بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Rêvebir on 21 June 2014

Aso Zagrosi: 10 Haziran 2014 tarihinde İŞİD olarak bildiğimiz „Ad-Davla Al-Islāmiyya fi al-'Irāq wa-sh-Shām” adlı oluşum tarihi Kürdistan şehri Musul’u ele geçirerek tümden dünyanın gündemine oturdu. Ardından örgüt Irak Sünnilerin yerleşik olduğu bir dizi şehri denetim altına aldı. İŞİD’in bu ani çıkışı ile ilgili bir hayli komplo teorileri ortaya atıldı… Sizin bu konuya ilişkin düşüncelerinizi öğrenmek istiyoruz.

Sedat Günçekti: Suriye´de -daha çok da Kürdistan´nin Rojava Bölgesinde- ve ırak´ta eylemleriyle adini duyuran IŞİD´in ani atağı ve hızlı bir şekilde birkaç kenti ele geçirmesi hemen herkesi şoke etti. Bu sürpriz çıkış “Gökten meteor yerine IŞİD düştü” yoruma neden olup, Ortaya atılan Senaryolar, yapılan yorumlar ne olursa olsun, IŞİD´in Irak, Suriye, Filistin ve Ürdün topraklarını içine alan bölgede Şeriat'a dayalı bir devlet kurmak istediği nettir.

Eğer yıllara dayalı bir birikim olmasaydı, İŞİD birden bire böyle bir çıkış yapamazdı. Demekti en azından 10 yılık bir hazırlık yapılmıştır. Nihayet kendine güvendikten sonra şehirleri düşürmeyi hedefleyerek saldırıya geçmiştir. Sünni IŞİD´in küresel bir örgütlenme olduğu ve BAE, Kuveyt ve Suudi Arabistan tarafından desteklendiği de göz önüne alınırsa IŞİD´in doğrudan Şii hakimiyetini ortadan kaldırmayı hedeflediğini söyleyebiliriz.

Aso Zagrosi: Kürdistan Başkanı Kek Mesud Barzani ve diğer bazı yetkililer İŞİD’in Musul’a yönelik çalışmaları konusunda Irak Merkezi iktidarını uyardıklarını, fakat kendilerini dinlemediklerini söylüyorlar. Ayrıca ABD yakın dost gördükleri devlet başkanların ve başbakanların(Almanya Başbakanı Merkel gibi) telefonlarını dahi dinliyor. Nasıl oluyor da İŞİD’in girişimlerinden habersiz oluyor?

Sedat Günçekti:Maliki yönetimi´nin gerek Başkan Barzani´nin gerekse Musul valisi´nin uyarılarını ciddiye almadığı ortak bir kanidir. Maliki´kendisine fazla güvenmiş olabilir. ABD ve Almanya´nın istihbarat yeteneğini de her şeye muktedir olarak görmemek gerekir. Yine bazı durumlarda bu devletler birbirleriyle istihbaratı da paylaşmayabilirler. Bu konuda spekülasyonda bulunmak istemem…

Aso Zagrosi: İngiltere ve Fransa’nın Kürdistan’ı ve bölgeyi kendi aralarında Sykes picot-Antlaşması ile bölüşmelerinin 2016 yılında 100. Yılına giriyoruz. Bu antlaşmadan en çok zarar gören, ülkeleri yeniden parçalanan ve jenosidlere uğrayan Kürdlerdir. IŞİD 10 Haziran’da sınırları hiçe saydı ve Sykes-Picot Antlaşmasını yırtıp attı. Bu antlaşmanın 100.yılına doğru gittiğimiz bu süreçte ondan en çok zarar gören Kürdler ne yapıyor?

Sedat Günçekti:Kürdler, özellikle Başur Bölgesi Saddam diktatörlüğünün yıkılış sürecinde ortaya çıkan tarihi fırsatı yeterince değerlendiremedi. O dönemde Kerkûk basta olmak üzere Kürdistan´ın bütün yerleşim yerlerini denetimleri altına alabilirlerdi. İŞİD´in saldırı dalgası, Kürdler için bir tehdit oluşturmakla birlikte yeni bir hamle yapmasına da olanak tanımıştır. Kürdler bu kez kararlı davranarak Başur Bölgesini fiilen özgürleştirmeyi hedeflemeliler. Eğer dünya siyasetini diplomatik yollardan etkileyecek siyasi güce sahip değilseniz, Sykes-Picot vb emperyalist paylaşım anlaşmalarını, haksiz siyasi haritaları böylesi “kaotik” koşulları değerlendirerek ortadan kaldırabilirsiniz. Açıkçası askeri güç kullanımı öne çıkıyor.

Aso Zagrosi: Geçenlerde Irak savaşına katılan Amerikalı bir subay George Bush’un Irak’ı Güney Kore olarak gördüğü ve 60 yıl alanda kalacaklarını söylediğini, fakat Başkan Obama’nın Irak’ı Vietnam olarak gördüğü ve askeri güçleri çektiğini yazıyordu. ABD’nin alandan ayrılmasından sonra(2011) Irak Başbakanı Nuri El Maliki’nin ilk işi Sünnileri devletin üst kademelerinden uzaklaştırmak oldu. Cumhurbaşkanı yardımcısı kaçtı, Maliye Bakanı zindana atıldı ve bir çok Sünni ordu ve devlet kurumlarından uzaklaştırıldı. Nuri Maliki Kürdlere karşı Dicle Askeri güçlerini gönderdi, Kürdistan bütçesini kesti ve Pêşmergelerin maaşlarını dahi göndermedi. Irak Anayasa’sında Kürdlere ilişkin esas maddelerden, ( Kerkük ve diğer işgal altındaki bölgelerin geleceğine dair madde de dahil) hiç birini uygulamaya sokmadı. Nuri El Maliki Bağdat merkezli tam bir Şii diktatörlüğü kurdu. Aktüel durumda yaşanan çatışmalar konusunda Kürdler nasıl bir tavır almalılar?

Sedat Günçekti:Yukarı da kimsen değindiğim gibi IŞİD ile Bağdat´ın fiili savaş içine olması Kürdler açısından önemli bir olanaktır. Bağdat yönetimi ve Maliki bugüne dek federal anlaşmayı fiilen çiğneyerek Kürdlerin haklarını gasletmeyi sürdüre geldiler. Bence Kürdler Bağdat´a karşı fazlasıyla toleranslı ve taviz kar davrandılar. Onlarin anayasal ihlallerine ve gaspçı tutumuna a karşı fili tavırlarla karşılık vermeliydiler. KRG´nin derviş sabrından öte tahammülünü bir zafiyet olarak değerlendiren Maliki son dönemde iyice şımararak Kürdistan hükümetinin ödeneklerini kesme, petrol satışını engellemeye girişti.

Aso Zagrosi: Geçenlerde General David Petraeus yaptığı bir açıklama da eğer Amerika hava saldırılarıyla İŞİD’ı vurursa “Şii milislerine hizmet eder” diyordu. Diğer yandan İŞİD, Sünni mezhebi ideoloji olarak kullanan Arap ırkçısı bir yapılanmadır. Eski Baasçıların yoğun bir şekilde bu hareketin içinde yer alması bu gerçekliğin açık bir ifadesidir. Bazı Kürd çevreleri “bu savaş bizim savaşımız değildir” diyorlar. Eğer İŞİD vb yapılar bölgede dikiş tuttururlarsa Kürdistan ile doğrudan komşu olacaklar. Ayrıca Sünni Araplar, Musul, Kerkük ve diğer işgal altındaki Kürd bölgelerini kendi toprakları olarak görüyorlar. Yarın çıkacak olacak çatışmalarda Türkiye dahil bir dizi Arap ülkesi onların yanında olacaktır. Kürdistan yönetimi yarınları da düşünerek şimdi nasıl bir tavır takınabilir?

Sedat Günçekti: ABD Saddam Diktatörlüğünü yıktıktan sonra siyasi inisiyatifi yavaş yavaş elinden kaçırdı. Şii´lerin iktidarı alıp, Sünni´leri etkisizleştirmesi, dışlaması Iran için “Altın tepside sunulan bir armağan “ oldu. ABD şimdi bunun sonucunu görüyor. Bir tarafta Iran yandaşı Maliki yönetimi, öte yanda Seküler, ilimli Sünnileri etkisiz kılarak öne çıkan radikal İslamcı İŞİD var.Bu durumda ABD muhtemelen Maliki´nin gitmesini ve IŞİD´e karşı olan Sünni kesimin güçlenmesini için kolunu sıvayacaktır.

Kürdler, Kürdistan´ın her iki parçasında da kendilerini düşman gören ve Kürdistan toprağı olan Musul´u fiilen işgal eden IŞİD´e karşı kayıtsız kalamazlar. Kürdler Musul´un Kürdistan Bölgesine bağlanması kaydıyla Sünnilerle, ABD ve Maliki ile ittifak yapabilirler.”Maliki´nin sorunları bizim de sorunumuzdur”, “Bağdat´ın sorunları bizim de sorunumuzdur” anlayışında olunmamalıdır.

Aso Zagrosi: Beyaz Saray son günlerde doğrudan Kürdistan Başkanı Kek Mesud Barzani, Irak Sünni ve Şii yöneticileriyle ilişkiye geçerek “teröre karşı ortak mücadele“ ve “Bağdat yönetimini Şii, Sünni ve Kürd ekseninde“ yeniden yapılanmasını istiyor. Eğer Kürdler Amerika’nın bu istemini kabul etseler hangi taleplerle Bağdat’ta gitmeliler?

Sedat Günçekti: Kürdler´in Bağdat´tan yana yeterince dilleri yandı. Yeni oyalama, kandırma sürecine angaje olmamaları gerekir..

Aso Zagrosi:Güney Kürdistan yöneticileri sık sık Kürdistan’ın bağımsızlığından söz ediyorlar. Son dönemlerde Irak Ordusunun İŞİD güçlerinin karşısında aldığı yenilgilerden sonra boşaltığı Kerkük vb yerlere Pêşmerge güçleri yerleşti. Niçin Pêşmerge güçleri Hemrin’den başlayarak tüm Kürdistani bölgeleri denetim altına almıyor? Yoksa Güney Kürdleri yeniden Irak Anayasasının tatbikini mi bekleyecekler?

Sedat Günçekti: Ne yazık ki evet. KRG Bağdat´tan tümüyle ümidini kesmemiş gözüküyor. Bu yüzden bir süre daha bekleyip, gözleyecekler.

Aso Zagrosi:Türkiye ile bir dizi ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler içinde olan Güney Kürdistan yönetimi Bağımsız Kürdistan’ı ilan edebilir mi? Böyle bir durumda Kuzey Kürdlerine hiç bir hak tanımayan Türkiye Güney Kürdlerin bağımsızlığına karşı tavrı ne olur?

Sedat Günçekti:KRG Bağımsız Kürdistan´ı ilan edebilir. Türkiye´nin Kürdistan petrollerinden ve doğal gazından büyük bir beklentisi var. KRG ile 50 yıllık enerji anlaşması yaptığı da kamuoyuna yansıdı. Bağımsızlığın nasıl ve hangi koşullarda yapılacağı önemli.

Bugün “Irak” ın fiilen üçe bölündüğünü kör olmayan herkes görüyor. Siler´in, Sünni´lerin ve Kürdler´in ağırlıklı olarak yaşadıkları bölgelerin tek devlet altında barınamadığı ortaya çıkmıştır.

Kürdler, bu nesnel durumun daha fazla kan dökülmeden hukukileşmesi için her üç bölge için referandum önerebilirler. Bu kabul görürse yumuşak, barışçıl çözüm gerçekleşebilir. Bağımsız devlet isteyen bölgeler böylece kendi geleceğini tayin etmiş olur. Bu durumda Uluslararası güçler de mecburen buna onay verme durumunda kalırlar.

KRG yetkilileri Bağdat ile bu şekilde birlikte olamayacaklarını, Maliki bu şekilde diktatörlüğe devam ederse konfederal ya da bağımsız devlet istediklerini defalarca deklere ettiler.

Böylesi bir referandum sonucunda Bağımsızlık ilan edilirse Türkiye´nin, sadece Başur Bölgesini kapsayacak bir Kürdistan devlet ilanına tavır almayacağını düşünüyorum.

Kaldı ki KRG de facto olarak bağımsızlık ilan etse de Türkiye bugünkü koşullarda buna da karşı çıkmayacağını düşünüyorum. .

Aso Zagrosi:Geçenlerde Kürdistan Başbakanı Neçirvan Barzani’nin başında bulunduğu bir KDP ve YNK delagasyonu İran yetkilileriyle görüştü. İran yetkilileri tüm görüşme boyunca “Kürd-Şii İttifakını” işlediler. Acaba günümüzde İkinci Çaldıran mümkün mü? Eğer mümkün ise somut olarak Kürd güçleri nasıl hareket edecekler?

Sedat Günçekti:Kürdistan´da ve Ortadoğu´da Şii-Sünni kamplaşması gittikçe yaygınlık kazanarak şiddetli bir hal alıyor. Kürdler bu konuda çok dikkatli ve isabetli politikalar yürütmek durumunda. Mezhep çatışmalarından uzak durmaları ve bunların iktidar savaşlarında asla yer almamaları gerekir. Bütün dinlere ve mezheplere eşit düzeyde yaklaşmaları ve bu çağdışı hezhep savaşının, çelişkilerinin Kürdistan´da hayat bulmaması için caba harcamalılar. Kürdler ne Şii ne de Sünni eksenine, kamplarına katılmamalıdır. Geçmişten ders alınırsa Kürdistan´da ikinci Çaldıran yaşanmaz.

Aso Zagrosi:İŞİD de facto sınırları ortadan kaldırırken Kürdler hala kendi aralarında duvar/sınır/hendekler örüyorlar. Güney Kürdistan kazanımları tüm dünya Kürdleri için Sykes-picot-Antlaşmasını çöpe atmak için tarihsel bir imkan sağladı. PKK, Güney Kürdistan Hükümeti ve parlamentosu oluştuğu zaman hemen karşısına “Botan ve Behdinan Savaş Hükümetini“ çıkardı. Bugün ise Batı Kürdistan’da “Kanton” ile Kürdlerin karşısına çıkıyor. Bu girişimleri nasıl yorumluyorsunuz?

Sedat Günçekti:PKK´nin “Botan ve Behdinan Savaş Hükümeti“ ilan etmesi ile KRG´nin Hendek kazması arasında bir benzerlik göremiyorum. PKK Güney Bölgesindeki kazanımlara karşı her zaman tahammülsüz ve yıkıcı davranmıştır. Pêsmerge BAAS ordusuyla çatışırken, onlar Pêşmerge´ye yârdim bir tarafa Saddam ile ittifak içinde olmuşlardır. KRG yetkilileri kazılan hendeklerin Rojava´daki Kürdlere karşı olmadığını defalarca açıkladılar. KRG´nin Rojava Bölgesine yaptıkları yardım, gösterdikleri dayanışma biliniyor. Özellikle de sayın Mesud Barzanî´nin Rojava Bölgesinin ulusal demokratik haklarını kazanması için gösterdiği çabalar ortadayken, “hendekler Kürdlere karşı kazıldı” demek PKK´nin temelsiz bir suçlamasıdır.

Aslında hendekler değil ama “Kanton”lar Kürd halkının ilerlememesi için inşa ediliyor. Rojava Bölgesinde Kürd halkı için atılım imkanı doğmuşken PYD/PKK Suriye yönetimine bağlı “Kanton” lar ilan ederek, Kürdlerin siyasal taleplerini minimize etme rolü üstlendi..

“Kanton” lar sömürgecilerin çizdiği siyasi sınırları ve sömürge Kürdistan statüsünü koruma amacına hizmet ediyor.

Aso Zagrosi:Güney Kürdistan yönetimi Arap güçleriyle çatışmalar içine girerse ya da Bağımsız Kürdistan’ı ilan ederse Kürdistan’ın diğer parçalardaki ve diasporadaki Kürdler somut olarak ne yapabilirler?

Sedat Günçekti:Bağımsız Kürdistan ilan edilirse, kendisine yurtseverim diyen her Kürd o muhteşem günde, bunun cevabini kendisi versin derim…

Aso Zagrosi: Sorularıma cevap verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Sedat Günçekti:Bu imkanı tanıdığınız için ben teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Sedat Günçekti

21/06/2014

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.