1943 yılında Van nın Özalp ilçesinde kaçakçılık yaptıkları gerekçesi ile 33 Kürt köylüsü Faşist-sömürgeci Türk devletinin ordusunda orgeneral olan Mustafa Muğlalı tarafından topluca imha edilerek soykırımcılık yapıldığından,Ahmet Arif, 33 Kurşun başlıklı şirinde;”Pasaporta ısınmamış içimiz,budur katlimize sebep suçumuz” demekteydi.Türk tarihindeki genel ve lokal soykırımlar devletin merkezi politikası ve resmi ideolojisinin bir sonucu olduğundan,Orgeneral Mustafa Muğlalı nın insanlık suçu oluşturan eylemine rağmen, isminin kışlalara ve işhanlarına verilerek sahiplenildiği bilinmektedir.Kürdistanlıların içlerinin pasaporta ısınmamasının sömürgecilikten kaynaklanan iki temel nedeni vardır.Birincisi;Kürdistanlıların Ülkesi Kürdistan, kendi halkının rızası dışında bölünüp çevredeki işbirlikçi sömürgeci devletlere paylaştırıldığından,Kürdistan ulusu pasaporta ısınamamaktadır.Kürdistan ulusuna; ülkesinin bir yerinden değer biri yerine geçerken,pasaport kullanmak durumunda bırakılmak tuhaf gelmektedir.Sömürgeci Türk devleti için” kaçakçılık olan eylem”,Kürdistan köylüsü için Ülkesi Kürdistan nın bir yöresinden, diğer bir yöresine giderek alışveriş yapmak algısıdır.İkincisi;Kürdistanlılar,sömürgecilerin kaçakçılık olarak nitelendirildiği alışveriş eylemlerinin sonucunda hapis,para cezası ve katıl edilebileceklerini öngörmesine rağmen,ülkelerini gasp etmiş sömürgeci devletlerin sömürge ekonomisinin doğurduğu zorunluluk sonucunda,50 bin lira kazanmak için bu risklerin tümünü üstlenmeye mecbur duruma da sokulmuş bulunmaktadır.Sömürgeci Devletlerin metropollerindeki zenginlik,Kürdistan nın yoksullaştırılmasının ürünüdür.Kürdistan,sömürgeci devletlerin mal ve sermaye ihraç ederek yan bir Pazar olarak kullandıkları,yer altı yer üstü zenginliklerini kendilerine taşıdıkları,emekçilerinin emeğini en ucuz şekilde sömürge ekonomisine artı değer transferi yaptıkları için,bütün zenginliklerine rağmen ulusu ile birlikte yoksullaştırılmış bir ülke durumundadır.Türkiye, bu nedenler ile sömürgeci bir devlet iken,Kürdistan günümüzde dahi klasik sömürge durumundadır.Klasik sömürgecilik; soykırım yapmaksızın kurulamaz ve soykırımlara devam etmeksizin sürdürülemez.Sömürgeciliğin doğurduğu ağır yoksulluk,Kürdistanlıların eli bin lira için yaşamını verme riskini üstlenmesine yol açmaktadır.İşte sömürgeciliğin doğurduğu bu sonuç nedeni ile 2011 yılının son günlerinde,büyük çoğunluğu çocuk yaşta bulunan 36 Kürt köylüsü de soykırım eylemine maruz bırakılmış bulunmaktadır.Türk devletinin genel kurmay başkanın ve başbakanlarının basın açıklamalarına bakıldığında ise,şekli bir pişmanlık veya özür deyimi dahi görülmemektedir.Türk devleti yaklaşık yüzyıldır, Kürt köylüsünün bu alışverişi yaptığını,bütün geçiş noktaları ile bilmektedir.Bu durumda eylem bilinçlidir. Faşist, sömürgeci ve emperyalist Türkiye nin 2011 yılının son günlerinde Mustafa Muğlalı türünden diğer bir lokal soykırımı gerçekleştirmesinin politik nedenleri bulunmaktadır.Türk devleti,Kürdistan nın Güneyini ve Suriye nin sömürgeciliği altında bulunan Batısını işgal etme ve bir tampon bölge oluşturma hazırlığı içerensindedir.Türk devletinin işgal ile tampon bölge oluşturmadaki amacı, Suriye ye yönelik bir eylemde bulunmak değildir.Türk devleti Kürdistan’ın ve Kürdistanlıların önünü almaya yönelmektedir.Güney Kürdistan dan sonra,Suriye nin çözülmesi ile birlikte Batı Kürdistan da da bir Kürt iktidarının ortaya çıkmasının küvetle muhtemel olması,ikisinin birleştirilmesi veya Doğu Kürdistan nın da aynı süreci izlemesi karşısında,sömürgeci devletlerinin Kürt çemberi denilecek bir kuşatma altına girerek, kendi egemenliği altındaki Kürtleri dahi kontrol edemez duruma düşeceğini hesapladıklarından,müdahale etmek istemektedirler.Batı Kürdistanlıların Suriye nin çözülüşü ile birlikte,karakollara önce girerek silahları toplamaları ve kimseyi alana sokmamaları gerekmektedir.Aksi takdirde Suriye Başçılarının yerine iktidara gelebilecek bugünkü Arap muhalefetinin de aynı sömürgeci zihniyet ve pratikle kendilerine yaklaşacaklarını ve hiçbir şey elde edemeyeceklerini bilmek zorundadırlar.Sömürgeci Türkiye de, bir taraftan sahte “açılım” söylemleri ayyuka çıkartılırken, diğer taraftan da Demokratik Cumhuriyetçilere yönelik olarak yapılan operasyonlar tüm hızıyla birlikte sürdürülmektedir.Ortadoğu nun ve Balkanların merkezinde bulunacağı bölgesel savaşların çıkması kesin iken,bu bölgesel savaşlarda ABD,İngiltere,Fransa,Kanada,İsrail merkezli ittifaka karşılık olarak;Rusya ve Çin nin istedikleri taviz ve güvenceleri almamaları durumunda; İran ve Suriye gibi devletlerin yanında savaşa dahil olmaları üzerine,üçüncü dünya savaşının da çıkması da küvetle muhtemeldir.İşte asgari düzeyi bölgesel bir savaş olan ve azami düzeyi de 3. dünya savaşı olabilecek bir uluslararası çatışmanın kapıda durduğu,Kürdistan da operasyonlara hız verilmiş bulunduğu,sömürgeci Türk devletinin Kürdistan nın batısına ve güneyine yayılarak işgalci bir güç olarak tampon bölge kurmaya yöneldiği bu süreçte,Kürdistan nın Kuzeyinde halk kitlelerinin bütün kesimleri ile sindirilerek teslim alınabilmesi için, Uludere soykırımı gerçekleştirilmiştir.Ayrıca Faşist Sömürgeci Türkiye,bugüne kadar “siyasi suç” diye nitelendirdiği eylemler dışındaki eylemlerin peşine düşmeyen, yada düşemeyen bir devlet durumunda iken,36 Kürt köylüsünü savaş uçakları ile topluca imha ederek,Kürdistan nın Kuzeyindeki her türden eylemin peşine düşeceğini göstererek,esasen bütün alanlarda iktidarını alternatifsiz olarak yeniden yerleştirme ve göstermeye başlayarak,siyasi çalışma içerisinde bulunmayan Kürdistanlılar da dahil olmak üzere bütün kesimleri sindirerek teslim almaya yöneldiğini ilan etmiş bulunmaktadır.Sömürgeci ve faşist Türk devletinde bir yanı ile iktidardan indirilmiş olmalarına rağmen, devletinin içerisinde iktidar mücadelesine devam eden İttihatçı-Kemalist kanada tabi kontraların, ittifak ilişkisi içresinde bulundukları İran molalarının ve Suriye Baas rejiminin kontraları ile birlikte,söz konusu toplu imha eylemini bir provokasyon çerçevesinde gerçekleştirerek,yada gerçekleşmesine yol açarak Türk ordusu aracılığıyla yeniden iktidar olmak açısından gerekli ortamı yaratmayı hedeflemiş olmaları da ihtimal dahilindedir. Sonuç itibari ile nerden bakılırsa bakılsın, yüzyıla yakın bir zamandır Türk devletinin bilgisi dahilinde yapılan alışveriş olayını termal kameraları,insansız hava araçları ve muhbirleri ile izlemekte oldukları aşikardır.Bu durumda 40 köylü ile önlerinde yol alan 70 yük hayvanlarını görebilecek öküzlerin bile,Kürdistan nın doğusundan Kuzeyine doğru gerillaların geçiş yapmakta olduğu sanısına kapılmayacağı da aşikardır.Faşist sömürgeci devletin,bütün sınır boylarını ve güzergahları kontrol etmek için soykırım yaparak,alışveriş ilişkisine son vermek istediği,sosyo ekonomik ilişkiyi ortadan kaldırmaya yöneldiği aşikardır.Türk genelkurmayının ve başbakanının basın açıklamalarına bakıldığında da, en ufak çerçevede ve şekli dahi olsa herhangi bir pişmanlık veya özür deyimine de rastlanmamış olduğu, askerlerinin reflekslerini kontrol etmek istemedikleri anlaşılabilmektedir.Yani toplu imha eylemi;bir kaza neticesinde ortaya çıkmış değildir.Bilinçlidir,kasıtlıdır,özetlediğimiz politik nedenler ile gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.Nerden bakılırsa bakılsın,36 insanımızın Şırnak Uludere de toplu imha sürecinden geçirilmiş bulunması,1948 yılında Birleşmiş Milletlerde kabul edilen Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması İçin Uluslararası Soykırım Sözleşmesinin 2 ve 3. maddelerine göre soykırımdır,insanlık suçudur.Yerel ve uluslararası palanda da olay bu çerçevede ortaya konulmalı ve bütün sorumluların bu insanlık sucundan cezalandırılarak teşhir edilmeleri sağlanmalıdır.31 12 2011 Devrimci Demokrat Avukatlar Grubu Sözcüsü Avukat Medeni Ayhan