Zindanlar da uzun yıllar kalmanın izleri vardı, Mustafanın hareketlerinde.
Mustafa işkence görmüştü, açlık grevleri..... ve ölümüde görmüştü, hatta ona yaşayan 'şehid' diye tabir ediyorlardı.
******
Bir ilkbahar sabahıydı.
Mustafa bugün misafirimdi,
O daha uyanmadan etrafta odun toplayıp, çayı ateşe koydum.
Mustafa her ne kadar diğer zagros komutanları kadar kurnaz da olsa,
ben hep ona duygusal ve saygı ile yaklaşırdım.
Kolay değil, hayatını en acımasız şekilde halkına feda etmişti.
Ateşin başında çayın kaynamasını beklerken
Mustafanın sesini işittim.
- Heval Jan !
Hemen yanına gittim.
-Rojbaş heval . dedim.
- Rojbaş Jan .
Giyiniyordu, ama bayağı zorlanıyordu,
yardım etmeyi düşündüm ama sonra vazgeçtim.
[b]Bir taraftan acıyordum, çünkü zor bir hayat rolünü üstlenmişti.
Emri altındaki insanların karşısında hep dik,
güçlü ve sert durmak zorunda kalıyordu.
Ama şimdi, sabahın bu vaktinde O'nu
tamamen insani olarak görüyordum; ihtiyar, yorgun, tüm siyasal sıfatlarından soyutlanmış bir Mustafa.[/b]
Bana bakarak ;
-Jan, ne olacaksın sen böyle!?.
-Anlamadım heval !.
-Yani neden 'net' değilsin ?
-Ben nettim heval.
Bunu biraz gülümseyerek cevaplamıştım.
Oda hemen kafasını kaldırarak, gülümseyerek karşılık verdi.
-Çok safsın Jan, hem de çok.
Sonra bir süre sohbete daldık, baktım beni 'kazanmaya', 'netleştirmeye'...filan çalışıyor.
Bende pek fazla karşılık vermeden,
sanki anlattıkları mantıklıymış gibi düşünceye dalma rolleri yapıyordum.
Başka komutanlardan olsaydı çoktan cevabı yetiştirirdim.
Ama Mustafaya baktım gerçeklikten çok uzaklarda yaşıyordu.
O hala her şeyi, gençliğindeki devrimci günler olarak görüyordu
ya da öyle gösteriyordu.
Bilmiyorum.
Bir ara baktım raydan çıktı Mustafa.
Öcalan'ın teorilerini anlatıyor ve ne kadar 'mükemmel' olduğunu kafama sokmaya çalışıyordu.
[b]-Bak Jan, mesela Konfederalizm.
Bu aslında yine o yapmaya çalıştığımız Sosyalist devrimdir.
Bakma sen yabancıların Konfederalizm kavramına yüklediklerine,
"Önder Apo'nun" Konfederal sistemi birebir Komünizm, Sosyalizmdir heval, inan.[/b]
-Olabilir tabi heval, mantıklı şeyler...filan deyip kestirip attım.
İçimden 'Ahh Mustafa ahh' dedim.
Kim saf, kim apolitik?.
Mustafa'nın çayını ve kahvaltısını verdim ve
Pantehon'a kadar O'na eşlik ettim.
İnançlıydı, kararlıydı... yokuşu tırmanışından belliydi.
Sonra ...
Pantehona varınca teşekkür etti bana.
Ve
-Jan umarım netleşirsin, iyi çocuksun.
-Ummarım heval... dedim.
Mustafayı son görüşüm oldu, o gün.
Ve hala uzaktan takip ederim Mustafayı.
Hala aynı Mustafa.