Ana içeriğe atla

ULUS KAVRAMI ve TÜRKLER-1

Geçen iki yazıda ulus olgusunu Kürtler için irdelemiştik.

Kürtlerin ayrı bir halk veya ulus olmadığını savlayanların yanıldıklarını göstermeğe çalıştık.

şimdi de Türklerin ulus olup olmadıklarını inceleyelim.

Kürtlerin ayrı bir ulus olmadıkları biçimindeki tezin, en hararetli savunucuları Türklerdir. Hele bir iğneyi batıralım, bakalım ballon gibi patlayacaklar mı, külden şato gibi dökülüverecekler miş Yoksa haklı mı çıkacaklardırı

Daha önce millet tanımını, sol jargonla vermiştik. Madem Türkleri konu edeceğiz, onların ünlü Türkçülük merkezlerinden biri olan, Türk Dil Kurumunun izahatı ile verelim.

TDK’na göre millet ne imiş, okuyalım:
Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan; aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus:

Sol tanımlamayla nerdeyse kelime kelime uyuşmaktadır.
Görüldüğü gibi burada ‘din birliği’ diye bir madde yoktur. Çünkü ayrı dinlerde olan insanlar da aynı ulusun üyeleri olabilirler. Örneğin Amerikan ulusunun üç büyük dinden (musevi, müslüman ve hiristiyan) üyeleri var. Hiristiyan ve Müslüman Gürcüler var.

Fakat, farklı dilleri (burda kastedilen ana dilleridir) bulunan toplumlar aynı ulusu oluşturmazlar! Çünkü ulus olmanın ana gereklerinden biri, yukardaki tanımlamada görüldüğü gibi ‘dil birliği’dir.
Çok uluslu ve çok dilli devletler olabilir, bunu tek milletli1 devletlerle karşıtırmamak gerekir. Milli devlet denildeğinde, tek bir ana dil konuşan topluluk kastedilir. Örneğin lsviçre, Hollanda, Belçika çok uluslu, çok bayraklı2 ve çok dilli devletlerdirler.

Fakat Polonya, Avusturya, Macaristan gibi devletler tek dilli ulusal devletlerdirler.
Türk yöneticileri, yönetimleri altında yaşıyan 30 milyonu aşkın Kürt’e ve dillerine serbesti vermek istememektedir. Bu nedenle kendilerini tek uluslu devletler gibi göstermeğe çalışarak, çok ulusluğu gizlemeğe çalışmaktadır

Oysa, ülkelerinde yaşayan ltalyanlara ve Fransızlara kendi dillerinde eğitim hakkı tanıyan lsviçre gibi davransalardı, on yılda bir, Kürt isyanları ile karşılaşmayacak, iç savaş yaşamayacak ve bu vesile ile kendi üyelerini de anti demokratik yasalar altında yaşama mağduru etmeyeceklerdi.

Batı devletlerinin nerde ise yarısının nufusları, Türkiye rejiminin baskısı altında yaşıyan Kürt nufusundan azdırlar3!

Kürtlerin ortak bir dilleri olduşunu belirtmiştik. Fakat bunu daha çok, TC baskısına maruz kalan bölümü için izah etmiştik. Fakat, diğer parçalardaki Kürtler de konuştukları dilin, şive ayırtlarına rağmen Kürtçe olduğunu savlamaları, diğer parçalardaki Kürtlerle kan başları bulunmaları ve birbirlerince anlaşılır olmaları, tek dil kullandıklarının kanıtıdır.
Tüm Kürdistanda yaşayan Kürtleri, araya yerleştiren mayın tarlaları ayırmaktadır. Toprakları her devlette birbirine sınırdır. Yani bitişik topraklar üzerinde yaşamaktadırlar. Bu durum, mayın tarlalarına rağmen, toprak birliğinin bulunduğunu kanıtlamaktadır.

Türklere gelince:
Son zamanlarda çok popüler olan ve tartışılan üst kimlik-alt kimlik tanımlamaları, tek ulus iddialarının yerine oturmadığını; hoşnutsuz toplulukları birbirine başlamak için, yeni ‘formüller’ aradıklarının gösteren en açık belgedir.

Deniyor ki: Türkiye’de yaşayan Abhaza, Arap, Arnavut, Azeri, Çerkez, Çingene, Kürt, Türk, Türkmen vd. hem alt kimlikle öyle kalabilirler, ama aynı zamanda Türkiye vatandaş? olduklarından Türk üst kimliğinde buluşabilir!

Mantıklı gibi görünen bu düşünüşte, Kürt toplumuna ana dillerinde eğitim hakkı, (Almanyadaki Bundlar, örneğin NRW-NordReinWestfallen- gibi) yerel Kürdistan parlamentosunun varlığı ve Kürt kimliğinin tanınması gibi hakları, yasalarla korunacak tarzda düzenlenmesi ve yaşama geçmesi sağlansa idi, anlaşılır olurdu. Fakat, realitede, Kürtlere hiç bir şey vermeyen bu tür lafları, sadece Avrupa Birliğini ve Kürt halkını aldatmak için yapmaktadırlar.

Alt kimlikle sayılan toplulukların hepsinin Türkçeden ayrı olarak kullandıkları birer ana dilleri var! Üstelik çoğunun da uluslararası camiada statüleri tanınan ayrı devletleri, özgün parlamentoları ve bayrakları var! Dilleri de en azından ikinci resmi ve eğitim dili olmuştur.

Abhazalar, Gürcistan devletinin içinde, özerk bir Abhazya cumhuriyetinin4 vatandaşlarıdır Abhazya bir devletçiktir, resmi dili Abhazca ve Gürcücedir. Türkiye’de yaşamakta olanlar, küçük bir ülkenin vatandaşları olduklarından Türkiye’den bir hak talep edemeyecek (ki etmemek kendilerinin suçudur) kadar azdırlar. Yani kendi devletleri ve ülkeleri var, neden ‘ben Türk’üm’ desinler!

Arapların ondan fazla devleti ve dünyanın in zengin lügatlı dilleri var. Fazla söze gerek yok! (Arapların yüzleri gibi birbirine binzer bir sürü bayrakları var! Hangi birini baraya alasak! Merak edenler atlaslara bakabilirler! Ayrıca aşağıdaki 4 nolu dipnota bakınız!)

Arnavutların, başkenti Tiran olan bir devletleri var. Dilleri de resmi devlet dilidir!

Azerilerin Azarbeycan diye ve merkezi Bakü olan devasa devletleri var. 86.600 km² lik toprağı ve 8 milyon civarında insanı var. Azerice de resmi dildir.

Çerkezler da Abhazalar gibi Kafkas halklarındandırlar. Üç ayrı otonom (Çerkez ‘Adygeja’ Cumhurriyeti 7.800 km² üzerinde 448.000 kişi, Karatay Çerkezleri 50.000 kişi ve Kabardino-Balkarien 800.000 nufusun yarısıdırlar) cumhurriyetleri bulunmalarına ve dünyada Çerkez olarak tanınmalarına karşı, kendi kendilerine Adyge (Adije), dillerine de Adigece diyorlar. olarak yaşıyorlar. Resmi dil Çerkezce, Karatayca, Kabardino ve Rusçadır.

Türkiye Çerkezleri Karadenizden Ege-Marmara ya kadar çeşitli yerlere yayılmış olarak yaşarlar. 1919-1920’lerde, TC’in Kurucusu M Kemal Paşa, önderleri Çerkez Ethem’i kalleşçe öldürmek istemişti. iki ateş arasında kalıp yenilmiş ve daha adaletli olan Yunanlılara teslim olmak zorunda kalmıştı. Sonunda onların zindanlarında, anılarını yazarak ölmüştü.

Buna rağmen, Yunanlı ve Pontuslardan zaptedilen en verimli arazilere yerleştirildikleri için, Çerkezlerin büyük çoğunluğu tutucu derecede TC’ye başlı olmuşlardır. (Adapazarı, Bolu, Bursa, Çarşamba, Sinop vb.)

Türkmenler keza yine Türkmenistan diye bir devlete sahiptirler. Tükmence resmi dildir, Aşkabat başşehiridir. 488.100 km² büyüklüğü olan ülkenin 5 milyon civarında nufusu vardır.

Çingene ve Kürt dışında her topluluğun devletleri veya otonom türü özerklikleri var.

Görüldüğü gibi çoğunun resmi dil statüsünde olan ayrı ana dilleri, devletleri veya devletçikleri var! Bu kadar farklı ve resmi dilleri olan toplulukların birliği millet tanımına uymamaktadır. Böyle bir karmaşanın Türk, Türkiye veya başka isimlendirme altında tek bir ulus olamayacağı açıktır!

ULUS KAVRAMI ve TÜRKLER 2

llk yazıda,‘Türkiye Cumhurriyet’inin bir devlet olduğu, fakat tek uluslu olmadığını göstermiştik. Konumuzu sürdürelim.

Devlet ile ulus devleti farklı şeylerdir. Türkiye bir devlettir, fakat tek uluslu bir devlet olmadığı görülmektedir. Prusya Krallığı, Osmanlı devleti gibi...

Zaten milli devletler, bu feodal devletleri yıkan sanayi devrimleri ile, yani kapitalizmin doğuşu ile ortaya çıktılar.
görülmektedir. Prusya Krallığı, Osmanlı devleti gibi...

Zaten milli devletler, bu feodal devletleri yıkan sanayi devrimleri ile, yani kapitalizmin doğuşu ile ortaya çıktılar.

Osmanlı devleti, bir sülale hanedanı idi. Adına da Osmanoğulları anlamında, sülalenin adı verilmekteydi. Bu hane devlet olunca, konuştukları birkaç sözün bir devleti yönetmeğe yetmeyeceğini bildiklerinden, bölgenin en gelişmiş (Kürtçe5 ve Arapça) dillerinden karma bir dil oluşturdular. Yani, Türk dili diye bir dil de yoktur aslında!..

Yine kendilerinin Dil kurumlarının sözlüğünü esal alarak, aşağıdaki kısa bölümde her sözcüğün kökenini vererek konunu anlaşılmasını sağlıyacağız.

Böyle bir milletin-Arapça: Ar.- ve-Ar.- lisanının-Ar.- bulunduğuna bilimsel-Ar. (Aslı ilm’dir. Önüne bir b konularak sözcük çalınmıştır!) temel-Yunanca: Yu.- arama beyhude-Kürtçe-Farsça: K-F- bir çabadır. Türkçeleştirme faaliyetlerine-Ar. - rağmen,-Ar. - halk-Ar6. - yeni kelimeleri-Ar. - bilmemekte ve-Ar. - kullanmamaktadır. Örneğin halk -Ar. - ‘temsil’-Ar. - veya ikisini birden ‘temsili misal-Ar.-’ demektedir. Tanrı değil, Allah-Ar.-, yanıt değil cevap-Ar.-, anı değil hatıra-Ar. -, yaşam değil hayat-Ar. - vb. demektedir.
Marangoz-Yu.- , mühendis-Ar. - çalışması gibi ince bir ustalıkla-K-F. (Aslı-Ar. - Kürtçede hoste’dir.) yaratılan sözcükleri inatla-Ar. - kullananlar ya solcular, ya da Kürt kökenli(K-F. Sözcük TDK sözlüğünde iki varyantlı-Fransızca: Fr. - olarak verilmiş ve-Ar- Türkçe imiş gibi sunulmasına karşı Farsça kökenli-K-F- olarak verilen anlamı dışına çıkmadığı görülmektedir. Yani-Ar. - kelimenin-Ar. - Türkçe olmadığı anlaşılmaktadır.) aydınlar olmaktadırlar. Türk milliyetçiliği -Ar. - yapanlar, yeni bulunan söz ve-Ar.- terimleri alaya-F- alarak kullanmayı red-Ar. - ederken, Arapça karşılıklarını tercih-Ar. - etmektedirler.

Burada sözcüklerin kaynaklarını vermeyi kesiyoruz. Merak edenler incelemeyi sürdürebilir. Görülmektedir ki her iki sözcükten biri yabancı kökenli olmaktadır. Yani yabancı sözcükler olmadan bu dili konuşmak olanaksızdır. Bu kadar zayıf, temelsiz, halk tabanı olmayan ve uydurma bir dil, dil sayılıyorsa; yabancı bir tek söz katılmaksızın asırlardan beri halk tarafından ve bütün yasaklara karşı ayakta durmayı başararak, hala kullunılmayı sürdüren ve bu yetersiz Türkçeyi de besleyen Kürtçe, nasıl olur da bağımsız bir dil sayılamaz!

Dil olamayan birkaç söz yığını, TDK’nun imla klavuzunda ‘alıntı sözcükler’ olarak adlandırılan, özünde diğer dillerden ‘çalıntı’ kelimelerle beslenerek ve devlet gücünün zoru ile dayatılarak, eğitim dili haline getirilmiştir.

Türklerde toprak birliği de yoktur!

Kerkük, Bulgaristan ve Bosna-Hersek’te yaşayan insanların toprakları Türkiye’ye sınır değildir! En yakın olarak, KIbrıs denen adada yaşadığı var sayılan Türkleri, Türkiye’den kilametrelerce uzanluğunda bir doğal engel –diniz- ayırmaktadır.
Tarihsel ve kültürel olarak ta tamamen birbirlerinden ayrı karakterler sergilemektedirler.
Nereden bakarsanız, tek millet özelliği gösterebilen bir Türk toplumu göremektesiniz!

Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir devlet bu kadar dağılma endişesi içinde değildir!

ışte bir şey olamama, bu korkunun temel nedenidir.

Dağılma korkusu, Türk yöneticiler bakımından haklı bir korkudur. Bu külden yapı, elden kaçacak en ufak topluluk ile tuz buz olacaktır.
TC başta Kürtler gelmek üzere diğer halklara, bu korku nedeni ile özgürlük vermek istememektedir.

Peki korkunu ecele faydası var mıdırı

Hasan Dere

5 Farsça değil özellikle Kürtçeden alınmadır. Çünkü ancak sahipsiz dillerden çalınabilirdi. Kaldı ki Kürtçe ile Farsça ikiz dillerdir. Akraba dil olduklarından sözcüklerin kökenleri, sözcük dizinleri, ön ve son ekler ortaktırlar.

6 Bu söz Kürtçe ‘xelk’ sözünden alınmadır. Arapça kökenli değildir. Fakat Kürt dilinin inkarı üzerine kurulu olan Türk ideolojisi, Kürtçeyi yok saydığından, dil üzerinde çalışma yapan kendi yapıtlarında, Kürtçe sözleri Arapça, Farsça veya ‘eski Türkçe’ diye yazmağa ve yutturmağa çalışmaktadır.

Not: Malame. Com`dan alinmistir

Yeni Yorum yaz

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.