بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Aso Zagrosi on 28 December 2014

Aso Zagrosi

Güney Kürdistan’da Kürdistan Hükümeti kurulduğundan bugüne kadar her zaman “Birleşik Bir Ulusal Ordu” meselesi gündeme gelmiş, tartışılmış ve bu yönden kararlar alınmıştır.

Fakat ne yazık ki bu kararlar hiç bir zaman pratiğe aktarılmadı.. Güney Kürdistan de facto “Sarı ve Yeşil Zonlar” olmak üzerine ikiye bölünmüş olarak kaldı. KDP “Sarı Zon” da YNK ise “Yeşil Zon”da askeri, siyasi ve ekonomik olarak hakimiyetini sürdü.

En son İslami çeteler olan Daiş’ın Kürdistan’a yönelik başlattığı terörist saldırılar esnasında Partilere bağlı güçlerin Kürdistan toprakların savunma konusunda gösterdikleri zaaflar/hatalar açık bir şekilde ortaya çıktı. Güney Kürdistan aydınları ve halkının saflarında Pêşmerge Güçlerinin hala partilere bağlı olması meselesi ciddi tepkilere neden oldu.. Uluslararası güçlerin Pêşmergelere yapacağı askeri yardımların kimin eline geçeceğine dair ilk tartışmalar Güney Kürdistan’da başladı. Merivan (Urya Qanih’ın 14 Ağustos 2014 tarihli Awene Gaztesinde yayinlanan “Çek û Kerestên Serbazî bo kê? anabaşlıklı uzun makalesi buna sadece bir örnek olarak vermek istiyorum) Dünya basını ve dünyanın çeşitli iktidar odaklarında da Kürdistan Peşmeger Güçlerinin bölünmesi ve barındığı riskler gündeme geldi ve tartışıldı.

En son Kürdistan Hükümeti oluşturulurken Peşmerge Bakanlığı Gorran Hareketine verildi.

Gorran Hareketi ortaya çıkışından beri savunduğu en önemli tezlerden biri “Behdinan ve Soran Bölgeleri arasında örülen Berlin Duvarını yıkmak için Kürdistan Partilerini askeri güçlerden arındırmak, Kürdistan Pêşmerge Güçlerini Pêşmerge Bakanlığı çatısı altında tek komuta kademesinde toplamaktı”..........

Kuruluşundan beri Gorran Hareketi kendisine bağlı askeri güçleri oluşturmayı reddetti. Hatta Gorran Hareketinin bu tutumu kendi içinde de sorun olmaya başladı.. Gorran Hareketinin içindeki bazı kadroların “YNK ile KDP’nin askeri güçleri var, neden bizim de bir askeri gücümüz olmasın?” yönündeki tezleri zemin bulmadı..

Gorran Hareketi kendisine bağlı milis güçlerini oluşturmadan yoluna devam etti... Gorran Hareketi’nin KDP ve YNK’ye bağlı Peşmerge Güçlerini “Milis olarak değerlendirmesinin” Güney Kürdistan’da neden olduğu siyasi depremi yakından gördük ve takip ettik.

Gorran Hareketinden yolsuzluklara bulaşmayan yaşamını Peşmerge ve Peşmerge komutanlığı ile geçiren Mustafa Seyid Qadir’in Peşmerge Bakanlığına atanması birlikte Güney Kürdistan’da var olan askeri güçlerin Peşmerge Bakanlığı çatısı altında tek bir askeri disipline çerçevesinde toplanması için tarihi bir şans doğdu..

Fakat, Kürdistan Hükümetinin yeni kabinesinin oluşturulmasından bir kaç ay sonra Kürdistan’ın Daiş’ın saldırılarıyla karşı karşıya kalması, Kürdistan’da “iki zona “ hakim olan siyasi partilerin İran ve Türkiye gibi farklı stratejik cephelerde yer alması, Partilerin Merkez üyeleri olan “Rûsipîlerîn” savaş cephelerinde boy göstermeleri Mustafa Seyid Qadir’in üstlendiği Herkules görevini daha da zorlaştırıyordu.

Binlerce kilometrelik bir cephede Daiş ile savaşan partilere bağlı Peşmergeleri tek bir disiplin altında toplamak ve farklı stratejik cephelerde yer alan partilere bağlı güçlere tek bir komutanlığı empoze etmek pek kolay değildi.

Tüm dezavantajlara rağmen Mustafa Seyid Qadir Kürdistan Peşmerge Bakanlığını ön plana çıkarmaya, bazı güçleri Peşmege Bakanlığı altında toplamaya, partileri ikinci plana atmaya ve cephelerde şehit düşen Peşmergelerin “Partilerin değil Kürdistan şehitleri olduğunu” gündeme getirmeye çalışıyordu.

Mustafa Seyid Qadir Kürdistan Peşmerge Bakanlığının inisiyatifi empoze ederken partilerin habituslerinin dirençleriyle karşı karşıya kalıyordu.

Güney Kürdistan kamuoyunda ve özellikle Gorran kitlesi saflarında da Mustafa Seyid Qadir’e “Neden Peşmergeleri tek bir komuta kademesi altında toplamıyor?” yönünde tepkiler vardı..

Ayrıca partilere bağlı ihtiyar “Rûsipîlerîn” sürekli olarak medyada boy göstermeleri Peşmerge Bakanının cephelerde görünmeyişi de tepkilere neden oluyordu.

Bundan dolayı Kürdistan Başkanlığından 24 Aralık 2014 tarihinde “Zorunlu bir açıklama” geldi.

Açıklamada “Savaşa ilişkin planlar Peşmerge Bakanının bilgisi dahilindedir. Sayın Peşmerge Bakanı günlük ve sürekli olarak Müttefik güçlerle ilişki halindedir. Bakanlığının işlerini başarılı bir şekilde yürütmektedir.” deniliyor.

Peşmerge Bakanlığının tüm cephelerde tek bir disiplisini empoze etme ve var olan güçleri Peşmerge Bakanlığı çatısı altında toplama girişimleri YNK ve KDP yetkililerinin direnişi ile karşı karşıya kalıyordu.

Peşmerge Bakanı Mustafa Seyid Qadir KDP ve YNK’eye bağlı 70 ve 80. Tugayları Peşmerge Bakanlığı çatısında toplamak amacıyla gönderdiği bir talimat KDP’den Peşmerge Bakanlığının yardımcısı görevini yürüten Enver Haci Osman’ın itirazına neden olabiliyor.

Son dönemlerde Güney Kürdistan basınında Enver Haci Osman’ın imzasını taşıyan bir belge gündeme bomba gibi düştü.

Enver Haci Osman Peşmerge bakanı Mustafa Seyid Qadir’e gönderdiği cevabı mektubunda “emrine saygılıyım, fakat emrine bağlı kalmayacağım” diyor.

Ayrıca Enver Haci Osman yazısının devamında ise “işlerin eskisi gibi devam etmesi gerektiğini” söylüyor.

Latif Fatih Feraç “KDP ve YNY’ye bağlı 70 ve 80. Tugayların birleştirilmesi karşısında Enver Haci Osman’ın tutumunu askeri darbe olarak” değerlendiriyor.

Peşmerge Güçlerinin partilerin denetimi altından çıkarılarak, Peşmerge Bakanlığı çatısı altında düzenli bir ordu haline getirmek için Güney Kürdistan’da var olan kurumlar içinde ciddi tartışmalar yaşandı.

Güney Kürdistan’da askeri olarak var olan çift başlılığa son vermek için Peşmerge Bakanlığı Kürdistan Hükümeti, Kürdistan Parlamentosu ve Kürdistan Başkanlığının açık desteğini aldı.

14 Aralık 2014 tarihinde Kürdistan Başkanı Mesud Barzani, Kürdistan Peşmerge Bakanı Mustafa Seyid Qadir’e 7 maddeyi içeren bir mektubu göndererek Peşmerge Güçlerini birleştirmesini istiyor.

Kürdistan Başkanı’nın mektubunda yer alan 7 maddeyi aşağıda veriyorum:

"Bakanlık içinde kesinlikle particilik yapılamaz ve siyasi faaliyet yürütülemez. Peşmerge Bakanlığı’nda parti teşkilatının işlerini yapmak isteyenler, istifa ederek siyaset yapsınlar. Silah ve cephane dağıtımı partilere yüzde elli esasına göre değil, savaş cephelerinin ihtiyacına göre olacak. Peşmerge güçlerinin bütçesi, bakanlık tugayları ve birlikler dahil, bundan sonra Peşmerge Bakanlığı tarafından ödenmelidir. Peşmergeler, bir an önce siyasetten arınmalı, tek çatı altında toplanmalı ve düzenli hale geçmelidir. Teröre karşı savaşta görevlerini düzenli bir şekilde yerine getiremeyen komutanlıklarda değişiklik yapılarak, daha aktif komutanlar atanmalıdır. Her kıdemdeki bakanlık personeli siyasi bir partiye rapor veya bilgi verirse, askeri mahkemede yargılanacaktır. Peşmerge Bakanlığı dışındaki güçler yasa dışı güçlerdir. Hiç kimse Peşmerge Bakanlığı dışında yeni güçler oluşturamaz"

Evet partilere bağlı askeri güçleri korumak istiyen, Peşmergelerin tek ve düzenli bir ordu çatısı altında birleştirilmesine karşı çıkan ve ayak direten kadroların görevlerine son vermekte dahil olmak üzere Mustafa Seyid Qadir’e büyük görevler düşüyor.

Hepimizin gözü Mustafa Seyid Qadir’in bundan sonra Peşmerge Güçlerini Birleşik Bir Ulusal Ordu çatısı altında birleştirmek için göstereceği performansta olacak…….

28.12.2014

Aso Zagrosi

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.