Lanetin, nefretin, öfkenin ve ölümün sürüngen bir yılan gibi sessizce pusuda beklediği o günlerde yazar, karanlığın en diplerinde mistik rüyalar görmeye başlar. Her rüya yeni bir acının başlangıcı ve yeni bir varoluşun da kapılarını aralamaktadır.
Kuşkusuz yazar, insan olmanın bilinciyle hem yaşadığı topluma hem de insanlığa önemli göndermeler yaparak, onları amaçlarını gerçekleştirme konusunda bir kez daha düşünmeye ve şahit olmaya çağırır. İnsanın karanlık gerçeğini yüzümüze çarpan bu roman farklı imgelerle de olsa yaşanmış bir gerçekliği öznel bir üslup çerçevesinde dile getirmiştir.
Kuşkusuz burada anlatılanlar tüm bu gerçeklerin sadece bir kısmıdır. Kötücül duyguların çepeçevre kuşattığı insan zihninin içinde bulunduğu zaaf onu kendi iç dünyasına hapsetmiş ve istenmez sonuçlara sürüklemiştir. Sınır tanımayan belleğin yaşattığı bir travmanın, insan psikolojisinde bıraktığı derin hislerin bir an için nasıl canileştiğini ve kendi gerçekliğini unutturduğuna önemli bir kanıt sunar. Bilincin bütün direnişine rağmen zihinlere çakılan çivilerden kurtulamamanın acısıyla debelenen bir hayatın böylesi bir hakikat karşısında çaresizliği unutulmazdır.
Bambaşka duygularla süslenmiş bir geleceği yaşama sevinciyle, geçmiş yaşanmışlıkların dayanılmaz güzelliğiyle bir gerçeğe tutunabilmenin hayaliyle yanıp tutuşan bir yüreğin çırpınışları, onu bu varlık âleminde yeniden yaratır. Aynı hayaller, aynı düşler ve aynı amacın bütünleştiği bir anda her şeyin tersinden akmasıyla yoldaşlığın nasılda hiçleşerek karabasan korkuya dönüştüğüne dair izler bulmak mümkün. İnsanlar geçmişlerini geleceğe ışık tutar mantığıyla bilmek zorundalar. Bu açıdan yazar, bizi yaşadığı bu sürece ilişkin hakikat ile yüzleştirerek insan olmanın dayanılmaz gerçekliğiyle buluşturur. Yaşamak ölmek kadar zordur ve ruhumuzu kemiren ölüm, zaman zaman bir kurtuluş duygusu olarak çıkar karşımıza. İnsanı insan yapan erdeme, fedakârlığa ve merhamete yer yoktur bu dünyada. Var olmak ya da yok olmak iki dudak arasından çıkacak birkaç kelimeye bağlıdır.
Tam burada yazar insan olup da merhametini yitirmiş herkesi zaman tünelinden geçirerek gerçeklik duvarına çarptırır ve İnsan onurunun hiçe sayıldığı böylesi bir zaman ve mekânda kendisiyle ortak kaderi paylaşan yüzlerce yaşanmışlığı çarpıcı ifadelerle dile getirir. Lanetin, nefretin, öfkenin ve ölümün sürüngen bir yılan gibi sessizce pusuda beklediği o günlerde yazar, karanlığın en diplerinde mistik rüyalar görmeye başlar. Her rüya yeni bir acının başlangıcı ve yeni bir varoluşun da kapılarını aralamaktadır. Kuşkusuz yazar, insan olmanın bilinciyle hem yaşadığı topluma hem de insanlığa önemli göndermeler yaparak, onları amaçlarını gerçekleştirme konusunda bir kez daha düşünmeye ve şahit olmaya çağırır. Her yaşanmışlık yeni bir varoluşun kodlarını yaratır.
Bizim için önemli olan bu kodların izlerini sürdürmek ve onların yaşantımızda bırakacağı kalıcılığı bulmak olacaktır. Nitekim elinizdeki bu kitap ısrarla kapımızı çalarak bizi kendisiyle yaşama, ölüme ve yeniden var olmaya dair rasyonel bir ilişki kurmaya davet etmekle kalmaz, aynı zamanda hafızalarımızda bizleri kuşkulu bir geleceğin beklediğini haykırır. Bu kitap 15 Ocak 2012 tarihinde doz yayınları tarafından Türkiye’de yayınlanacaktır.
Kitabi isteme adresi: [email protected],
[email protected],
[email protected]
KONTRA OLUSUMUN IÇINDE YER ALMIS VE HALEN ALAN HERKESE!