Mahsum Korkmaz Olayı
Ölümünün üstünden 22 yıl geçti .
Ölümü hakkında çeşitli görüşler var ve zaman zaman tartışılıyor.
Öcalan'a göre PKK içinde ki çeteler öldürdü
Şemdin Sakık'a göre Öcalan öldürtü.
Selahattin Çelik'e göre ölümü belirsiz.
PKK'ye göre, devletin silahlı güçleri ile girilen bir çatışmada şehit düştü.
Görüşler farklı ve dikkat çekici.
Konuyu öteden beri araştırmak istiyordum.
Mahsum Korkmaz olayı yakın, tarihin mutlaka aydınlatılması gereken
en önemli olaylarından.
Mahsum Korkmaz
Kürt ulusal direnişinin sembol isimlerinden birisiydi.
Adına şarkılar, şiirler, romanlar yazılmış.
İsmi 86 yılından sonra doğan bir çok Kürt çocuğuna ve gerillanın askeri, siyasi eğitim gördüğü akademiye verilmişti.
Modern Kürt gerilla hareketinin, ilk komutanlarından birisi olarak kabul edilmiş,
yakın Kürt siyasal tarihinin en sevilen ve en saygı duyulan ismi olmuştu.
PKK tarihinde bir olayı incelemek için iki yol var
Bunlardan birincisi Öcalan'ın anlatımlarına dayanıyor.
İkincisi ise, olayların birinci ve ikinci dereceden tanıklarının anlatımlarına.
Öcalan'ın PKK ’ye ilişkin anlatımları, kendi bireysel tarihinden oluşuyor.
Herşeyi kendisiyle başlatan bu tarih anlayışı, her döneme ve duruma göre söylenen yalanlardan oluşuyor. Dolayısıyla bilimsel bir değeri bulunmuyor.
Bu nedenle, Öcalan'ın anlatımlarında Mahsum Korkmaz'ı bir dönem, Şahin Baliç
Başka bir dönem Cemil Işık (Hogir)
Daha başka bir dönemde ise Şemdin Sakık öldürüyor.
Diğer bir yol olan, olayın birinci ve ikinci dereceden tanıkların anlatımlarına gelince,
bunları da, ayrıştırırken çok dikkatli olmak gerekiyor.
Bu anlatımlarda, her zaman objektif gerçeğe dayanmayabiliyor.
Böyle olmasının nedenleri var.
Özellikle olayın içinde olmayan ikinci dereceden tanıklar
Öcalan'ın söylemlerine bakarak, şöyle düşünüyor: “ Öcalan bir olayda, gerçeği tahrif etmeye çalışıyorsa o zaman bu olayın failidir“
Yine ikinci dereceden tanıkların anlatımları kimi zaman, sorumlu davranmanın bir kenara bırakıldığı, duygularla, gerçeğin yer değiştirmesinden oluşuyor.
Olayların birinci dereceden tanıklarına gelince,
genellikle yaşamıyorlar.
Yaşayanlar ise, ya susuyor, yada siyasal güvenirliliklerini yitirdikleri bir konumdayken konuşuyorlar.
Böylelikle, karanlıkta kalmış, bir çok önemli olay, gün ışığına çıkmıyor, çıkarılamıyor.
Korkmaz'ın ölümü de bunlardan birisi. Kendimce küçük bir ışık tutmaya çalışıyorum.
Umarım bir işe yarar.
Mahsum Korkmaz için, PKK nin ve Öcalan'ın görüşleri dışında pek fazla bilinmeyen bir görüş var.
Bu anlatıma göre, Mahsum Korkmaz ve onun komutasında ki yirmi beş kişilik grup 28 Mart 1986 yılında Gabar dağında Türk güvenlik güçleri tarafından pusuya düşürülüyor.
Gerilla grubu, pusuyu yarıp çıkıyor.
Hafif bir yaralının dışında kimseye bir şey olmuyor
O zaman güvenlik Türk güçlerinin takip etme, araziyi geniş olarak tarama durumu falan yok. Çatışma bölgesinden on kilometre kadar uzaklaşılıyor.
Mahsum Korkmaz yaşıyor ve grubunun başındadır.
Gittikleri alanda, nöbetçiler yerleştikten sonra, herkes uyumak için uygun bir yere çekiliyor.
Grup sabah uyandığında, Mahsum Korkmaz'ı yattığı yerde ölmüş olarak buluyorlar.
Kafasına arkadan bir mermi sıkılmış vaziyette yatıyor.
Geceleyin ne bir silah sesi, nede bir gürültü duyulmuş.
Oradakiler, tartışmaya başlıyor.
Grup'ta bulunan biri (Suriye Kürdü olduğu söyleniyor)
Duruma el koyuyor. Herkes “ Başkan'a konuyla ilgili rapor yazsın ve olay hakkında hiç bir şey konuşulmasın“ dedikten sonra olay o gün için kapatılıyor.
Bu tarihlerde PKK üçüncü kongre hazırlıkları yapılıyor.
Mahsum Korkmaz'ın Öcalan'a ilişkin, eleştirileri olduğu biliniyor.
Mahsum Korkmaz'ın “Bu işler öyle, Şam'da oturarak talimat vererek yapılamaz, bu konuyu kongre de görüşeceğiz“ dediği söyleniyor.
Kongreye katılanların tümü o dönemde Iran üzerinden uçakla Şam'a giderken
Mahsum Korkmaz ise ülke içinde grupları düzenledikten sonra sınırı geçmesi talimatı veriliyor. (Bugün için çok sıradan bir durum görünebilir ama o günkü koşullarda uygulanması çok riskli bir talimat.)
Korkmaz'ın ölümünün üzerinden bir yıl geçiyor. O grubun içinde olan çok genç bir şahıs Öcalan'ın yanına gönderiliyor. (ismi Eruh'lu Ferhat)
Burada Öcalan'ın koruması oluyor. Kısa bir süre sonra bir kayalığın arkasında
Ölüsü bulunuyor. Kafası kurşunla dağıtılmış.
Öcalan , 1988 yılında Mehmet Ali Birand ile yaptığı röportajda bu kişiden bahsediyor. Bu şahsın Agit olayında rolü olduğunu, kendisine de suikast yapmak amacıyla geldiğini ama sonradan intihar ettiğini söylüyor. Konu için: Ortadoğunun Çehresini Değiştireceğiz/ Abdullah Öcalan Seçme röportajlar Cilt 1 sayfa 121
Eruh'lu Ferhat olarak bilinen kişi, Mahsum Korkmaz (Agit) ın ilk gerilla grupları içine çok genç yaşta dahil edilen, çok sevilen çok dürüst bir genç.
Birinci tanıklığa göre, Eruh'lu Ferhat Mahsum Korkmaz Akademisinde derstedir.
Derste Mahsum Korkmaz'ın şehadeti anlatılmaktadır.
Mahsum Korkmaz'ın grubu ile birlikte Gabar'da çatışmaya girdiğini ve bu çatışmada şehit düştüğü anlatılır.
Eruh'lu Ferhat söz ister olayın anlatıldığı gibi olmadığını, çatışmada kimsenin ölmediğini,
çatışma sonrasında uzak bir yerde gecelediklerini
sabah uyandıklarında Mahsum Korkmaz'ın ölüsünü bulduklarını söyler.
Kendisininde orada olduğunu anlatır.
Bu olaydan sonra, Eruh'lu Ferhat kaybolur.
Kayboluşundan bir gün sonra
Eruh'lu Ferhat'ın ajan olduğu, Agit arkadaşı şehit ettiği, Önder Apo'ya suikast amacıyla geldiğini, durumu anlaşılınca kaçtığının ve kapıldığı vicdan azabı nedeniyle intihar ettiği söylenir.
Gerilla yapısına bu açıklamayı yapanların Ali Haydar Kaytan ve Meral Kıdır olduğu söyleniyor. Ali Haydar Kaytan konuyla ilgili bir şey söylemez
fakat umud ederim ki, örgütten ayrılmış Meral Kıdır belki olayla ilgili bildiklerini kamuoyu ile paylaşabilir.
Konuyu en iyi bilebilecek CangirHazır'a (Sarı Baran) sordum.
Sarı Baran benim için en değerli referanslardan birisi.
Sarı Baran PKK nin 1991 de ki 4. kongresinin bitimine kadar en önemli askeri komutanlarından..
PKK dördüncü kongresinde Askeri konsey başkanı seçilir. Daha sonra
Mehmet Şener'le birlikte PKK den ayrılır.
Ona olayı sordum ve birinci görüşü aktardım.
Konuşmamızı diyalog biçiminde vermek istiyorum
-Mahsum'un öldürülmesiyle ilgili çeşitli süpekülasyonlar var. Bunlardan birisini yukarıya yazdım, diğeri Şemdin Sakık'ın açıkladığı ve diğeri de Öcalan'ın İmralı'da yaptığı açıklama. O dönemin tanıklarından birisisin. Ne dersin?
Baran: Olayı çok iyi biliyorum. O dönemde Şemdin Sakık'ta dahil gruptaki herkesle konuşmuş ayrıntılarına kadar öğrenmiştim.
Devam edecek...........
15.08.2008
Murat Dagdelen
İki dürüstlük abidesi..