KÜRDISTAN SEEMALARINDA EKSIK OLMAYAN SAVAS BULUTLARI-3.
TC Genelkurmay'i ordunun, özel harp dairesi ve özel küvvetler komutanlik biriminin, soguk savas yillarinda ve özellikle sovyet yayilmasina karsi, gayrinizami savasi örgütlemek için kuruldugunu savunuyor. ABD'nin insiyatifinde ve NATO'nun bünyesinde kurulan bu konsept, kucaginda büyüdügü ABD'ye ragmen Federal Kürdistan Bölge Yönetimini isgal etmekle tehdit etmesi bana pek inandirici gelmiyor artik. Sayet tersi olursa, bu ABD'nin tavsana kaç, taziya tut politikasinin 21.asra uyarlanmasi olarak okunacak ve kendileri içinde son derece tehlikeli olacaktir.Türk ordusunu Saddam ordusu gibi büyütüp besleyen ve kürtlerin basina bela eden kendileridir. Dolayisiyla türk saldirganligini durdurma veya bir çare arayisi içinde olmasi gereken'de kendileri olmalidir. TC'ye silah çekenleri terörist olarak gördügüklerine göre o halde savunmasiz kürtleri bu barbarlardan korumak zorundadirlar. Biz TC'nin normal yollardan demokratiklesebilecegine inanmiyoruz. Cünkü üst yapisi olan hukuk kurumu, hiyerarsisi uluslararasi hukuka tezattir. Alt yapisi olan ordu, çetelesmis ve kontre gerilla usullerine göre sekilenmistir. Dolayisiyla burjuva hukukun evrimsel asamlarini normal yasamamis totaliter, isgal ve talani kültür haline getirerek saldirgan ve jizofrenik bir boyut kazanmis bu erkin, demokratik elestirilerle degismesi mümkün görünmemektedir. Bilindigi gibi bu mantigin degisik bir versiyonu Italya'da Gladio olarak uç vermisti. Ancak rönesans kültürün hakim oldugu Italya gibi ülkeler soguk savas yillarin sona ermesiyle, köklü Cumhuriyet hukukun öngördügü mücadele yöntemlerini kullanarak, kontre gerilla, Gladio'yi bitirmislerdi.Türk cumhuriyeti kendini kürtlerin askeri ve manevi gücüyle saglama aldiktan sonraki tarihi kürtlerle çarpisma daha dogrusu asimilasiyon, inkâr tenkil tarihidir. Kürtlere isyanlar provokasiyonlarindan uygulanan jenosid belli bir takvime uygun ve planli yürütülmüstür. Türk Cumhuriyet tarihiyle birlikte, öldürülen kürtlerin sayisi yarim milyondan fazla oldugu ve onbir milyonu askin insanin göçertildigi bir çok çevre tarafindan dile getirilmistir.Türk asimilasiyonun'da en agir etkilenen Kuzey Kürdistan sehirlerinin basinda; Erzircan, Erzurum Sivas, Malatya, Maras ve Antep gelmektedir. Sadece TC ile PKK savasinda öldürülen ve kayip ettirilen kürtlerin sayisi seksen binden az olmadigi ve sadece otuz bine yakin gerillanin öldürüldügü belirtiliyor. Kaldi ki, 1978 sonrasi türk gazete arsivleri referans alinirsa, öldürülen kürtlerin sayisi belirtilen rakamin iki katinadir. Ermeni jenosid'inden ders çikaran türk yöneticileri, kürt katliamlarindan daha dikkatli ve planli davranmistir. Ölmek ve öldürmek bir kazanim olarak kabul edilmeyecegine göre, savasin kazanani olmamistir. Mevcut savasta bütün Kürtler kitlesel düzeyde psikolojik, manevi ve maddi olarak çok agir etkilenmistir.Yillarca sivil bir halka karsi düzenli bir orduyla savasan TC'nin çözümsüz kalmasi ve kendini tekrarlamasi elbette bir basari sayilamaz.TC'nin devlet olmada kaynakli avantaji göz önüne alinirsa düzenli bir ordu ile düzensiz ve savunmasiz kürt halki arasindaki güç dengesizligi kürtler için katliam, talan ve savunma hareketinden baska bir anlam ifade etmedigi anlasilacaktir. Her türlü silah, ordu donanimina sahip tc'nin devletsiz bir halkla savasmasi, savastan çok bir katliam olarak belirtmek dogrudur. Elbette bu katliam zincirini türklere anlatmak ve anlamalarini beklemek zor ve imkansizdir. Adamlar Kürt katliamlarindan utanç degil, haz alarak anlatiyorlar. Epey hoslarina gitmis olacak ki, kasila kasila "29 kürt isyanini bastirdik insallah PKK otuzuncusu olacak" diyebiliyorlar. Türk devletin Kürdistan politikasi iflas etmistir TC önümüzdeki dönemde istikrarsizlik yaratan siyasetiyle ortadogu' da marjinal kalacak ve dünya devletleri nezdinde daha'da itibarsiz bir konuma gelecektir. TC, AB ile olan ekonomik kucak iliskisine ve özellikle ABD ile yarim asirlik usak iliskisinden dolayi simarik bir oglani oynamaktadir. Ortadogu totaliter devletleri içinde kötünün iyisi misali tercih edilmesi kimseyi aldatmamali. Iran ve Süriye'nin basina kalkan balyoz TC'nin basina inmesi için kosullar olgunlasiyor gibi. Kürdistan krizine tutulan türk devleti siddetten baska çare aramiyor. Saddam'i sisirip ortaliga salanlar ve son aninda sahip çikamayanlari hatirlamak gerekir.Kürdistan cephesinde yasanan agir yikima ragmen kürtler; devrimci ulusal gücünü ve insanligini korumayi basardi. Kürtler, kendi sehirlerinde veya yogun olduklari yerlerde, dis geçirdikleri türkleri linç sursuzluguna girmediler. Fakat türk cephesi için ayni sey söylenemez.Türk halki sömürgeci, fasizan devlet siyasetinin etkisine girerek tamamiyla benzeserek giricilesmistir. Eger kalici bir baris ortami tesis edilirse, Kürt cephesi yasadigi agir tahribatlara ragmen sifirda baslayarak yaralarini sarmayi basracaktir. Fakat türklerde baska bir noktada sifirda baslayacaktir, oda yitirdikleri insanliklarini yeniden kazanmalaridir. Ve tabii bir degerler potansiyeli iddia edildigi gibi olusmussa, dogal olarak harcanan degerlere kavusmak için çarpismalari durdurmak yetmez. Carpismalar için sarf edilen enerji, tüketilen degerler ve harcanan milyarlar, toplumsal bir barisin tesis edilmesi için-de sarf edilirse basarilir. Fasist Kemalist sistemin kürtlere uyguladigi zulum ve katliamlara seyirci kalanlar sadece siralarini bekliyorlar. Hirant Dink gibi türk olmayan aydin ve gayri müslümlerin hedeflenmesi, Trabzon olayi ve son olarak Malatya'da vahsice öldürülen insanlar ve yasanan sesizlik toplumsal hayvanlasmanin isaretidir. Kürt isyan katliamlarina seyirci kalan Menderes hükümet üyeleri'de siralarini beklemislerdi. Bu irkçi ayrimci sömürgeci sistemi iyi tanimak lazim. 27 mayis darbesinde Kendi Genelkurmay baskan'i Rüstü Erdelhunu bir tegmen'e, Basbakan Menderes'i basçavuslarina tekmeleten ve Federasiyonu dillendirdi diye Cumhurbaskan'i Türgut Özal'i kalp krizi süsü vererek öldüren, keza yillarca mimarligini yaptiklari kemalist sistemin çikmazligindan hareketle degisik formiller öneren, Kenan Evren ve Mehmet Agar'a dehditle geri adim attiran TC, soguk savas dönemin argümanlariyla kontra cumhuriyetinden arinmamistir.Bir önceki yazimda Kürt ulusunun temel çelismesi isgalcilerle arasindaki çeliski oldugunu, dolayisiyla temel çelismeden kaynakli bas çeliskiyi mevcut çeliskiler üzerinde belirleyiciligini ihtiva eden bir türk isgal çeliskisinin bas düsmanligi olgusundan söz etmistim. Sadece Kürtlerde degil milli egemenligine sahip olmayan bütün uluslarin bas çeliskisi isgalcilerle aralarindaki çeliski oldugu biliniyor.Türk devleti, sömürgeci devletler içinde Kürtlerin bas düsmanligindan hiç düsmedigini gecikmelide olsa görünmesi analiz edilmesi olumlu bir gelismedir. Bütün sosyal ulusal kurtulus mücadelelerinde bas düsman tesbiti yapilmasinin asil amaci, saldirganligin emperyalist yayilmasindan duyulan rahatsizliktir. Dolayisiyla asil mücadele oklarinin yönelecegi hedefin netlesmesidir. Mücadelenin basarilmasinda hedefe uygun net bir siyaset çizgisine uygun olarak yetistirilen kadrolar ulusal kurtulusu basarmak için her yöntemi kullanmak zorundadirlar. Basta bütün ulusal güçler olmak üzere, sözkonusu düsmanla çeliskisi olan ve niteliklerine bakilmaksizin içte ve dista, devlet veya örgüt, irili ufakli herkesle itifak etmek, itifaka gelmeyenleri düsmanlastirmamak ulusal kurtulusun a b c sidir.TC Kürt düsmanlik niteligiyle turanci özelligini desifre etmistir.Turanciligin gidasi irkçilik, katliam, talan ve yayilma oldugu biliniyor.Turanizm, Hitler, Musolin veKemalizm'in ideolojileri birbirini beslemistir. Bunlarin artçilarinin oldugu yerlerde baris degil, savas, barut ve kan kokusu vardir. Irak'ta Saddam döneminde bile kürt edebiyati üniversitelerde okutuluyor. Iran'da yasak olmayan Kürdistan kavrami, sözüm ona kendisini daha demokratik bulan türkiyede yasak olmasi düsmanlarimiz arasindaki farki görmemizi ve yeni itifaklar politikasinda bu dengeye göre hareket ememizi zorlamaktadir. Cünkü sömürgeci devletlerin kürt düsmani neteliklerine ragmen, türk yönetimi gibi Kürt düsmanliginin sampiyonlugunu yapmiyorlar.Kürt meselesinde önceki hükümetlerden daha insani oldugu iddia edilen AKP'nin kürtlerle ilgili icratlari ortadadir. AKP'nin kürdistan politikasi Ecevit'in dogu güney dogu politikasindan farkli degildir. Buna din istismari'da eklenince, sorunun çözümü dahada zorlasacagi açiktir. Türk Basbakan, Amed konusmasinda kürtlerin agzina çaldigi bir parmak baldan sonra, hükümet olarak ve hiç bir bakani kürtlerle ilgili olumlu bir açiklamada bulunmadi. Ama Kürt liderlerine bol bol hakaret ve tehditlerde bulunduklarina hergün sahit oluyoruz. AKP'nin dürt yillik iktidari döneminde Diyarbakir, Digor ve benzer bölgelerde öldürülen onlarca genç, çocuk ve yasli insanlarin katilleri mi yargilandi ? Semdinli örneginde görüldügü gibi katlamdan sag kalanlar yargilaniyor. Kürt meselesine iliskin Erdogan'dan Abdullah'a kadar AKP hükümetinin bütün yetkili agizlari, Kürt ve kürdistan sözcügünü mümkün mertebede telafüz etmeme kararindadirlar.Türk yöneticileri için Kürt ve Kürdistan kavrami sadece tehdit amaciyla kullanilmaktadir. Iktidarindan muhalefetine tümünün ortak noktasi ve ayni zamanda birbirini iktidarda düsürmeninde tek argümani olmustur Kürt meselesi. [email protected]