Kullandığım başlık farklı çevre ve kişilere itici gelebilir. Kimi kafayı KAWA'ya, kimi İZM'e takabilir. Onların haklı ve haksız hasasiyetlerinin farkındayım. Buna rağmen böyle bir başlık kullanmayı tercih ettim.
Aslında başlığa taşıdığım kelime ile bir şeye vurgu yapmak istedim. Amacım millet olarak sahiplenmemiz gereken milli değerlerimizin toplamını ifade edecek bir kavramın maddi bir güce dönüştürülmesidir.
Millet olarak savunulması ve uğrunda mücadele edilmesi gereken bu yaklaşıma ben KAWAİZM dedim. Başkası başka bir isim dile getirir. Bir başkası bir başka isim. Ama sonuçta ortaklaşa bir kavram üstünde anlaşmak olmasa olmaz aciliyetini kavramamız gerekir.
HeK'in ikidebir vurguladığı gibi habire tren kaçıran bir milletiz. Gidişata bakılırsa ve müdahale edilmese bir tren daha kaçırmakla karşı karşıyayız. Bu treni kaçırırsak dünyanın sonu olmaz, ama Kürdlerin çok şey kaybedeği kesindir.
Bu nedenle Kürdler bir tercih yapmak zorundadırlar.
Ya Türkiyeci, Irakcı, İrancı, Suriyeci , ya da Kürdistan'i olacaklardır.
Birincisi yokoluşa, ikincisi kurtuluşa götürür.
Tercihlerin yaratacağı sonuç bu kadar açık ve nettir.
Ben derim ki; Kürdler merkezinde kendi toprakları üzerinde kendi geleceğini tayin etme ve bunu tesis etme hareketi başlatmalıdır.
Bunun maddi koşulları fazlasıyla vardır. Dinamik milli bir Kürd potansiyeli mevcuttur. Doğru bir zeminde harekete geçirildiğinde düşmana dünyayı zindan edeceğinden kuşku duymamak gerekir.
Bu dinamik gücün harekete geçirmek için acil olarak kafa üstünde yürüyen Kürd mücadelesini ayakları üstüne yürütecek bir akıma ihtiyaç vardır.
Kürd milletinin kurtuluşu yeni bir akıma gereksinim duyuyor. Millet olmadan doğan haklarının elde edilmesi programıda denilebilir buna.
Düşmanın olmamış her renkten Kürd'ün kuşku duymadan göğsünü gere gere savunacak değerler tespiti şart olmuştur.
Kürd milletinin bir hedefi olmalıdır. Bu da bağımsız bir devlet kurma hedefidir.
Çağlar boyunca akla gelebilecek her türlü zülme uğramış Kürd milletinin kurtuluş ideali bu olmalıdır.
Kürdlerin güvenliğini, maddi ve manevi milli değerleri ancak bağımsız bir devlet koruyabilir.
Bunu gerçekleştirmenin argüman ve sembollerini tayin etme ve Kürd milletini bu idealler etrafında birleştirmek kaçınılmaz olmuştur.
Bunu gerçekleştirmenin iki boyutu var.
Birincisi, düşmanı Kürdistan'da kovmanın yol, yöntem ve araçların yaratılması ve bunu uygulama alanına konulmasıdır.
İkincisi, uluslararası alanda bunun hukuk mücadelesinin verilmesidir. Yani her çağdaş millet için hak olan kendi kaderini tayin hakkının millet olmadan hareketle Kürdler içinde geçerli olduğunun mücadelesinin verilmesidir.
Her çağdaş millet için hak olan kendi bağımsız devlet kurmak Kürdlerinde hakkıdır. Kürdlerin bu hakkına karşı çıkmak çağlar boyunca ve de bundan sonra uğrayacağı her türlü zülmü onaylamak olduğunu dünya insanlığına kavratma görevimiz olmalıdır.
Şu unutulmamalıdır.
Kürd-Kürdistan'ın bugün tabi kılındığı statünun sorumlusu Kürdler değildir. Dünyaya şekil veren karar kılıcılardır. Bunlar da batılı ve doğulu güçlü devletlerdir.
Kürdler gasbedilen hakları için az mücadele etmediler. Bu uğurda büyük bir bedel de ödediler. Fakat Kürdistan'a öyle bir statüko verilmiş ki, Kürdler bu statükoya yöneldiklerinde dünyanın tüm güçlü devletlerini karşılarında buldular.
Deyim yerindeyse Kürdler bir yanda, dünya bir yanda cepheleşmesi doğdu. Kürdlerinde karşısındaki cepheye gücü yetmedi.
Bugünde kısmi değişikler olmasına karşın durum aynıdır. Dünya bir tarafta, Kürdler bir tarafta koşulları devam ediyor.
Dünyaya şekil veren karar kılıcılar bugünde Kürdlerin devletleşmesini istemiyor.
Bu, uluslararası hukukun temel prensiplerini çiğnemektir.
Bunun hukuksal mücadelesi verilmelidir.
Kürdlerin bu alanda sesleri güçlü çıkmalıdır. Sessini dünya insanlığına duyurmalıdır.
Bunun sayısız yolu vardır.
Dünyada hatırı sayılır dinamik bir Kürd nüfusu vardır. Bu güçün harekete geçirilmesi sorunun dünya gündemine oturtulmasına yeterde artar bile. Yeter ki, bu güç doğru bir politik yapının önderliğinde harekete geçirilebilsin.
Şuna inanmak gerekir ki, bu güç topyekün silahlanmış ve ayağa kalkmış milletin yaratacağı etki kadar etki yaratır.
14 Nisan 2011
Anlasilmasi acisindan yaptigim videonun son hali...