Ana içeriğe atla
Submitted by hasanyildirim on 14 November 2008

İsviçre Konfederasyonu Başkanı Pascal Couchep, Ankara'yı ziyaret etti.
Ankara'yı ziyaret eden ilk İsviçre Devlet Başkanı ünvanını aldı.
Beraberinde bir de masa getirdi.
Getirdiği sıradan bir masa değildi.
Kürdistan'ı dört parçaya bölen ve her bir parçasını bir devlet sınırı içinde hapsetmesine yol açan, Kürd millet egemenliğinin gaspını öngören Lozan Kölelik Anlaşmasının üzerinde imzalandığı masa idi.
O günden bu güne Kürd milletine karşı uygulanan soykırım dahil her türlü insanlıkdışı uygulamaya yol veren anlaşma bu masa üzerinde imzalandi.
Ve bu masa İsviçre devleti tarafından kendi devlet başkanlığı eşliğinde büyük bir törenle Türklere hediye edildi.
Türkler, bu jest karşısında memnıniyetini bildirdiler;
“Manevi değeri çok büyük bir armağan“ dediler.
Zevkten dörtköşe oldular.
Masayı getirip kendi elleriyle Türklere teslim eden İsviçre Konfederasyonu Başkanı Pascal Couchep;
“Türkiye, gelecekte, çok daha önemli bir ortak olacaktır ve olmalıdır. 24 Temmuz 1923'te imzalanan ve Türkiye'nin sınırlarının tanındığı Lozan Antlaşması'nın benim ülkemde imzalanmasından büyük mutluluk duyuyorum“ dedi.
Kürd millet egemenliğini gaspını öngören, Kürd-Kürdistan'ı kalbinde ve beyninde bölen, milyonlarca insanımızı soykırımlara uğramasına yol açan;
“Lozan Antlaşması'nın benim ülkemde imzalanmasından büyük mutluluk duyuyorum“ diyen ülkeye bakın.
Sözde dünyanın en demokratik ülkesi.
Hani bir yasa çıkarmıştı. Türkleri, Ermenileri soykırımdan geçirdiğini dünyaya ilan etmişti. Hatta bir adım daha atmıştı. Türkler, 'soykırım yapmamıştır' diyen Türk egemenlik sistemin 'solcusu', Ergenekon yöneticilerinden Doğu Perinçek'i cezalandırmıştı.
Bu tavırlarıyla Kürdlerin yüreğinede biraz su serpmişti.
Tüm bunlar şaka mıydı?
Sahi Türkler soykırımcı değil miydi?
Kürdleri de, soykırımdan geçirmemiş miydi?
Peki Kürdlerin soykırıma uğramasına yol veren Lozan Anlaşması'nın üzerinde imzalandığı masayı 85 yıl sonra soykırımcı Türklere devlet başkanlarının eliyle hediye etmesine ne demeli?
Bu çifte bir standart değil midir?
Kuşkusuz öyle.
O masanın üzerinde milyonlarca Kürd'ün kanı var.
İsviçre devleti şunu bilmeli ki, Kürd kanı bu kadar ucuz değildir.
Tarih sadece yaşayan an değildir. Dünü olduğu gibi, geleceğide olacaktır.
Yaşayan an olarak Kürdleri tepeleyerek, Türk'ün gönlünü hoş tutmak karlı bir iş olduğu açık.
Şu an Kürdlerin Helveg Para İmparatorluğuna sunabilecekleri bir şeyleri yoktur. Ama Türklerin vardır.
Türklerin İsviçrelilere verecekleri sayısız ihaleleri vardır.
Pascal Couchep, Kürd kamuoyu tarafından yabancı biri değildir. İsviçre Konfederasyonu Başkan Yardımcısı ve İçişleri Federal Departmanı Başkanı sıfatiyla Türk Kültür ve Turizm davetlisi olarak 06-09 Şubat 2007 tarihleri arasında incelemelerde bulunmak amacıyla GAP Bölgesini ziyaret etmişti.
Anlaşılan Türklere hediye edilen masaya yatırılan Kürdistan'ın paylaşımı henüz bitmemiştir. Kürd kanı ile boyanmış o masa durup dururken birdenbire 85 yıl sonra soykırımcı Türklere hediye edilmemiştir. Karşılığı paylaşılması henüz bitmeyen Kürdistan pastasından GAP parçasındaki paydır.
Belki de bilmediğimiz bir başka şeydir. Fakat ne olursa olsun satılan Kürd milletine ait değerler olduğu gerçeği kesindir.
İsviçre devleti, Kürd milleti'ni esaret altına alan Lozan Kolelik Anlaşmasının kendi ülkelerinde imzalanmasından dolayı, hem Kürd milleti karşısında, hemde bu Anlaşmanın sebeb olduğu soykırım ve insanlıkdışı uygulamalardan dolayı insanlık karşısında suçludur.
İsviçre devletinin Kürdlere ve insanlığa karşı bir özür borcu vardır.
Kürd milleti, İsviçre'den özür beklerken onlar, bu kölelik Anlaşmasının kendi ülkelerindan imzalanmasından memnuniyetini deklere ediyorlar.
Bu utanç duyulacak bir durumdur.
Her yurtsever Kürd, İsviçre devletinin bu utanç ve utanmaz tavrını protesto etmelidir.
Dahası Kürd siyasal güçleri bu durumu sesizce geçiremezler. Tavrını ortaya koymalıdırlar. Hatta Güney Kürd Hükümeti bir nota ile İsviçre devletinin tutumunu kınamalıdır. İsviçre devletinin bu arlanmaz tutumu geçiştirilecek bir olay değildir. Kimse şartlar buna yol vermiyor ucuz politıkaların arkasına saklanıp oynanan rezalete göz yumamaz. Göz yumak demek, milletimize 'laik' görülen köleliği kabullenmek demektir. Kürd politik çevrelerin bu suçu işleme lüksleri yoktur.
İsviçre devleti, Kürd kanı ile boyanmış masayı soykırımcı Türklere şahşahalı bir törenle hediye etmeleriyle aynı zaman da, Lozan Kölelik Anlaşmasının yol açtığı tüm suçlara ortaklığınıda deklere etmiş olmaktadır.
Bir Kürd olarak, İsviçre devletinin tavrını böyle okuyorum.
Kürd politik çevreleri, İsviçre devletinin Kürd milletine karşı işlediği suçları hatırlatmalıdır.
Her Kürd, İsviçre devletinden alacaklıdır.
Kürdler, bu gün hakkını tahsil edecek konumda olmayabilir. Ama Kürd'ün bu hakkı saklıdır.
Bunu düşmanın olmuş Kürd için söylemiyorum.
Bu hak sahipleri, Kürdlerin millet olmasından doğan haklarının takipçileridir. Dahası Kürd milletidir.
Bu gün ortalıkta gerdan kıran düşmanın olmuş, düşmanın 'devlet sınırlarına saygılıyız' diyen Kürd politıkacısı ve aydını o Kürd kanı kokan masanın Türklere hediye edilmesini görmemezlikten gelebilir. Umarım ben yanılırım. Kürdler, bu konu da tavrını korlar. Bu herkesten çok beni mutlu kılar.
Fakat ne yazık ki, masanın Türklere verilişini protesto etmek bir yana, Rızgari Online dışında çıkar haberin dışında Kürdler de, ses seda yok.
Bu, bir rezalet!
Milli refleksin dibe vuruşun resmidir.
Yarın veya öbür gün Kürd kanı ile boyanmış o masa Türk Meclisi veya Anıtkabir'de sergilendiğinde bana öyle geliyor ki, 'Türk devlet sınırlarına saygılıyız' diyen sözde Kürd politıkacıları ilk ziyaret edeceklerin arasında olacaklardır. Bir de hatıra fotoğrafı çekeceklerdir. Ne kadar 'kardeşliğe önem verdiklerini' dilendireceklerdir.
Bizde bu ense olduktan sonra şaplayanı çok olacaktır.
İsviçre gibi devletler de, Kürd milletini bir ihale karşılığı satma küstahlığını yapabilecek kadar ileri gideceklerdir.

13 Kasım 2008

Yeni Yorum yaz

Düz metin

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.