Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 3 May 2008

Filizan Can,

Che, 60 lı yılların Barzanistidir ya da Şeyx Mahmudu'dur desek daha doğru olmaz mı...!
Biliyorsun Barzani' nin uzun yürüyüşünü, daha annesinin kucağındayken Amed zindanında oluşunu, soluksuz anti sümürgeci kavgasını.
Sonra 11 yıllık Sovyet esaretini veselam bizim hikayemizdir bu topraklarda.
Bu topraklarda; Cheler o kadar çoktu ki; Seyídxan, Elican, Ferzende, Ismail Hakkı Şaweys, Kereme Qolaxası... bunlar birer qahraman, şervan, peşmergeydi.
Bunlar birer şahin ve kartalıydı dağların.
Fazla uzağa götürmeyeyim sizi, paramparça edilmiş topraklarda, gah burada gah orada.
Sürekli bir kavga neferiydiler, kimisi at sırtında kimisi yayandı.
Artin, bir dağ aslanıydı.
İhsan Nuri, Sovyete karşı başı dik tavır takınanda, sonra Ararat'ta destandı.
Kimseler taşımadı güne ve anlatmadı ne dosta ne de düşmana yeterince.
Elişêr di o, önce Koçgiri'de başladı harba, sonra uzandı Dersime...
Bunlar modern çağımızın Che öncesi 'gerillaları'
kí; bu kelime bize yabancıdır.
Bizde ki; bunların adı peşmergedir.
Evdıllah ile danışıklıydılar, buna 'gerilla' adını taktılar ve líteratürde de tahribatın adıydı.
Düşünebiliyor musun...! Ülkemin güneyinde Peşmerge ki; 1920 lerin başına kadar uzanır bu soluk
ve o zamandan beridir her yeni doğan çocuk peşmerge olarak doğmuştur.
Sen bana Efifi anlatabilir misin Filozan
anlatabilir misin Nado'yu
anlatırken onları bir bir
ol hikayeyi yaşarmısın benliğinde
anlatabilir misin gün akşama döndüğünde dağlarda
ve onlar karanlığı delip geçerken bine xetêde hem düşmanla çatışarak
hem de kardeş bildiği işbirlikçileriyle bu coğrafyada
onlar anlatılamadı, sırada durur kadim topraklarda
onların hikayesi yerine, Che taşındı, oturdu güncemize ve ne Kerem kaldı
ne de Ferzen'de
ne at kaldı, ne de terke
Ki; yakınen bilirsin can Filozan
bizde kahramanların mezarları da kayıptır
anlayacağın, hem tarihleri hem de bedenleri kayıptır
mezar taşlarına ísimleri yazılmayanların anıları da kalmaz
CHE doğmadan çok önceydi ol hikaye ve CHE dünkü çocuktur
bana anlatabilir misin can Filozan
tek tek, tane tane
anlatabilir misin incitmeden ol tarihi ve efsaneyi ve efsane de Efifi
bir de Xalıt begê Heseniyi
mesele ideal ve kahramanlıksa, bu anlatılmalıdır
mesle özgürlüğüyse bir ülkenin ve onursa
onlar yeterince haketmiş ve ol kavgayı vermiştir
ama anlatılmamıştır, anlatılamamıştır Koçerolar
Gridağ, yüce bir dağdır ve orada Bro Heske Telli
durur, derin düşüncelere dalar
bir yanı kahraman ve soylu, vurur çeperine göğsünün
durmaz yerinde
birinde kahrını gözbebeklerinde yansıtmakta
gözyaşına dönüşerek damla damla yüreğine akıtmaktadır
görülmesini istemez
korkar, endişesine yorarak
başını yere doğru eğmektedir
sonra doğrulur yerinden
ve döner çocuklarını vurur, ne acı değil mi
döner bir bir onları, ciğerinin parçalarını ortadan kaldırmaya
ki; biliriz balıkçıl kuşunu
o yavrusunu tike tike didikliyerek, bedeninden beslemektedir
ama Bro der kí;
ben vuruşarak öleceğim ama soyum sopum Roma reşin eline düşmesin, esaretini kabullenemem
Bu ne soyluluktur böyle
bu ne çaresizliktir boy vermiş toprağımda...
Ihsan Nurı bırakmaz, araya girer
ama iş işten geçmiştir
ölen ölmüştür
birinde çaresizlik, birinde asalet
çaresizlikte kavgayı anlatabilir misin Filozoan
Tarih bilinmedimi can dostum, o kadim topraklarda
Bizim Che ler kaybolur
başka topraklardan CHe lere el sallar, mendil sallarız
ol özeti budur
ol kadim hikayenin.
Destanın son mısrası ise daha yazılmadı.

Selam ve saygılar..

Destxweş birayê delal, destxweş H.E Kürdistan, parçalanmış bir sömürge ülke olarak hep direnişlere sahne olan bir ülkedir.. Tarih boyunca işgallere ve derinişlere sahne bu ülkede özgürlük ve bağımsız için binlerce Kürd kahramanı isimleri dahi sonraki kuşaklarca bilinmeden Kürdistan devriminin “Meçhul askerlerinin“ saflarına katıldılar... Aso Zagrosi'nin bir Fransız kaynağından aktardığı adsız Revanduzlu Kürd lideri gibi... Aslında bu anlamda büyük Kürd şairi Abdullah Pêşew'in “Leşkeri Winda“ şiiri Kürdistan gerçekliği çok iyi özetliyor.. Diğer bazı Kürd meçhul askerleri ile hep aramızda oldular, Kürd ve Kürdistan davası ve özgürlüğü sürekli ve sistemli bir mücadele içinde oldular.. Ama biz, toplum olarak bu insanlarımıza ne yaşamları esnasında ve ne de yaşamı terkettiklerinden sonra kendilerine gereken itinayi ve sahiplenmeyi gerçekleştiremedik ve gerçekleştiremiyoruz.. Bu ikinci kategori içinde değerlendirebileceğimiz Kürdistan özgürlük kahramanlarından biri de İsmail Hakkı Şawêstir.. İsmail Hakkı Şawês 1894 yılında Güney Kürdistan'ın Musul şehrinde dünyaya gözlerini açıyor.. Aslında kendileri Suleymaniyeliler babası o dönem Musul'da subay olarak görevli olduğundan dolayı orada dünyaya geldi. İsmail Hakkı, 1903-1908 yılları arasında Suleymaniye ve Bağdat'ta bulunan Askeri Ruştiyelerde ilk eğitimin aldı... Daha sonra İsmail Hakkı Osmanlı İmparatorluğunun başkenti olan İstanbul'a giderek 1909 ve 1912 yılları arasında askeri eğitimini tamamladı.. İsmail Hakkı 1913 yılında katıldığı Balkan savaşında Selanik'te esir düştü.. Serbest bırakıldıktan sonra İsmail Hakkı 1914 ve 1918 yılları arasında Osmanlı ordusunun saflarında binbaşı olarak Birinci Dünya savaşına katıldı.. Birinci Dünya savaşının 1918 yılında bitiminden sonra İsmail Hakkı Güney Kürdistan'ın Suleymaniye şehrine dönüyor.. O, dönem Suleymaniye merkezli Kürdistan kralı Şeyh Mahmud önderliğinde Kürdistan hükümeti oluşturuluyordu... İsmail Hakkı aktif bir şekilde hükümet çalışmalarına katıldı.. Major Noel bölgede olduğu zaman Şeyh Mahmud İngilizler tarafından resmi olarak “Kürdistan Kralı“ olarak tanınmıştı.... Daha sonra İngilizler Kürd politikalarını “değiştirdikten“ sonra Major Noel'i yeri çektiler ve onun yerine Major Soan atadılar.. İngilizler 1919 yılında Kürdistan hükümetini son vermek için harekete geçtikleri zaman, Şeyh Mahmud önderliğinde halk ayaklanarak Suleymaniye ve çevresinde bulunan İngiliz askeri ve idari güçlerine saldırarak bir çok askeri öldürdü ve geriye kalanları esir aldılar.. Suleymaniye tümden Kürdlerin denetimine girdi.. İngilizler askeri olarak Suleymaniye'yi kuşatmaya çalışırken Kürdistan Hükümeti ile İngilizler arasında sorunlara çare bulmak için görüşmeler yapıldı.. Kerkük'te yapılan görüşmelerde Şeyh Mahmud önderliğindeki Kürdistan Hükümeti'nin delegasyonun başında İsmail Hakkı Şawês vardı.. İngilizlerin temsilcileri İsmail Hakkı'dan “Kürdlerin kayıtsız şartsız teslim olmalarını....... el konulan silah ve paraların geri verilmesini, esir alınan askerlerin geri iade edilmesini“ istiyor. Ayrıca İngiliz temsilcileri İsmail Hakkı Şawês'e “bu istemlerimiz yerine gelmese savaşla Suleymaniye'ye alacağız“ diyerek gerçek niyetlerini ortaya koyuyorlar.. İsmail Hakkı Şawês özet olarak İngiliz delegasyonuna “bu savaşın sorumlusu sizsınız.. Siz Kürdistan Kralı ve Hükümeti ile yaptığınız antlaşmayi bozdunuz.. Siz Kürdistanı işgal edebilirsiniz... Ama asla Kürd halkının kalbini ve ruhunu işgal edemezsınız“ diyor.. Görüşmeler sonuç vermiyor.. İngilizler büyük güçlerle Suleymaniye saldırıyor... Şeyh Mahmud “Berde Qehreman“da yaralı bir şekilde esir düşüyor.. Daha sonra mahkeme edilip Hindistan'a sürgüne gönderiliyor.. Konumuz Şeyh Mahmud olmadığından bu meseleyi kapatıp “Meçhul Askeri“mize geliyorum.. İngilizler Suleymaniye'yi işgal ettikten sonra her tarafta İsmail Hakkı Şawes'i aramaya başlıyorlar.. Suleymaniye'li yurtsever Kürdler İsmail Hakkı'ye yaşlı bir kadını kuriye olarak gönderiyor ve kendisinden Suleymaniye'yi terketmesini istiyorlar.. İsmail Hakkı, bir imam kılığına girerek şehri terkediyor ve Germiyan mıntıkasına gidiyor... O dönem “Bêstan Sor“ adlı bir köyün imamı ölmüş ve köy imamsız kalmıştır.. İsmail Hakkı hemen söz konusu olan köye gidiyor ve kendisini köyün “yeni imamı“, “ Mela Şawês“ olarak takdim ediyor... İsmail Hakkı'nın takma ismi olan “Şawês“ daha sonra kendisinin ve tüm ailesinin soyadı olmaya başlıyor.. İsmail hakkı köyde kısa bir süre gizledikten sonra hemen aynı yıl (1919) gizlice Suleymaniye geliyor, oradan Doğu Kürdistan'a geçiyor ve Tebriz üzeri Kuzey Kürdistan'ın Kars ve Erzurum mıntıkasına varıyor.. İsmail Hakkı Şawês bu dönemi yıllar sonra Irak'ta bir işe girmek amacıyla yazdığı bir sayfalık öz geçmiş hikayesinde “Türk Ordusunda Ermenistan Kars-Aras savaşına yuzbaşı olarak katıldığını“ söylüyor ve detaylarına girmiyor.. Bildiğimiz bir gerçek var: O da 1920 yıllında Sovyetler Birliğinin örgütlediği Baku'daki “Doğu Halklar Kurultayına“ İsmail Hakkı Şawês Kürd delegesi olarak katılıyor... Daha sonra kendisinin kendisinin ifadesi ile “1921 yılında Miralay Xalid Begi Cibrî önderliğde kurulan Komitey İstiqlali Kurdistan“ a katılıyor.. İsmail hakkı Şawês “Komitey İstiqlali Kurdistan“ adlı makalesinde “Azadi Partisinin“ “24 kahraman tarafından kurulduğunu“ detaylıca anlatıyor.. İşte bu “24 kahramandan“ biri “Meçhul Askerimiz“ İsmail Hakkı Şawêstir. Aris Arda arkadaşının Newroz Com'da çevirisini yayınladığı “Sovyet Arşivinde Kürd-Sovyet İlişkileri ve 1925 Devrimi“ adlı yazı serisinde İsmail Hakkı Şawes hem Azadi Örgütünün üyesi olarak, hemde tercuman olarak Cibranlı Xalid Bey ve Yusuf Ziya Beylerin Sovyet yetkilileri ile yaptıkları görüşmelere katılıyor.. Daha fazla lafı uzatmadan İsmail Hakkı'nın yaşamını özetlemeye çalışayım.. İsmail Hakkı Ağrı İsyanın Önderi İhsan Nuri Paşa ve başka subaylarda Kürd subaylarla birlikte Türk ordusu içinde “ Azadi Örgütünün“ askeri gizli çekirdeğini oluşturuyorlardı.. Bu Kürd subayları 1924 yılında başlayan “Beytülşebab Ayaklanmasını“ bastırmaya gönderilirken, silah ve denetimlerindeki askerle saf değiştirip ayaklanmaya katılıyorlar.. Ayaklanma yenilgi altı, Kürd subayları Güney Kürdistan'a ve Irak geçtiler.. Ama onların bu girişimi çağdaş Kürdistan tarihinde bir ilkti... Kürd subayları düşmana silahlarını çevirdiler, halkıyla birleştiler. İsamil hakkı Şawes daha sonra 1927 yılında oluşturulan “Xoybûn Partisine“ katılıyor.. “Xoybûn“un Güney Kürdistan'daki faaliyetleri İngilizler tarafından deşifre edilince “Komelay Zerdeşti“ diye bir başka örgütlenmeye gidiyorlar.. İsmail Hakkı Şawes 1927'de Paris'e gidiyor.. Orada Ermeni ve Fransız basınında Türk devletinin Kürdlere karşı giriştiği kıyım savaşına ilişkin Fransızca geniş makaleler yazıyor.. Garo Sasuni'nin aktardıklarına göre İsmail Hakkı Şawes Ermeni dergisi “Troşak“ın aralık 1925 sayısında “Şex Said hareketi“ hakkında uzun yazıyor.. “Azadi Örgütünden Beytüşebab hareketine ve oradan 1925 ayaklanmasına kadar detaylı bir rapordur.. O, kısa bir dönem sonra yeniden Kürdistan'a geri dönüyor ve Kürd davasını ilerletmek için çeşitli örgütlenmeler içine giriyor.. 1937 kurduğu “Komelay Brayeti Kurd“(Kürd Kardeşlik Örgütü) İsmail Hakkı Şawes, Birinci Dünya savaşından sonra Pêşawa Qazi Muhamed Başkanlığında Doğu Kürdistan'da kurulan “Kürdistan Demokratik Cumhuriyet“inin kuruluşuna katıldı.. Cumhuriyet'in yıkılışından sonra yeniden Güney Kürdistan'a döndü... İsmail Hakkı Şawes Irak'ta ve Güney Kürdistan'da yatmadığı cezaevi kalmamış gibi.. Ayrıca bir o kadar da zorunlu sürgün... 1950'ler sonrası bloklar arasındaki sürtüşmeler neticesinden oluşan “Barış Hareketlerinin“ Irak kolunun en önde isimlerinden biriydi o.. Tabi Kürd serbest şiirinin doruğu olan Abdullah Goran'da o faaliyetler içindeydi. Güney Kürdistan'da Molla Mustafa Barzani önderliğinde “Büyük Eylül Devrimi“ başladığında o artık ihtiyar bir Kürd yurtseveridi.. Ayaklanma sonrası Irak devletinin bakanı Suleymaniye'ye gelerek şehrin ileri gelenlerine “isyanın kötülüklerini“ anlatıyor. İsmail Hakkı Şawes'te o toplantıda hazır bulunuyor.. O, Irak bakanını ve hükümetini herkesin önünde suçluyor “Barzani'yi ve Eylül Devrimini“ savunuyor... Bakan ve toplantıda olan herkes İsmail Hakkı'nın söyledikleri karşısında şoke olurken, Suleymaniye halkı onun söylediklerini dilden dile Kürdistan'ın her tarafına yayıyorlar.. İhtiyar Şawes halk içinde bir efsane gibi anlatılıyor.. Kürdistan'ın“Meçhul Askeri“ İsmail Hakkı Şawes 12 Mayis 1976 yılında kalp krizini geçirerek Kürdistan halkına veda etti.. Kürdçe, Türkçe, Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce dillerini bilen İsmail Hakkı Şawes Kürd tarihine ilişkinde bize ciddi bir miras bıraktı.. Koçgiri Hareketi üzerine Cibranlı Halid Beyin önderliğinde kurulan Azadi Örgütünün kuruluşu ve çalışmaları Beytüşebab Ayaklanması 1913 Bitlis Ayaklanmasının önderi Mela Selim hakındaki çalışması Mir Abdulrezaq Bedirxan üzerine olan makalesi İbrahim Paşayê Mili üzerine olan makalesi Kürd Ata Sözleri Kürd dili, Kürd şiiri, Kürd tiyatrosu ve kısacası Kürd edebiyatına ilişkin bir dizi makale... Newroz Com'a bu büyük insanın dev yaşamını küçük bir makale ile anlatmaya çalışırken sayın Umêd Aşna'nın “İsmail heqî Şawês: Jiyanî w Berhemekanî“ adlı eserinden geniş bir şekilde yararlandım.. Dilêr İsmail Hakkı Şawes'in babasına ilişkin yazısı, Mehemedi Mela Kerim, Tahir Ahmed Hewêzi Tahir Salih Said'ın ve Garo Sasuni'nin konuya ilişkin çalışmalarına bakılabilinir.. Ama, İsmail Hakkı Şawes hakkında okuduğum yazılar bir dizi soruya cevap vermiyor.. İsmail Hakkı 1914 ve 1918 yılları arasında nerelerde savaştı? Serhat mıntıkasında olduğu zaman hangi alanlarda görev aldı? Rus arşivlerinde biliyoruz Kazım Karabekir ve diğer Kürd generalleri Cibranli Halid Beyi izole etmek için Kürdistan diğer parçalarında bölgede bulunan Kürd subaylarının memleketlerine gitmelerini istiyorlar.. Bu hususta Türk devletinin ve ordusunun arşivlerinden yararlanılabilinir.. İstanbul'daki Kürd kuruluşlarıyla ilişkileri neydi? Koçgiri Hareketinin önderleri ile hangi ilişkileri oldu? Çünkü, Koçgiri hareketi ve önderleri hakkında çok detaylı bilgilere sahip... İki defa Paris'e gidiyor... Paris'te Fransızca Kürdlere ilişkin bir dizi yazıyor.. Bizim elimizde sadace Garo Sasuni'nin “Troşak“dan aktardığı makalenin özeti var.. Tahir Ahmed Hewêzi yazısında çok enteresan bir hususu gündeme getiriyor. Hewêzi “İsmail Hakkı Şawêz'in Türkiye'de evlendiğini ve sözkonusu kadından çocukları oluyor.. Bir sefer Suleymaniye'de kendisine bu meseleyi sordum.. İsmail tümden sinirlenerek bana ’Kak Tahir seni çok seviyorum bir daha bana bu soruyu sorma“ dediğini söylüyor.. İsmail Hakkı Şawes'in Türkiye'deki çocuklarını bulmak ne ilginç olurdu.. Sonuç olarak İsmail Hakkı Şawes gibi “Meçhul bir Kürd Askeri“nin yaşamı hakkında sahip olduğum bilgileri sizinle paylaşmak istedim.. Rahmetli Mehemed Uzun Ağrı hareketini Memduh Selim'in aşkı ile bütünleştirerek “Sîya Evîne“ diye güzel bir roman yazdı.. Ama, Memduh Selim hep Suriye'de kaldı.. Fransız gizli servisi sürekli onu takip etti ve kayıtlara geçirdi.. Ya biri “İsmail hakkı Şawês'i“ romanına kahraman olarak seçerse, Koçgiri'den Şêx Mahmud'a, Azadi Örgütünden Xoybûna, Mahabad'tan Paris'e ne ilginç olur..

Sevgili kek Berwarto Bir seyleri tartisirken onu getirip illada bir Kurt sahsiyetiyle boy ölcusturmek bana dogrusu hic ama hic dogru gelmiyor. Her insan yasadigi iliskiler,dusundugu seyler ve eylemleriyle tarihteki yerini alir. Ne fazla nede az. "Bizim Che ler kaybolur baska topraklardan Che lere el sallar mendil sallariz" Bizim kaybolan Che rimiz felan yok,eger kaybolanda varsa buda bizim acmazimiz. Dunyayi paylastigimiz diger halklardan illaki etkilenecegiz,onlarin iyi ve guzel olan herseyinide sahiplenecegiz. Bu sadace bizim icin gecerli olan bir sey degil. Gelelim baska topragin Che sine, CHE yi CHE yapan vatansiz,bagimsiz, kendine olan guveni,uzlasmaz devrimci durusu ve tabiki katiksiz anti Emperyalist olusu evet bu meziyetlere sahip olanlari dunya unutmuyor,bizimde unutmamamiz gerekiyor. Bizim adsiz Kahramanlarimizi bilmemek bizim beceriksizligimizdir. Bu beceriksizligimizi örtmek icin baskalarinin adli kahramanlarininda görmezlikten gelmeyelim. Sevgi ve Saygilar

Serhad, Bir ulus ki; diğer uluslara hiç mi hiç benzemiyorsa ve dünyada eşi benzeri konumda başka ulus bulunmuyor ve tarihi kahramanların yanında ihanetlere de bulaşmışsa o ulusun kahramanların hep ön plana çıkarmak doğru bir metottur. Zira bu hangi perspektiften baktığınıza bağlı. Elbette adını sıralayıp sunduğum şahsiyetler ne komünistti ne de sosyalist. Bir sosyaliste göre gerici, feodaldı. 70 li yıllarda Barzaniye neler dendi bilmem o yılları hatırlar mısınız. Ben hatırlarım. Dolayısıyla sizin yaklaşımınızı bir kürd milliyetçisinin yaklaşımı olarak değerlendirmiyorum.Dolayısıyla farklı pencerelerden bakıyoruz dünyaya. Acaba bizim kahramanlarımız hiç mi olmadı ille dünyada bir simge aramak zorundamıyız.Doğrusu garipsiyorum. Bu topraklarda da ılişkiler.çelişkiler vardı.Bu ilişki ve çelişkiler bu ülkenin realitesi ise doğru ve yalnışı orada arıyalım. Biliyormusunuz sevgili Serhad, 70 li yıllarda koltuğumda Mao nun üç dünya teorisi hiç eksilmedi.Enver Hoca baş ucu kuranıydı. Stalin taptığımız allahtı v.s Sıfır sıfır elde sıfır.Tarihlerini kendi tarihimizden önde görmek kutsaliyetti. "Evet bizim kaybolan CHE lerimiz yok."diyorsunuz. Garip bir tespit. Kime ve neye göre yok. Kanatime göre ideolojik olarak bakarsanız, doğrudur bizim CHE lerimiz yok. Ulusal olarak bakarsanız binlerce CHE yi görürsünüz. Bana bizim bu toprakların kahramanlarını anlat sevgili Serhad .İsimlerini sıraladığım bir kaç tanesini anlat ki; çocuklarıma analatabileyim. CHE benim gerçekliğim olmadığı gibi realitem de değildir. Latin Amerikanın gerçekliğiydi, realitesiydi. Saygı duyulur elbette ama kendi topraklarımıza,coğrafyamıza dönelim hakikat ve hazine orada gömülüdür. O hazineyi bulmaya çalışalım. Kürdistan ve dünya CHE yi bilir, Kürdistanlılar kendi tarihlerini fazla bilmez. Acı olan bu. Saygılarımla.

Sevgili Berwarto Her ulus dunyaya kendi penceresinden bakar,ancak kendi gercekiligini baskasinin gercekliginin önune koyamaz. Dunyaya nasil baktigimiz konusunda hakli oldugunu sanmiyorum. Var oalan bir deger her anlayisa göre vardir. Yorum farki olabilir. Kurtlerin binlerce Che si elbette vardir,eger olmasaydi bukadar zulum ve katliamlara ragmen Kurtler bugun var olmazdi. Sorun: Kurtler kendi degerlerini tanimaktan yana gelenekci enfermasyon agini asamadiklari icin kabul etmekten veya tanimaktan yana pozitif degiller. Kurtlerin Che si olmak icin illede kominist olmak gibi zorunlulukta yoktur. Che durusuyla latin oldugu kadar Afrikali,Afrikali oldugu kadarda Kurttur. Che direnen halkalara bir mirastir bu kucumsenemeyecek bir özelliktir. 70 yillarda Barzaniye cok sey söylendigi kanisinda degilim,eger 70 yillarda Barzani hareketi yeteri kadar bilince cikarilsaydi bugun farkli olabilirdi. Aslinda ben bu Forumda konuya bir kac degindim ama ragbet görmedi. Kuzey Kurt hareketi ideolojik ve politik olarak yenilmedi korkak ve örgutsuz oldugu icin dökuldu. Zaten ne olduysa Kuzey Kurtlerinde bundan sonra bir reddi miras ve yeni tapilacak adresler bulunmaya calisildi ve calisiliyor. Barzani hareketi tartisilmak zorundadir.Kucumsenecek bir hareket olmadigi gibi Kurdistana verdigi zararlar bilince cikartilmak zorundadir.Barzaninin Sovyet dönusu sonrasi Dogu ve Kuzey Kurdistana ne verdigi ne aldigi hala tartisilmayan bir tabu olarak önumuzde duruyor. Tarihlerini tartismaya cesaret edemeyen bir halk resmi tarih yazmaktan öteye gidemiyor ne yazikki. Sevgi ve Saygilar

Sevgili Berwarto, Her halk gibi, Kürt halkinin da tarihinde essiz yigitler ve inanilmaz kahramanliklar vardir; ama takdir edersin ki, yerellik/ulusallikla, evrensellik farkli seylerdir... Bu nedenle gerek ulusal gerekse evrensel tüm yigitlerimize ve sehitlerimize bin selam !!! Selam ve sevgiler FILOZAN 3.5.8

gercektende kendi halkindan uzakla$ip kendine ba$ka kilavuzlar arayanin sonunda kilavuzsuz kalir kürtche ata sözü siwarö alemé dawiye é bimine peya.biz kendi tarihi mizi mücadelemizi bilmeden bilmem mao $unu söyledi stalin filan sayfada $unu söyledi enver hoca bunu achikladi. kürt halkindan bahsederken kendi insanimizdan milliyetchilikle suchlaniyorduk her halkin tarihi yazari kurtulu$u mubahti ancak sorun kürt meselesinin chözümü dile getirilirken milliyetchi oluyorduk türkiyr proleteryasini bölüyorduk suchlamalariyla kar$i kar$iya kaliyorduk yok arkada$lar edi bese diyoruz kendi ulusal kahramanlarimizi tanimamiz gerekir $ehitlerimizi taniyip onlardan ders almaliyiz bizim emperyalizmi ortadan kaldirmak gibi bir derdimiz yoktur bizi ilgilendiren ulusumuzu yok olmaktan kurtarip insanca ya$amasini saglamak var olan dünya düzeninide degi$tirme bizi ilgilendirmez.hayali sloganlar ve bizi halkimiza yabancila$tiracak hayali kahramanlarada ihtiyacimiz yoktur.berwarto arkada$in dü$üncelerine katiliyorum .ve ona herbiji kek berwarto diyorum

Kaybedilmis ülke denildi ülkeme kayip ülkenin tüm degerleride kayiptir isimsiz, mezarsiz nice kayip asker misalidir ülkemin her karis topraginda essiz kayip kahraman yatar bunlari gün yüzüne cikarip ortak ulusal hafizaya kaydetmemek sadece bizim beceriksizligimiz degildir düsmanin yüzyillardir üstümüzde uyguladigi inkar ve imhanin dogal sonucudur düsman tarihimizle köklerimizi kesmistir ona ulasmanin ortamini yok etmistir hele 60-70 kusagi bunun acisini cok cekmistir el yordamiyla yol almaya calismistir ne kadar yol aldigi ayri bir tartisma konusu 60-70 yillar kürt gencligi pusulasiz yollara düsmüstür kendi tarihinin engin ve zengin mücadele geleneginden bihaber yazili bir belge yok pusula ihtiyarlarimizin anlatimidir yeterlimi degil arayis var etkilenme var dayatmalar var cehedir, lenindir, stalindir, enverdir, maodur ve bilmem kimdir haklarini yememek lazim onlardan cok seyde ögrenildi bu ne suctu, nede gühahti ama eksikti eksikligimiz milli tarimizi bilmeyisimizdi bilmemizde mümkün degildi en asagi kuzey acisinda durum buydu bilenler yokmuydu mutlaka vardi onlarda susturulmus, sindirilmis, köselerine cekilmisti mücadele sahasinda yoklardi olanlarda genc insanlardi birikimsiz, demeyimsiz buna ragmen cok seyler yaptilar bu bir yana dünya bize düsmandi emperyalisti düsman, sosyalisti düsmandi batisi düsman, dogusu düsmandi dostu olmayan bir millet varsa o da kürt milletiydi dostu olmayanin evrensellesmeside imkansiz yoksa bizim atalarimizin yaptiklari digerlerinin yaptiklarindan eksigi yok, fazlasi vardi deyim yerindeyse biz kürtler tüm dünyaya karsi savastik bu bizim tercihimiz degildi ülkemizin yer aldigi cografyanin bize farurasiydi daha halada bu faturayi ödüyoruz düsünebiliyormuyuz onbin nüfuzlu köyler devletlesti 40-50 milyon olarak tanimlanan bir milletin daha hala devletlesememesi sadece bizim beceriksizligimizmi degil kardeslerim kendimize haksizlik etmeyelim dünya tiranlari önümüzü kesmisler isimleri emperyalizm olmus, sosyalizm olmus pek fark etmiyor ama bu güne kadar kürt milletine karsi ayni cephede yer almislardir bu günde olan bir yerde budur düne göre bir sans kapiya gelmistir abd, israil vs gibi güclerle en asagi ortak cikarlar zeminini yakalamisiz onuda yikmak icin düsman ve ihanet el birligi ile yok etmeye calismaktadir buna dikkat edelim uzun oldu, kisa ksiyorum baskarinin cehelerine saygili olalim ama kendi kahramanlarimizi taniyalim, bilelim, hakkini verelim saygilar

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.