Değerli HEK, maalesef giriş ve sonuç cümlen problemli;
[b]“bilmedigimiz bir sey soylemen lazim“[/b] diyorsun, her halde her ne kadar [b]“..diğimiz“[/b] diyorsan da kendini kastediyorsundur, aksi takdirde çoğuluna pek anlam veremeyeceğim.
O durumda da iki nokta var: a) ben bir mesaj asarken, [b]HEK biliyor mu bilmiyor mu[/b] diye bir ölçü koymam, b) nereden bileyim, biliyor mu bilmiyor mu?
[b]“enseyi karartmayalim tamam da alni da acik tutalim!“[/b] sözüyle zimnî suçlama yapıyorsun, haksızlıklık oluyor, kendim dahil bu forumda yazan hiç kimsenin bu sözü hakettiğini sanmıyorum.
Bu zincir Hamidiye Alayları ve jenosidle varsa ilgisi, dolayısıyla bu sözü hakkeden (ben veya başkası) olmuş diye düşünüyorsan da lütfen buraya değil ilgili veya yeni yerlerde aç, uygun bulursam katılır, bulmazsam katılmam. Bana girmek istemediğim tartışmaların farz edilmesini istemem.
Bu iki cümle arasına serpiştirdiğin konu veya sorulara gelirsek, kuşkusuz çoğu kişi gibi ben de sorulara cevaplar arar, öğrenmeye, danışmaya ihtiyaç duyar bir durumdayım. Yani her sorunun kapsamlı cevabı bende de yok. Ancak fikrim oldukça belirtiyor, saptamalarım oldukça paylaşıyorum.
Şunu da belirteyim, diyelim ki senin soru bombardımanının altından çıkamadım, cevap veremedim, şimdi bu senin bir şey kanıtladığın anlamına mı geliyor? Sen neden hesap sorar pozisyonda olacaksın da ben hesap veren pozisyonunda?
Soruların zımnî suçlamalar gibi geliyor bana, onların yerine bazı sorulara kendin de cevaplar arayarak katılırsan daha geliştirici, aydınlatıcı olur diye düşünüyorum.
Sorulara gelirsek, bunların bir kısmıyla ilgili görüşlerim bu ve önceki yazılarımda öz olarak vardır.
Örneğin o dönemde Kürd halkının henüz uluslaşmamış olduğu (şimdiki bile problemli), Kuzey Kürdidstan Kürd halkının ortak bir iradesi, bu iradenin temsil edildiği bir kurum veya örgütün olmadığı şeklindeki düşüncemi yine senin sorularına yanıt verirken belirtmiştim.
Yok buna katılmıyorsan, tersinden ortak bir iradeyle katıldığını jenosidden sorumlu olduğunu düşünüyorsan, sen de o zaman o pozisyonda gir tartışmaya, dayanaklarını aç, tartışma gelişsin, tezler arasında gelişsin ama kişiler arasında değil.
Aslında Hamidiye Alayları ve ardıllarıyla ilgili bu bilgiler de bunun olmadığını doğrulamaktadır.
Osmanlı sistemi ümmet sistemiydi, millî hareketlenme ve fikirler Batı kaynaklı, dolayısıyla bunlar Batıdan doğuya seyrederken Balkanlara, Trakyaya, Egeye falan nüfuz etmesi, nüfuz derecesi ile Kürdistana etkisi oldukça farklı.
İlaveten ümmet dine dayanırdı ve din de en fazla bizim tarafta hakimdi. Mirlikler tasfiye edilmiş, daha küçük birimler olan aşiretler bırakılmış ve onlar da Hamidiye Alayları Nizamnamesi'nde açıkça görüldüğü gibi ayrı kalmaya mahkum edilmişlerdi (iç dinamiklerindeki bölünmeye ilaveten).
O dönemde millî aidiyet fikrini taşıyıp, yaymaya çalışan aydın, eğitimli kesim alıntıda belirtildiği gibi bir avuç.
[b]“beden mi zihin mi, bir yerlerde yapilan ortakligin kirli izleri mi?[/b] iyi tarih iyi sorularla baslar“ diyorsun. Doğrudur iyi sorular yol göstericidir. Buyurun sorularınızın peşine düşün de cevaplarından ben de yararlanayım, müteşekkir olayım. Bu arada müsaade et de ben de kendi sorularımın peşine düşeyim, benim iyi sorularımı da ben kendim saptayayım.
Ben “Hamidiye Alayları“ a) yoktu b) ardılı olan alayların koldorduya bağlı, muvazzaf subay yerleştirilmiş olduğunu, vb nedenlerden dolayı ortak Kürd iradesini temsil etmediğini, bu bağlamda araştırmaları geliştirmeyi önüme koyarken, sen de buyur;
[b]“bir yerlerde yapilan ortakligin kirli izleri“ni[/b] araştır, bul da, eğer o ortaklık ortak bir Kürd iradesi adına yapılmışsa, yüzümüze çarp, seni alkışlayalım, özür dileyelim.
Onu yap, ama sağa sola, mesajlarımın altına imalı, zimnî suçlamalı sorular asma, işte o zaman ben de [b]’her bijî, mêr e'[/b] diyeyim.
Selamlar
Mancel
Lazım geleni söylemek ve Her Bijî Mêr e...