Mus´ta 70 li yillarda bütün Devrimci Demokrat Yurtsever cevrenin Avukatiydi Serafettin Kaya.
Devletle basi dara düsen ona kosardi, oda yardimini hic esirgemez, baba gibi sahip cikardi her gelene.
Hatirladigim kadarliyla Sene 1975 ´ti, Mus´ta fasist devlet örgütlemesiyle,
o dönem TÖB-Der önderliginde düzenlenecek anti fasist bir yürüyüse katilmak icin sabahin erken saatlerine Mus merkezde toplanmaya baslamistik,
ayrica yürüyüsten sonra münübüslerle Diyarbakirdaki büyük mitinge katilma hazirliklari vardi. Yanimda yoldaslarimdan Suphi, Yalcin Cakici, Mecit, Fikret, Sirri Sakik, Semdin Sakik, Töb-Der Baskanimiz Halit Hoca, Vahit ve diger…….
daha sonralari Kurdistan siyasi arenasinda büyük rol oynayacak arkadaslar vardi. Degerli abim Serafettin Kaya herzamanki gibi Avukat bürosunda onlarca ziyaretci arasinda günlük prosedürün icindeydi. Dönemin etkin siyasi örgütlenmesi Rizgari den arkadaslarla (birazda plansiz) yapilacak olan active konusunda sohbet ediyorduk.
Devlet yapacagimiz aksiyona karsi köylerde haftalarca önce
anti propaganda yapip, rusyadan kömünistlerin Mus´a gelecegini , dinimize ve namusumuza yönelik eylem yapacagini bildirilerle bütün köylere ulastirmisti. Özellikle dinci kesim, köyleri “Allahsizlara karsi” topyekün seferber etmisti.
Bir anda Mus´un sokaklari o güne kadar görülmemis bir kalabaliga sahit oldu. Devlet ödevini iyi yapmisti. Köylü kesimi büyük oranda organize edip, daha önce belirlenen devrimci merkezlere saldirtmaya baslamisti.
Ben hayatimda ilk defa bu kadar cok Muslu köylünün bir araya geldigine sahit olmustum. Gördügüm kitle sayisini Mus´un en cazip cekme merkezi olan sebze halinde bile görmemistim o güne dek.
Hazirliksiz yakalandigim bu ilk kitle eyleminde (yas 15) arkadaslarima gelebilecek zarar kuskusuyla saldiri olan merkezlerden birinden digerine kostum durdum.
Bir ara Zengök otelinin önündeyken Sirri ve diger arkadaslarin otele girmeye calisan saldirganlari engellemeye calstigini gördüm, Suphi arkadasla birlikte oraya kostuk ve birlikte ordaki ayak takimini dagitmayi becerdikten sonra seslerin daha yogun oldugu tarafa, Serafettin Kaya´nin Avukat bürosuna dogru kosmaya basladik.
Vardigimzda önümüzde sok edici bir tablo vardi, Serafettin Kaya balta ve tas darbeleriyle agir yaralanmisti. Orda bulunan diger arkadaslarin yardimiyla onu linc girisimden kurtarip hastaneye zar zor yetistirmistik.Hastahaneye varmistik ancak ortada yardimci olacak tek doktoru bulamiyorduk. Üstüne üstlük Serafettin Kaya´nin bu yarali halini gören
hastahane bakicisi ona:
„Abi sen kürd ve Kürdistan diyorsun, gördünmü kürdler seni ne hale getirdi,“ diyordu.
Serafettin Kaya´da ona su cümlelerle cevap veriyordu:
„Benim halkim vurunca iyi vurur, yarin düsmani vurmaya baslayinca isiniz zor olacak“ diyordu.
Hayranlikla dinlemistim, icimdeki heyecan, kaygi bir anda kaybolmustu.
Zaman dardi hastahaneyi terk edip tekrar merkeze geldik, ortada hala capulcular kosusturmaktaydi meydani terk etmeleri icin yaptigimiz dayatmalar sonuc vermeye baslamisti. Saatler ilerledikce Devlet yanlizlasmaya basliyordu. Birkac yaralimiz vardi ancak ölümüz yoktu
.
Icimde hem organizeyi yapan tecrübeli arkadaslara, hemde capulcu sürüsüne karsi büyük bir kin ve hayal kirikligi olustu o gün.
Devlete karsi silahli mücadelenin gerekliligini o gün cok iyi anlamistim. Kafamda ,hayali bile olsa o gün silahli örgütümü kurup, eylemlere baslamistim bile.
Serafettin Kaya iyilesip toparlandiktan sonra yanina gidip, örgütlü ve ciddi bir mücadele vermek istedigimi belirttim. Bana ankarada komal yayin evine gitmem önerisinde bulundu, ayrica elime bir mektup ilistirip Ismail Besikci adinda birine vermemi rica etti (Mektubu Ankaraya varir varmaz kendisine ulastirdim, üc sayfalik, kapali olmayan bir mektuptu, icinde benimle ilgili bazi informasyonlar ve ayrica Mus´taki gelismelerle ilgili seyler vardi. Okuduklarim bana fazla aristokratca geldigi icin pek fazla anlamamistim.
Komal yayinevi ankara rüzgarli sokakta bir binadaydi. Binayi ilk gördügümde büyük hayal kirikligina ugramistim. Ben silahli mücadeleye katilmak ve egitimi almak icin geldigim bu adresten daha büyük beklentiler icindeydim. Cocukluk hayalleri olsa gerek ,
Ankaranin göbeginde tam organize bir yapiyla karsilacagim hayalindeydim.
Egitim seminerlerine katilip hem kurdistan tarihi hemde güney kurdistan mücadelesiyle ilgili bana o güne dek yabanci olan cok önemli seyler ögrendim.
Daha sonralari Kawa yayinevi cevresiyle tanismam Rizgari´yle baglarimi kopardi.
Serafettin Kaya´yi yillar sonra Almanyada yeni geldigi kuzey almanyada bir seminerde gördüm hem tercümanlaigini yaptim hemde daha sonralari bulusmalarimiz oldu.
Gecen yillar ona olan sevgimi saygimi hic eksitmedi.
Devam edecek
Hozan Bawer