne bu iddianin sahibiyiz. Bugün sizlerde bunu kabulleniyorsunuz. PWD olusumu sonrasi aciklamalarinizla kamuoyuyla paylastiginiz düsüncelerinizle PKK´nin yurtsever bir hareket olmadigini eninde sununda sizde kabullendiniz. Bunlari burada aktarip yaziyi uzatmak istemiyorum. Isteyen gecmis yazilariniza bakabilir.Burada soru sudur : Yurtsever olmayan bir hareket, neyin “özgürlük hareketi” oluyor? Hic bunu düsündünüz mü? “Baskan Apo”nuz yurtsever degilmis. Örgüt icinde gelisen yurtsever egilimler suc sayilmis, yaptirimlara tabi tutulmus, onbinlerce insan katledilmis ve siz hala kalkip “özgürlük hareketi”nden ve “büyük kazaminlar yaratan gecmisimizden” bahsediyorsunuz. Allah askina ne anlatmak istiyorsunuz ? Yine kimi kandirmaya calisiyorsunuz? Bu halka yaptiginiz kötülük yetmedi mi?Ortaya ciktiginizdan bu yana iki seyi cok iyi yaptiniz. Birincisi, potansiyel tehlike arzeden kadrolari elele verip katlettiniz. Ikincisi, bunalim teorisini yapip bu halkin kendisine olan güveni dinamitlediniz. „Kürt halkının ortak gücü egemen güçlere galebe çalmaya yetmez. İster parçalar özgülünde isterse Kürdistan genelinde olsun halkımızın çabaları, çözümü getirememiştir. Direnişlerin başarısızlıkla sonuçlanmasında bu etkenin belirleyici rolü vardır.“(Osman Öcalan)„Türkiye AB’ne girmeden Kürt sorununun çözüme kavuşturulması mümkün değildir. Ne Türk halkı buna izin verir ve ne de devletin böyle bir kabiliyet ve niyeti vardır.“ (N.TAS)O halde neyin mücadelesini veriyorsunuz? Inanmadiginiz bir davayi niye sürdürüyorsunuz? Bu söylenenlerden sonra “cözüm gücü”, “cözüm adresi” iddianiz kötü bir saka midir?Dahasi Kürdistan sorunu diye bir sorununuz var midir? Cözümünüz nedir? Ikide bir “PWD cözüm adresidir” sakasini niye tekrarlayip duruyorsunuz? Peki cözümünüz nedir? Bu konuda agziniza doladiginiz “özgürlük” ne ifade ediyor? Örnegin bagimsiz bir Kürt devleti istiyor musunuz? Federasyonu savunuyor musunuz? Bunlari savunmuyorsaniz peki ne savunuyorsunuz? Buna cevaplari var. “Ideolojik önderimiz” dedikleri “serok Apo”larinin Imrali´da savunduklaridir."Ulusal sorunun çözümü konusunda Kuzey Kürdistan daha özgü bir konuma sahiptir. Türkiye’nin parçalanma ihtimali, þoven kesimlerin paranoyakça saplantýlarýna raðmen, mümkün görünmemektedir. Buna Kürt halkýnýn zaten ihtiyacý yoktur. Kürtlerin esas tercihi her dört parçada demokratik-siyasal çözümden yanadýr. Federasyon veya daha deðiþik çözüm imkanlarýný ortaya çýkaran Kürtlerin kendisi deðil, dýþtan yapýlan müdahaledir. Türkiye’nin dýþardan herhangi bir müdahaleye maruz kalmasý mevcut þartlarda mümkün deðildir. Türkiye Avrupa Birliðine girmek için hýzla demokratik açýlýmlar yapmaktadýr. Bundan dolayý Kürt probleminin çözümü diðer parçalarda olduðu gibi federasyon veya baðýmsýz devlet kurma tarzýnda deðil, demokratik sistem içerisinde olacaktýr." Bunlar Imralida söylenenlerdir. Bunlari Imrali´dakine söyletende TC devletidir. PWD kucucularinin söyledikleri A. Öcalan'ın İmralı Savunmalarında dile getirdiği görüslerdir. Öcalan'ı “İdeolojik Önder” olarak izlemeye devam edeceklerini acikca deklere ediyorlar. Bir itirazlari varsa o da PKK/Kongra-Gel´i ele geciren “muhafazakar” dedikleleri kanatla olan “iktidar kavgalari”dir. Bunun da pek inandiriciligi yoktur. Son ölüm olaylari ve Osman Öcalan´in ortaya koydugu tavir ve PWD yöneticileriyle daha hala icli-disli olmasi bu savlarininda bir yanilsama oldugunun ispatidir. Iste bunun belgesi.„Abdullah Öcalan neden Kemaliz mi savunuyor. Bildiðimiz gibi, Abdullah Öcalan, partisini tamamýyla kendi etrafýnda topluyordu. Ancak kendisi bugün zindandadýr ve hiçbir þeyin onun kontrolünün dýþýnda geliþmesini istemiyor. PKK üzerindeki kontrolünü sürdürmek için Türkiye oligarþisiyle iliþkilerini iyi tutmak istiyor ve Kemalizmi savunuyor. Onun yüzde yüz Türkiye Cumhuriyetinin istediði doðrultusunda hareket ettiðini söylmek doðru deðil. Türkiye’nin isteklerinden daha çok, o, Kürdistan özgürlük hareketinin üzerindeki kontrolünü kaybetmek istemiyor. O nedenle devleti yumuþatmak için öyle bir fikir ileriye sürüyor ki, devlet kendisine inisiyatif versin.“„Söylediðim gibi, inisiyatifi elinden býrakmamak için Abdullah Öcalan Kemalizme sahip çýkýyor. Sayýn Abdullah Öcalan, daha önce tamamýyla Kemalizme karþýydý; bu konudaki düþünceleri yazýlý da var. Zindanda, Ýmralý’da onun görüþleri deðiþti. Bazýlarý, onun korkudan böyle yaptýðýný söylüyor; ancak benim söylediðim gibi, korkudan ziyade o, PKK’nin üzerindeki kontrolünü düþünüyor. O, Kürt siyasetinin tamamýyla onun inisiyatifinde olmasýný istiyor ve baþka hiç kimsenin eline geçmesini istemiyor.“ (Osman Öcalan)Birileri diyebilir ki, bunlari Osman Öcalan söylüyor. PWD ile ne alakasi var? Cok alakasi var. Cünkü Osman Öcalan, bunlari PWD sorumluyken söylüyordu. Ve hic bir PWD sorumlusuda buna ses cikarmiyordu. Mesele bu kadar acik. PWD yöneticilerinin oynamak istedigi, dahasi kendilerini oynatilmak istenen misyon böylelikle ortaya cikmis bulunuyor. A. Öcalan ihanetini sirin gösterme cabasinin sahipleridirler. Imrali ihanetine bir tavirlari yok. Yanliz Imrali yaklasimlarinin hayat bulmasi icin bazi manevralara ihtiyac var. Bunlarida söyle izah ediyorlar. Basta Güney Kürdistan politik gücleri olmak üzere tüm Kürdistanli politik güclerle diyalog, ABD´nin Ortadogu politikasina destek, örgüt yapilanmasinda bazi reformlarin yapilmasi, bireysel yasam ortaminin yaratilmasi olarak tanimliyorlar. Bu yaklasimlariyla kendilerini Kürd yurtsever güclerine kabul ettirmek ve yasatmak istiyorlar.PWD, kuru bir yurtseverlik ve demokratlik havasi estirerek, esas olarak yasanan tüm olumsuzluklarin sorumlulugunu PKK/Kongra-Gel yönetimine yükleyerek, A.Öcalan ihanetini ve kendilerinin bundan suc paylarini hasiralti etmenin yolunu secmis bulunuyorlar. Bu, bile bu grubun samimiyetsizligini ortaya koymaya yetmektedir. Direk olarak Imrali ihaneti desifre edilmeden ve bundan kendi suc paylarini ortaya koymadan yüzlerine taktiklari yurtseverlik ve demokratlik ikiyüzlülükten öte bir anlam ifade etmeyecektir.Su acikca biliniyor ki, bu grup Imrali ihanetinin suc ortaklaridirlar. Ihaneti kitlelere kabul ettirebilmenin birinci derecedeki pratik uygulayicilaridirlar. Bu baglamda Kürdistan halkina karsi islenen sucun sahipleridirler. Sanki hic bir sey olmamis gibi ortaliga cikip bulunmaz hint kumasi olduklari cigirtkanligi yapmalari ikiyüzlülüklerindendir. Birazda ihanetlerini örtbas etme gayretidir. Bunun bir baska izah tarzi yoktur. Bu adamlar tanidik ve hicte degismis degiller. Bugün bile Imrali ihanetine karsi bir elestirileri olmamasi bir yana savunduklari Imrali´da savunulanlarin bir tekraridir. Peki bu yaklasimlariyla bu grup hangi kistaslara göre yurtsever ve demokrat olabilir? Olmadiklari ortadadir.A. Öcalan icin Kemalist olmus, Türk Genelkurmayi ile birlikte calisiyor demek bir ayrilik degildir. Dahasi bir sey de ifade etmiyor. Cünkü bu iddianin sahibi A. Öcalan´in kendisidir.PWD girisiminin konumu böyledir. Imrali ihanetini kabul ettirmenin höle girisimidir. Dolayisiyla yüzlerindeki yurtseverlik ve demokratlik maskesi ihaneti örtme görevi görmekten öte bir islevi yoktur. Eger gercekten yurtsever ve demokrat olmak istiyorlarsa Imrali ihanetine karsi net olarak tavir alirlar. Bugün böyle bir tavrin olmadigi biliniyor. Bu da bu grubun varedilis nedenini sorgular.„Bireylerin özgürce siyasal tercih yapmaları onların haklarıdır. Bu hak kullanıldı diye düşmanca yaklaşılmamalı, küfür ve hakaret dili kullanılmamalıdır. Asıl saygısızlık, inanarak katıldığın bir harekette inancın bittiği halde kalmaktır.“ (Faysal Dumlayici)Bunlar güzel hosta, daha evel bu tavri takinanlarlara karsi hicte bu tolerans sahibi olunmadi. Onlara karsi literatörünüzün bel kemigini olusturan „hain“, „ajan“, „düskün“, „alcak“ vs. ile karsi koyusunuz ve bunun ektekletüel cercevesi tarafinizca cizildigini ne cabuk unutunuz.PKK/Kongra-Gel´den eger danisikli dögüslü degilse, -fakat tüm emareler bunun böyle olduguna isaret ediyor- ayrilisiniz üstünde Musa´nin asasi gibi salanacak olan kuskuyu nasil dagitacaksiniz? Sizden evel ayrilanlarin sergiledigi olumluluk gibi bir tavir takinabilecek misiniz gibi sorularla karsilastiniz. Bunlari isitmemezlikten geldiniz. Dahasi kimseyi ciddiye almadiniz. Ama herkesin sizi ciddiye almasini buyurdunuz. Peki bu is nasil olacak?Ama sizden evel ayrilanlar, sizlerin hismina ugradi. Kimi bunu caniyla ödedi. Kimi sakat kaldi. Kimi korkunuzdan düsmana teslim oldu. Kimi yillarca ilegal yasamaya mahkum oldu. Tüm bunlarin sorumlusu bir yönetici olarak sizler degil miydiniz?Su an kendiniz icin istediklerinizi –bu sadece bir yanilsamadir- o insanlarin idam fermani yapmanizi nasil izah edeceksiniz? Dahasi bunu izah edecek misiniz? Bunlari sordugumuzda yine o bildik eski tahditlerinizle karsilasacak miyiz? “Her demokratik örgütte ayrılmak diye bir hak vardır. Hatta dinci mezhepçi bazı yapılarda bile. Bireyler ya da gruplar içinde yar aldıkları örgütsel yapıdan değişik nedenlerden ötürü ayrılabilir, kendi siyasi eğilim ve düşüncelerine uygun örgütlenebilirler. Böyle bir gelişme gündeme geldiğinde uygar demokratik yaklaşımın bir gereği olarak söylenecek olan “görüş ayrılıklarımız çıktı, aynı kulvarda ve birlikte yol almanın koşulları kalmadı, ayrıldık”. Ne gezer böyle uygar siyasi bir yaklaşım Kongra Gel de. Kolayı var. Ayrıldı deyip normal bir olaymış gibi kabul etmek olurmu. Kaçtılar, hain, işbirlikçiler deyip işin içinden çıkmak lazım. Peki sormak gerekmiyormu ? Çok ciddi ideolojik, politik nedenlere dayanan ayrılıkların PKK literatüründeki karşılığı neden kaçmaktır! ? Çünkü, PKK özgür iradenle katılabildiğin ama özgür iradenle ayrılamayacağın bir örgütsel sistemdir. Yani girişi mümkün çıkışı imkansız olan bir yapılanmadır. Dolayısıyla ya ölü olarak çıkarsın ya da hain işbirlikçi olarak ilan edilmeyi göze alarak. Ya örgüt içinde nasıl kalabilirsin? Biat ederek, yani herşeyini teslim ederek. Şunu söylemek istiyorum: Kongra Gel kendisinden ayrılanlara kaçtı, hain derken, bir gerçeği itiraf ediyor. Tıpkı kahramanlığını anlatırken hırsızlığını ele veren çingene misali kaçtılar derken, PKK yi nasıl bir hapishaneye çevirdiklerini itiraf ediyorlar. Hani nerde demokrasi nerde özgürlük... „(Hidir Yalcin)Bu söylenenler hos güzeyde peki bu söyledikleriniz sadece Kongra-Gel icin mi, yoksa bir bütün olarak PKK tarihi icinde gecerli midir? Merakimi bagislayin, hani sizden önce PKK´den ayrilanlar icin sizinde icinde oldugunuz PKK yapilanmasinin söyledikleri ve yaptiklari var. Söylenenlerin ve yapilanlarin neresindeydiniz? Siz ne zaman böyle birden bire demokrasi havarisi kesildiniz? Elinizde kac Kürt gencinin kani var? Sakin ben emirleri uyguladim demeyin. Bu sizi dahada cirkinlestirir. Bu baglamda herkese demokrasi nutku cekeceginize A. Öcalan sistemine karsi demokrasi mücadelesi veren birey ve gruplara karsi ne gibi suclar islediniz? Eger bunu aciklama cesaretiniz varsa birey olarak samimiyetinize inanacagim. Yok bu degilde bizden önce bilinen sifatlara ve uygulamalara layikti, ama biz degiliz diyorsan bu halki enayi mi saniyorsunuz? Siz kendinizi ne saniyorsunuz? Bakin beyler, hic bir sey daha tarih olmayacak kadar yenidir. Her sey hafizalarda tazeligini koruyor. Kolay kolay unutulacak gibide degildir. Iyisimi biraz cesaret, biraz samimiyet. O zaman belki ihanetinize ugramis bu mazlum halkin afedici büyüklügüne mazhar olabilirsiniz. Baska kurtulusunuz da yoktur.Kimi cevrelerde, bir dönem bir kontra olan A. Öcalan´nin koruyucu kollari arasinda Kürd yurtsever harekete kan kustururlarken, simdide ayni mekanizmanin bir baska odagini, yani PWD´yi bize satmaya soyunmuslardir. Birden bire “basimizsin” dedikleri kontra A. Öcalan icin “yanlis önderlik” deyip isin icinde cikmayi politika sectiler. Ama yillarca bir kontra olan A. Öcalan karsisinda el-pence duranlar, ona hicte hak etmedigi paye bicenler, “ulusal önder”, “serok” “basimizsin” diyenler, birgün daldiklari derin uykularinda uyanip „yanlış bir liderlik“ demelerine sükür diyecegiz, ama ne mümkün. Bu cevrelerin cizdigi resme bir bakiyoruz ki, ne görelim, bunlar, dünde „dogru söylemisler, dogru yapmislar, bugünde dogru söyleyip yapmaya calisiyorlar“mis(!) Iste biz bu dögümü cözemiyoruz. Bu nasil oluyor diyecek olsak binbir dereden su getirip zeytin yagi gibi üste cikmayi siyaset ediniyorlar. Hem de elindeki ölcü aletinin markasina bakmadan „bilimsel“ takiliyorlar.Eyvah! Iste baltayi Kürd milletinin beynine vurmanin kilit kavrami.Bu cevrelerin Türk özel odak elemanlari Dogu Perincek, Mihri Belli, Yalcin Kücük vs. unsurlarin Beka´yi yol gecen hana cevirmeleri karsisindaki elestirileri bile mide bulandiricidir. Onlar, gitmeyipte peki kim gidecekti? Gidis nedenleri niye kavranilmak istenilmiyor? Özel bir sebebi mi var? Dogru ya ayni cevreler de ayni yolu yol gecen hana cevirmislerdi. Dahasi her dönüslerinde koltuklarinin altina verilen A. Öcalan´in „cözümleme“lerini yorumlayip tefrika tefrika Kürd milletine dayatiyorlardi.Kontra A. Öcalan´i Kürd milletine sevdirmenin binbir cabasini veriyorlardi. Eger su an A. Öcalan´in arkasinda büyük bir kitle destegi varsa bu cevrelerin hatiri sayilir büyük bir payi vardir.Bu cevreler, bunu ifade edip kendi günahlarinda temizlenmesi gerekirken, sucu yine baska yerde aramalari hicte samimi bir yaklasim olmasa gerek. Dahasi A. Öcalan´nin ortaya sürdügü bir höle partisi olan PWD´yi Kürd milletine „cözüm“ ve „kurtulus“ adresi olarak göstermekle niteliklerini bir kez daha ortaya koydular. Bu zevat bunu „Kürtlük“ adina bize satmaya kalkismasin. Birileri yasamlarinda birilerinin koltuk deynegi olmayi kendilerine daima is edindiler. Koltuk deynekligi bazen kötü bir sey degildir. Dosta koltuk cikilir. Düsmüse omuz verilir. Fakat koltuk deynegine soyundugunuz güc eger düsman bir güc ise oynadiginiz rol kötü bir roldür. Bu da ihanettir…Yazi epey uzun oldu. Bu nedenle okuyucunun sagduyusuna siginmaktan baska bir carem de yok. Ama bu is burada bitmemeli. Ihanet tüm varyantlariyla ortaya cikarilmali. Bu, bir görev. Ihanet tarafindan katledilen binlerin anisi icin yapilmalidir.Yoldasim Ferit Uzun´un sahsinda Kürdistan sehitlerin anisi önünde saygiyla egiliyorum. Ruhlari sad olsun!22 Kasim 2005