Ana içeriğe atla

28 Kasım Günü Münih Kürdleri Sandık Başına Gitmeli ve Kürdistan Listesine Oy Vermeliler!!!/ Mikail Canpolat

Bilindiği gibi Almanya'nın diğer Eyaletlerinde olduğu gibi Münih'te de yabancı kökenli vatandaşların kendilerini kısmende olsa ifade ettikleri Yabancılar Meclisi diye resmi bir kurum vardır.
Bu kurumun seçimleri altı yıldan bir yapılır.

Münih'te dünyanın farklı ülkelerinden gelen yabancı kökenli vatandaşlar(Alman vatandaşı olan yabancılara bir sınır konulmuş. Geniş bilgi için www.muenchner-Kurden.de bakınız) 28 Kasım Pazar günü seçim sandıklarına giderek temsilcilerini seçecekler. Seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olmak için
seçimlerden 6 ay önce Münih'e resmi olarak yerleşme şartı var. İlticacılarda dahil Alman vatandaşı olmayan her yabancı oy kullanabilir.. İlticası reddedilenlerde seçme hakkına sahipler.

28 Kasım günü yapılacak seçimlere 30 liste katılıyor.

Bunlardan biride 21. sırada bulunan KÜRDİSTAN Listesidir.

Seçimlerden bir kaç ay önce Kürdistan'ın farklı parçalarından, farklı kurum ve kuruluşlardan gelen göçmenler ve çeşitli Kürd şahsiyetleri bir araya gelerek ortak bir liste çıkarmak için anlaştılar.

Münih Kürdleri 28 Kasım Pazar günü yapılacak seçimler için sandık başına giderek 21.sırada bulunan KÜRDİSTAN Listesine(Azadi-Kurdische Gemeinde München) oy vermeliler.

Resmi olarak ne kadar Kürd asılı vatandaşın Münih'te yaşadığı bilinmiyor. Bilinen tek şey bu şehirde sayıları onbinleri aşan geniş bir Kürd bir topluluğu vardır. Münih Kürdlerinin gerçek sayısının tespit edilmemesinin en önemli nedenleri Kürdlerin tarihinde ve Kürdlerin bağımsız bir siyasal temsilden yoksun oluşundan kaynaklanıyor. Yani Kürdlerin sayısının tespit edilmemesinin en önemli handikaplarından biri Kürdlerin Irak, İran , Suriye ve Türkiye gibi ülkelerinin kimliklerini taşımaları ve sözü edilen ülkelerin vatandaşı olarak kayıtlara geçmeleridir. Diğer bir etmen ise bir çok Kürd Kürdistan'da yaşanan kıyımlarında etkisiyle kendi etnik kimliklerini gizliyorlar. Türk, Arap ve Farslarla birlikte oldukları zaman etnik kimliğini gizleyen bu çevreler açık kimlikleriyle hareket eden Kürdlerle görüştükleri zaman „ben de Kürdüm“ diye biliyorlar.

Ama sonuçta Münih'te ciddi bir Kürd potansiyeli var.

Münih Kürdleri, siyasal, bölgesel ve dinsel farklılıklarını bir kenara bırakarak Kürdistan Listesi'nin çatısı altında bir araya geldiler. Nasıl Fransızlar, İtalyanlar, Yünanlar, Sırplar, Türkler ve diğer etnik gruplar kendi kimlikleriyle bu seçime katılıyorlarsa, Kürdlerde kendi kimlikleriyle bu seçime katılıyorlar.

28 Kasım günü Kürdler seçim sandığına giderek biricik listelerine yani Kürdistan listesine oy verecekler.

Münih Yabancılar Meclisi, bu şehirde yaşıyan göçmenlerin şehir bazında tek resmi kurumudur. Her ne kadar bu kurumun yabancılara ilişkin karar verme yetkisi olmamasına rağmen, danışma görevi görebiliyor.
Bu kurum, hiç bir dinsel, etnik, ideolojik ve siyasal ayrım yapmaksızın burada yaşıyan tüm yabancıların sorunlarını dile getirebilir ve yabancıların Münih toplumuna entegre olmaları için pozitif bir rol oynayabilir.
Fakat ne yazık ki, bugüne kadar Yabancılar Meclisi bu rolünü oynayamadı.

Bir kurumun toleranslı, çok renkli, çok kültürlü ve farklılıklara karşı akseptanz kültürü için mücadele edebilmesi için ve inandırıcı olabilmesi için ilk önce kendi içinde bu vasıflara sahip olması lazım.

En azından Münih Kürdlerinin saflarında ciddi bir boyutta Yabancılar Meclisine karşı soğuk davranma var ve Yabancılar Meclisini bir Türk lobisi olarak algılama söz konusudur.

Tabi ki Münihli Kürdlerinin bu yaklaşımı temelsiz değildir. Yabancılar Meclisi seçimlerinden önce sürekli olarak Türkiye'nin Münih Konsolosluğu ya toplantılara ev sahipliği yapıyor yada yapılan toplantılar konsolosluğun denetiminden geçiyor.

Münih Yabancılar Meclisi Başkanı bugüne kadar Kürdlerin yaptığı hiç bir etkinliğe katılmış değildir. Türkiye'nin resmi politikalarına ters düşecek yada Türkiye tarafından resmi olarak „lanetlenen halk grupları“ yani Ermeniler, Asuriler, Kürdler, Yünanlılar gibi topluluklardan vebadan kaçar kaçıyorlar.

Örneğin Yabancılar Meclisi tarafından her yıl düzenli olarak yapılan Westpark'taki şenliğe Kürd dernekleri ve kurumları katılmıyor. Bu yıl yapılan şenliğe ise hiç bir Kürd kurumu katılmadı.

Bugün Yabancılar Meclisi içinde bulunan bazı Türk kesimlerinin elinde imkan olsa Türkiye devletinin 30 yada 40 yıl önce Kürdlere uyguladığı politikaları Münih'te Kürdlere uygulayacaklar.

Ekim ayının son günlerinde Münih'te Yabancılar Arasında Irkçılığı konu alan 2 günlük bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda gündeme gelen konulardan biri de Türk ırkçıları olan „Bozkurtlar“ meselesiydi. Kürd Listesinde iki dönem Yabancılar Meclisine seçilen Memo Arikan bu toplantıda Münih Yabancılar Meclisi içindeki „Bozkurtlar“ meselesini gündeme getirdi.

Irkçıları bağrında barındıran bir Yabancılar Meclisi nasıl entegrasyona ve taleranslı bir topluma hizmet edebilir?
Bunun için Yabancılar Meclisi'nin kompozisyonu ve çehresi değiştirilmelidir.

Yabancılar Meclisi'ne Başkan olacak şahıs Münih'teki tüm yabancılara karşı eşit mesafede olmalıdır. Her hangi bir ülkenin yasalarını değil, Almanya Anayasasına bağlı olmalıdır. Yoksa birileri Münih'tede başkaları için 12 Kasım 2010'de Türkiye Mahkemesinin Dr. İsmail Beşikçi'ye bir makalesinde Qandil Dağı'nı Kürdçe'nin „Q“ harfiyle yazdığından dolayı 7,5 hapis cezası istemesi gibi tutuma girer.

Yabancılar Meclisi'nin daha sağlıklı, ırkçılıktan , tüm dinsel, etniksel ve cinsel ayrımcılıktan uzak bir zemine oturtulması için 28. Kasım'da Kürdler ve dostları seçim sandıklarına gitmeli ve Kürdistan Listesine oy vermeliler. Çeşitli beyinlerdeki tabuları yıkmak için Kürdistan Listesini seçmeliler.

Kürdler yaşadıkları ülkelerde karşı karşıya kaldıkları katliam ve ayrımcılıktan dolayı göçetmek zorunda kaldıkları ülkelerde de her türlü ayrımcılığa karşı en hassas bir çevreyi teşkil ediyorlar.

Bugün yaşadığımız şehir Münih'te de Kürdler, buradaki siyasal, kültürel ve toplumsal gelişmelere açıktırlar..
Kürdler çevrelerinde yaygın bir şekilde Almanya vatandaşlığına geçme ve bu topluma entegre olma bilinci var.

Konumuz Münih ve Münih Yabancılar Meclisi olduğundan buradaki Kürdlerin geniş bir kesimi buradaki gelişmeleri çok yakından takip ediyor ve aktif bir şekilde buranın siyasal yaşamına katıldıklarını vurgulamak gerekir.. Örneğin bugün Münih Şehir Meclisi'nde 3 Kürd asılı Alman bulunmaktadır. Gülseren Demirel(Yeşiller), Orhan Atman(Sol Parti) ve Yaşar Fincan(SPD) Belediye Meclisi üyeleridir. Almanya'nın diğer eyaletlerinde durum pek farklı değildir.

Aynı zamanda Münih Kürdlerinin büyük bir kesimininde çok ciddi problemleri de vardır.

Kürdlerin bu şehre gelişleri yeni değildir. Münih Kürdlerinin tarihi hala yazılmamıştır. Münih'teki yabancı kökenli vatandaşların entegrasyonuyla uğraşanlar mutlaka bu etnik ve dinsel grupların bu şehire gelişlerini ve geçirdikleri aşamaları incelemeliler. Yukarıda sözünü ettiğim „Yabancılar Arasında Irçılık“ toplantısının açılışını Münih Belediye Başkanı Christian Ude yaptı. Ude konuşmasının arasında Nazilerin „12 yıllık iktidarları hariç“ Münih'in çok eskilerden beri çok kültürlü ve çok renkli bir şehir olduğunu söyledi.

Münih'e renk veren göçmen gruplarından biride Kürdlerdir. Kürdler, Kuzey Kürdistan'dan geçen yüzyılın altmışlı yıllarında Münih gelen işçiler hariç, büyük oranda siyasal nedenlerden dolayı geldiler.
Örneğin 1923-1924 sömestrisinde Münih Üniversite'sine kaydlarını yapan Celadet Bedirxan ve Dr. Kamuran Bedirxan Kemalistler tarafından 1919 yılında idama mahkum olmuşlardı. Bilindiği gibi Celadet ve Kamuran Bedirxanlar 1919 yılında İngiliz subayı Binbaşı Noel ile birlikte Kuzey Kürdistan'da bir ayaklanmayı hazırlamak için uğraşıyor. Grubun hazırlıkları başarısızlık sonuçlanınca Malatya'dan geri dönüyorlar. Kemalistler iktidarı ele geçirdikten sonra Bedirxan kardeşler Münih'e sığınıyorlar.. Münih'te eğitime başlıyorlar. Botan Prensleri olan Bedirxanlar Münih'te açlıkla boğuşuyorlar. Bir yıl içinde 6 oda değiştiriyorlar. En sonunda Obermenzig ve Pasing'te kalıyorlar. Celadet Bedirxan oda kirasını ödemek için yedek takım elbisesini satıyor.. „Birca Belek“in sahipleri Bedirxanların Münih yaşamı tam sefalet içinde geçiyor. Hatta Bedirxan kardeşler gibi Münih'e kaçan diğer Osmanlılar Celadet'in Kemalistler tarafından idama mahkum edilmesinden dolayı kendisinden kaçıyorlar.
Sonuçta Kürd Prensi Celadet Bedirxan Kürdçe Latin Alfabes'ni hazırlamayı Münih'te başlıyor. Celadet bu şehirde
Kürdçe öğretiyor. Bilindiği gibi daha sonra Celadet Kürd siyasal ve kültürel yaşamında paha biçilmez bir rol alıyor. 1927 yılında kurulan Xoybun Sekreteri, Hawar ve Ronahi dergilerin sahibi ve yazırıdır. Dr. Kamuran Bedirxan'da Üniversite eğitimine Münih'te devam etti. Dr. Kamuran Bedirxan 1937 yılında „Der Adler von Kurdistan“ adlı romanını Almanca yazdı. Bu roman bir Kürd tarafından Avrupayi dillerden yazılan ilk romandır.. Daha sonra Dr. Kamuran Paris'te „ Ecole Nationale des Lanques Orientales Vivantes“ Kürdçe dersleri verdi. Münih'te geçen bu iki kardeşin Kürd edebiyatı, dili, siyasal yaşamına ve tarihine ilişkin verdikleri hizmetler burada saymakla bitmez.
Onlar Kürd diyasporasının öncüleri ve aynı zaman entegrasyunun doruklarıydılar.

Evet Bedirxan kardeşlerde bu şehirde geçtiler.

Sonuç olarak 28 Kasım günü Münih Kürdleri, hem baskı altına alınmak istenen „Kürd kimlikleri“ için ve hemde daha toleranslı, daha renkli bir toplum için Yabancılar Meclisi'ni adil ve demokratik bir zemine çekmek için oy kullanmalılar....

Mikail Canpolat

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.