Kendisini kemiren kurdu ağaç kendi bünyesinde üretir. Kürd milleti, ağaç misali habire bünyesinde hayın üretmektedir. Fakat öyle toplumsal bir bünyeye sahip ki ihanet ne kadar tahripkar olursa olsun Kürd millet potansiyelini bittirememektedir. Kürd milleti bu özeliğiyle meşe ağacı özeliğini taşımaktadır. Zaten meşe ağacının Kürd milletinin "milli ağacı" olması bundan olsa gerek.
Meşe ağacının özeliklerini burada saymama gerek yok. Her derde deva olma özeliğine sahip. Tıpkı Kürd milletinin olur olmaz işi olmayan her işe maydanuz olduğu gibi.
Bir nevi koltuk deyneğide denilebilir. İster dost, ister düşmanı olsun yardım çağrısına getiri götürüsüne bakmaksızın koşar. Hiç bir faydasını görmediği gibi, hep zararını görmüş.
Bunları niye yazdım? Türk egemenlik sistemin "bölge ve dünya devleti" olma hesabı var. Bunu da ancak tarihinde ders almamış, alma diye bir derdi olmamış Kürdler vasıtasıyla başarmaya konulmş.
Kürd milletinin millet olmadan doğal hakları gereği devletleşmesi Türk egemenlik sistem sahiplerinin hesabını bozar kapsamdadır. Bu nedenle bunu boşa çıkarmak için oturmuş Kürdler adına ama kendi politikasını veren bir taşeron örgüt kurmuş. Başına çekirdekten yetiştirme bir taşeron getirmiş. Emrine devletin tüm imkanlarını sunmuş. Sokağa salmış. Nerede Kürd millet uzvu varsa onu kesmeye memur edilmiş. Kürd/Kürdistan da büyük tahribat yaratmış ama Kürd milleti hala bu adam/lardan kurtuluş umudu beklentisi içindedir.
Halkı anlamak mümkün. Sürü, beyinsiz, cahil, güç tapıcısı, kıplesi rüzgarın estiği taraftır. Peki kendine aydın okur-yazar diyen ve hatta Kürd milletinin kurtuluşuna soyunmş parti, örgüt, liderlere ne demeli?
Türk egemenlik sistemin kurup beslediği, Kürd millet kökünü kazımakla memur kıldığı bu taşeron örgütün varediliş veya varoluş nedenini kavramak o kadar mı zor? Bunca tahribatta, belge, kanıt ve bulguya rağmen.
Hele bir geriye bakın. Kürdistan'da TC-PKK arasında süren danışıklı savaş/barışın sarmalında Kürd milletine getiri/götürüsünü bir gözden geçirin. Takrip edilmiş bir millet ve ülke bulacaksınız. Kürd millet lehine ele tutulur hiçbir gelişme bulamayacaksınız.
Kürd/Kürdistan insanıyla, tabiatıyla, ekonomisiyle, kültürüyle, ahlaki değer yargılarıyla unarılması güç tahribatta uğramıştır.
Ve tahribat derinlemesine sürmektedir. Ama buna karşın düşmana sevdalanma, onun olma atbaşı sürmektedir.
Fakat Türk, Arap, Fars ve onların taşeronu PKK'nin tüm tahribatlarına, yalan ve entrikalarına karşın uluslararası koşullarında elvermesiyle Kürd milletinin kendini yaşatma ve geleceğe taşıma düşünce ve mücadelesi sonucu önemli mevzilere ulaşmışıltır.
Türk egemenlik sistemin taşeronu PKK ve ona endeksli yapılar bunu tersine çevirmek için her gün düşmanın derin dehlizlerinde üretilen bir projeyle boşa çakarmanın peşindedir.
En son olarak Kürd/Kürdistan'ın bağımsızlaşması ve birleşmesi sürecini boşa çıkarmak için bu kez her ne demekse "kanton" ucubesiyle sahne almaya başladılar.
Hesap şudur: Kürd/Kürdistan birleşmesin, devletleşmesin, başkada ne olursa olsun politikası devrededir.
"Kantonculuk"; Kürd/Kürdistan düşmanlığıdır!
"Kantonculuk"; sömürgeci devletleri korumaktır.
"Kantonculuk"; Kürd milletini Türk, Arap ve Fars barbarları içinde eritmektir.
"Kantonculuk"; Kürdistan'ı ülke olmaktan çıkarmak, sömürgeci ülkenin bir bölgesi düzeyine indirmektir.
"Kantonculuk"; Kürdistan'ı Kürdsüzleştirmektir.
"Kantonculuk"; Dört karılı Arap Şeyhlerini Kürdlerin başına "serok" yapmaktır.
"Kantonculuk"; sömürgecilerimizin bu ve benzer politikalarını taşeronları PKK eliyle uygulanmaktadır.
Danışıklı savaş/barış sarmalıyla önemli Kürd potansiyelini tasviye etmeyi başardılar. Hükmettiği Kürdistan yerleşim birimlerini Kürdlerden arındırdılar. Sömürgecilerin hakim olmadığı alanlarda da onlar adına "kanton" ucubesi adı altında oraları koruma görevlerini üslendiler. Güney/Batı Kürdistan'daki üç ucube bunun örneğidir. Şimdi ise bunu Şengal, Qandil ve hatta Süleymaniye'de oluşturacaklarını iddia ediyorlar.
Kürd/Kürdistan'a bu kadar düşman taşeron PKK'yi hala "milli güç" oarak görenlere akıl erdirmek zordur. Hatta Kürdistan'ın güneyinde onlara taşeronluk yapan YNK'ye ne demeli? Ya onları karşına alıp bu hayın gücü "yurtsever" olarak meşrulaştıran KDP'ye ne demeli?
Anlaşılan tarihimizde ders alınmamış. Osmanlı Özdemir Paşa tuzağına takılan Şeyh Mahmud'un akibetinden de ders alınmamış.
PKK şu an Özdemir Paşa'nın rolünü oynuyor. PKK'ye elini uzatan kolunu, kolunu uzatan beynini kaptırır.
Kime diyorum. Gerçi güneyli siyasal partiler bunu çoktan kaptırmışlar. Hem PKK'ye ve hem de efendilerine. Yani Fars ve Türklere. Kürd millet düşmanı bu barbar milletleri dost ve kardeş bildiklerine göre.
Allah Kürd milletini yolunu şaşırmış bu önderliklerden korusun!
06 Ocak 2015