Ana Dostuna Baba Demek
Veysel MERİÇ
Kör ölür badem gözlü, kel ölür sırma saçlı olur deyimleri tam da Türk toplum resmini çizer. Bunun sebebi var. Türk ahlakıdır. Aşağılık kompleksidir. Kendilerinden olmayan vasıfları kendilerine mal etmeyi kurtuluş sayarlar. Katilken masum, namusuzken namuslu görünürler. Bunun en son örneği Ecevit’in ölümü ve ata dedikleri düşkünün ölüm yıl dönüminde yaşandı.
Türkler ölümünün 68.yılında düşkün atalarını andı. Söylenenler hakkında düşünmek gerekir. Eskiden beri tekrarlana durulan kuru sıkı övmeye masa başında habire yeni vasıflar eklendi. Yalanları kendileri ortaya atıyor, kendileri inanıyorlar.
Düşkün velet atalarına yeni payeler biçiyorlar.
“Devrimin kimsesiz önderi...Kimsesizleri anlayan önder.. Güçlü kişilik sahibi” deniliyor.
Bunuda bu veledin “küçük yaşta babasını yitirmiş olması”na bağlıyorlar.
Sahi Türklerin bu velet atasının babası var mıydı? Varsa kim?
Sakın Ali Rıza Efendi demeyin. Yok öyle bir şey! Bunun Selanik mahkemesinin verdiği karar ile Türklerin bir yalanı olduğu açığa çıktı.
Türklerin velet atasının babası belli değil, ama annesi ismiyle sanıyla mesleğiyle belli. Balkan kerxanelerinde sermaye!
Türklerin atası bu sermayenin kimden peydahladığı belli olmayan bir velet. Daha sonrası malum. Parasız yatılı okullarda, oturak alemlerinde kucaktan kucağa büyüyen bir oğlan. Fırsat buldukça kendini dizdirmiş. Onun yaşam tarzı haline gelmiş.
Latife hanımın kendisinden boşanma sebebide bu değil midir? Değilse Latife hanımın hatıralarının kamuoyuna sunulmasına niye izin verilmez?
Bunlar bilinmiyor mu? Kuşkusuz bilinir. Türkler bunu görmemezlikten gelir.
Fakat Ata dedikleri kendini dizdiren bu düşkün adamdan olmayan vasıflar kendisine habire mal edilmeye çalışılır. Adamların işi gücü annesi sermaya, babası belli olmayan, fırsat buldukça kendini dizdiren ata dedikleri bu düşkünü aklamak paklamak, anbajlayarak satmaktır.
Türk ahlakıdır, dahası ahlaksızlığıdır.
İşin tuhaf tarafı bu ahlaksızlığı en çok yapanların kendilerine sol yaftası takan ordunun çizmesini yalayanlar oluşudur. Baksanıza adamların dediklerine.
Yok “efendim köylülere, işçilere, yoksullara çok yakınmış.“
Nerde çıktı bu yalan?
”Onlarla çekilmiş resimlerinde anlaşılmış“ mış mış.
“Orman Çiftliği'nde bir köylü çocuğuyla konuşurken gösteren bir resim vardır; yamalı elbiseli o çocukla sonuna kadar eşittir ve bakışlarıyla onu okşamakta, kucaklamaktadır.”
Mesele bu mu? O halde sorun anlaşılmış. Adam sapık. Çocuğa sulanmış. Buna şüphe edenin aklına şaşarım.
Ha bu düşkünün ”kimsesizleri anladığı ve koruduğu“ koca bir yalan. Bu adam Osmanlıda paşa değilmiydi? Türk komprador burjuva ve ağaların temsilcisi değil miydi?
Bu nedenle TKP sekreteri Mustafa Suphi ve 14 arkadaşını karadenizde boğdurtan değil miydi? Komünistleri, sosyalistleri, demokratları, hatta halkçı karektere sahip olduğu gerekçesiyle Çerkez Ethem ve kardeşlerinin canına okuyan bu adam değil miydi?
Ermeni, Yunan, Pontus, Asuri-Süryani ve Kürdleri katliamlardan geçiren bu katil değil miydi?
Şimdi bu katil ölmüş diye paklanmış mı oldu? Kendini dizdiren bu düşkün velet ölünce ”güçlü kişilik sahibi“ mi oldu?
Kör ölünce badem gözlü mü olur? Bu mümkün mü? Mümkün olmadığını bu düşkünlerde bilir. Boşuna çaba. Çünkü güneş balçıkla sıvanmıyor.
Aynı yalan makinesi Kürd millet düşmanı Bülent Ecevit içinde çalıştırıldı.
“Solun efsane lideri, halkçı, demokrat karaoğlan” vs. payelerle vasıflandırıldı.
Devlet yetkilileriyle, sivil kesimleriyle, sağ ve sol cenahlarıyla bu katil aklanıp paklanıp beyinlere “iyi adamdı” şeklinde kazınmaya çalışıldı.
Her zaman yaptıkları bir iş.
Ne kadar ırkçı, katil it kopuğu varsa hepsine sahiplenilir. Buna niçin ihtiyaç duyuyorlar diye sormaya gerek var mı? Bu katil sürülerine sahiplenmek demek ırkçı, faşist, katliamcı, yayılmacı politıkalarında ısrar etmek demektir.
Türk cenahı anladık.
Peki kendilerine Kürd “özgürlük hareketi,” diyenlere ne oluyor?
Kürd millet katili Bülent Ecevit için “sağduyuyu elden bırakmayan...Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli bir siyaset adamı...önemli bir kayıp,” demek ne oluyor?
Bunu diyenlere ne demeli? Bu aşkın sebebi hikmeti ne ola ki? Sakın “Kürd millet kökünü kazıma” ortak misyonlarından kaynaklanmasın?
Fazla söze gerek var mı?
Halkın deyimiyle bu, “ana dostuna baba demek” olmuyor mu?
Bunuda halkımızın sağduyusuna bırakıyoruz.
10 Kasım 2006