Kenan Fani, kendisinden dostane bicimde de olsa soz edilmemesini rica edince, forum yonetimini de zor durumda birakmamak icin, basligi degistirmek zorunda kaldim.
Oysa baslik " Kenan Fani'ye Notlar" olacakti.
Kisisellige vuran yanlari agirlikta olan, giderekte alisagelmis forumcu dalasindan, cok yonlu kavgalara uzanan catismanin asli taraflarindan biri olarak
bazi noktalara, sahsen aciklik getirmem gerektigini dusundum.
Kenan, Murat'la catismanin boyutunu iki esas alana sigdirdi.Birincisi dusman ordusuna askerlik, ikincisiyse dusmanin bir baska kurumuyla ahbablik iliskileri.
Catisma oyle boyuta vardi ki, kavganin galibinin olmayacagi kesinlesmekle kalmadi, tam tersine kaybedenlerin listesinin Kurdlerle sinirli olacagi anlasildi, kanaatime gore elbette.
Bu noktada bir tesbit yapmak gerekiyor; Murat, Kenan'in milli ve giderek savunucusu olanlarda mevcudiyeti sart olan etik argumani ortaya koyunca, bu defa Murat ozellikle askerlik hususunda her okuyanca gayet makul gorunen, aslinda cok berbat bir milli-bilinc eksikliginden muzdarip savunma getirerek- kucumseme, alay etme, kizginlik anlaminda kullanmiyorum bu tabirleri, tartisacagiz, yanlissam duzelteceksiniz, kabullenirim- konuyu politik anlamda siradan ve Kurdlerin her daim kabullenmesi gerekli bir sosyal rutine bagladi.
Ve bu savunmada yatan problemin aslinda , dusmana askerlik guzergahinda bilincli yolculuk etmisleri, mecburi hizmetkarlarla ayni kategoriye oldugunu dusundum.
Kendim, dusmana askerlik yaptim; marslar soyledim, hakaret kufur isittim, dayakta yedim; bulundugum pozisyonun, dusmanca gerkli gorulmesi halinde kendi irkima karsi katliamciliga tahvil edilebilecegini hic bir zaman aklima getirmedim.
Velevki getirmis olsam, yinede kuzu kuzu askere gidecebilecek durumdaydim.
Burada bir husus var, mesela Kenan ile Hasan Huseyin'in sahsinda , zamanin bir cok bilincli Kurd yurtseverleriyle tartisilabilinecek; kendim Turk solunda bir ara bulundum, zamanin bilgisayar ve internetsiz ortaminda, bazi konularda cok ileri genel kulture ve bosbogazliga malzeme olabilecek bilgiye sahiptim;ama irkim ve vatanim Kurdistan'a dair hic bir sey bilmiyordum, tipik bir kara cahillik misali diyelim; simdi bu durumda , mesela dusmana askerlik yapmakla itham edilirsem, etik olurmu ?
O zamanlarda, Kenan ile Hasan Huseyin'in icinden gectikleri Kurdi-Kurdistani bilinclenme surecini hic yasamadim. Bu ikiliye kiyasla cok cahil ve bilincsizdim. zaten Kurdluk-Kurdistaniligi benimseyip kendimi gelistirmem son alti-yedi yilin urunudur.
Soyle diyelim, Muratta ayni durumda bulunmus olamazmi ?
Bilinclenme sirf belirli yayinlari okumakla elde edilmiyormus;aslinda orgutlulugu bizatihi veya golgesini yasamak; mesela insanin kendisini bu yolla davasinin bir parcasi olarak gormesini saglayabilecek tartisma, iliski, muhabbet aglarini arada bir de olsa takibetemek milli bilincin dimagda ve kisiklte yer edinmesine katkida bulunuyormus.
Simdiki durumda olsaydim, olsem, pragmatik ogeler baskinda ciksa, dusmanin postalini giymezdim.
Bu denli yogunlasan bilinc duzeyini tum yurtseverlerde aramak, belki dogru olmayabilir.
Eger Murat- ki kendi ifadesine gore benim gibi Turk solundan degil, Kurd hareketlerine sempatiden geliyormus ve en azindan bu hususta benden fersah fersah ileride bulunuyormus- mevcut bilinc duzeyine ragmen, pragmatik , ailevi sebeblerden oturu vaktiyle dusmana askerlik yapmissa, bence yine de kendisini su anki yurtseverlik duzeyinden hareketle degerlendirmek gerekiyor.
Denilebilir ki,eger bilincli idiyse zamaninda yaptigiyla, su anki ictenligi paradoksal gorunum arzediyor, yine de bence, mevcut halini goz onune almanin, tersiyle ugrasmaktan en azindan mevcut siyasi platforma daha faydali oldugunu dusunuyorum; her ne kadar bu ikinci sikta, Kenan'in tarzinin sertligine ragmen, mevcut duruma itirazinin aslinda haklilik tasidigini gozlemlesemde, yinede dusuncemi muhafaza ediyorum.
Konsolosluk vs ilisklerine gelince; Kenan'in kaynaginda problem olabilir; kavga buyuyunce, elbette kalem oynatmalarda bazi asiriliklar da oluyor, hepimiz bizzat kendimizden biliriz degil mi ?
Zancel esiyle ilgili aciklama yapinca, kanaatimce bu konunun kapanmasi sart oldu.
Pekala, diyelimki Zancel, esinin gercektende Kurd davasina inancla katkida bulunma heves ve fedakarligindan hareketle, mesela Murat'in bu kurumda birileriyle su veya bu sebeple ,yurt disinda bulunma ortamindan kaynaklanabilen bir samimiyet gelistirdigi gercegini, gizledigini farzedelim...
Burada etik bir durumla karsi karsiya kaliyoruz. Mesela Hasan Huseyin'in " burasi mahkeme degil" ve Muratin'da " kimse Kurd halkinin avukatligina- belirttigi belli sebebleri yazmadim- soyunamaz" turu beyanlarina itiraz ettigimi belirterek kisaca bir kac kelam edeyim;
Kurd'un mahkeme salonu var mi ?
Bence Kurd siyasileri bu hususu derinligine dusunseler iyi olur( ben de onlardan biriyim ).
Her Kurd, basimizdaki problemlr goz onune alindiginda, Kurd'un avukatligina soyunamazmi ? Isterse tartisma iki Kurd arasinda olsun !
Kenan'a sesleniyorum; diyelim Murat, bence asla kabul edilmeyecek bu isi yapti, yani askeri atase veya onlardan biriyle samimiyeti muteakip, cocuguna ders verdi, bu heriflerin Kurdler aleyhine yorumlarini istemeye istemeye de olsa dinlemek zorunda kaldi vs.
Peki bu hatalarin affi hic olmayacakmi bizim Kurd siyasilerin arasinda ?
Bir hukukumuz olmayacakmi ?
Sirac Bilgin'in Diyarbekirde acaip istiklal marsi soyledigi, erata komutanim cektigini, arkadaslarina iskence yapilmasina on ayak oldugu vs yazildi, vcizldi yillardir.
Eger o cinnet ve zulm ortaminda ben de bulunsaydim, belkii aynisini, kim bilir daha da beterini yapabilirdim.
Sirac Bilgin ( bir cok insan hakkinda aynisi yazildi, cizioldi, dogrudur) tum bu pislige, o korkunc ortamin baskisiyla bulasti; ama hapisten cikinca, bazi konulardaki acaip cehaletine ragmen, samimi, icten ve bilgili vatnasverligini kendi bildigince devam ettirdi.
Siraclari affedebilecek, zamanin sartlarini goz onunde tutarak degerlendirmesini cesurca yapip, su igrenc ajan muhabbetini ancak gerektigi yerde-zeminde kullanilabilmesini saglayacak hukuk ortamini saglamayacakimiyiz ?
Murat'ta, (janKurdistan'da da) gozlemledigim " Milli bilinc" eksikligi var; her ikiside, kendi arzu ve degerlerinin, veya evrensel degerlerin hukuk kurallarinin yer almayacagi bir Kurdistana karsi olduklarini beyan ettiler.
Oysa Kurd Milletinin, dunyaya evrensel ahlak-hukuk kurallarini gelistirme, deneme, basarma yukumlulugu yok !
Kurd Milletinin sadece ve sadece, digerleri gibi dusmandan arindirilmis ve kendi yonetecekleri bir vatan parcasina ihtiyaclari var.
Bunu, Kurd tarihinin en rezil haini Apo bile katkida bulunsa, hatta ekibiyle gerceklestirseydi, kulu kolesi olur; daha sonrada eger varsa, despotizmlerine bir Kurd olarak, Kurdistanin dunya liginde yer almasi icin,diktatorluge karsi savas acardim.
Kenan'a demem odur ki, bu siddetli catismanin da zarardan cok fayda tarafina bakalim.
Bunlari bu catismada Kenan'i musebbib degil, meseleyi algilayabilecek keskin zeka, ve belirtilerini ete kemige burundurecek bilgi ile onun acligina sahip oldugunu gozlemledigimden yaziyorum.
Bir de, itham sahibi olmasi ve esasinda Kurd siyasi hayatinin cozumu gerekli derin bir tartisma kismina tekabul eden hususlari gundeme getirmesi vesilesiyle dile getirdim.
hurmet ve sevgilerimle
Kadir
Canbeg Şahsında Herkese