[img]http://turkce.kurdistan-aktuel.org/images/stories/nisan2009/kemal_pir_t…]
[b]Kral ciplakti ama...[/b]
[i]Salı, 21 Nisan 2009[/i]
Son zamanlarda Ergenekon vede Ergenekon-PKK baglantisi tartismalari kizisirken, ortaya cikiyor ki herkes herseyi biliyordu ama görmüyordu/duymuyordu/bilmiyordu.
Almanlarin bir güzel atasözü vardir; “sonradan herkes kurnazdir“ diye. Anlami ise sudur: Bir seyi zamaninda, isisten gecmeden yapmak önemlidir. Isisten gectikten sonra herkes ahkamci kesilir. Simdi buda nereden cikti diyebilirsiniz ama iste günlük toplumsal hayatimizdan cok ilginc bir örnek.
PKK tarihi, kendi ic infazlari vede PKK´nin üst düzey kadrolarinin bu infazlara karsi tutumu bu sözün dogrulugunu cok net ortaya koymaktadir. Söyle bir infaz zincirini bastan sona yeniden gözümüzün önünde gecirelim, görecegizki bir sonraki dönem kendisi infaz kurbani olan kisi, kendisinden önce baskasi infaz kurbani oldugunda aktif sekil de olayi anlamaya calisacagina isin kolayina kacip hemen Öcalanin cizgisine alkis tutmustur. Ayrica sunuda belirteyim ki; benim burada kimseyi yargilamak gibi bir niyetim yok, ama herkesin kendi özelestirisini (burada Öcalanin kastettigi özelestri anlasilmamali, cünkü Öcalan bunu üstkadrolarin iradesizlesmesi vede hiclesmesi olarak kullanmistir) de yapacak kadar bir devrimci sorumluluga, bilince vede mütevasiye sahip olmasi beklenir.
Mehmet Sener, Selim Cürükkaya, Mehmet Can Yüce, Selehhattin Celik ve Sükrü Gülmüs gibi cogu önde gelen kadro herbiri degisik zamanlarda Örgütle ters düsmelerine ragmen, halka karsi net bir bilgilendirici aciklamayi ,özelestiri seklinde yapma geregi görmediler veya sonraki karsi durusu bir özelestiri olarak yeterli gördüler.
1982-1984 yillari PKK´ nin yönünün belirlenecegi kiritik yillardir. Su üstüne cikmasada iki zit ic gücten biri örgüte hakim olacaktir.
Bunlardan biri M. Hayri Durmus/Mehmet Resul Altinok/Hakki Karer/Mahsum Dogan/Cetin Güngör/ /Kemal Pir/Selim Cürükkaya gibi Devrimci kadrolarin cabasiyla iki yilda Kürdistanin dörtbir yaninda örgütlenen halkci/devrimci bir cizgi´ nin temsil ettigi güc.
- Digeri ise Öcalan, cevresine yerlestirilen bir kac mitten kisi ve cevresine topladigi bugünkü iradeleri kirilmis merkezkomite üyeleri. Kendilerine Apocu“ demeyi daha uygun gören vede Ergenekon tartismalariyla ortaya ciktigi gibi derin devlet ve MIT´lede iliskisi olan bu kanat Öcalanin diktatörlügünun altindaki kanattir.
Bu yillarda özzelikle Avrupa sorumlulari Mehmet Resul Altinok, Cetin Güngör gibi merkez Komite üyeleri Öcalanin bir diktatörlük pesinde oldugunu, bunun sonunun da neyle noktalanabilecegini görebildikleri icin Öcalanin diktatörlügünü engelemek icin bu sürece karsi koymuslardir. Özellikle babamin o dönemdeki muhabbetlerine kulak misafiri oldugum kadariyla Öcalanin bazi konularda saibeli hareketlerinin oldugunu kendi aralarinda dillendiriyorlardi.
Faili mechul sekilde kadrolarin vurulmasi, bazi operasyonlarda, Türk birliklerinin kadrolari elliyle koydugu gibi yerlerini bilmesi vb.
Özellikle Mehmet Resul Altinok ve Cetin Güngör üzerine Kürtler fazla bir bilgi sahibi degildir.
Mehmet Resul Altinok daha Lise dönemindeyken kendisinin bilgisinden ve birikiminden dolayi devlet tarafindan tehlikeli Kürtcülük ve Sosyalist görüsleri var diye pesine özel sivil polis takilmis sonrada Diyarbakirda bu fikirlerinden dolayi bir zindanda yatmistir. (Öcalan ayni dönemlerde Ülkü ocaklarinda ve Camilerde tespih cekerek zaman gecirmektedir, taki bir gece iki saat bir sol icerikli kitap okuyup gece yarisi ter icinde kalkip ben aslinda sosyalistmisim diye bagirincaya kadar)
Mehmet Resul genc yasta olmasina ragmen bilgisi, kültürü, devrimci tutumu nedeniyle bircok cevrenin hem sempatisini hem de tepkisini ceken bir insandi. PKK nin (Apocularin degil) de Hayri Durmus´la beraber bas Teorisyenlerindendi. Özellikle Dünyanin yeni politik yapilanmasi ve Kürtlerin Özgürlük Savasi üzerine yazdiklari PKK tarafindan kendi infazindan sonra izin alinmadan degisik isimler altinda basilip dergi veya kitap olarak satildi.
O dönemde sonradan PKK nin üst düzey kadrosu olan bir cok insan bizzat kendisi tarafindan örgüte kazandirildi. Mehmet Hayri Durmus, Cetin Güngür, Mehmet Karasungur, Sakine Cansiz, Apdullah Ekinci, Sükrü Sever vb.
Ayrica sosyal iliskileri Ecevit, Deniz Baykal, ve bircok Türk kökenli milletvekilini de kapsiyordu]
Onlarin karsi oldugu Ocalanin diktatörlügüne daha sonra digerleri yaklasik benzer gerekcelerle karsi cikmalarina ragmen, bu ilk dönemde tutumlari ilginc olmustur.
Mehmet Resul Altinok ve Cetin Güngör´ün bu ilk ve önemli karsi cikisina Mehmet Sener´ in tepkisi söyle olur: “yasasin baskan Apo ve baskan Aponun-Cizgisi, kahrolsun reformistler ve bölücüler“ diyerek özelikle Mehmet Resul Altinok´u ve Cetin Güngör´ü isi; örgüt ici silahli darbeye kadar götürmekle suclamisti. Objektiv bir bilgi edinme yerine, böyle hizli bir karar ve yanlisi destekleme o konumda ki bir kadro icin ilginc ve yetersiz bir tutum. Bilgi manupülasyonu olsa bile yeterince bilgi sahibi olmadan, bazi kisisel kaygilarla tavir almamak gerekiyor. Cünkü o andaki dogru tavir örgütün yönünün belirlenmesinde sonraki elestrilerden ve özelestrilerden daha sonuc aldirici olacakti.
Sonra Mehmet Senerin kendisi PKK vede Öcalanin gercek yüzünü görünce üst düzey kadrolar´dan kendisine destek aramak icin yazistiginda, kendisinin aldigi cevapta ilgincti. Özellikle Mehmet Can Yüce´yle de defalarca yazismasina ragmen, Mehmet Can Yüce`den tutumu yadirganir cevaplar aliyordu. Mehmet Sener gercegi bütün yüzüyle ögrenmis yanar/döner kadrolara Öcalan´la bu isin yanlis yöne gittigini bir devrim sürecinin degil sirf Kürt potansiyelinin harcanip tüketilme süreci oldugunu anlatmaya calisiyordu ama kadrolarin tutumu yanlistan yanaydi, yani kendisinin de daha önce oldugu gibi, baskan Apo´nun örgütü tasfiye cizgisinden yanaydi. Bu sürecte Mehmet Sener dokuz köyden kovulmus, sonunda da bir ihanet sonucu Suriye Mit'inin de yardimiyla birkac arkadasiyla komplo sonucu Apocular tarafindan Süriyede vurulmustu. Mehmet Sener yasasaydi sormak gerekirdi; darbeci dedigi o insanlar gercekten bozguncu ve bölücü müydüler? yoksa sadece kendisinin 12 sene sonra görecegini o zaman mi görmüslerdi.? Mehmet Senerin bu konuda bir özelestirisi yoktur. Son pismanlik care getirmemisti kendisi de haksiz bir infaza kurban gitmisti.
Tam bu sirada Mehmet Can Yüce`in Öcalan fantazisi doruk noktasina cikmis, „Dogudan dogan Günes“ olarak Öcalan´i yeniden bir Ortadogu ve Kürdistan´in kurtarici Günesi olarak bize dogurmustu. Gercekler yetmeyince fantazilerimiz ve hayellerimiz yerlerini doldururlar.
Defalarca Mehmet Sener Mehmet Can Yücel ile yazisti, ancak o gercekleri bir devrimci objektifligiyle degerlendirip tavir takinacagina, oda yasasin baskan Apo´nun cizgisi demisti.
Ayrica Selim Cürükkaya´ ya ve Sükrü Gülmüs´e de baskan Apo ´nun cizgizini destekleyen bildiriler imzallattirilmis ve dagitilmisti. Selim Cürükkaya´nin veya Sükrü Gülmüs´ün bu infazlara karsi o dönemde bir tavirlari olmamistir.
Mehmet Sener aci gerceyi hic kimseye anlatamamis Örgütün bir Halk Partisi degil, sadece Öcalan'in diktatörlügü oldugunu kabul ettirememisti, bugünkü muhalifler de anlamak istememislerdi. Oysaki bugünkü muhaliflerin gördügü herseyi Mehmet Sener de görmüs ve yazmisti.
Sira Selim Cürükkaya`ya gelmisti. Örgüt her zaman yaptigi gibi önce bazi görevler vererek bir sürec sorgulamasinin vede olabilecek karsi bir durusu engelenmeye calisiliyordu. En son Selim Cürükkaya Avrupada ki Kürt parlemantosunun baskanligina getirilir. Selim Cürükkaya gerceklerin farkinda oldugu icin bu göreviyle Öcalani örgüt icinde dengelemeyi dener. Ancak Öcalan durumu farkettigi icin parlamentoyu dagitir. Selim Cürükkaya ve birkac üst düzeydeki parlemanto calisani` ni Süriyeye cagirir. Hedef aslinda Selim Cürükkaya´dir. Selim Cürükkaya uzun ve dolayli bir yolculuktan sonra örgütten kacmayi basarir. Daha sonra gercekleri dobra dobra yazdi. Özellikle
Herkesin Kürdistan kurtarildi kurtarilacak havasina girdigi dönem de, Selim Cürükkaya `nin Örgütü karsisina alabilmesi ve insanlari; Öcalanin Apocu-PKK siyla Kürdistanin kurtarilmayacagi´na inandirma cabasina girmesi tam bir devrimci davranis ve cogu muhalifin de sesi solugu oldu. Cünkü o dönem Apocu PKK tarafindan düsman kaleleri olmasa da dost ve halk kaleleri ele gecirilmisti, farkli görüse yasam alani birakilmamisti. Yine de Selim Cürükkaya bu dönemde Öcalanin PKK`sini karsisina alabilmistir.
Fakat Selim Cürükkaya'nin da daha önce anlatilan anlamda bir özelestirisi olmamistir.
Simdi sira Mehmet Can Yüce deydi. Kendisi Apocu PKK` ya o kadar inanmis umut baglamisti ki daha önce kralin ciplak oldugunu göremiyordu. Mehmet Can Yüce yillarca cezaevi sorumlusuydu. Artik Öcalan`in devletle iliskileri gizli degil resmiydi, Anasi Kürt degil Türktü, sinirlari Kürdistan cografyasi sinirlari degil, Milli-Missak sinirlariydi ve hayali de Kürdistan degil büyük demokratik uniter Türkiyeydi. Düsmanin cezaevinde de olsa Mehmet Can Yüce kralin ciplak oldugunu kendi gözleriyle görmenin saskinligini yasiyorken, kralin piadelerine bunu anlatmaya calisiyordu. Piadeler tepeden inme emirle görevden alinmis eski sorumlulularini aralarina almis dayaktan geciriyorlardi. Tek umut yillarca dayak yedigi düsman gardiyanlarin imdata yetismesi ve kendisini kurtarmasiydi. Nitekim de öyle oluyor. Düsman vede dost kiligina girmis düsman arasinda kalmak kolay degil. Tam bir Trajedi, tam bir paradoks.
Oysa ki Mehmet Can Yüce`nin Apocu PKK hakkinda simdi savundugu seyler 3 nesil muhalif dönem de dillendirilmisti. Sadece kendisi 20 sene bir yanilsama yasamisti, bunu görmekte gecikmisti.
Mehmet Can Yücel kendisi `Bir yanilsamanin Sonu` kitabinda sanki yanlislar 98´den sonra basliyormus gibi bir sonuc cikiyor; oysaki kökü 1882 de damarlanmisti.
Mehmet Can Yücel acaba Mehmet Senere ve Selim Cürükkayaya hak veriyormu, neden daha önce onlarin gördüklerini görmezlikten geldi. Mehmet Can Yücel´nin de bir özelestirisine rastlamadim.
Sükrü Gülmüs Öcalandan Basin ve Medya Isleri sorumlulugu alinca, Öcalan´ nin istedigi yazilar cikiyordu. Kendisinin deyimiyle Mehmet Senerin idaminda da idama da karsi cikmamis. Fakat sonradan kendiside Apocu PKK nin hincina ugramis ve cani yakilmistir.
Sükrü Gülmüs Mehmet Seneri daha sonra kendi sayfasinda bir kahraman ilan etti.Onu zamaninda anlayamamaktan yakindi. Ama neden bu kadar gec anladin dostum onu ve ondan öncekileri.
Sükrü Gülmüsün ciddi bir özelestirisi bu konuda varmidir? Ben karsilasmadim.
Ayni sekilde Selahhattin Celikte Apocu PKK nin aslinda bir emektaridir. Ancak dokunmadigin yilan gün geliyor dönüp sokuyor. Selahhattin Celik'te yazdigi „Agri Dagi´ ni Tasimak“ kitabinda sirf bazi gercekleri tepki olarak yazmis, bilgi bakimindan güzel bir kitap. Ancak gercegin tamamini yazma cesaretini ya göstermek istemedi yada gösteremedi.
Selahhattin Celik te Kürt halkina bir özelestiri borcludur.
Beyler ati alan üsküdari gecti. Apo cu PKK da PKK yi ta o dönemde ele gecirdi ve halkimizin kötü talihi de baslamis oldu. Tam bu dönem de Mehmet Resul Altinok ve Cetin Güngör kralin ciplak oldugunu görmüslerdi. Bu dönem dürüst halkci kadrolarin elele verecegi dönemdi. Objektiv bir yargi ile o insanlarin tavirlari anlasilmaya calisilsaydi bu gün Kürt hareketi baska bir noktada olabilirdi.
Kralin Ciplak oldugunu o dönem görebilseydik parca parca, dönem dönem muhaleffet yerine bir güclü karsi devrimci cizgi olacakti; ta bastaki PKK- devrimci, halkci cizgisi korunacakti. Cogunuz cezaevinden cikinca bunun yerinde yellerin estigini gördünüz.
Ne sekilde olursa olsun hangi dönemde olursa olsun bu sürece tavir alan herkese saygim vardir,ama simdi sapkamizi önümüze koyalim, kral ta o zaman ciplakti ama biz gözlerimizi yumdugumuz icin göremedik. Simdi sanki yeni kralin ciplakligini kesfetmisiz heyacanina kapilmayalim. Onun yerine; haksiz yere Apocu PKK ´nin infaz ve komplosunun kurbanlari olan insanlarin anisina sizleri Kürt halki önünde özelestiri vermeye davet ediyorum. Ama isin kolayina kacmadan öyle...
[b]Ali Ekber Altunok[/b]
[url=http://turkce.kurdistan-aktuel.org/index.php?option=com_content&view=ar… AKTUEL[/url]
Re: KRAL ÇIPLAKTI AMA...