Ararat kadar büyük bir aşk : İhsan ve Yaşar Aşkı(16)
Ararat kadar büyük bir aşk : İhsan ve Yaşar Aşkı(16)
Aso Zagrosi
Yaşar Hanım ve annesinin ısrar etmelerinden sonra Hotel sahibesi Dr. İkhyazaryan’ı çağırıyor.
Bir saat sonra Dr. İkhyazaryan pansiyona geliyor ve Yaşar Hanım: “Affedersiniz Siz Dr. İkhyazaryanmısınız?” diye soruyor.
Dr. İkhyazaryan: “Evet benim” diyor.
Yaşar Hanım: “Halep’ten geliyorum, İhsan Nuri Paşa’nın eşiyim . Hasta da değilim” diyor.
Dr. İkhyazaryan İhsan Nuri Paşa’nın ismini duyduğu an rengi değişmeye başladı.
Yaşar Hanım konuşmasının devamında: “Xoybun beni Ağrı Dağı’na göndermek amacıyla sizin yanınıza gönderdi” diyor.
Dr. İkhyazaryan Yaşar Hanım’a cevap vermeden gitmek istiyordu.
Yaşar Hanım: “Doktor Bey ne diyorsunuz? Ne yapayım?” diye sorar.
Doktor: “ Size haber vereceğim” diyor ve gidiyor.
Aynı gün öğleden sonra iki çocuk Yaşar Hanım’a geliyorlar ve kendisine bir mektup veriyorlar. Mektup’ta ertesi gün için Tebriz’in bir alanında buluşma için gereken bilgiler vardı.
Fakat, Yaşar Hanım ve annesi ertesi günü görüşme yerine geç varıyorlar ve görüşme gerçekleşmiyor. Xoybun kuryeler aracılığıyla 4 gün peş peşe görüşme için gereken bilgileri gönderiyor, fakat görüşme gerçekleşmiyor.
5.gün Yaşar Hanım ve annesi görüşme yerine gitmek için bir faytona binmek istedikleri bir sırada görüşmek için gidecekleri adam aniden kendilerine yaklaşıyor ve kendisini tanıtıyor. Birlikte faytona binerek uzaklaşıyorlar. Kurye Yaşar Hanım ve annesini bir eve götürüyor ve onlara İhsan Nuri’nin Ağrı Dağı’nda olduğunu ve kendisine sizlerin gelişinizi bildireceğiz. Bu arada Kurye pansiyonun uygun olmadığını bir eve taşınmaları gerektiğini söylüyor ve bir ev buluyor.
Bu gelişmeler 1929 yılında yaşanıyor.
Taşnak Partisi İhsan Nuri Paşa’nın yanında temsilcileri olarak bulunan Ardeşir Muradyan’a bir mektup yazarak Yaşar Hanım’ın Tebriz’e geldiğini bildiriyorlar.
Bu arada Ardeşir Muradyan Bolşeviklerin kurduğu bir komplo neticesinde Aras kenarına giderken yakalanıyor ve Rusya’ya götürülüyor.
Mektup İhsan Nuri’nin eline geçiyor, fakat Ermenice bilen birileri olmadığından dolayı mektubu okuyamıyorlar.
1929 sonbaharın da İhsan Nuri Paşa Xoybun sınır bölgelerindeki birimlerini teftiş etmek amacıyla gittiği bir sırada eşinin Tebriz’e geldiğini duyuyor. İhsan Nuri Paşa arkadaşı olan Xoylu bir Kürdü Yaşar Hanım’ı yanına getirmek amacıyla Tebriz’e gönderiyor ve kendisi de sınırda bekliyor.
İhsan Nuri Paşa bir hafta bekliyor ve bir cevap almayınca İranlı Muzafer adlı bir Kürd’ün kimliğini alarak eski Kürd elbiselerini giyerek Doğu Kürdistan’a gitmeye karar veriyor.
İhsan Nuri Paşa, Haydaranlı Yusuf Ağa’nın adamlarından biri Silo’yu yanına alarak Xoy şehrine gidiyor.
İhsan Nuri ile Silo Xoy’a vardıkları zaman Silo’nun tanıdığı bir Kürdün evine gidiyorlar. İhsan Nuri’nin Yaşar Hanım’ı getirmek için gönderdiği Xoylu Kürd hala Tebriz’e gitmemiş. İhsan Nuri ona bir haber gönderiyor ve kaldığı çağırıyor. Xoylu Kürd İhsan Nuri’nin yanına geldikten sonra İhsan Nuri onu Tebriz’e Yaşar Hanım’ı getirmeye gönderiyor. İhsan Nuri ve Silo Xoy da bekliyorlar.
İhsan Nuri Xoy’da olduğu zaman askerler tarafından gözaltına alınıyor, fakat üzerinde bulunan İranlı Kürd’ün kimliği sayesinde kurtuluyor.
İhsan Nuri’nin Xoy’da olduğu oradaki İran yetkilileri tarafından bilindiğinden dolayı İhsan Nuri ve Silo sınıra doğru yola çıkıyorlar ve Haydaranlı Yusuf Abdal Ağa’nın evine gidiyorlar. İhsan Nuri Silo’yu yeniden Xoy’a gönderiyor.
Bu arada Yaşar Hanım ile İffet Hanım Xoy’a Mahsum Ağa’nın evine geliyorlar. Mahsum Ağa’nın evinin iki kapısı var. Mahsum Ağa tanımadığınız hiç kimseye kapıyı açmamalarını istiyor.
Bir gün birileri kapıyı çalıyor. Mahsum Ağa’nın ailesinden bir kadın Yaşar Hanıma geliyor ve bir Kürdün kendisiyle görüşmek istediğini söylüyor.
Yaşar Hanım kapıya gittiği zaman gelen Kürd kendisini Silo olarak tanıtıyor: “Hoş geldiniz! İhsan Nuri Paşa beni sizi almaya gönderdi” diyor.
Yaşar Hanım ve annesi bu haber karşısında sevinçten uçuyorlar.
Silo onlardan ayrılarak at bulmaya gidiyor. Belli bir dönem sonra atlarla geliyor ve atları Mahsum Ağa’nın Kervansarayına bırakıyor.
Mahsum Ağa’nın Kervan Sarayı biraz şehrin dışındaydı. Mahsum Ağa eve geliyor “bayanlar hazır olun gidiyoruz” diyor.
Mahsum Ağa önde Yaşar ve annesi arkasında şehirden çıkıyor ve kontrol noktalarını aşıyorlar. Kervansaraya gittikleri zaman Silo ateş yakmış ve kendilerine çay hazırlamıştı.
Çaylarını içtikten sonra yola düştüler.
Qereziya ovasına vardıkları zaman bir düğün töreniyle karşılaştılar. Kürd bölgesiydi ve tehlikeyi atlatmış sayılıyorlardı.
İhsan Nuri Paşa Silo’ya ovayı kontrol eden bir köyde kalacağını ve 4.gün kendisini bekleyeceğini söylüyor. Ayrıca İhsan Nuri’nin dağ köyünden itibaren ovayı kontrol edebilme imkanı vardı.
Bu arada Silo: “Paşa bizi dürbün ile görüyor şimdi” diyor.
Yolcularımız köye vardıkları zaman İhsan Nuri köyde yoktu. Hiç kimsenin de İhsan Nuri’den haberi yoktu. Köy imamının evine gidiyorlar. Silo onları imamın evine bıraktıktan sonra İhsan Nuri Paşa’yı aramaya koyuluyor. Yolda köylüler Silo’ya İhsan Nuri’nin Kiçan aşiret reisi Haci Keleş’in evinde olduğunu söylüyorlar.
Silo hemen Haci Keleş’in evine gidiyor ve evde bulunanları selamlıyor. İhsan Nuri Paşa Silo’ya: “ Silo ne haberler var? Geldiler mi?” diye soruyor.
Silo: “Hanımlar köydedir” diyor.
İhsan Nuri Paşa hemen bir grup süvari ile köyün yolunu tutuyor.
Bu arada Mahsum Ağa uzaktan gelen atlıları görünce şüphe düşüyor ve İhsan Nuri’nin kendisinden Tebriz’den getirmesini istediği iki tüfeği hazırlıyor ve yanındaki Teqi’ye “onlar ancak benim cesedim üzerine bu bayanlara dokunabilirler” diyor.
Bu konuşmaları duyan Yaşar Hanım ve annesi de tedirgin oluyorlar.
Belli bir dönem sonra süvariler geliyor ve kapıyı çalıyorlar. Yaşar Hanım kapıya gittiği zaman kapıyı çalan: “ Yaşar benim” diyor.
Yaşar Hanım annesine : “ İhsandır, sesini tanıdım” diyor. Yaşar Hanım kapıyı açtığı zaman İhsan Nuri ve Mahsum Ağa içeri girdiler. Mahsum Ağa: “ Hanımı getirdim, artık gam yemem” diyor ve dışarı çıkıyor.
Yaşar Hanım İhsan Nuri Paşa’yı Kürd milli giysileri içinde silahları kuşanmış bir halde buluyor. Öyle sanıyordu, ki İhsan Nuri yine subay elbiselerini taşıyor.
İhsan Nuri kayın validesinin elini öpüyor ve çektiği zahmetten dolayı kendisine teşekkür ediyor. Yaşar Hanımı da öpüyor ve biraz sohbet ettikten sonra yanında bulunan Kürd savaşçılarına atları hazırlamalarını istedi ve birlikte Haci Keleş’in evine gittiler. Orada Mahsum Ağa ve Teqi getirdikleri tüfekleri İhsan Nuri Paşa’ya verdiler ve veda edip ayrıldılar.
Devam edecek
Aso Zagrosi