Ana içeriğe atla
Submitted by Anonymous (doğrulanmadı) on 24 June 2012

 

Türkiye’de hızlı gelişmeler oluyor. Her gün yeni bir temel konuya ilişkin olarak gündeme önemli notlar düşüyor. Bir dönem önce, Uludere Katliamı gündemin ön sıralarında yer alırken, hemen sonrasında sezeryan ve kürtaj konusu gündeme tırmandı. Uludere Katliamı ile “Kürtaj Katliamı” bağlamında tartışmalar yoğun olarak devam ederken, CHP’nin “Kürt Sorunu” diye tanımladığı sorunla ilgili siyasi atağı ve yeni komisyonların oluşturulması gündemde ön sıraya çıktı.

Bu konu ile ilgili tartışmalar ve görüşmeler daha sonuçlanmamışken, Leyla Zana’nın konuşması gündem oluşturdu. Leyla Zana’nın konuşmasına bağlı ortaya çıkan olumlu ve olumsuz tepkiler, Avni Özgürel’in Murat Karayılan’la yaptığı görüşme sonrasında Neşe Düzel’e ifade ettikleri, Leyla Zana’nın oluşturduğu gündemi zenginleştiren önemli konular oldular.

Leyla Zana, birkaç gün önce sıra dışı bir konuşma yaptı. Yaptığı konuşma ile geçmişte olduğu gibi yine gündeme oturdu. Ama bu sefer yaptığı konuşma, özellikle dava arkadaşlarının tepkisi ile karşılaştı. Birkaç ay önce, “silah sigortamızdır” diyen Leyla’nın niteliksel olarak farklı olan son konuşması kamuoyunu ve Kürtleri şaşırttı.

Leyla Zana’nın konuşması üzerinde yoğun tartışmalar var. Bu tartışmalarda tespiti yapılmayan konuları da içeren bir değerlendirme yapmanın yararlı olacağı tartışmasız.

Konuşmanın yapıldığı koşullar…
Leyla Zana, konuşmayı, olağan koşullarda değil, olağanüstü koşullarda yaptı.

Neydi bu olağanüstü koşullar?

Leyla Zana kısa bir süre önce, “silahlı güçler yani PKK’nın silahlı güçleri bizim sigortamızdır” demişti. Yani “PKK silahlı güçleri olmadan, Kürtlerin kendilerini korumaları ve haklarını kazanmaları olanaklı değildir” demek istiyordu. PKK/BDP’nin savunduğu “Demokratik Özerkliğin” yetersizliğini savunuyordu. Kürtler için federasyon ve hatta kendi kaderlerini bağımsız devlet statüsü ile tayin edebileceğini ifade ediyordu. AK Partiye ve Hükümete karşı radikal söylemlere sahipti. AK Partiye, Hükümete, Başbakana güven duymadığı hal ve hareketlerinden açıkça ortaya çıkıyordu. Kısacası, AK Parti Hükümeti ve Başbakan Erdoğan’a sıcak duygular beslemediği her yönüyle ortadaydı.

PKK/BDP, Hükümeti ve Erdoğan’a karşı açık ve amansız bir mücadele içinde. Bu mücadele seçimler sonrasında değil, öncesinden başlayan bir mücadeleydi.

Hükümet ve Başbakan Erdoğan’la bütün köprüler atılmış durumda. AK Parti Hükümetini faşist bir hükümet, Başbakanı da faşist ve otoriter bir lider olarak tanımlanıyor. Uludere Katliamından sonra da, AK Parti Hükümeti ve Başbakan katliam yapanlar olarak tarif edildi.

PKK/BDP için önemli olan KCK operasyonları ve tutuklamaları; tutuklu milletvekillerinin tutuklulukları halen devam ediyor. KCK operasyonu kapsamında Van Belediye Başkanı, birkaç ilçe başkanının tutuklanması Leyla Zana’nın konuşmasından birkaç gün önce gerçekleşti.

Diyarbakır Belediye Başkanı, bu tutuklamalar sonrasında AK Parti Hükümetini ve yetkililerini ağır sözlerle suçladı. AK Parti’deki Kürt milletvekillerinin istifa etmesini istedi. Milletvekillerinin istifa etmemesi halinde, halkın onların yüzüne tükürmesini kamuoyuna açıkladı.

PKK liderleri, direnişten başka yol olmadıklarını defalarca açıklamışlardı.

Görüldüğü gibi Leyla Zana’nın konuşması olağan koşullarda gerçekleşmemişti.

Ne konuştu?
Leyla Zana birçok konuda görüş belirtti. Ama bu konuşmasını kategorize edersek tablo şudur:

1- PKK, 1999 yılından sonra Bağımsız Bileşik Kürdistan stratejisinden vazgeçtiğine göre, silahlı mücadeleye devam ederek gençleri öldürtmenin anlamı yoktur. Yani “PKK silahla var olan ve varlığını sürdürmesi silaha bağlı olduğundan, varlığı anlamlı değildir” demek istiyordu.

2- Bugüne kadar Başbakan hakkında iyi ve olumlu duygular beslememesine rağmen, Başbakana güven duyması, Başbakanının Kürt haklarını vereceğini ve verebileceğini. AK Parti Hükümetinin sosyal, sağlık, yol ve benzeri safhalarda önemli projeler gerçekleştirdiğini. Reformlar yaptığını, TRT 6’in ve üniversitelerde Kürtçe ve Kürt edebiyat bölümlerinin açılmasının önemli olduğunu dile getirdi.

3- BDP’ye eleştiriler yaptı.

Neden şaşırttı?
Olağan koşullarda konuşmadığı ve olağanüstü koşullarda konuştuğu; kendi kısa geçmişiyle, siyasi konumuyla, bugüne kadar savunduğu görüşleriyle çelişkili konuştuğu için herkesi, tüm Kürt ve Türk siyasi çevrelerini, özellikle de AK Parti çevrelerini, Başbakanı şaşırttı.

Bütün bu nedenlerin yanında PKK/BDP stratejisine aykırı konuştuğu, PKK/BDP’nin siyasi manevra alanının daralttığı ve hatta PKK’nın silahlı gücünü anlamsız kıldığı için, kendi camiasını şaşırtmakla kalmadı, BDP/PKK saflarında, özellikle de PKK/BDP’nin varlığından nemalanan çevrelerde depreme yol açtı.

Leyla Zana’nın “kral çıplaktır” demesi, PKK/BDP saflarında “paradigmayı” ve Kürtlerin çıkarlarıyla örtüşmeyen senaryolarını alt-üst etti.

Konuşmasının içeriği ne anlama geliyor?
Leyla Zana’nın olağan olamayan koşullarda, PKK/BDP saflarında deprem yaratan konuşması, PKK saflarında bir ayrışmanın, farlılaşmanın, bölünmenin olduğunu anlatıyor.

Leyla Zana’nın konuşmaları, PKK’da iki ana bölünmenin, iki ana çıkar çatışmasının var olduğunu gösteriyor. Bu iki ana bölünmenin ve çıkar çatışmasının merkezlerinden biri, Öcalan ve çevresindekiler. Ana bölünmenin ve çıkar çatışmasının ikinci merkezi, Dağdaki PKK yönetimi.

Dağdaki PKK yönetiminde de, Murat Karayılan’la görüşme yapan Avni Özgürel’in Neşe Düzel röportajında Murat Karayılan’ın bu bölünmede Öcalan tarafından olduğu saptanabilmekte. Ama söyledikleriyle yaptıklarının çelişkisi, belki de PKK’deki netleşemeyen çelişki ve farklılaşmanın kaotik yansımasıdır.

Bu bölünmenin, bölgedeki güç odakları arasındaki nüfuz mücadelesini de yansıtan bir konumda olduğunu da saptamak zor olmaz. Öcalan, Türk merkezli ve Kürdistan Federe Bölgesi merkezli tarafı; PKK’nın Dağdaki Yönetimi, Suriye ve İran merkezli taraf konumundadır.

Neden konuştu?
Öcalan istediği ve Leyla Zana Kürdistan Federe Bölgesi Başkanı’na yakın durduğu için, gelinen aşama itibariyle bu konuşmayı yapmak durumunda kaldı.

Kürdistan Federe Bölgesi Başkanı, bugünkü dünya ve bölge koşullarında silahlı mücadelenin Kürtlerin haklarını sağlayamayacağı ve koruyamayacağını savunuyor; bu görüşü PKK’ya telkin ediyor.

Geline aşamada da, PKK sorununun çözümü konusunda ABD, Kürdistan Federe Bölgesi, ABD arasında daha farklı ve önemli bir çalışma söz konusu.

Konuşmaya tepkiler oldukça keskin ve sert…
Leyla Zana’nın konuşmasını olumlu karşılayanlar, olumsuz karşılayanlar oldu.

AK Parti çevreleri Leyla Zana’nın konuşmasını olağanüstü olumlu karşıladılar. Bakanlar düzeyinde olumlu yorumlar yapıldı. Her ne kadar Beşir Atalay katılmazsa da Bülent Arınç, PKK’nın silah bırakması halinde Öcalan’ın ev hapsinsin de mümkün olabileceğini ifade etti. Başbakan, Leyla Zana’nın istemesi haklinde görüşebileceğini kamuoyuna deklere etti.

AK Parti’nin bu yaklaşımı oldukça da normal bir durum. Çünkü Leyla Zana’nın konuşması, Ak Parti’nin siyasi manevra alanını genişleten ve Ak Parti’nin PKK/BDP karşısında haklılığını ifade eden; PKK/BDP’nin siyasi manevra alanını daraltan bir gelişme.

Kürtlerde de iki tutum var. PKK/BDP’li Kürtlerle, çoğunluk Kürtlerin Leyla Zana’nın konuşmasına yaklaşımları farklı.

Çoğunluk Kürtler, iki tutuma sahiptir.

Bir Kürt tutumu, Leyla Zana’nın konuşmasını bütünüyle olumlayan tutumdur.

İkinci Kürt tutum da, Leyla Zana’nın açıklamalarını eleştirel olumlayan Kürt tutumudur. Ben de bu ikinci kategorideki Kürtlerdenim.

Leyla Zana’nın konuşmasının tümü eleştiriye muhtaç bir konuşma. Özellikle de Ak Parti ve Başbakan hakkındaki belirlemeleri kritiğe kesinlikle muhtaç açıklamalar ve görüşler.

PKK/BDP’de de Leyla Zana’nın konuşmasına yönelik iki tutum var.

Bir tutum, kitle tabanından gelişen, Leyla Zana’ya inanan ve güvenenlerin olumlu tutumu.

İkinci tutum, PKK/BDP’nin yönetici elitinin sert ve olumsuz tutumu.

Bu konuda KCK, BDP, PKK yöneticilerinin olumsuz açıklamaları kamuoyuna yansıdı.

Görüşlerden öteye, bugün Betülşebab ve Hakkari’de PKK’nın yaptığı saldırılar sonucu 8 askerin ve 10 PKK’lının öldürülmesi, onlarca insanın yaralanması da bu tepkinin pratiğe dönüşmüş konseptidir.

Amed, 19 Haziran 2012

 

Şêr, şêr e, mêr e yan jin e Nîşan bi dest, Leyla min e Polaye dil wek asin e Leyla kî ye? Leyla jin e. Leyla min e. Leyla min e... Cigerxwin soylenecek sozu baska bir Leyla icin soylemis, ben bizim Leyla'ya nazire yapayim.

Spas Remo. Kekê Brahîm,  ji dilsozî û dilşewatiya te misqalek şika min tine - dizanim tu kurd î, lê zehmet nebe dev ji behskirina siyasetê berde. Mêze, cenabê te siyaset nake, behsa siyasetê dike. Zorê nede xwe, tu ne mîlîtan î radibî xwe dipêçî ûbi rê dikevî; herwisa tu ne akademîsyen î ku rabî analîzên hûr û kûr û dûr bikî. Ez dizanim, tu dixwazî êşa 40 milyonî bikşînî. Çima? Ji ber ku li gor fikra te, te îxanetê li wî gelê kiriye ku tevgera ku tu têde bû ni ser neket û hişt ku TC PKKyê bike belayê serê me. Lê wa nefikire, kekê Brahîm. Wa his jî neke. Ev gel dizane kî lawê wî, kî nîne.  Dibe ku mirov bi ser nekeve lê ya giring ne serketina mirov a şexsî ye. Ya giring selehiyeta vî miletî ye ku rojek beriya rojê bigîje azadiya xwe. Em tev dizanin ew roj ê bê. Keko, ew roj ê bê - tu xwe bipertinî jî dê ew bê, wî xirabiyê li xwe nekî jî dê ew bê. Azadî qedera kurdan e. Bo wî, madem li welat î û madem li dû hesabên şaş û biçûk nînî, bihêle bila BDPyî û PKKyî BI XWE fehma vegera rêya rast bikin. Bawer bike ew ê bikin, ji ber ku qewlê tirkan ve, tebîetê eşyayê ye viya: tu projeyên TC (PKK yek ji wan e) li Kurdistanê dê biser nekevin. Viya emrê Xwedê ye.  Zehmet nebe bi vî hişyariyê li meseleyan binêre û ne xwe, ne jî kesek dî biêşîne. 

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.