بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Aso Zagrosi.. on 12 Gul 2010

Sözünü ettiğim Osman Paşa Sultan Abdulhamid döneminde kurulan Hamidiye Alaylarının meşhur paşalarındandır. Bazı kaynaklara göre bu aile Osmanlılar tarafından Êzidî Kürdlere karşı yapılan kıyımlardan sonra bölgeye sürgün edilmiştir.(konumuz olmadığından geçiyorum)

Osman Sebri'nin anlatımlarına göre eğer amcası Şükri bölgeye gelir gelmez hareketi başlatmış olsaydı, 20 bin cıvarında insan silah altına alabilirdi ve bunlardan 8 bini zaten eğitimliydi. Osman Sebri bu gelişmeyi anlatırken kendisinin hemen harekete geçmesini isterken, silahı ve kanı sevmeyen amcası oğlu Necmedin'in daha etkili olduğunu yazıyor.

10 gün arada geçiyor verilen sözlere rağmen aşiretlerden bir kıpırdama yok.
Türk ordusu bölge giriyor ve Mirdes aşiretinin sınırlarına kadar varıyor.
Osman Sebri erken davranmakla aşiretleri devlete kaptırdıklarını ve ordu kendilerine yaklaştığı zamanda küçük bir savaşçı grubunun dışında çevrelerinde kimsenin kalmadığını söylüyor.

Mirdesi aşiretinin liderleri dağa çıkmaya karar veriyorlar. Bu arada Şükri Ağa kadın ve çocuklarını yardım istediği aşiret reislerine bırakmak istiyor.

Osman Sebri Şükri Ağa'ya „ bir şeyimizi kaybetsek de , seni kaybetmiyelim. Senin varlığın bizim için büyük bir umuttur“... diyor ve ekliyor „ ailelerimizi alıp Suriye'ye geçelim“ diyor.
Bu tartışmalar esnasında Şükri Ağa „ aşiret liderlerinin sözlerine kanarak beklemekle yanlış yaptım, hemen vurmalıydık“ diyor.

Fakat, Şükri Ağa ülke topraklarını terketmek istemiyor ve „istedikleri anda
Suriye geçebileceklerini“ söylüyor.

Osman Sebri, „ yanlış akılla, ölü umutlarla ailelerimizi saklamak için zayıf dostlara teslim ettik ve dağlarda gizlemeye gittik“ diyor.

Osman Sebri'nin anlatımlarına 2 ay boyunca „amaçsız ve düşüncesiz bir şekilde dağda dolaştık“ diyor.

Bu arada devlet Osman Sebri ve amcaları hakkında tüm gereken bilgileri alıyor. Çocuklarının nerede olduğunu da dahil.. Ayrıca aşiretlerin bir çoğuda devlete dost olmuştu. Ayrıca devlet Osman Sebri'nin ve her iki amcası olan Şükri ve Nuri ağalarının mal, mülk ve arazilerinede el koyuyor.

Osman Sebri devlet bölgeye yerleştikten sonra çeşitli insanlar aracılığıyla bize haber gönderiyor ve çeşitli vaadlerde bulunuyordu, diyor. İlk önce Osman Sebri'ye bir haber gönderiyorlar „gel teslim ol!! sana iyi davranacağız“ diyorlar. Osman Sebri bunlara kendi söylemiyle „çok sert bir cevap“ veriyor. Daha sonra aynı metodu Osman Sebri'nin amcası oğlu Necmedin'e ve iki amcası olan Şükri ve Nuri'ye uyguluyorlar.

Mirdesi önderleri dağa çıkmadan önce ailelerinin bir kısmını Rişvan aşiretinin lideri Haci Bedir Ağa'nın kardeşi Zeynel Ağa'ya, diğer kısmınıda Gewozi aşiretinin reisi Bedir Ağa'ya emanet ediyorlar.

Bölgedeki Türk ordusunun komutanı bir dizi çabadan sonra artık umutsuzluğa kapılıyor. Mirdesi reislerinın çocuklarını nereye bıraktıklarını biliyor. Türk komutanı Bedir Ağa'ya ve Zeynel Ağa'ya haber gönderiyor : „ eğer bu çocuklardan biri kayip olursa yada Mirdesi reislerine verilirse, onların yerine sizin ailelerimizi ve çocuklarınızı sürgün ederiz“ diye tehdit ediyor.

Osman Sebri biz bu haberi aldıktan sonra önümüzde iki yol kalmıştı diyor.

Birincisi, ailelerimizi bu iki aşiretin denetiminden zorla çıkarmak ve ülkeyi terkettmek,
İkincisi, teslim olmak, diyor.

Osman Sebri'nin anlatımlarına göre 3 gün bu mesele üzerine konuşuyorlar.

Osman Sebri ve amcası Nuri Ağa birinci yolu seçiyorlar. Yani ülkeden ayrılmayı. Necmedin ise ikinci yolu. Şükri Ağa uzun süre iki yol arasında ve kararsız kalıyor. Fakat 3.günden sonra Şükri Ağa'da birinci yolu tercih ediyor.
Osman Sebri at, katır ve diğer bazı hazırlıkları yapmak için gruptan ayrılıyor. 3 gün sonra randevu yeri olan Honi köyüne geri geldiği zaman amcası Nuri'den başka kimseyi bulamıyor.

Nuri Ağa, Şükri Ağa'nın gidip teslim olduğunu söylüyor.
Nuri Ağa'nın Şükri Ağa'ya anlatıklarına göre Osman Sebri hazırlıkları yapmak için gittikten sonra Necmedin yurt dışına çıkış meselesini yeniden gündeme getiriyor.

Necmedin Şükri Ağa'ya „ Hükümetin Zeynel ve Bedir Ağa'yı ailelerini sürgünle tehdit etmesinden sonra, kolay bir şekilde ailelerimizi geri vermezler. Çocuklarımızı almak için onları vurmamız gerekecek. Sen buna inanıyormusun“ diye soruyor.

Şükri Ağa, Necmedin bu söylemi karşısında düşüncesinden vaz geçiyor ve Türk komutanına teslim olacağına dair haber gönderiyor. Şükri Ağa, eğer Osman'dan vaz geçerseniz ben ve kardeşim Nuri teslim olacağız, diyor. Türk komutan d bu öneriyi kabul ediyor.

Osman Sebri amcası Nuri'ye „ Şükri amca niye beni beklemedi?“ diye soruyor.

Nuri „ seni gelmeden gitmek istiyordu“ diyor ve Necmedin'de Şükri ağa teslim olduktan sonra bizden ayrıldı diyor!!!!
Şükri teslim olmadan önce Nuri'ye sen de Narince köyünün yakınlarına gel, haber gönderdiğimde gel teslim ol, diyor.

Osman Sebri askerler Şükri Ağa'ya kelepçe takmamışlardı. Şükri Ağa'da haber gönderdiğinde Nuri'de indi ve teslim oldu diyor. Osman Sebri bir dönem daha dağda kalıyor. Nuri'nin teslim olmasından iki sonra Türk askeri bölgeyi terkediyor. Osman Sebri „ benden vaz geçtiklerini düşünerek dağdan indim, aile ve çocukları toplayarak yeniden köye yerleştik“ diyor.
Bu arada şunu vurgulamaktan yarar var. Şükri Ağa teslim olmadan bir kaç gün önce Türk Komutanı Zeynel Ağa'yı ve Bedir Ağa'yı Mirdesi'lerin ailelerini sakladıklarından dolayı tutukluyup Malatya'ya gönderiyor.

Osman Sebri'nin anlatımlarına göre „Zeynel ve Bedir Ağa Malatya'ya vardıkları zaman Bedir Ağa hemen Türk komutanına çıkıyor ve bizim tüm sırlarımızı ona anlatıyor.“ diyor.

Şükri ve Nuri Ağalar tutuklandıktan sonra İstiklal Mahkemesi Osman Sebri'yi, dayısı Haci'yi, amcası oğlu Necmedin'i ve daha 11 kişiyi mahkemeye çağırıyor.

Ayrıca Şükri Ağa'yı Urfa'dan kaçırma suçundan Cewherzade Haci Ömer'ide tutuklamışlardı.

Osman Sebri ve yukarıda isimlerini andığım Mirdesileri Malatya'ya kadar kelepçesiz götürüyorlar. Malatya ve Elazığ arasında ise kelepçeli.. Osman Sebri bu arada kendilerine yapılan eziyetleri uzun uzun anlatıyor.

Osman Sebri cezaevine koydukları bölümde 1925 devrimine katılan Şeyh Emin ve arkadaşları ile karşılaşıyor ve bir süre sonra Şehy ve altı arkadaşı idam ediliyor.

Osman Sebri'nin doğru dürüst ifadesini almıyorlar. Malatya'ya getildikleri zaman bir komutan Osman Sebri'ye „ Sen Şükri amcanı kaçırmadığını ve onunla dağda gezmediğini söyleyebilirmisin?“ diye soruyor.

Osman Sebri'de „hayır“ diye cevap veriyor.
Ve komutan „burayı imzala“ diyor .

Osman Sebri Diyarbekir cezaevinde olduğu zaman yapılan Cemile Çeto ve Silopili Uzer Ağa'nın makkemelerinden uzunca söz ediyor.

16 Mirdesi 15 Haziran 1926 yılında İstiklal Mahkemesine çıkıyorlar. Cemile Çeto'nun darağacında salanan bedeninin kenarından geçerek mahkeme salonuna giriyorlar.

Mahkeme Başkanı Hacim Mihyeddindir. Yardımcılarından biri o Awni ve diğeri ise Osman Sebri'nin söylemiyle „anasına kavatlık yapan“ Kürd asılı Ali Saib Beydi.

Mahkeme katibi sayfalık iddianemeyi okumaya başlıyor.
Osman Sebri: „iddianeme de amcam Şükri'nin Elazığ hapishanesinde firar meselesini nasıl planladığını, benim tarafımdan nasıl kaçırıldığını, arkadaşları ağalar tarafından nasıl kandırıldığını ve özellikle Osman Paşa'nın oğlu Bedri Paşa'nın nasıl her şeyi komutana aktardığını, amcamın bölgede var olan büyük etkisinden söz etti“ diyor.

Mahkeme Başkanı Şükri ağaya : „Görüyorsun Şükri Ağa!!!! Sen Elazığ'da mahkum olduktan sonra şimdiye kadar neler yapmışsın.. Her şey raporda uzun uzun anlatılıyor. Sen bunlardan hiç bir şeyi inkar edebilirmisin“ diye soruyor.

Osman Sebri „her şeyin doğru olduğunu ve hepsini Bedir Ağa'nın anlatımlarına dayandırmışlardı. Amcam ona ne söylemişse her şeyi Türk komutanına anlatmıştı.. Yalnızca Hasan Hayri'nin ismini unutmuştu.“ diyor..

Mahkeme Başkanı'nın sorusuna karşılık Şükri Ağa kısa bir savunma yapıyor . „Raporu yazan komutanın komutan hikaye yazarı olduğunu..... Osman Paşa ailesiyle sorunları olduğunu, Bedir Ağa'da bunu komutana söylemiştir. Sen bu yapılan şeyden bir terslik görmüyormusun“ diye cevapliyor.

Daha sonra Şükri Ağa'nın bir ayaklanmayi örgütlemeye çalıştığı yönünde raporlar okunuyor.

Bu arada Mahkeme Başkanı Osman Sebri'ye Amcasının kaçırılması konusunda bir soru soruyor. Osman Sebri amcasını zorla kaçırdığını söylüyor.
Fakat, mahkeme başkanı Urfa'daki kaçırma olayına ilişkin detayları biliyordu.
Çünkü Osman Sebri kaçırılma olayını detaylarına kadar örgütledikten sonra Haci Bedir Ağa'nın sarayında onu bekliyor. Şükri ağanın kendisi saraya geliyor.

Mahkeme Başkanı „sen onun ayaklarını uzaktan zorla hareket ettiriyordun“ diye alay etmeye çalışıyor.

Ayrıca Mahkeme Başkanı Elazığ'daki Hasan Hayri ile birlikte devrimin temelini atma ve Malatya'da aşiretleri isyana çağırma gibi sorularıda gündeme getiriyor ve sorular soruyor.

Cevaplardan sonra Savcı idamlarını istiyor.Mahkeme Başkanı Şükri Bey'e son sözünü soruyor.

Şükri Ağa: „ Sureyya beyin söylediklerinin hepsi kanuna aykırıdır. Ben onun söylediklerinden kanun temsilcisinden ziyade, kinli bir düşman görüyorum. Ben her ne kadar kanun okumamışsam da Sureyya Bey söylediklerinin kanunla ilişkisi yok. Yeni kanun tatbik edilmesine 14 gün hala var, o bu kanunu bizim üzerimize tatbik ediyor ve ona göre ceza istiyor. Sureyya Bey bana düşmanlık yapıyor. Söylem düşmanlığa yetmiyor“ diyor.

Mahkeme Başkanı aciz oluyor ve Şükri Ağa'nın konuşmasını keserek „ He Şükrü Ağa!! Sen Mirdesi dağlarında değilsin!!! Burası İstiklal Mahkemesi. Gözlerini aç ve önünü iyi gör! Diyor.

Şükri Ağa: „Gözlerim açıktır. Fakat, elim boş. Hiç bir şey umrumda değil, ne yaparsanız yapın“ diyor.

Mahkeme heyeti karar vermek! Için geri çekiliyor.

Ve karar:

Sonuçta Mahkeme Şükri ve Nuri ağalara idam, Osman Sebri'de dahil diğerlerin her birine 6 yıl ceza veriyor.

Devam edecek.

Aso Zagrosi

Burda bir şey dikkatimi çekti. Cemilé Çeto Kürd davasına ihanet eden bir haindir. Hatta abesi Bışaré Çeto yu götüdüklerinde , Bışarın ona bakarak söylediği şu söz meşhurdur. " Ez taşté bım , tu şivi Ez şiv bım, tu paşivi " Yani ben kahvaltıysam , sen öğle yemeğisin Eğer ben öğle yemeği olursam, sen akşam yemeğisin. Buna rağmen Cemil idam alıyor.Hatta bununda öyküsü vardır. Musatafa Kemal Cemile ödülünü soruyor.Cemil ise paşam teveccühünüz diyor. Bunun üzerine Cemil sen idam edileceksin diyor. Cemilde ben bu kadar hizmet ettim.Neden ? diye soruyor. Mustafa Kemal ise her Kürdüm kulağına küpe olması gereken şu sözü söylüyor. Senki kendi abene ve milletine ihanet ettin.Yarın eğer bir başka devletle aramızda savaş çıkarsa beni ise hemen satarsın ! Kendi milletine yar olmayan bizede yar olmaz. Bunun üzerine Cemili öteki hainlerden ayıran şu vasiyetide adeta kulaklara küpedir. " Beni astıktan sonra üç gün Amed sokaklarında asılı bırakın.Üstümede şu sözlerimi yazıp asın herkese ibret olsun ! Cemilé Çeto Keréda keto Kuçıké dewleté Xaine milleté Ondan sonrada gelip geçen her Kürd cenazeme Tükürsün." Nitekim anlatılanlara göre bu vasiyeti nasıl olmuşsa Roma reş tarafından yerine getirilmiş.Lakin yinede hiç bir Kürd ölüsüne tükürmemiş nedense... Öyle sanıyorum Osman Sebri mahkemeye gidip gelirken asılı cenazesini görüyorduk demeside bu hikayenin doğruluğunu pekiştiriyor. Değerli çalışmaların ve bizimle paylaşmaların için teşekkürlerimi tekrarlamak istiyorum.Ayrıca böylesi yakın tarihi bu yazıyı okuyunca eski tarih üzerine yuksekovahaber.com da köşe yazarı Fikret Yaşar ın da yazı serisini okuyuculara duyurmak istedim.Bana epey ilginç geldi, Çünkü sümerlerinde Kürd olduğu iddası var. Selamlar ve saygılarımla

Kek Héja Ger ta bala xwe dayibe, mın got öykü mın negot dirok. Çunki rastiya diroka me tené xwedé dızane. Ka mın lı ser Cemilé Çeto nivisand u heta wi dawiya paşın herkesi usa dızanibu. Ez nızanım te ew xwend ? Beliya 12 İloné rojnama Hurriyet gor çirokeki Lı ser Cemil nivisand ? Ané gotına mın bında eleqe tunebu, ser wi yeki carek dın cemaatanda buyera Cemil hat dubare kırın. Em werın ser buyera Eminé Perixané ; Mın ew pırtuk hin nexwendiye, ber wi yeki nıkarım tışteki bıbéjım. Lé straneki birya mında hebu dıgot " kulé tu kul bı, tékevi mala Eminé perixané " gelo wi dengbeji çıma usa dıgot ? Qas ku ez dızanım Emin tev hukumata Romé jı hevra lı Kurdan xıst. Dura ji karé hukumaté xılas bu , çend esker terın u dıbéjın Vali, an ji Qomıtan bang lı te dıkın ku tu weri mukaafata xwe bıgri ! Lawén wi wek Emin ne zain bune u ew dıbéjın "Apo neçe ! Bexté Romé tuneye! Ewén te bıkujın " Lé Emin wan guhadiri nake u tere té kuştın. Bı kurtayi em usa dızanın. Lé ger dılé te jı mın nemine , mezınén me gava qala Bışar dıkırın dıgotın Kamoré Méran e, Lé gava qala Cemil dıbu wan dıgotın Xaine. Kamoré méran pesneki jı bo mérxasane , lé mana kamor bı rasti ez ji nızanım.Çawa mın got gava mıroveki ser cesareé bıpesinandana dıgotén Kamoré Méran , loqé méran, berané çar gurçık , peyayé peyan ... usa berdewam dıkır. Lé inşallah ezé wi pıtuké bıxwunın. Sılav u réz

TC nin despotu kemal isi yokda bir kurd isbirlikcisi ile muhabbet edecek. Hobsbawn, Eskiyalari (sosyal eskiyalar olarak otekilerden ayirdiklarini) emilliyetin ruhunu olusturan onemli ogeler olarak tasnif eder (hatta onlarin napolyon veya bismarktan dan daha fazla siradan kulturu-dolayisiyla ulusun sentimentini belirledigini idda eder). bu acidan bakilinca. MP nin menkibelerl dolu "tarih"i, islevsel olabilir ama DOGRU degildir. kanit? benim isim kanit sunmak degil. onu tarihin detaylari ile ilgilenen uzmanlara birakmak lazim. tartismalarin islevi helikopter gorusu, scanetme / tarama, detay o mevzularda uzmanlasanlarin isi. tartismalar genel egilimlere, genel dogrulara vs bakip sunu soyleyebilir: kemal onun icin ufak bir ayrinti olan ceto meto tipleri ile es kaza karsilassa bile bu menkibedeki gibi muhabbet koymaz. bu imkansiza yakin bir durum. simdi hikaylerin maslalarin onemli bir islevi oldugunu senelerini beyin enerjisini ulusun ne olup ne olmadigina ayirmis bir bilimcinin (Hobsbawn oluyor) yuzeysel bicimde aktarlimis gorusune dayanark verdik. kirathanelerde , koy ve kasabalarda bu tur menkibeler, bir sure daha is gorebilir.ancak mektebi enstitusi hakkiyle universitesi henuz olusmamis kurdler icin, bu islevleri ucundan goren internet platformlarinda menkibe anlatildiginda bunu gerceklerden ayiracak bir tartisma luzumludur. burya takilan kurdler eger KADRO olup bu yuzyilda ve gelecekte kurdlerin onunu acmak istiyorlarsa MP nin ve N nin ve corbaci B nin gina getirici bicimde tekrarladiklari pastoral menkibelerden baslarini kaldirip baska yonlere de bakmak zorundalar. isaret ettigim mintikalara bakarsaniz kemale erer, yenilesir, eskiyanin daima eksik kalmaya mahkum sadece bruno fiskeleri ile donamis kehraman gogsuyla kalmaz muhimmatiniza, cephanenize tork arap ve farsiye korku salacak seylerle doldurabilirsiniz. kutukluk bu acidan tahripkardir ileride kimse bize soylemedi demesin! Ao osman sebri yi anlatiyor bakin berbat bir sistematizasyon eksikligi satirlardan tasmakta plansizlik programsizlik bis ey olmazcilik almis basini gitmis sonuc once kelepcesiz pesrev ardindan kelepceli iskenceli bol hakaret ve asagilanmayla dolu bir surec ve idam filan fistik pastorallik boyledir ne kadar kehraman olsalar da sistamtik olamadiklari bir makina duzeyinde calisamadiklari icinden yetistikleri cevrenin mecburi bicimlenmesine tabi olduklari icin kendileriden cok daha korkak cok daha az motivasyonu olan ancak GORECELI olarak daha sistematik olmayi bir sekilde becermis isini GORECELI olarak daha planli programli KURALLI yapan turklerin esiri olmaktan kurtulamiyorlar. tarih pejmurde babaya sahiplik degil tarih hatasi sevabi ile neyin nasil yapilinca nasil sonuclandigini uc asagi bes yukari anlama ogretisidir bu degilse hic bir halt degildir boburlenmek ve menkibelere inanmak hic degildir. ne oluyor simdi? derslere devam oluyor gene zil caldi uc bes dakika tenefus tenefuste menkibeler serbest! HeK

HeK merheba ! sanirim bir haftaya yakindir suren dialoglari ve ozellikle seni okuyorum.. bir hafta once baslayan tartismalarin ilk gunu Irlanda asilli olan Amerikali George Calin'in cooooooook uzun bir tiyatro (tek kisilik-stand-up mu diyorlar ne:) ) videosunu izliyordum.. videoyu izledikten sonra yazini ve yazina karsilik verilmis cevabi yazilari tek tek okudum... ilk gun bende dusunce deperesimleri uyandiran sey: bu tiyatrocu'ya (aslinda sadece tiyatrocu degil, ayani zamanda yazar ve filozofik cikislari ve konusma ve yazilari da mevcuttur..) hayranlikla baktigimi ve bende bir sempaninin olustugunu fark ettim.. bunun uzerine video yu tekrar izledim.. sanki sen ve sana karsi yazanlar benim o anda o video yu izledigimi goruyorlarmis gibi birsey.. pat-pat yazilar dokulmeye baslayinca bir daha seyrettim bir daha bir daha ve fark ettim ki 1)biz kurdler illahim baskalarinin dile getirdigi GERCEKLERE hic tereddut gostermeden SEMPATI duyabiliyoruz.. ama ayni yetenek ve cikis noktalarina sahip bir Kurd'un kendi ifade bicimine de VIZIK QIMIL vs diyoruz.. ornegin psikolojimize mi yerlesmi ne? Bir Kurd filozof olamaz.. bir kurd tiyatrocu olamaz.. bir kurd insanligin sorunlarina evrensel bakamaz.. bakarsa mutlaka baska dusmanlarin ajani olabilir.. muhbiri olabilir.. qimili olabilir.. viziki olabilir.. bunun cok cok cok yanlis ve derhal terkedilmesi umut ve dileklerimle.. izlemeniz icin ve ne demek istedigimi anlamaniz icin size sayin George Colin'in muhtesem solo stand-up'unu hazirladim.. belki de bu video yu daha once izlemissinizdir.. belki de hic hoslanmayacaginiz bir video dahi olabilir.. benim vermeye calistigim mesaj... icinde yasamis oldugu sistemin butunune kafa tutup bangir bangir kendini ifade eden bu insana belki tum amerikalilar sempatiyle bakmiyor olabilir.. ama bu, bu korkusuz tiyatrocunun skeçlerinde stand-up'larinda isledigi konularda haksiz ve ya distalanmasi anlamina gelmiyor.. bilakis mizah ile, gercekleri ciplakligi ile her insanin kendine gore dile getirme yontemleri vardir.. izleyin ne demek istedigimi anlarsiniz.. selam saygilarimla.. [center] [/center]

HeK Kufursuz,asagilamasiz bir yazini gorsem, hayal-i sukuta dusecegim. Yukaridaki Video da sana bol bol Kurdlere kufur etme "sanat"ini ogretiyor. Iyi provalar. Eli ve ruhu kanli Diktator Kemoyu, Cemile ceto ile konusmaya degmiyecek bir "ulu"luk payesi vermissin. Menkibelri kuculten Hek, Pastorallari dinlede hayat tecrubeni renklendir.

Hekin karsisiunda ezilmsnin tipik ruh halinin disa vurumudur tuhaf bir ruh hali hani bir atasözö vardi ona uyulsa hersey mecrasinda akar ne demisti büyükler bükemedigin eli öp basina koy kendine saygisi olanin yapmasi gereken bu her kimisen sende dene kaybedecegin birsey olmaz kazanacak cok sey olur

sen benim tane tane ilk yazdigim yazidan baslayaraak sirasiyla yazilanlari derledigim "benden ozur dilemeleri lazim" baslikli yazimi oku. sonra sirasiyla kimin hangi hakaretkeri ne zaaman yaptigini tesbit et. benim ilk hakaretci ve agir hakaretci oldugumu bu yazilanlardan kanitla once senden ozur dileyecegim sonrada adimi esek katir hakaretci HeK diye yazmaya basliyacagim bak yazdiklarimiz burda uzakta degil ayni zincirde ama sana burya da tasidim http://www.newroz.com/forum/read.php?1,39734,39756#msg-39756 orda nerde kemale ululuk vermisim? ve nicin ceto turu bir ihanetciyi bile savunma ihtiyaci duyuyorsunuz. arkadas benim derdim burda kimseye garez sacmak degil. bak sakin sakin yaziyorum lutfen tartismayi ogrenin yazilmayan cikartilmasi imkansiz sonuclari cikartmayin soylenmemis laflari insanin agizina tikmayin da normal bicimde tartisalim. menkibelerin bir rolu oldugunu onemli de oldugunu daa yazdim ayip yahu hobsbawm ni bile alintiladim. insan bu kadar da tahrifat yapmaz ki kizdirmayin benim normal bicimde tartisalim. illa benim dediklerime iman edin de diyen yok. sen kelam ile ceto nun muhabbetine inanmak istiyorsan inan kemaalden ihanetcilik uzerine ders almak istiyorsan al baska ne yazayim sana? HeK

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.