Daha evvelki bir yazida, tarihi arastirmaya merakli olanlara esasli bir ipucu vermistim; insallah okuyanlardan ilgilenenler cikar.
Aslinda bu husus, tarihi olgulari aciklamaktaki bilgi-info-metodoloji eksikliklerimizin mazereti olarak ortaya cikan " kahramanlik menkibeleri" naklinden cok farkli, koklu; ve gelecek kusaklara deger tasiyan sirlarin dikkatli desilmesiyle ortaya cikarilacak zevkli ve onurlu bir ugrasi addedilmeli derim.
Simdi,Anadolu halklarinin bagimsizligina gidecek yolu Ittihat ve Terakki, verdigi aptalca kararla, Almanyanin safinda savasa girmekle acmisti aslinda.
Ve Rusya'nin muhtemel isgal korkusunu engellemek icinde potansiyel muttefikleri addedilme noktasina gelinen Ermenileri temizleme karari aldilar; gerci temizlik kararinin altinda, dusunceme gore Balakn savaslarindan kacan soylarina ihanet eden Musluman Slavlara yeni bir vatan yaratma planida bulunuyordu.
Ama netice itibariyle, Ittihat ve terakkinin korktugu basina geldi; Ermenilerin yokedilmesine ragmen Rusya henuz daha savasin ikinci yilinda Kurdistan ve Pontus'a girmisti bile.
Burada yapmak istedigim, Rusya faktorunun, Anadolu halklarinin kurtulusuyla olan dogrudan ilintisine deginmek,ki bu ilinti adeta determinist bir surec olarak isliyordu, anlayana elbette...
Rus isgali sirasinda, Ermeniler jenoside ugramamis olsalardi dahi, daha farkli bir manzarayla karsilasalibilirdi ama elimizdeki tum veriler, zamanimiza kadar yasanan surec, mesela Kurd milletinin bu vartada ortaya devlet cikarabilecek durumda olabilecegine isaret ediyor; hatta Kurd halkinin asiret yapisi ve dini farkliliklarinin milliyetciligin kitlelere mal olmasindaki zorluklari besleyen sosyal faktorlerin varligina ragmen, ulkede savas sonrasi kalici bir Rus isgali halinde, devletlesmeye zorakide ite-kaka da olsa tahvil edilebilecek potansiyelin olusmus olabilecegini soylemek mumkun.
Soyle bir dusunelim; savas devam ediyor, henuz 1916 da Ruslar Anadoluya sokulmuslar, Osmanli buyuk ihtimalle 1918'i bile goremeden teslim olabilecek duruma gelecekti; yahut ta diyelim, surec normal isledi ve savas 1918 de bitti; dusunelim acaba Rus ordulari nerelere kadar gelecekti ?
Yani demem odurki, Sovyet devriminin dunyada yarattigi yenilikci sosyal-politik ruzgar, yeni bir dunya kamplasmasi vs nin ilk kurbani, basta Kurd halki olmak uzere Anadolunun diger yerli halklari olmustur.
Ve de ilk faydalanani olan Turkiye Cumhuriyetinin, yani su an Misaki milli dedikleri sinirlar icersindeki devletin ise, varligindan bile soz edilemeyecek, ya da Rusya-Ingiltere ikilisinin tanzim edecekleri bicimde, Istanbul -Trakya ile marmara uzantilarinda bir bolgede Osmanli varligini devam ettirebilecekti( veya bir baska isim altinda).
Ne oldu, Anadolu yerlileri yok edildi, yoktan, tamami muhacir olan yabancilarin olusdturdugu yeni bir devlet kuruldu.
Bolsevikerin iktidari alamadiklari bir Rusya, Anadoludaki isgalini surdurecek, her bir noktada konuslanmis olan Osmanli ordusunu tasviye edecek, ne Yunanli-Rum'un karsisina cikacak, ne son Ermeniyi kesecek, ne Pontusu bitirecek, ne de Kocgiride topal osman vs Kurdleri katledemeyecekti.
Ne bir Samsun, ne Sivas -Amasya kongreleri falanda olmazdi; o yogun Rus askeri isgali ve de yine bu guc tarafindan desteklenmesi kesin olan Ortodoks halklar Rum ve pontuslular)yurtlarinda kalacaklardi .
Bu durumda, her ne kadar- bizim Kurdlerin geleneksel olarak dusmanlarina saygilari( asiret degil, turk-fars iikilisine) ve islami yonleri mutad bir Musluman kardes tuzagina dusulebilecek sartlari tasiyorsa da, iste bu noktada Kocgiri'yi yaratan dinamikle ile Cibranli Halid Bey'in orgutlenmesi olumlu neticeler getirebilirdi.
Ama Sovyet devrimi, Rusya'nin tamamen domestik politikalara donmesini getirdi; isgal kaldirildi. Rusya icine kapandi ve ustelik Lenin, iktidarini saglamlastirmak icin , guney sinirlarini ( Osmanli) saglamlastirmak ve ayni zamanda da kendine mal ettigi " uluslarin kendi kaderlerini tayin hakki" soyleminin onune bir de " anti-emperyalist" ibaresi kondurarak, Mustafa Kemal'i destekledi.ve yeni turkiyecilerin onunu sonuna kadar acti, bir de silah yardimi yapti.
Burada gercektende Kurd halki icin buyuk birt sanssizliktan bahsedilebilir.Pontus ve Rumlar icinde elbette.
Kurd halki lehine, Kurd halkinin siyasal orgutlenmelerinin bile katkilarina gerek kalmaksizin cok pozitif baslayan savas sureci, Sovyet devrimiyle tamamen ziddina dondu.
Iste bu noktada , birden destek ruzgarini ardina alan Mustafa kemal hareketine karsilik Kurd siyasi orgutlenmesinin niteliginin onemi ortya cikiyor; ve yine, Halid Bey'in bagimsizlikci planlarina kaynak olabilecek sosyal dokunun niteligi daha bir onem kazaniyor.
Bu sosyal doku, sadece Milli karakterin orgutlenmeye giden surecteki zayifligi degil, ayni zamanda da bizatihi orgutlenmelerin( yalniz Azadi degil, Kocgirideki spontane hareketin yapisida onemli) ideolojik yapisini gelsitirebilecek lider kadrolarin dunyaya bakislarinida menfi etkileyecek faktorleri yaratiyordu.
Ve uzun lafin kisasi, bizzat Emperyalizm, Sovyet devrimim sanssizligina ragmen Kurd halkinin onculerine bagimsizlik firsati verdi ama yukaridaki sebeblerden oturu bu altin firsat degerlndirilemedi.
Sovyet devrimi ile Kurd halki ve durduk yerde ortaya cikan celladi Turkiye Cumhuriyetinin varligi arasinda , Kurdlerin aleyhine dogrudan ve reel bir baglanti var goruldugu gibi.
Belki ilgilenen olur genc kardeslerimden, daha da arastirirlar diye yazayim dedim.Dahada gelistirebilirim bu arastirmayi ama kaynak zorlugum var, bir de takatimi asan konular bunlar, ben fikri vereyim de, belki arastiran olur.
Hasan Dogan'a bir not:
Hasan bak ne yazmissin:
"senin Sex Mahmud´un Bagdad tan ingilizler tarafindan Suleymaniye´ye vali olarak atanmasi örnegini veriyorsun.!!! Iste ayri dustugumuz seyler sorunlara yaklasim mantigidir. Söz konusu dönemde ingilizler iraka egemen degilken gelip Suleymaniyeye vali atamasini iliski olarak yorumlarsan varacagin sonuclarda yanlis seyler olur. Bu atamaya Sex Mahmud´un tavri Kurdistan Kiralligi olarak verilmisken neden nicinler daha iyi anlasilmazmi????"
Hasan arkadas, Seyh Mahmud " governer" yani bir nevi vali olarak,Ingiliz ve Osmanli tmsilcilerince 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros mutarekesinden hemen sonra, Kasim ayinin sonlarina dogru " tayin" edilmistir, Ingiltere tarafindan. Hukumdarlik girisimleri ise sonradir, malum.
Irak'a Ingilizlerin egemen olmadigini yazmissin; atiyorsun bilip bilmeden. Ingiltere Bagdad'i 1917 Mart-Nisan aylarinda zaptetmis ve orada zaten tum ofislerini kurmustu. Seyh Mahmud'u da iste bu yuksek komiserlikten tayin ettiler oraya. Ingiltere sadece Guney Kurdistan'i isgal edememisti, orada hala Osmanli birlikleri vardi; orayada, yukarida dedigim gibi Mondros mutarekesinden sonra girdiler.
Bilmedigin hususta hem israr ediyorsun, hem de aklin sira bana ders veriyorsun; merak etme, burada tek cahil sen degilsin, cok kalabaliksiniz, cook .
selamlar
Canbek
Re: Sevr Oncesi Rusya'nin Durumu Hakkinda Kisaca