Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 2 September 2012

Sizler de gözlemliyor musunuz bilemem ama İttihatçılar, medya alanında, yeniden sahnedeler. Hem de dayak yemeye başladıkları Ergenekon Operasyonları halen kimi mensuplarını içeride tutarken. Sanki o dayağı hiç yememiş gibiler.

Bu tip Türk içişleri bizim işimiz olmadığından bizi ilgilendirmez ama onlara görev verenler (ABD ve Almanya) Kürdistan'la da şu ya da bu şekilde ilgili olduklarından ne olup bittiğine dair fikir sahibi olmamızda her zaman fayda var.

Yaklaşık dört haftadır, dozu gittikçe artan bir şekilde, Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na yapılan 'Suriye ve PKK' eleştirileriyle başladı İttihatçıların yeni diklenmesi. Bu diklenme, yıllardır kendilerinden görmediğimiz tonda AKP Hükümeti'ne uzanmış durumda. Yılmaz Özdil gibi bir ırkçı AKP'yi PKK gerillaları önünde yenik bir iktidar olarak resmetmekte sakınca görmüyor (PKK'yi galip resmetsin, bunda mesele yok; AKP'yi bir Türk iktidarı olarak Kürdistan'da yenik resmetmesinden, uluorta dalga geçmesinden bahsediyoruz).

İTİHATÇILIK

Biliyoruz, bu İttihatçı çete Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran çete. Osmanlı yıkılırken iktidarda olan bunlardı. Atatürk ile (biz Kürdleri alavere dalavere ile kandırarak) bu devleti kuran bunlardı ve AKP iktidara taşınana kadar bir 'Balkan göçmenleri oligarşisi' ile bu toprakların her kaynağını sömüren yine bunlardı. AKP'nin gelmesiyle biz Kürdler açısından değişen birşey olmadı. Olsa olsa İslamcı Kürdler Türk İslamcılardan birşey beklememeleri gerektiğini anlamışlardır; anladılarsa.

Bu İttihatçılara bu devlet 1919'dan sonra İngilizler tarafından verilmişti. Bunu en iyi biz Kürdler biliyoruz. Ülkemizin yarıya yakını, hatta eğer Kerkük'te petrol bulunmuş olmasaydı yaklaşık dörtte üçü bunların egemenliğine bırakılacaktı. Yerlerinden edilen Yunanlıların, soykırımla onbinlerce yıllık ata topraklarında yok edilen Ermenilerin topraklarına yerleşip zenginleşenler bunlardı.

Bu aynı grup, hatırlamamız lazım, ABD'nin kendilerini değiştireceğini farkedince Rusya'ya yanaşmaya başlamışlardı. Kendilerini kurtaramamış, AKP ABD'nin yeni emir eri, Ergenekon operasyonları ile gardiyanlığını yaptıkları kodeste kendilerini mahkum bulmuşlardı.

YENİDEN SAHNEDELER

Şimdilerde yeniden gür perdeden sesleri çıkmaya başladı.

Kendi kendimize sorabiliriz, "ABD'nin AKP ile işi bitti de bunlara yeniden rol mü verecek?". Köpek hep köpektir ve kendine sahip arar. Bunlar kaç zamandır aç kalma korkusu taşıyan sahipsiz kalmış köpek gibiydiler. Kendilerine verilmiş olmasına alıştıkları etli kemikler uzun zamandır gözlerinin önünde dinci gruba gidiyordu hep. Rusya'ya yanaşmalarına imkan olmadığından (çünkü bunun cezasını halen ödüyorlar), acaba ABD'den bir işaret mi gördüler diye sormalıyız.

ABD KÜRDİSTAN KURAR MI

Bizim için Türk – ABD ilişkileri özel olarak ve sadece Kürdistan'ın bağımsızlığına giden yoldan dolayı önemlidir. Kürdistan'ın esareti zincirlerinin en güçlüsü Türkler tarafından tutulmakta ve Türk Devleti'nin varlığına en büyük destek de ABD'den gelmekte. Dolayısıyla;

1. Bu desteğin gevşemesini isteriz,

2. Olmuyorsa, ABD bu zinciri kimlerin eline neden veriyor diye bakar, anlamaya çalışırız.

Geçenlerde bir Kürd siyasisi "olan biteni ABD'nin hediyesiymiş" gibi sunan kimilerinin akıl bulandırdığını yazmıştı. Kimi kastettiğini bilmiyoruz ama ABD'nin Kürdlere gıdım sevgi beslemediğini herhalde en iyi biz kendimiz biliriz. Güney Kürdistan kadar ABD ihanetlerinden çekmiş başka insan topluluğu var mıdır yeryüzünde? Bunu her ABD ile ilgili yazdığımızda gündeme getirmek mi gerekir? Akılların bir köşesinde bir sağlam bilgi olarak durması yetmez mi? Bir Kürd örgütü bir dış güce bel bağlamadan, sadece kendi halk örgütlenmesine yaslanarak Kürdistan'ın özgürlüğü yolunda başarılar elde ediyorsa (ve bu zaten hem gözönünde olan hem de sürekli dile getirilen bir durumsa), bir de örgüt dışından birilerinin buna kalın harflerle değinmesine gerek olur mu? Kısası, buna gerek hissedilmemelidir. Yazarken kasıt bir farklı boyutu ele almak, gündeme getirmektir.

Bu kısa ama gerekli değinmeden sonra soralım: ABD'nin AKP ile işi bitti mi veya yakın dönemde bitecek mi? Suriye saldırısının öncü gücü olarak İttihatçılar mı devreye sokulacak? Tüm bunlar Güneybatı'yı nasıl etkiler?

ABD'NİN İTTİHATÇILARA NE İŞİ DÜŞER

Kendi görüşüm ABD'nin AKP ile işinin bitmediği ve yakın dönemde de bitmeyeceği yönünde. Yani biz daha uzun yıllar Tayyip Erdoğan'ın yüzünü görmeye devam edeceğiz.

Bir ihtimal İttihatçılara böyle bir 'yol verilmiş' olmasının sebebi bir konuda 'mızıkçılık yapan, laf dinlemeyen' AKP'yi hizaya getirmek olabilir. O maksada hasıl olana kadar bu İttihatçı köpekler sadece havlatılmaz, bazen ısırmalarına da müsaade edilir.

Şu da olabilir. İttihatçılarla yeni bir anlaşmaya gidilecektir (bunun ön gazı veriliyordur şimdi). Tayyip'in liderliğini kabul etmeleri karşılığında eskiden beslendikleri yağlı kemiklerin bazılarını yeniden kemirebilmelerinin önü açılabilir. Anlaşma, Suriye operasyonunda ön safta koşturmaları, medya güçlerini tümüyle buna kanalize etmeleri olabilir.

Veya üçüncü bir ihtimal olur ki olursa şaşmamak lazım gelir. PKK'nin Kuzey'de çok fazla ilerlemesini istemeyecek ABD, Suriye işleriyle meşgul tuttuğu AKP'nin dikkati dağılmasın diye Kürdistan cephesinde İttihatçıları görevlendirmek isteyebilir. Karşılığı yine andığım gibi bir çıkar paylaşımı olur.

Bunlardan başka aklıma gelmeyen bir şey de olabilir. Bilebildiğim, öngörebildiklerim bunlar. Bana en mantıklı gelenden başlayarak saydım. Her koşulda İttihatçılara ölümcül vuruşun yapılmayacağını, örgütleriyle birlikte sağ tutulacaklarını net bir şekilde anlıyoruz. (Bu aynı zamanda Kürd ve Alevi, Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu gidici de demektir.)

SEBEP

Gelişmeler Suriye ile ilgilidir. Tahminimce andığım ilk seçenek geçerlidir ve, ya AKP ABD'nin istediği birşeyi yapmak istememektedir, ya da tersine ABD'nin istemediği birşeyi yapmakta direnmektedir. Bu, Suriye'ye Türklerin saldırtılmasıyla ilgili olmalıdır.

Kendi görüşüm, ABD'nin niyetinin ta başından Suriye'ye resmi müdahale kapısını NATO anlaşması gereğince Türklerle açmak olduğu yönünde. Fikir değiştirmiş değilim. Bu kapıyı açarken Türkleri Güneybatı'ya fazla yaklaştırmayacaktır. Türklerin çok fazla değil hiç kazançlı çıkamayacağı bir oyun bu. Korkutularak içine sürüldükleri bir tuzak gibi. AKP, şimdi bu oyuna kendilerini fazlaca kaptırmış olduklarını anlamış olmalı.

Bir kere batağa saplanmışlardır. Bir Arap Alevi toprağı olan Antakya'ya o kadar Arap Alevi düşmanı adamı almış olan Türkler onları artık oradan çıkaramazlar da. Suriye'deki yangın daha uzun süreler yandıkça ister istemez Hatay'ın Araplarına da yayılacaktır. 1939'dan bu yana sindirilmiş bir şekilde yaşayan bu insanların topraklarına doluşturulmuş bunca literal, gerçek düşmana ne zaman ne şiddette bir tepki vereceğini bilemeyiz ama ateş ve barut misali yanyana uzun süre durmayacaklarını dile getirmek kehanet olmaz.

Bir anektodla bitireyim. Uzun yıllar önceydi. Yirmi yıla yakın olmalı. İskenderun'da genç bir Karaağaçlı Arap Alevi işadamı ile konuşuyordum. Kürd olduğumu öğrenince, "devlet sizle uğraşıyor olmasa şimdiye anamızı ağlatmıştı" demişti.

Global resimde Hatay, Suriye operasyonunda Lübnan kadar stratejik önemdedir ve Lübnan'ı boş bırakmayanlar Hatay'ı da boş bırakmayacaklardır. Hatay bir cephedir ve İttihatçıların yeni kalkışmalarına Hatay'da başlamaları sebepsiz olmamalıdır.

M. Husedin (@MHusedin)
[email protected]
http://www.rojevakurdistan.com/index.php/guendem/6596

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.