Sonuç olarak İngilizler Süreya Bedirxan'ın Irak'a geçmemesi için tüm imkanlarını seferber ediyorlar. Bir yandan Kuzey Kürdistan'da Türk işgalcilerine karşı Ağrı ve çevresinde ciddi ulusal bir diriniş var, diğer yandan Güney Kürdistan'da Şêx Mahmud Berzenci ve Şêx Ahmed Barzani önderliğinde İngilizlere karşı her zaman patlayabilecek yoğun direniş odakları vardı.
İngilizler, Irak'taki hedefledikleri Sünni Araplara dayalı rejimlerini sağlamlaştırmak için Kürdleri yeniden harekete geçirecek hiç bir oluşumu istemiyorlardı.
İngilizler tarihçesi daha eskiye dayanan 1925 devrimi sürecinde Türk devleti ile Kürdlerin ulusal taleplerini bastırma noktasında antlaşmaya varmışlardı. Yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi İngilizler Xoybûn'un Güney Kürdistan örgütlenmesine izin vermemiş ve Xoybûn ilegal bir faaliyet içine girmişti. Süreya Bedirxan gibi tümden Kürdistan davasına angaje olmuş, politika ve diplomasi oyunlarının bilincine varmış ve bir çok dilden kendisini ifade eden birinin Irak'a geçmesi İngilizlerin işine gelmiyordu. Bundan dolayı Britanya'nın Bağdat Temsilcisi Sir Gilbert Süreya Bedirxanı “kışkırtıcı“ ve “bir çok ülkenin gizli servisleri ile flört eden adam“ olarak lanse ediyor.
Xoybûn propaganda mekanizmasını harekete geçirirken, var olan tüm güçlerin durumunu, istem ve konumlayışlarını tahlil ediyor.
Vahe Tachjian'nın Fransız belgelerine dayanarak verdiÄi bilgilere göre, Fransızlar Süreya Bedirxan'ın Kamuran Ali Bedirxan'a gönderdiği bir mektubu elegeçiriyorlar..
Bilindiği gibi Xoybûn Türk devletinin Kürdlere karşı giriştiği katliamları teşhir etmek için ve Kürdlerin tarihi ve ulusal talepleri konusunda farklı dillerde bir çok kitap yada kitapcık yayınlamıştı. Bu yayınlar hazırlanırken Süreya Bedirxan Kamuran Ali bedirxan'a bir mektup yazarak Farsça yayınlarda “ Arıyan haklarının birliğini“, Arapça yayınlarda “Kürdlerin islam dinine yaptıkları hizmetleri“ ve Avrupa dillerinde yapılacak yayınlarda ise “özgürlüklere“ ve “Avrupa uygarlığına“ dair bilgileri önplana çıkarmak gerekir,diyor.( Vahe Tachjian, age, sayfa 257)
Aslında Xoybûn bu söylenenleri pratiğe aktarıyor.
Taşnak Partisini Xoybûn ile antlaşmaya angaje eden ve mimarı Roupen Der Minassiandı.. Roupen o dönem yapılan antlaşmayi gerekçelendirmek amacıyla Taşnakların yayın organı olan Trochag'ta „Iran ve Turan“ adlı bir makale yazıyor. Bu makelede Roupen: „Iranlılar, Ermeniler ve Kürdler Pantürkizm tehlikesine karşı koymak için birleşmek zorundadırlar“ diye yazıyor.. „Aryan halklarının birliÄini“ savunan Roupen „niçin inanmayalım ki yarın Turanizme karşı bir güç olarak Aryen halkların birleşme utopyasına“ diye kendi kendisine soruyor.
Aynı Rouben Mart 1928 yılında Paris'te Iranlı Bakan olan M. Ala ile görüşüyor ve bu düşüncelerine ona açıyor..
„Aryanlıların düşmanları olan Türk ve Türanlılara karşı“ ibaresi Xoybûn ve Taşnak Partisi arasında imzalanan protokolada konuluyor..
Mir Celadet Bedixan'da Roupen ile aynı görüşleri paylaşıyordu.. Xoybûn en etkili lideri olan Mir Bedirxan 1928 yazında Iran'a gidiyor ve Ermenilerle yaptıÄı antlaşmaya destek arıyor. Fransa'nın Tahran'daki askeri ateşesine göre Mir Bedirxan „ Iranlı yöneticilerle görüşüyor ve ‚Aryan imparatorluÄu“ için Iran'ın desteÄini“ arıyor.
Vahe Tachjian'nın Fransız belgelerine dayanarak verdiÄi bilgilere göre, 2 Ocak 1929 yılında Mir Celadet Bedirxan Haleb'teki Taşnakçıların Club'unda yaptıÄı konuşmada: „Kürdler ve Ermeniler aynı ırktan geliyorlar, yalnızca dinsel olarak farklılar. Uzun zamandan beri biz acı çekiyoruz ve Türk sultasına karşı mücadele ediyoruz. Biz bilmeden ve bilinçsizce bir birimizi katlettik.. Fakat biz bundan sonra ayrılmamak için birleştik. Türklerden rövanş almak için ve onlara karşı koymak için dostluÄu ve barışı yerleştirmek için tüm çabalarımızı kanalize edelim..“ diyor
Taşnak Partisi ve Xoybûn arasında imzalanan antlaşmada çok enterasan bir başka nokta daha var.. Iki partinin ortak protokolunun B kısmının 2.maddesi „Sevres Antlasmasında Ermenilere Van, Bitlis ve Erzurum'u veren 89.maddesi geçersizdir“ diye yazıyor. Yine bu protokolun 13.maddesi „Kürd ve Ermeni konfederal devletinden „ söz ediyor..
Hem Kürd çevresinin ve hemde Ermenilerin bir dizi bölgesel ve uluslararası destek görüşmeleri sonuçsuz kaldı.. Sureya Bedirxan Paris'te Fransız Dışişler yetkilileriyle yaptıÄı görüşmeler, Celadet Bedirxan ve Roupen'in Tahran görüşmelerinden hiç bir sonuç çıkmadı.. Fransızlar, açık bir şekilde Xoybûn yöneticilerini tehdit etmeye „Türkiye yönelik saldırılarını“ durdurmaları konusunda ikaz ediyordu... Ingilizler Xoybûn'un Güney Kürdistan'daki faaliyetlerini engelemeye çalıştıkları gibi o esnada BaÄdat'ta bulunan Dr. Şükrü Sekbanı'da tehdit ediyorlar.. Celadet Bedirxan Lübnan'da aldıÄı bir vize ile Irak'a geçtiÄinden dolayı, BaÄdat'taki Ingiliz yetkilileri açık bir şekilde yazılı olarak „Xoybûnculara vize vermemeleri“ için Suriye ve Lübnan'daki temsilciliklerini uyarıyordu..
Xoybûn'un tüm çabalarına rağmen Fransa, Büyük Britanya, Sovyetler Birliği, İran ve diğer bir çok ülke Türk devleti ile çeşitli antlaşmalar yaparak Kürdlerin propaganda faaliyetlerini ve Ağrı'daki askeri direniş odağını izole etmeye çalıştılar.
Yukarıda sözünü ettiğim ülkeler söz konusu süreç içinde Türk devleti ile bir çok antlaşma imzaladılar. Bu antlaşmaların hepsinde “anti-Kürd“ maddeler var.(Bu antlaşmaların ayrıca değerlendirilmesi gerekir)
Yıllar boyunca Kemalistler ve onların destekleyicileri Kürd hareketini başkalarının “kışkırtma ve desteği“ ile ortaya çıktığını propaganda ettiler. Her Kürd ayaklanmasının arkasında “yabancı parmağını“ aradılar. Bugün elimizde bulunan belgelere göre Kürdlerin ilişkide bulunduğu söylenen tüm güçler Kürdlere karşı Türk devletine destek sunmuşlardı.
O dönemin belli başlı güçleri Xoybûn'a tüm kapıları kapatarak Türk devletine her türlü destleri sunmasına rağmen Xoybûn boş durmuyordu. Xoybûn tüm imkanlarını seferber ederek Türk devletinin Ağrı'yı kuşatma girişimlerini boşa çıkarmaya çalıştı. Bu amaçla, Xoybûn Kuzey Kürdistan ileri gelen aileleriyle kuriyeler aracılığı ile ulaşmaya çalışarak farklı cepheler açmaya çalıştı.
Bu konuda bugün elimizde bir çok belge var.
Bu ilişki kurma girişimlerinden biri de Osman Sebri'nin Seyid Riza ile görüşmek için Suriye'den Dersim'e hareket etmesidir.
Devam edecek..
Aso Zagrosi