1990 yılarından sonra ülkede başlayan savaşın en mağdur yerlerinden biri şırnaktır.Üç dört kez tam bir silahlı ayaklanmaya tanık oldu.Her birnin anısını yazmak için,kalemi güçlü bir tanığa ihtiyaç var.Gören yazabilir.İyi yazar çokta, başkasından dinleyerek yazması,bu serhıldanı anlatmaya yetmez.Dünyada buna benzer ayaklanmalara baktığımızda bir benzeri yoktur.
Bazen filistinli çocukların israil askerleri tarafından uğradığı zalimlikleri basından görüyorumda,hiç bir şey olmamış diyorum.Ve tüm dünyadaki bu savaşlara baktığımda ölen insan sayısının ötesinde,kürt halkının düşmanları kadar yer yüzüne bir başka zalim mahluk gelmemiştir.Eğer dünya işkence tarihi en katmerli kirli savaşların,nerede olduğu konusunda bir araştırma yaparsa,burası kürdistandır.
Bu koşullarda yaşamını idame ettiren kürt halkının nefreti her zaman günceliğini koruyor.Bu nefret bu hayatı yaşamamış hiç kimse anlayamaz.Ne bir kürt nede dünya insanlığı.Acılarını paylaşmak başka bir şeydir.Yada ona destek ve morel vermek.
Bu yüzden öfkelidir.kendisine ve başkasına,bu öfke o kadar derindirki;
Düşmna tek olumlu söz söyleyeni ihanetçi kabul eder.
Hata bazen susanıda.
Öyleki, bu koşullarda içinde bulunduğu yetmezlikleri eleştirene bile hasımane bakar.
!992 serhıldanında newroz la başlayan silahlı direniş yaklşık dört gün sürdü.Aslında kısmı direnişler her gün vardı.Bu direniş en büyüğüydü.Bu satırların yazarınında içinde bulunduğu komiteler birliğinin,yerel direniş liderinin başkanlığında yapılan toplantıda alınan karara göre düşmanı kent merkezine sokmama ve bununla ilgili tedbirler sıralandığında,özgürlük umudunu içimizde hisetmiştik.Argk bölge sorumlusununda yardımı ile bu olacaktı.O günkü koşullarda kent merkezinde elli silah tutup savaşacak insan sayısı azımsanmayacak bir durumdaydı.
Abartılı olmasın ama milis güçleri ile beraber savaşacak insan sayısı 2000 kişiden az değildi.Halkın yüzde doksan beşi zaten sempatizan olmanın ötesinde,direk lojistik alanı oluşturuyordu.Kendimize çok güveniyorduk.Buna dağ kadrosunun yardımınıda katığımızda büyük olasılıkla özgür bir alan yaratma umudumuz zirveye çıkmıştı.Düşmanın newrozda halka saldıracağını biliyorduk.Düşmanında bizim hazırlığımızdan haber vardı.Oda kendini ona göre hazırlamaya başlmıştı.Nihayetinde o gün geldi.
Onlarca insanımız düşman tarfından sokak ortasında şehadete ulaştı.Halk evlerinin içinde hazırladıklara sığınağa girdi.Artık sokaklar düşman güçleri ve yerel milis güçlerine kalmıştı.Tank,top,makinali tifekler,roketler,el bombaları ile başlayan musademe ,zaman zaman tarfların bulunduğu bir arka sokağa geri çekilmesine neden olurkan,bazende düşman güçlerini bir kaç noktası tahrip edilerek geri çekilmesi sağlandı.
Başlangıçta kent merkezi dışında bulunan düşmanla yoğun çatışma yaşandı.Düşman kent merkezine sürdüğü tank ve panzerlerin çoğu argk gerillaları tarafından vurulurken,milisler elinde bulundurdukları hafif silahlarla düşmanı kıbırdatamaz hale getiriyordu.Aslında bu tip sokak çatışmalarında,eğer bir savaşçı iseniz düşmanın ateş etiği alanı görürsünüz,başka kimseyi göremezsiniz.Sadece sorumlu olduğunuz alandan başka diğer alanlarda olanları ancak haberci yolu ile öğrenebilirsiniz.
Çünkü haberleşme ağı felç edilmiştir.
Karşılıklı çatışmanın dördüncü gününe girildiğinde ayakta kalacak halimiz kalmamıştı.Beklediğimiz yardımda gelmemişti.Oysa düşman havadan her türlü lojistiği alıyordu.Çünkü kent düşman taraından kuşatılmıştı.İçeri ve dışarı çıkmak imkansız hale gelmişti.Buna rağmen pek çok düşman çemberi delinerek küçük yardımlar gelsede direnişi sürdürme imkanı kalmamıştı.
Biz k. kürdistanda genel bir ayaklanma olacağını,bu nedenle düşmanın gücünün bölüneceğini, lojistik destek alamayacağını hesaplamakla yanılmıştık.Bir kent tek başına natonun en büyük gücüne karşı ne yapabilirdiki.Sadece buna benzer kalkışma şırnak,silopi ve nusaybinde gerçekleşti.
Nihayetinde silahlar sustu.Hepimiz öfkeliydik.Bir taravma yaşanmıştı ve her kes bir birini suçluyordu.Bu karşılıklı suçlama ölümlere neden oldu.Bu geçici yenilgiye,umudunu yitirenlerin bazıları karşı tarafa geçti.Zaten harap olan kentin yaralarını sarmaya başlayan kitlelerdeki umutsuzluk hat safhaya çıktı.
En büyük hatamız düşmanın gücünü yeterince kavrayamamıştık , kendi gücümüzün yeterli olduğuna inanmıştık.Şırnaktaki durum daha vahimdi.Orda karşılıklı bir çatışmanın ötesinde top yekin halk katledilmek istenmiş,fakat halkın kendini koruma refleksi küçük katliamlarla kurtulmaya yetmişti.
Kentimizin sokaklarında her adım başındaki kovanları toplasanız bir traktörü doldurur seviyedeydi.
O günlerden bugüne baktığımda fazla bir şey değişmedi,çocuklarımızın koları kırılırken,şehadete ulaşan gerilla cenazelerine yapılan çirkinlikler devam ediyor.
Onlar bize biz onlara öfkeyle bakmaya devam ediyoruz.Sokaklarımızda rahat dolaşamıyorlar.Gever,cızıra botanda,amedte,wanda,gewerde sokaklarda direniş sürerken,Bezeleler oramarlar'la, düşmana duyulan nefret devam etmektedir.
Kürt halkı özgürlüğünden asla vaz geçmeyecektir.Düşmana duyduğu;
Tüm öfkesi ve nefretiyle..
Bımre koleti,her bıji azadi
Yaz kardesim gerceklerin tarhini ki yenilmiyelim sömurgeci ihane