Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 21 March 2012

PS: bu yazi baska bir platformda yazilmis ama teknik sebeplerden dolayi o platformun kendisinde yayinlanma imkani olmadigi için buraya aktarilmistir.
...
pkk'nin kurd katili bir yapilanma oldugunu nerde ve hangi televizyon-gazete-universite- de yayinlayabiliriz bay gutbeddin zikkimindibiogullari?

nerdeymis bu kurdistaní kurumlarimiz?
hele bir adres verde gidip, ibrahim guçlunun dahi dile getiremedigi seyleri dile getireyim.. adres?
kurd1?
kurdistantv?
kurdsat?
rojtv?
hangisinde dillendirelim bay gutbettin zikkimindibiogullari?
ibrahim guçlu aslinda az bile soylemis sen ve senin gibi dev-shorbelere!

aile-içi-sorunlarmis!
bre bre!
bilmeyen de diyecek ne yazar ne yazar!
uleng kurdistantv'ye gitsen hemen kovarlar,,
kurd1'e gitsen hemen kovarlar veya korkudan seni veya gideni kapidan dahi içeri sokmazlar..
roj tv'ye senin gibi insanlarin gidip aile-içi-sorunlar'i tartismasini CANI-I GONULDEN isterim!!
gitte suratina ne alacagini gor hisset ve duy!
,,,
ne_nas

Bir dosta nasihatim, T.C. devletine kendini şikâyet etme   21 Mart 2012    Kutbettin ÖZER [email protected] Gazeteci ve yazar     Biz PKK ve diğer tüm Kürt veya Türk örgütlerin ne yaptıklarını kuşağımız zamanında hepsini biliyor ve içinde yaşadık. Devrimci ve demokrat tarafların birbirlerini öldürmeleri, devrimci kültürsüzlüğü yüzünden, devrimci ve insanlığı anlamayan ve devrimci ahlakı içinde yoğrulmayan toy örgütler teorik bir kelime yüzünden birbirlerini korkutuyor, yaralıyor ve öldürtüyorlardı. Bu kirlilikte elini bulaşan derin devlet, Türk ırkçılar, Türk solu ve Türk sağ görüşlü milliyetçi ve faşist örgütler suçluların ortağı idiler.   Alevi, Suni kesimlerin arasına nifak sokan Türk devletin yandaşları ve derin devletin kanatlarıydılar. Varto’da Alevi ve Suni çatışmaları; Alevi ve Sunilerden oluşan işbirlikçiler devlettin İstihbaratlarından maaş alıyorlardı. İstihbarat kimden alıyor, devletten. Erzincan’da da Alevi ve Suni çatışmalara zaman zaman yer verilirdi. O zaman mahalle çocukları mahallenin sokaklarında geçemiyorlardı. Maraş katliamını kim yaptı ve hangi örgütler bu katliamı direk veya endirekt olarak katliam planlarını destekleyerek olayı gerçekleştirdiler.   Olayı gerçekleştiren ön planda kimdi, devlet. Devletin Mit’i MHP ile her zamanki gibi işbirliğinde idi. Ergenekon üyesi TİP genel Başkanı Doğu Perinçek’in eli de içinde olmakla beraber katliamı planlayanlarla birlikte Kahraman Maraş katliamını kana boyadılar.   Sıvatsa Madımak Otelde birçok aydınları, sanatçıları yakan, Muhsin Yazıcıoğlu’nun desteği ile oteli yakıp insanları katlettiler. 27 Mayıs olayları, 1977 Bir Mayıs katliamı, 28 Şubat darbesi, 12 Eylül darbesi ve Abdullah Öcalan yakalanma darbesi v.s.   Silahlanan Kürt örgütü Ala Rızgari Örgütü 12 Eylül gelmeden evvel, Örgütün cephanesi vardı. 12 Eylül Askeri darbenin geleceğini tahmin ediyorduk, ama ne zaman olduğunu kestiremiyorduk. Adını vermek istemiyorum, Kürt örgütlerin arasında son bir Birlik antlaşması vardı. Bu cephe anlaşmasında Sn. İ. Güçlü de vardı. Silahı eline almadı ama silahı yoldaş arkadaşların eline verdi ve Güney Kürdistan topraklarında birkaç yüze yakın Ala Rızgari Peşmergeleri harekete geçmişti. Başında da H. Y. Vardı. Ala Rızgari’nin Merkez Organı Suriye’de mekik dokuyordu. Örgüt örgütlülükten uzaklaştıktan sonra İ. Güçlü bugünkü gibi tek başına durmadan yazı yazıyor ve onu bunun hakkında değerlendirmeler yaparak vaktini geçindiriyordu.   Ala Rızgari daha canlı iken, ben Avrupa’da Almanca birkaç sayı Bülten-Dergisini yalnız başıma çıkartmaya çaba veriyordum. Bunun yanında işimin haricinde ikinci bir işte çalışarak Ala Rızgari’nin dağınık yazılarını birleştirip Broşür basıyordum. Avrupa’daki yoldaşlar mülteci olduklarından dolayı maddi sıkıntısını çekiyorlardı. Bunun için yükün masraflarını karşılamak zorundaydım. Berlin’de basını üzerine alan arkadaş K. B. dergileri hasıraltına alarak sakladı ve örgüt mensuplarına dergiyi bastık ve dağıttık dedi. Ben ve H. S. , A. Y. Derginin çıkıp çıkmadığına dair Berlin’de K. B’nın evinde misafir olduk. Arkadaş H. S. Evi dolaşınca duvarın dip köşesinde, karanlık bir yerde üst üste yığılmış ve dergilerin basına verilmek istenen kopillerini gördük. Her şey orada bitti ve evimize döndük. Tahmin edersem İ. G dergiler hakkında bilgilendirilmişti.   Sn. İ. G. İnsan katliamını sadece tek örgütlülükte arayamaz. Birincisi; Türk devleti, PKK ve diğer Kürt solun ne kadar insan canına kıydıklarına dair listeye alması gerekirdi. İkincisi; Türk sol hareketin Kürtlere oynadıkları oyunlarını da yazacaktı. Kürt örgütleri kurulduğundan beri Türk Mit’lerin içimize sızdıklarını her birim tahmin etmek zorunda. İstanbul’da evimde beslediğim ve cebine para koyduğum kişi, Hilmi Kavaklı (gerçek ismin olup olmadığı hakkında bilgim yok) denilen alçak, Davutkışla’da tutuklu olduğum dönemde karşı karşıya geldik ve şaşırdım kaldım. Dost, İ. G. Dönemdeki gelişmelere önem verir ve İ. G. Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesine büyük katkıları oldu ve hala bireysel olarak etkinlikleriyle mücadeleye devam ediyor. Sonuç olarak örgütsel alanda başarısızdır, bugün yazdığını yazar, yarın yazdığı yazıya karşı gelir. Bizim İbrahim de böyle bir mizaca sahip.   Her kesin yanlışlarını gördüğü kadarıyla kendi yanlışlarını da bir o kadar görse, kitlelerin ve toplumların bireyi olabilir. Kendi yaptıklarını görmediği müddetçe ne bir örgütün iyi bir elemanı ve ne de toplumun malı olabilir. Bu hataların yüzünden bir taşı diğer taşın üzerine koyamaz. Ama sürekli yazılar yazar. Cesurlukta cesurdur, kariyerci ve misyonun üzerine başka misyonu istemeyenlerden biridir. Bugün bir örgüt kurar, yarın karşı gelir, arkadaşların ayrı konseptlerine pek saygısı yoktur Bu sebeplerden dolayı kendisinde biraz da Apo gibi tek düşünce tavrı var. Sabit bir ideolojisi yoktur, dağınık, birikimli bir homojene sahiptir. Başarılı olanı kıskanır, hep benim ve ben konuşurum, toplumda, örgütte etkileyici olabilir ama uzun zaman sonra kendi sinesine çekilir ve kriterci olur. Zevkle karşı cepheleri eleştirmekle uğraşır. Kürdistani düşünür ve ulusalcı yanı güçlüdür.   Kuzey Kürtlerin görüşmelerinde her defasında siz de vardınız. Apo ile sürtüşmeleriniz olduğu halde Apo’yu gördüğünde sarmaş, dolaş olurdunuz. O zaman da Apo’nun kim olduğunu iyi biliyordunuz. PKK’nın savunmaları başından beri belli idi. Doğu Perinçek’le, Dr. Yalçın Küçük’le kol kola gezerken de biliyordunuz, değil mi?   İ. Güçlü şahsı adına medyalarda bulunayım adım olsun ve keskin Apo karşıtı olayım derseniz yanılıyorsunuz. Sırf Arap, Fars ve Türk medyalarında bulunup tartışayım derseniz yanılıyorsunuz. Tartışılıyorsa, Kürtlerin haklı taleplerini TV. Ekranlarında nasıl etkileyebilirim düşünürü olmak önemlidir. Kimse size gitme demiyor, git ama Kürt Aile sorunlarını Kürtlerle çözmeyi öğren… Dikkat ediniz, Dersim’li Kemal Kılıçdaroğlu CHP’de Kemalizm ideolojisi çerçevesinde hortlanıyor. Kulağının köşesinde bile Kürdistan geçmiyor ve devlet ideolojisini bal gibi kullanıyor. Birçok Kürtlerimiz de Türk egemen siyasi partilerinde çalışıyorlar. Bu tiplere, teslimiyetçi, hain, itirafçı, inkârcı dedik. Sizin yazdıklarınızın eleştirilere bir şey demedik ama liste halinde PKK’nın cinayetlerini T.C devletin Mit’ine şikâyet ettiğinizde, T.C. devletin katliamlarını bir köşede bıraktınız. Sanki devlet bunları bilmiyor mu, hem de en alasını biliyor. Devlette bir Kürt aydının dilinden ve kaleminden itirafları bekliyordu, nitekim niyetleri yerine geldi ve siz de bir itirafçı olarak itiraf listesini Türk MİT’e verdiniz. Burada bir Kürt olarak siyasi tavrınızı, devletin Kemalizm ideolojik yapısına hizmet etmiş oldunuz. Sizin vermiş olduğunuz şikâyet raporu istihbaratın dosyasına işlendi ve ABD’nin gizli istihbaratların eline geçti ve değerlendiriliyor. Sayenizde Kürt kartı biraz daha kabarmış oldu.   Kürt medyalarında âşık Sevdalılığınızı koruyorsanız ulusalcı kahraman olursunuz. Yoksa başka bir yöntemle sadece PKK’nın katliam yaptığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Türk devletin en iyi demokrat bireyleri, kurumları başkalarına yar olamadığı gibi ne size ve ne de bizlere yar olmaz. Bağımsız bir aday olarak, Kürdistan-i Aile sorunlarını; HAK-PAR, da, KADEP’te, BDP’de ve KANDİL alanlarında tartışabilirsiniz. Bizlerin alanları, Kürt ve Kürdistan’daki kurumlardır, diğer gayri meşru kurumlar bizi bağlamadığı gibi ısındırmaz. Ulusalcı kurumlarımızdan kopukluğumuz varsa, hiçbir Kürt kurumu ile bağlılığımız yoksa demek ki Kürt ve Kürdistan sorunundan da kopmuşuz anlamına gelir. İnsan tek başına kaldığında sığınma alanını zehirli yılanın yanında görmektense, evin sinesine çekilmek en doğrusu olur.   PKK’nın yaptıklarını ve solcuların yaptıklarını bir de arkamıza baktığımızda, Türk devletin işlediği bütün suçlarını üst üste koyduğumuzda;   Kürtler, Osmanlı döneminden beri KUKM de hatalar işlemeye çalıştılar. Kürtler, Modern ve Global gelişmelerde de aynı elleri taşın altında çıkartmak istemiyorlar. Biri yapıcı, diğeri yıkıcı ötekisi tenkitçi-kriterci (kıstas) ve dağıtıcı olmakla yükümlü sorumluluklar mücadele ediliyor. Süleyman Demirel; Kürtler 29 kez isyanlarını nasıl bastıksa, 31. kez olursa yine basacağız demişti. İşte burada Kürtlerin birliklerin olmayışı, Kürtlerin demokratik ve milli mücadelesinde istikrarsızlık olduğundan dolayı başarısızlık devam ediyor. Siz bir avukatsınız, birkaç avukatlarla bir komisyon oluşturur, elinize bir dosya ve tarihin dönemlerinde işlenen tüm cinayetlerin listelerini hazırlar ülke içinde ve ülke dışında sorunları çözebilecek kuruluşlara verebilirsiniz. Bu göbekte Kürtlerin ve devletin işlediği tüm cinayetlerini açığa çıkartıp etkileye bilirsiniz.   Sadece PKK’nın yaptığı katliam hakkındaki şikâyeti, Katliamcı devlete bildirmek şaşırtıcıdır. Kimi kime şikâyet ediyorsunuz? Örneğin; T.C. Başbakanı R.T. Erdoğan, 1937 Dersim katliamından dolayı devlet adına özür diledi ve sonra devletin katledilmesi devam etti, değişen bir şey oldu mu? Hayır!... Sadece bir veya iki makale ile kendinizi boşadınız, bu öfke bitti mi, hayır. Uludere olayı hala devletin güvenliğinde yalan, dolan ile gerçek yansıması alt üst ediliyor. AKP bu işin bilincinde ve kimin yaptığını da iyi biliyor. Madem o kadar yetkin ve katliama karşıydınız neden şikâyet mektubunuzu A.İ.H.M’ye, BM’lere, Uluslar arası İnsan Haklarına ve başka yerlere baş vurmadınız?   Bana dönüp soracak olursanız, ‘’Sen’’ ne yaptın?   Ben burada tahmin etmediğin derecede görevimi yerine getiriyorum, şikâyet mektuplarım ve görüşmelerimde çok fayda gördüm ve yapmaya da devam edeceğim. Öfkemi sadece bir tarafa değil, insanlık namına katliam nereden gelirse gelsin o katliamı kınar ve duruşumu korur, ama düşmanıma şikâyetimi asla ve asla yapmam. Kürt Aile birliğinin politikasını ulusalcı olarak her yerde korumaktır. Kürt ve Kürdistan sorunun hassasiyetini bütün çıkarların en üstünde tutar ve korumaya çalışırım.   Bizler birer aracız, gidişimiz var dönüşümüz yok. Yeni gelecek kuşakların armağanıyız onlara en modern çağı ve uygarlık medeniyetini onlara bırakmalıyız. Kin ve nefretten bir şey çıkmaz, Dikkat ediniz, yalnızlaşıyorsunuz. İmhacı ve inkârcı devletin hiçbir basın, yayın organları bize samimi değil. Biz Kürtler, bir kürdü öldürme ile infaz ediyorsak bilmiş olalım ki, bu infaz da Türk devletin örgütlediği bir infazdır.   Hedefimiz; Kürdistan coğrafyasında tek Kürdistan Bayrağı, Ulusal Marşımız EY REQİP ve Kürt halkın kendi kendini idare etme Anayasasıyla sistemini kurup asayiş bekçileri olan Polisi, Jandarması, ordusuyla korunmalıdır.

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.