بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 24 August 2012

Irfan BURULDAY hocamiz fac`de güzel bir tartisma baslatmis. konun yorumlarini ve tartisma katilicimlarinin adlarini kisaltarak buraya aktariyorum

``BDP'liler için fezleke hazırlanıyormuş. Milletvekillerin gerilla ile kucaklaşmaları bu fezlekenin nedeniymiş. Komplo teorisi gibi algılanmasın ama bu kucaklaşma sanki BDP'nin tsafiye edilerek, Kürt-Türk solunun çatı partisi olarak öne çıkardığı HDK'nın devreye sokulacağını gösteriyor. Umarım yanılıyorum.``
Irfan Burulday

 komplolar o kadar cok ki, nerde nasil cikacagini kestirmek zor. Bu konuda senin tecrübelerinle hakli olabilirsin..BDP"yi türk mieclisinden kovsanda, onlar bacadan yine iceri girmeye calisirlar.Onlar türkiyecidirler.. Kürdistanli olmaya hic bir zaman niyetleri yoktur.. Yaptiklari ise, sürekli santaj politiklaridir. Kürdler onlara mahkum oldugu sürecede, gercek yolunu bulamazlar..

 Cemil Bayık'ın BDP'yi kontrol ettiği halde pasif bir siyaset izlemseine yönelik eleştirel yaklaşımı beni böyle bir sonuca götürdü. Artı BDP varken HDK'nın partileşmesinin bir anlamı olmaz. Hüseyin Aygün'ün serbes bırakıldıktan sonraki açıklamalarıda gözönünde bulundurulusra savımız daha bir tutarlılık kazanır. Eğer PKK, CHP tabnından da olumlu bir yaklaşım görürse ki bana göre bu olumlama zımnen kabul görmüştür. CHP bu savaşta AKP'nin ciddi şekild yara alacağının hesabını yapmakta. AKP hükümetinin zarar alması durumunda PKK-CHP ortaklığı HDK bünyesinde sürdürülecektir.

kürt gençleri bu hdk saçmalığını yoğun bir protestoya almalı. küfürle ve hakaretle değil tabi. makul verilerle...türkler akp daha çok sarılır. boş hevrestir solun ki... gerçek kimliklerin yerine sanal soıl kimlikler kemalimi ancak güncelleştirir....

Böyle bir durumda, BDP CHP"yi kürdistana tasiyor anlamina gelir.AKP"den kurtulmak isterken, tekrar kapilari irkci CHP"ye acmis olurlar.. Ayni oyunu yeni bastan oynayacgiz. Türkiyenin bütün partileri Kürdistan sorununda tek partidir. BDP de bu gidisle ortak vatan Türkiyede bulusacaklar. BDP vekil olan solcu milletvekilerin amacida Türkiye bölünmesin diye BDP de görevliler.

 Doğrudur bıra, HDK'nın gerek şimdilerde üstlendiği misyon ve gerekse de gelecekte üstleneceği strateji iyi irdelenmelidir. Her ne kadar kıyıda bekliyor gibi görünse de gelecek seçimlerde daha etkin bir siyasal varoluş şeklinde çıkacak karşımıza. PKK'nin AKP'yi yıpratma projesi AKP hükümetini toplumsal ve siyasal olarak daha da güçlendirebilir. Ama şu var eğer AKP meselenin çözümüne pozitif bir yaklaşım sergilemzse İslamcı türkler başta olmak üzere tüm Türkler AKP'ye karşı ulusalcı bir duruş sergiler. Biliyorsun şimdilerde İslamcı Türkler'de yeni bir akım ortaya çıkmaya başladı Haber 7, Habervaktim gibi geleneksel İslamcılar AKP'nin orduyu pasivize ettiğini söylemekte ve PKK karşısında pasif bir tutum sergilediğini söylemektedirler. Bu süreçte PKK ne AKP ne de CHP gibi sistem partilerini öne çıkaracak bir duruş sergilememelidirler. Tabiki bu aktörlerle Kürdistan üzerinden ulusal bir çözüm arayışına gidebilirler. Savaşlarda görüşmeler sürdürülmelidir. Salt savaş stratejisi yterince işe yaramayabilir.

 bazı kürtlerin sorunu.. yapıcı,yol gösterici,daha iyisine yönelndirci değil öylesine sırf eleştiri olsun, eski kavgalardan kalan kinler ve hıçlarla dğerlendirme yapılıyor. bu bazı kürtler dediğim şekilde, milli kamuoyuna yönelik,karşısındakinin yanlışını topluma şikayet eici,ama kendi doğrsunu da topluma sunucu bir şekilde davranırsa ne bdp nede başkası bu kaar rahat hareket edmecek... kürtler solcu değil milletir. onun için sol muhabbetler başa beladır. milli menfaat düzlemi ve birlik düzlemi öenemldir. türk solcusundan daha parıltılı sözler,teoriler ortaya koymak geri kalan kürtlerin boynunun burcudur... bazı reaksiner kürtler bence önce kendine dönüp sormalı ben ne ne öneriyorum. benim proje2m ne?

Güzel, eline sağlık Aziz hocam. Salt düzeyde eleştiri hoş değil. Eleştiriler yapıcı ve içinde milli birliği esas alan bir formda yapılmalıdır. Düşmanlık babında ortaya atılan eleştireler millet olarak Kürtlere zarar vermiş/vercektir. Bir düşüncenin eleştirisi ortaya koyduğu somut gerçeklikler ve paradigması üzerinden yapılmalıdır.

HDK anlam itibariyle ve düşünülen haliyle gerçek bir siyasettir. ama HDK şimdiki haliyle bir HALKLAR kongresi değil, marjinal solun yuvasdır. çerkezler değil sol çerkezler,aleviler değil sol aleviler... yani bir halklar değil... o halkların marjinal kalmış, kendi toplumuyla bağı kopmuş kısmının solculuğu üzerinden bir nhalklar kongresiş dnmesi sonuçsuz ve sonuçları ağır olacak bir mecraır. yoksa kürtlerin- ki kürtler milletir halk değil....- diğer halklarla ilşkide olması önemldir. ama ortada halka değil, o halkların solla bağlantılı çocukları ve sol bir yapılanma var. onun içinde HDK ölü doğan bir yapılanmadır. AYNI şey islamcılarda var. muhalif karekterdeki islamcılar aslında ya çekezdir,ya boşnaktır,ya da başka bir milletendir. ama bunlar üretimini yine türkçülük üzerinden yapar. kendi halkı aına yapmaz. kendi hakları adına üretim yapmayan bu İDOLOG ların kürtlere HALKLAR olarak bir getirsi olmacak... İŞTE SİZE YAPICI BİR ELEŞTİRİ... bu halka anlatılırsa hatta birlik olup gidip bu işlere soyunlara bizi ikna etmediniz abiler ortada halkalr değil o hakların halkından haberi olmayan halkı adına üretim yapmayan evları ile brileğe gidiyorsnuz... kürtler oalrak biz buna karşıyız deyin. hela bakın size ne cevap veriyorlar... bence kürtler bir tehlike görüyorlarsa ki var. bu şekilde yoğun bir üretim yaparlar. böylece en azından onların zihin kalıpları çalışır. sırf eleştirde kalmazlar...

Türkiye'de siyasal partiler milletlerin birliği, düzeni, gelişimi ve ulusal hakların korunması, yaşatılması adına hareket etmezler sanırım. Dolayısıyla sözkonusu siyasi partiler, varlıklarını egemen devleti koruma ve kollama adına hareket ederek ve de ulusal katılım yerine ulusal türdeşliği savunarak konumlandırırlar. Her siyasi parti aynı zamanda ideolojik örgütlenmedir. Örneğin Türk devletinde tüm siyasi partilerin siyasal yapılanması ideolojiktir. AKP muhafazakâr, liberal, İslamcı, CHP Kemalist ulusalcı sol, MHP faşist-milliyetçi bir parti formundadır. Ama dikkat ediniz tüm bu siyasi partilerin ortak noktası temsinini üstlendikleri ulusun haklarını savunmak ve ikame etmektir. HDK'nın ya da BDP'ninde ideolojik örgütlenme hakkı vardır. Ama her nedense gerek HDK ki daha net değil gerek BDP ulusal hakları konusunda açıkça bir tutum sergilememiştir. Ulusların katılımı ise her ulusun siyasi, ulusal kimliğininin, ulusal haklarının güvenceye alınabileceği bir ortak anayasa ile mümkündür. Bana göre ne HDK ne de BDP yeni anayasada Kürtlerin ulusal haklarını güvevce altına alabilecek bir projeye sahip değildir. Çünkü BDP yeni anaysada etnik-ulusal bir tanımlama yerine bireysel tanımlamadab yanadır.

 Umarım bu yazı dikkatinizi çeker: Milli (din, dil, toprak, kültür, tarih, etnik, coğrafya vb.) değerlerden beslenen ve ideolojik dünya tasavvuru her ne olursa olsun tüm hareketler birer milli hareket olarak tanımlanırlar. Dolayısıyla egemen istibdata, istilaya karşı mücadele veren/vermeyi hedeflemiş her hareket ister pasif (sivil itaatsizlik) ister silahlı isterse de farklı yöntemler izlesin, kısaca milli-milliyetçi olarak tanımla nırlar. Bir hareketin kendini demokratik, sosyalist, muhafazakâr olarak tanımlaması onu milli bir formun dışına çıkarmaz. Çünkü bu vasıfları taşıyan, taşımaya namzet tüm ulusal hareketler önce millidir sonrası ise demokratik, dini, seküler ve sosyalisttirler. Demokrasi, sosyalizm, din gibi kavramlar bir hareketin ancak siyasal ve sosyal tercihinin temel yansımalarıdır. Yani İslami bir hareket siyasal, sosyal, politik ve ekonomik varlığını dinsel esaslar üzerinden konumlandırmayı hedeflerken, sosyalist bir hareket ya da liberal bir hareket aynı yöntem ile toplumsal ve fikri tasavvuru doğrultusunda yoğunlaştırma politikası güder. Egemen istibdat ve işgale son verilmesi durumunda ise tüm bu hareketler, sosyal ve siyasal olarak egemenliklerine, denetimlerine aldıkları topraklarda varlıklarını sürdürme hakkına sahip olmayı elde etmiş olurlar. Ancak bu durumda doğal olarak her ulusal-milli hareket, (sosyalist, İslami, liberal) böylesi bir durumda milliliğini kısmen yitirip siyasal, sosyal ve ekonomik yaşamı çepeçevre dizayn etmede salt bir siyasal harekete (parti vb.) dönüşürler. Burada amacımız hangi hareketin toplumsal, sosyal, kültürel ve ekonomik bakımdan daha iyi ya da kötü olduğu ayrışmasına gitmek olmadığı için bu konuyu başka bir çalışmamıza bırakalım. Nitekim bu ayrışmayı ulusal hareketlerin toplumla kuracakları ilişki biçimi ve sosyal, ekonomik sorunlara yönelik getirecekleri projelerin keyfiyeti belirler. Zira öncesinde milli mücadele tandanslı hareketler böyle bir durumda halkın desteğine ihtiyaç duyan sivil hareketlere dönüşürler. Bu açıdan, hareketlerin birbirlerine yönelttikleri ve birer baskı aygıtına dönüşen ideolojik görüşleri çatışma ortamına yönlendirmek yerine tamamen rekabet ortamına yönelik olur ve her hareket toplumsal yakınlık için toplumla uyuşma yoluna gider. Böylelikle adına ister demokrasi, ister komünizm ister dini (meşveret) her ne derseniz deyin tüm bu hareketlerin ortak alanı seçilmişlerden oluşacak (etnik farklılıklar da) olsa, ya ulusal meclis ya da milletin meclisi diye tanımlanmış olacaktır. Kürt/Kürdistan için bu belki de henüz erkendir, Ama bu süreçte tüm ulusal-milli hareketler bu yöne bir adım atmak zorundadırlar. Kısacası, Kürdistan adına hangi milli hareketin toplumsal zemin ile kaynaşarak öne çıkacağını şimdiden kestirmek zordur.

Sayın Burulday, yanıldığın falan yok. Bilekis kuşkun bile olmasın... Bunlar 'Kızir-i Tetwan'dırlar. Hayatları boyunca Kürtlere yaptıkları eziyetlerle yetinmezler. Bir de öldüklerinde Kürlere miras bırakmak için eziyet senaryoları tasarlarlar. Bunlar artık öyle bir pervasız olmuşlar ki; hiç bir entrikalarına şaşmamak lazım. Adamlar Kürtleri HEP/DEP/HADEP'in CHP'den ayrışma sürecinin öncesindeki döneme çekmeye çalışıyorlar. Zira o zamanlar Kürt oylarının yarısı bu tür Kemalizmin kuyrukçusu zihniyetine sahip örgütlenmeler sayesinde rahatlıkla CHPye kanalize edilebiliyordu. Şimdi de yeniden o Kürt oylarını Kemalist Türk Soluna nasıl kanalize edeceklerinin hesabını yapıyorlar. Adamlar Kürt halkının ulusal talepleri doğrultusunda bir mücadele planının hesabını yapmıyorlar; hesaplarını AKP'nin iktidardan nasıl uzaklaştırılacağı ve Kemalist yapıların yeniden Türkiye özerinde egemenliğinin nasıl tesis edileceği üzerine mücadele planları ve tabiki bu planları hayata geçirecek örgütlenmeler üzerine yapıyorlar.

Doğrudur mamoste Fuat Brusk. İdeolojik, ve yapılanma olarak PKK CHP'ye yakındır hatta hemen hemen aynı paradigmadan beslenir. BDP, PKK tabanını kemalist paradigmaya yönelik "hoş" betimlemelerini biliyoruz. AKP ile hem düşünsel hem de strateji bir uyumsuzluğu var. Bu noktada PKK, BDP kendine göre haklıdır. Çünkü her siyasi parti kendi paradigmasına yakın bir ortaklık arayışına yönelir ve bu bağlamda ideolojik, stratejik bir bağ kurmaya çalışır. Şuna artık hazırlıklı olmalıyız: Kürdistan'da hareketleri öceledikleri çözümler ve ideolojik tanımlamalar üzerinden yapmalıyız. Böylesi bir drumda daha makul tanımlamalar ve eleştiriler yapma hakkımız doğar. Örneğin ben bir yazımda Kürdistan'da mevcut hareketleri üç kategoride ifadelendirmiştim. 1-Demokratik özerköiler, -2 Bağımsızlıkçılar -3 Ümmetçiler. Her üç fraksiyonunda kendine özgü bir bakış açısı ve Kürdistana yönelik projesi vardır. Amacım birinci ve üçüncüyü meşrulaştırmak değil elbette. Zaten her hareket kendi ideolojik ve siyasi tutumuyla kendini meşrulaştırma yoluna gider. Her üç ana akımda Kürdistan'dan beslenirler. Dolayııyla herkes ideolojik ve siyasal düşünceleriyle varolmaya çalışır. Bu kategorilendirme bir çatışma ortamının dışında tutulmalıdır. Kim Kürdistan'ın geleceğini en makul görürse ve bu noktada bir faaliyet gisterirse kuşkusuz kazanan o olacaktır.

 Bunlar zaten kepazalik yapmakta pervasızlaşmışlar; asıl acı olan Kürtlerin bunlara rağmen insiyatif sahibi olabilecek alternatif yapılanmalardan hala mahrum kalmarıdır. Kürtler bunlara karşı güçlü bir milli yapılanma oluşturmadıkları müddetçe de bu pervasızların entrikalarının oyuncakları olarak kalacaklardır.

 Şimdilik şunu söylemem yeterlidir sanırım....Umarım anlaşılır! ''Milli Bir dava'' sözleri ve davranışları ilede milli olmalıdır....Özelde kürdler ve genelde diğer ezik halklar araındaki organizasyonların birbirlerini değerlendiriken;.... Milli bir karakter oluşturmak için,Ötekileştirici,hafifseyici, küçümseyici,yok sayıcı, geçmişte yaşanan kuyruk acılarını gündeme taşıyıcı, kıskanç, öteleyici vs... Gibi Kürd kültür ve tarihinde varolan ve yine onu diğer milletlere köle yapan ağızlar ve nitelikler ile hiç bir zaman ''milli bir karekter'' özelliği taşıyamaz ve ''milli bir dava'' oluşturamadığı gibi, ''düşmanlarını sevindirici'' bir netice doğurur, şimdiye kadar olduğu gibi.... O halde Sorular sorulmalıdır bizi ''hal'' edecek sorular _? İşte allerjik reaksiyonlar...buyrun... Kürd milli davası, Kürdistana ''sunni _Osmanlıcı İslamın'' taşıyıcısı olarak mı gerçekleşir_? Kürd Milli Davası, Klsik ''türk İslamcı'' reflexlerle ve onun kuyrukçusu durumunda bulunan ''Kürd İslamcılığı'' yaparak mı gerçekleşir_? Kürd Milli davası '' Avrupada tokluk içerisinde içerisinde yaşarken, ''yoksuksulluk içerisinde bulunan halkı anladiğini söylev ve demeçlerinde haykıran ''tatlı su devrimciliği'' ile mi gerçekleşir _? Kürd Milli Davası, Alawi kürdleri her ramazan aşağılayarak mı gerçekleşir _?Veya tersi, her ramazan göstere göstere din düşmanlığı yaparak mı _? Kürd milli davası, çeşitli din mezhep ve ulusları bünyesinde bulunduran Kürd halkı ve Büyük Kurdistan ''idea''sının en büyük düşmanı, Tek tipçi ideolojik ve sosyal ayrıştırıcı bir dil ile mi gerçekleştirilir _? O zaman ''düşman''dan ne farkı kalır _? Aksi halde benim oğlum bina okur, döner döner yine okur vaziyetleri ''bizim kaderimiz'' olmaya mahkumdur... Kendimize çizdiğimiz duvar (kader) ların yıkılma vakti gelmedi mi? O zihinsel duvarlar ki bizi birbirimize ''düşman''... düşman'a köle eden.....

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.