بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 23 March 2010

[b]Kuzey Kurdistan'da Durum[/b]

Buradan Kuzey'e geçersek, Kuzeyli Kürdlerin bu gelişmelerden saptayabilecekleri ve stratejilerinde gözetmeleri gereken bazı esaslı noktalar vardır: 1) Türkiye de artık eskisi gibi Kürd inkarı temelinde siyaset yaparak bu durumu sürdüremez; 2) Türkiye ister istemez Kuzey Kürdleri için bazı değişiklikler yapacaktır, yapmaktadır. 3) Türkiye'nin tümden Kürd inkarı stratejisi belli başlı müttefikleri tarafından kabul görmemekte, itiraz edilmektedir. 4) Türkiye, hem içinde hem dışında Kürd vardır esasında siyaset yürütecektir.

[b]Ancak şu gerçeği her zaman akılda tutmakta yarar var: Türkiye, Kürdleri külliyen inkar etmiş tek devlettir; sadece kendi siyasi sınırları dahilinde ve ilhak etmiş olduğu topraklar üzerinde değil, dünyanın dörtbir yanında onları statüsüz bırakmak için çalışmalar yapmış olup, kendi siyasi sınırları dahilinde de onlara karşı beyaz olsun, kırmızı olsun çeşitli soykırım (jenosid) metodlarını kullanmıştır.[/b] Bu devlet, temel zihniyet ve mentalitesinde değişiklikler yapmadan, dünyaya (özellikle de ABD ve AB'ye) kendi Kürdlerimin sorunlarını çözdüm demeye çalışmaktadır. Bu şekilde, hem içeride hem de dışarıda Kürdlerin önündeki fırsatların içini boşaltmak, onları yine müttefiksiz, desteksiz ve aynı zamanda statüsüz bırakmaya çalışmaktadır.

[b]Türkiye Cumhuriyeti'nin hesaplarına gore, Türkiye'de Kürdler olacak, fakat tek tek, tane tane, yani perakende; beraberce, toplum olarak yine olmayacaklar; yine millet, toprak sahibi, ortak haklara sahip olamayacaklar; asimilasyon ve devşirme süreci daha da hızla sürecektir.[/b] Kürdlerin direnme ve mücadele süreçlerinde zaten elde etmiş oldukları, ya da devletin uygulamada başarısız kaldığı şeyler için, Kürdlerin bunları yapmalarına izin veriyoruz diyecekler; Kürdçe müzik dinlemek, resmi olmayan alanlarda aralarında Kürdçe konuşmaları ve devlet kontrolünde Kürdçe bir uydu kanalı gibi. Bunların tümünü Kürdler zaten pratikte kendi imkanlarıyla oluşturmuşlardır; 10-15 TV kanalları var, zaten Kürdçe konuşabilenleri (ki genel nüfusa oranla çoğunluk değil) Kürdçe konuşmakta ve müzik de Turgut Özal döneminden beri keyfi müdahaleler dışında ’serbest'. Bu serapvari sürece AÇILIM dediler; önce ’Kürt Açılımı'ydı, sonra onu da ’ulusal açılım' olarak, daha sonra da ’demokratik açılım' olarak değiştirdiler; çünkü Kürd sözcüğünün proje veya kurum adlarında olması doğru görülmüyordu; çünkü Kürdlerin varmış gibi görünüp, mümkün olduğunca olmamalarını istemektedirler.

[b]Kuşkusuz Türkiye'nin aldatıcı bir şekilde, bir elinde naylon havuç, bir elinde kelepçe ile içeriğiyle Kürdkıran, görünüşüyle Kürdsever bir projeyle bu sürece yaklaşmasını garipsememek gerekir.[/b] Zira Türkiye hiçbir zaman kendi kendine kendi Kürd ve Kürdistan sorununu adil bir şekilde çözmek, Kürdlere dost eli uzatmak istemeyecek, bunun için çaba göstermeyecektir. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin yaratılmasındaki temel siyasete aykırı olur. Yukarıda dedik, nasıl ABD'nin Irak için 18 vilayet formülünü tercih etmesine rağmen, Kürdlerin duruşu başka şekilde olup, bu millet-milletin ülkesi şeklindeki duruşla ABD'nin yaklaşımında büyük bir fark oluşturmuşsa, biz de Kürdlerin duruş, tavır ve pozisyonuna bu şekilde bakmalıyız. Kuzey Kürdlerinin duruş, tavır ve pozisyonu Türkiye ve Kürdlerin potansiyel olarak muhtemel müttefikleri, hatta Türkiye'nin kendi müttefiklerinin de yaklaşımında bir değişiklik yaptıracak bir şekilde midir? Kuzey Kürdistan'ın ortak akıl potansiyelini oluşturan siyasetçi, aydın, okumuş, birey ve kadro, parti ve örgütleri, kendi aralarında bir pozisyonda anlaşarak, o pozisyondan talep edilecek hak ve statüleri netleştirebilecek, onları Türkiye'ye dayatacak, bizim için sorunun ’abc'si budur, diyebilecekler mi?

Maalesef, Kuzey Güney'den farklı olup, ulusal bir pozisyon, milli bir tavır alamama tehlike ve riski vardır. Bu durumun sebepleri, sorumluları, vb bir yana, bu durumda ulusal bilinç, refleks, değerler, oturmuş ve halk tarafından desteklenen ulusal kurum ve örgütlerden mahrum kalmış, ulusal perspektifler geliştirememiştir. Bu durum, kültür, dil ve ülkelerine yönelik her çeşit saldırıya karşı savunmasız kalmalarında, isimlerini bile koruyamamalarına yol açmaktadır; bu saldırılar amaçlarına ulaşmakta, asimilasyon bütün unsurlarıyla aralarında kök salmakta, artık otolaşmaktadır; 20+ yıldır çok sayıda Kuzey Kürdünün peşinden gittiği hareketin önderliği, önlerine Kürdler için anti ulusçu, Türkler için pro ulusçu bir çizgi koymakta, bu çizgiyle taraftarlarının akıl ve hafızasını ulusal yönden felç etmekte, çözülme durumunun oluşmasına yardımcı olmaktadır. Bu hareketin dışındaki ulusal duruşlu veya Kürd kimlikli Kürdler de bu alanda bir araya gelip, ulusal bir tavır alacak, ulusl çıkar ve ihtiyaçları diğer kişisel, grupsal, bölgesel, aşiretsel, lehçesel, mezhepsel, vb. her şeyin önünde tutacak kadar ulusal bilinç, refleks, ulusal değerler ve diğer benzer özelliklere sahip değiller.

Bu viran durum, TC'nin uzun vadede Kürdleri bir daha millet olarak hareket edemeyeceği şekilde asimile etmeyi, kısa dönemde ise Kürdlere bazı haklar (bireysel) veriyor, kendini AB-ABD dizaynlarına adapte ediyor gibi gösterme hesaplarına girişmesine yol açmaktadır. TC, bu şekilde üstüne üstüne gelen değişim dalgasını kazasız, belasız atlatabileceğini, ilaveten Kuzey Kürdlerini millet olarak değil de, tek tek Kürd asıllı Türk vatandaşları olarak yeni düzen inşa sürecinde tescil edebileceğini hesaplamaktadır.

Bireysel-kollektif haklar tatışmasına bu çerçevede yaklaşmak, yeni düzenin ve onu inşa etmeye çalışan başlıca aktörlerin Kuzey Kürdlerini millet olarak mı, Türkiye vatandaşları bireyler olarak mı, o da olmadı, bir halk grubu veya bazı halk grupları olarak mı yeni dizaynlara yerleştireceklerini açıklıkla görmek ve göstermek gerekli ve önemlidir.

[b]Kuzey Kürdlerinin kendileri nasıl görünmek ve tescil edilmek istiyorlar?[/b] Doğrusu, bireysel haklar yeterliyse, onları elde etmek için fazla incinmeye, zorlanmaya gerek yok. Süreç zaten o yöne doğru akmakta olup, ergeç sağlanacaktır. Sağlanıp sağlanmamaları da çok fazla farketmez, çünkü Kuzey Kürdlerinin millet veya ülkesi, tarihi, kültürü ve değerleri olan bir halk olarak varlıklarını sürdürmelerine yetmez.

Ancak eğer Kuzey Kürdleri, hayır dünya düzenleri kolay kolay değişmez, bir kez yerleşti mi on yıllarca sürebilirler, bu kez davamızı dünyaya ülkesi ve tarihi olan bir halk olarak Kabul ettirmeli ve bizi tekrar statüsüz bir halk olarak tescil ettirmelerine olanak vermemeliyiz, diyorlarsa, o zaman da bir millet olarak hareket etmeli, bir millet olarak bilinç, kurum ve hareketler oluşturmalı ve bir millet olarak minimum taleplerini, moda deyimle kırmızı hatlarını genelde dünyaya, özelde yeni bir düzen arayışının gerisindeki başlıca aktörlere belirtmelidirler.

Kuzey Kürtleri, ülke (Kürdistan) konusunu da bu çerçevede anlamalı ve oluşturmalıdırlar. [b]Modern devirlerde, millet olamayanlar, millî bir duruş sergileyemeyenler, fiilen ülke sahibi olsalar bile, bu sahipliklerini hiçbir zaman resmen tescil ettiremezler.[/b]

Bu durum net olarak görülmedikçe, bu ulusal zeminde genel tavırlar alınmadıkça, Kürdistan'ın parçaları, birleşmeleri ve Kuzey'in, Kürdistan'ın kaybı olup olmayacağı gibi konular anlaşılmaz. Bu zeminde, millî taktik, strateji ve perspektifler oluşturulabilir ve uzun dönemde realize edilebilir, hayalden öte adımlar atılabilir. Sadece bu zeminde Kuzey Kürdleri Türkiyelilik, alt-üst kimlik tuzak, manipülasyon ve halüsinasyonlarına kurban olmayabilir; sadece bu zeminde Kuzey Kürdleri ideoloji ve inanç, aşiret, lehçe, vb farklılıklardan kaynaklanan her çeşit çatışma ve ayrılıklardan uzak durabilir; onları özgün aidiyetleriyle beraber geniş bir çerçevede tutabilirler.

Kuzey Kürdleri bireysel, çevresel, grupsal, aşiretsel, bölgesel, örgütsel, vb ihtiras, hırs, egoizm ve benmerkezciliklerini bir tarafa koyup, hep beraber çok renklilik, çok seslilik ve çeşitliliklerini koruyarak Kürd milletinin büyük nehrine, Kürdistan ülkesine, kendilerini bu çeşitlilikleriyle beraber tutabilecek tek beşiğe akmak isterlerse, biricik zemin budur; bu zemin olmadan olmaz; kimse de ne kendini ne de bizleri kandırmasın; sağdan olsun, soldan olsun, ruhanî taraftan olsun bu gerçekliği atlayan diğer yolların tümü bizi Kürd asıllı Türk vatandaşlığına götürür. Ondan daha onurlu, daha iyi bir şey istiyorsak, bir an önce ulusal bir zeminde ulusal tavırlarlarla bir araya gelmeliyiz.
Baran Rizgar

Yazinin tamami ve Baran Rizgar'in benzer baska yazilari için:
[url=http://sites.google.com/a/baranrizgar.co.cc/azadiya-kurdistane/tuerkce/…]

http://www.baranrizgar.co.cc

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.