Kürd milleti bir taraftan sömürgeci sistem, diğer yandan sistemin olmuş ve olmaya aday Kürd odakları tarafından rehin alınmıştır.
İster sistem, ister Kürdler adına siyaset ediyorum diyen kimi çevrelerin ortak hedefi Kürd milletini Türk egemenlik sistemi içinde eritmeye odaklanmıştır. Bunu görmek gerekir. Türk sistemi politika ve uygulamalariyla çırılçıplak olarak ortadadır. Resmi politıkası Kürdleri inkar ve imha edilmesi üzerine oturtulmuştur. Aslında kişisel, ailesel, çevresel çıkarlar temelinde değilde, Kürd milleti çıkarı açısından meseleye bakıldığında kimi Kürd politik çevrelerinde Türk sisteminden pek faklı olmadıkları görülür.
Kimi Kürd çevreleri ihanetin başını çekerken, kimide yalakalıkta terfi etmektedir. Kürd katillerinden “kardeş” keşfetmektedirler. “Ortak yaşam” öngörmektedirler. Bunu yaparlarken Kürdler adına konuştukları pozuna bürünüyorlar. Terbiyetsizlik ediyorlar.
Kürd millet bireyi olarak Türk diye bir kardeşim yok. Türk ile kan davam var. Türk'ü düşman bildim. Kii onlar da zaten Kürdleri düşman olarak görmektedir. Her Kürd Türk egemenlik sistemi için potansiyel bir tehlike olarak görülüyor. Sadece neslini inkar eden, kendini Türk ilan eden, Kürdlere karşı Türklerin safında savaşanların sırtını sıvazliyor. Onları sevdiğinden değil. Kullanmalarından çıkarı olduğu için. Bunların çoğunluğunun akibetide korkunç olduğu belgeler söylemektedir. “Milletine ihanet edenler yarın bizede eder” mantığı ile bu kesim kullanıldıktan sonra icablarına bakıldığının sayısız örnekleri vardır.
Düşman korkunç ve kurnaz. Şakası yok. Kürd'ün varlığını kendi yok oluşu olarak görmektedir. Bu nedenle Kürdleri tarihte yok etmek olarak sistemlerini oluşturmuş. Değişeceğide yok.
Bunca deneyime rağmen Kürd millet düşmanı Türk şahsında “kardeş” keşfetmek “ortak yaşam” öngörmek kendi idam fermanını imzalamak demektir.
O halde mesele açık. Türk “kardeş” değil, düşman.
Demek ki, seçeneğimiz belli.
Nedir bu?
Türk egemenlik sisteminden toptan kopuş.
Kürd milletini kurtuluşa taşıyacak seçenek budur. Bunun dışında baş vurulacak her yol ve yöntem Türk egemenlik sistemini meşrulaştıran yaklaşımlardır.
Bu temelde İmralı patentli BDP'nin şu an baş vurduğu komik eylem değerlendirildiğinde Türk egemenlik sistemini meşrulaştırma eylemi olduğu açıktır.
Taraflar net olarak bellidir. Ya Kürdlerden, ya Türklerden yanasınız. Orta bir yol yoktur.
Kürd milletini tarihte yok etmeyi önüne koyan, insanı ve tabiatıyla Kürd-Kürdistan'ı tarumar eden, soykırım uygulayan, inkarı dayatıp insanlarımızı zorla asimilasyondan geçiren, ülkesinden zorla koparıp sömürgeci ülkeye göç ettirerek milli bünyemizi bozan, her türlü insanlık uygulamayı üzerimizde uygulayan bir sistem sahiplerini Kürdlere “kardeş” tayin edenler Kürd milli politıkası temsilcileri olamazlar.
Türk egemenlik sistemini topyekün hedeflemeyen bir yapılanmaya Kürd siyasal gücü denilemez. Türk devletini, bir bütün olarak kurumlarını, sembollerini “bizimdir” diyen yapılanmalar Kürd siyasal gücü olamaz.
Bu siyasal yapıların yaptığı Kürd milletini Türk sömürgeci sistemi içinde eritmektir. Bunun adı yurtseverlik olamaz. Bu yaklaşımın ihanet odağı ve yalaka Kürdlerin zoruna gittiğinide biliyorum. Daha esnek olmak gerekir diyen çevrelerin olduğunuda. Sorun kişisel bir mesele değil. Eşyayı kendi ismiyle ifade etmek kaçınılmazdır. Kişisel bir çıkar olsa lanet olsun der işin içinde çıkabilirsiniz. Fakat sorun bir milletin sorunudur. Ortada bir millete ihanet ediliyorsa bunu dile getirmek, bu suçu işleyenleri teşhir etmek milli bir görev ollmanın ötesinde insani bir görevdir.
Şu an İmralı patentli yapılanmaların üst kademesinde yer alanlar ve Türk devletinin sınırlarına saygılıyız diyen diğer Kürd çevreleri neye hizmet ettiklerini bilmiyorlar mı? Bal gibi biliyorlar. Bilmeyen birileri varsa şamar oğlanına çevrilmiş zavalı Kürdistan halkıdır.
Bu çevrelerin Kürd milletine hizmet etme diye bir dertleri yoktur. Varsa yoksa bireysel, ailesel ve çevresel çıkarlarıdır. Bunun için Kürd milli haklarını toptan satışa çıkarmışlardır.
Türk egemenlik sistemin en alt veya en üst bir kurumundan bir mevki sahibi olmak için bireyi olduğu milletin hiçbir hakkına sahiplenmeyen ve hatta karşı çıkan, Kürdlerin millet olmadan doğan haklarından vazgeçerek bu hakları gasbeden Türk sistemini kabul eden ve sembollerini Kürdlerindirde diyen Kürd siyasi çevrelerin niyeti ne olursa olsun düşünsel ve eylemsel duruşlariyla düşmana hizmet etmektedirler.
İmralı güdümündeki odakların niteliği ve Türk devletinin sınırlarına saygılıyız diyen tüm çevreler bu kategori içindedirler.
Bir bütün olarak bu çevreler derin bir ihaneti yaşıyorlar ve Kürd milletine yaşatıyorlar. Kürd olarak Türk sistemin hukukunu Kürdlere dayatıyorlar. Bunu yaparlarken izledikleri ince siyasetle Kürdleri dağa çıkararak, sokağa dökerek milli dinamiklerini yok ediyorlar. Kürdlerin Türk sistemine duydukları kin ve nefreti boşa çıkarıyorlar.
Dikkat edin İmralı patentli BDP'nin son günlerde başlatığı komik eyleminin sivil ittiasızlıkla ne alakası var? Kürd milletinin hangi temel hakkı ileri sörülüyor? Hiçbirisi. Bu eylemlerin amacı Türk sistemine karşı kin ve nefretle dolu Kürdlerin enerjisini boşa çıkarmaya endekslidir. Yanısıra iş yapıyorum havasını empoze edilerek Haziranda yapılması düşünülen seçimlerde birkaç vekili Türk meclisine göndermek, birkaç il ve kazada belediye başkanını seçtirebilmektir. Bunun Kürd millet haklarıyla bir alakası yoktur.
Türk meclisi Kürd millet iradesini gasbeden sistemin temel kurumlarından biridir. Oraya gidip ve hele o ırkçı andı içmek hainliktir. Kürd-Kürdistan yurtseverliğini boşa çıkarmaktır. Türk sistemini meşrulaştırmaktır. Bu siyasetin temsilcilerini Kürd siyasi çevresi olarak adlandırmak akıl almaz bir yanılgıdır.
Bizim gibi ezen-ezilen, sömürgeci-sömürge ilişkisi içinde olan dünyada sayısız örnek var. Ve hiçbirisi şu an Kürd millet potansiyeli üzerinde egemenliğini kurmuş yapılar gibi davranmamışlardır. Bunun en bariz örnekleri İrlanda ve Bask partilerin tutumudur. Seçimlere katılırlar. Kendi temsilcilerini seçerler. Fakat İngiltere ve İspanya parlementosuna göndemezler. Onları oraya gönderip kraliçe ve krala bağlılık yeminleri ettirmezler. Bunu ihanet sayarlar.
Peki İmralı patentli partilerin bugüne kadar yaptıklarını nasıl okumalıyız? Siyaset yapıyorlar deyip geçiştirebilir miyiz? Doğru siyaset yapıyorlarda, ama kimin siyasetini? Türk meclisinde olmayan namus ve şerefleri üzerine Türk devletine bağlılığını ilan etmek kimin siyaseti? Atatürk ilkelerine bağlılığnı deklere etmek kimin siyaseti? Türkiye'nin birlik ve beraberliğini koruyacağını ifade etmek kimin siyaseti?
Bu Kürd siyaseti değil, Türk sistem siyasetidir.
Bu ihanet değilde nedir?
Şu an var olan diğer legal Kürd partilerin gerçi o güçleri yok, ama velevki seçildiler. Diğerlerinden farklı mı davranacaklar? Hiç sanmiyorum. Onlarda aynı yolun yolcusudurlar.
Fakat Kürd milletin ve politik güçlerin önünde başka bir yolda var. Bu yol Türk sistemini toptan rededen ve önünü Kürd dünyasını inşa eden yoldur. Bu yol tutulmadan Kürdlerin kurtuluşu mümkün değildir.
Aslında bunu uygulamanın ortamı var. Newroz katılımına bakıldığında bunu gerçekleştirmenin kitle açısında bir sıkıntısı yok. Eksik olan bu kitleyi Kürdlerin millet olmadan doğan hakları temelinde yönlendirmektir. Dikkat edin. Ayaklandırmak demiyorum. Halkımız zaten ayaktadır. Mesele onu kendi kurtuluşu için yönlendirebilmektir. İşte eksik olanda budur.
Bu, şu an Türk sisteminin olmuş İmralı patentli odaklardan beklenemez. Onların görevi ayağa kalkmış Kürd halk kitlelerini barajlamaktır. Onlar Türk sistemin sigortası görevini görüyorlar.
Şu an Kürd millet hakları temelinde bir çağrı yapılsa milyonlar sokağa dökülür. İstenecek tek bir hedef olmalı.
Kürdler için bir statüko!
Türk egemenlik sistemi dünyanın bu koşullarında bir soykırım göze alamayacağına göre Kürdler için bir statüko elde etmek mümkün. Ama Kürd kitlesini rehin almış İmralı odaklı siyaset bunu engelemektedir.
Bu görülmeden ve aşılmadan Kürdler daha çok ağır bedel öderler.
3 Nisan 2011
Sivil itaatsizlik eylemleri