Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 23 February 2011
‘İyi Kürtler’, ‘kötü Kürtler’ / Nuray Mert
BDP’nin ‘iyi Kürtler’i temsil etmediğini istediğiniz kadar söyleyin, bugünün ‘vatanperwer’lerini keşfetmeniz, BDP’nin temsil ettiği siyasal hareketin sonucu oldu. Geldiğimiz noktada, Kürt meselesine ilişkin olarak, eskisinden farklı terimlerle, ama aynı mantık ve taktiklerle gidilecek yol kalmadığını fark etmekte fayda var.

ABD, 11 Eylül sonrasında, ‘radikal İslam’ı, ‘yeni düşman’ ilan etti. Yeni savaş stratejisini, ‘İslami terörle mücadele’ olarak belirledi. Bu mücadelede ‘iyi Müslümanlar’ı ‘kötü Müslümanlar’ ile savaşa davet etti. Bu tabir, ABD’nin yeni savaş stratejisini sorgulayan ‘İyi Müslüman, kötü Müslüman’ kitabının yazarı Mahmud Mamdani’ye ait.
Aslında, bu strateji yeni değil, tüm iktidarlar, tüm emperyal güçler tarih boyunca karşılarındakini hep, kendi içinden ayrıştırarak baskılamanın, sindirmenin, yok etmenin, çeşitli yöntemlerini buldular, denediler, kullandılar. Kürt meselesi ile baş etmenin yöntemi de öteden beribenzer taktiklerle yürütüldü. Önce Kürt feodal güçleri ile ittifak edildi, bu ittifak uğruna, bölge halkı bu zalimlerin zulmüne terk edildi. Sonra, Kürt burjuvazisi ile, koruculuk sistemi ile yola devam edildi. Silahlı Kürt siyasal hareketi ‘terör’ diye kestirilip atıldı, sorun, ‘terörle mücadele’ yöntemleri ile çözülmeye çalışıldı. Bugün gelinen noktada, aynı strateji, yine ‘terörle mücadele’ çerçevesinde ve Kürt siyasal hareketine eleştirel yaklaşanlar üzerinden sürdürülmeye çalışılıyor. ‘İyi Kürtler’e, ‘Vatan Perwer’ Kürtlere, bu hareketi baskılamak rolü yükleniyor.

Kürt siyasal hareketinin sorunları var
Siyasal parti olarak BDP tarafından temsil edilen Kürt siyasal hareketinin, kendine ilişkin sorunları aşikâr. Bu sorunlardan söz etmekten, bu zamana kadar hiç imtina etmedim. Ancak, gelinen noktada, asıl mesele, bu sorunlara işaret etmenin ve eleştiri yöneltmenin ötesine geçti, bu hareketi baskılamanın aracı halini aldı. Doksanlı yıllarda yükselen İslamcı siyasal hareket de, son derece sorunlu ve eleştiriye muhtaç idi. Ancak, o zaman da, İslamcı siyaseti eleştirmek, baskılama politikalarının bir aracı olarak kullanılıyordu. En ufak bir eleştiri veya özeleştiri, ‘bakın bunlar ne berbat, ne kötü adamlar!’ demeye vesile ediliyordu. Bu kaygı ile, özellikle 28 Şubat döneminde, siyasi ahlak anlayışım (buna ‘politik doğruculuk’ da diyebilirsiniz) gereği, bu harekete dair eleştirilerimi öne çıkarmamaya özen gösterdim.
‘Olmaz böyle şey!’ demeyin. Her şeyi, her zaman eleştirme hakkımızı kullanmak gerekir, ancak, siyasi ahlak kaygısı taşıyanların, eleştirilerin veya özeleştirilerin, baskılama, sindirme aracı olarak kullanılması konusunda duyarlı olması beklenir. Bakın ‘Büyük Türk Demokratları’, artık iktidarını pekiştirmiş olanlar için bile, ‘demokratikleşme sürecine halel gelmesin’ kaygısı ile eleştiri haklarını nasıl saklı tutuyorlar. Oysa, sopayı eline almış olanların eleştirilmesi başka şey, bu sopanın altında ezilenlerin eleştirilmesi başka şey. Tüm eleştiri hakkının iktidar dışında kalanlar için kullanılmasının, herhangi bir iktidarın baskılama aracı haline gelmesi işten bile değildir.

Dünkü ‘iyi Kürtler’, bugünkü ‘iyi Kürtler’
Bugün, BDP tarafından temsil edilen Kürt siyasal hareketi’ne karşı eleştirilere bir de bu açıdan bakılması gerektiğini düşünüyorum. Dün, ‘iyi Kürtler’, Kürtlükten söz etmeyen, hiçbir konuda baş ağrıtmayanlardı. Bugün ‘iyi Kürtler’, ‘Kürt meselesine iktidar perspektifinden bakan Kürtler’, maalesef değişen sadece bu oldu. Sıkça gündeme getirilen, ‘BDP, zaten Kürtleri temsil etmiyor’ tezi de aynı kapıya çıkıyor. BDP’nin ‘iyi Kürtler’i temsil etmediğini istediğiniz kadar söyleyin, bugünün ‘vatanperwer’lerini keşfetmeniz, BDP’nin temsil ettiği siyasal hareketin sonucu oldu.
Geldiğimiz noktada, Kürt meselesine ilişkin olarak, eskisinden farklı terimlerle, ama aynı mantık ve taktiklerle gidilecek yol kalmadığını fark etmekte fayda var. Bu mantık ve bu taktikle yola devam etmekte ısrar, zaman kaybı ve tüm Türkiye için ağır bedeller ödemeye devam etmekten başka sonuç vermeyecek. Bu kafada gitmek yerine, BDP’nin temsil gücünü demokratik siyasal çerçevede güçlendirecek adımlar atmak çok daha anlamlı olurdu. Bu konuda en önemlisi, BDP’nin, yüzde on seçim barajı ile zorlanmasına son vermek olacaktı. Yüzde on seçim barajını kaldırmak, sadece Kürt meselesi için değil, Türkiye’de, genel olarak, demokratikleşmenin olmazsa olmaz koşulu. Ama, en çok da Kürt meselesinin demokratik çerçevede çözümü açısından büyük önem taşıyor. Dahası, seçim sonrası vaat edilen yeni anayasayı, ‘kötü Kürtler’i hesaba katmadan yazmaya kalkmak büyük sorun olacak.
Tüm bunları söylemişken, yazar Mehmet Metiner’e ilişkin suikast teşebbüsünden söz etmemek olmaz. Hangi hareket olursa olsun ve kimi hedef alıyor olursa olsun, hafife alınacak tarafı olamaz. Tam da bu nedenle, bu olayın da ‘kötü Kürtler’ siyasetinin bir parçası olarak dolayıma sokulmasını en başta Metiner’e haksızlık ve talihsizlik olarak görürüm. Kendisinin de bu kaygıyı taşıyacağından eminim.

emperyalistler iyi seyleri kotu seylere karsi kullanirlarmis vs vs Tc sistemi abdo  nun utilite sinin coktan farkinda ve onu  buyuk kurd uzamani olarak onumuze ciikartilan hasan cemal in deyimi ile "kivama getirmek" ile mesgul. mesgul dedigime bakmayin bu adami "kivama getirmek" hasan cemal in  elbette erkenden farketigi kadar kolaydi-tiyniyeti adam bekka da yallanci aslanlar gibi kukrerken ortaya coktan cikmisti. apo bu isin icinde anahtar rollerle donatilirken (bakin TC medyasinin cesit cesit kose yazarina bunlarin cogu bu adamin dikkate alinmasini oneriyor). tum bunlar aslina bir tek seyin isareti Tc sistemi ve mustemilati apo yu kurd muhalefetini becerebilecekleri tek yolla kontrol etme isini benimsediklerinin gostergesi. ha agresif nuray mert in -bir kac yil once bu abdoist tayfanin gazetesinde tam orta sayfa roportajin da cahilce bir fodulukla KUCUMSEDIGI kurd problemini donupp dolasip gene cahilce algilamasinin ornegi. onun ornek olarak verdigi koylu kurdlerin zevkinin simgesi-bastan asagi zalak siwan perwerin rezilikleri abartarak karsi tarafi pis pokerde fazla sanslarinin olmadigina ikna etme isidir. ne yazik ki kurdler son 50 yilda urete urete bu sirk sefillerini urettiler. bir birilerine karsidirlar TC ye da yalaka. ortak noktalari yalakaliktir.ve yarayacaklari tek sey de TC ye en ucuz cozumu sunmaktir. nuray da basimiza tahlilci yazilmis BDP avikati. BDP bu kadar fino kopegi munisliginde olmasaydi Nuray mert bu yaziyi yazar miydi? Nuray mert icin bu kadar merak a bile degmez. yuru kendi yolunda aldirma yavsaklarin ve yavsaklarin bir cesidini begenenlerin sozune. HeK

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.