Şükrü Bey
Yada `KEK-KAK`hem de birêz Gülmüş mü desem...
Herney isen..
İsmen ve cismen ben seni bilirim.
Bu nedenle senin bir kaç yanlışını zikzaklarını düzelteyim.
Lütfen şu kendi yanlışlarını tekrarlamayin ve İmrali-Kemalist PKK Avukatlığını da bir an evvel birakmanızı diliyorum.
Gülmüş´ün hassas bir teline bastığım için tepeni atmiş ve beni Nasnameden ayrilanlarin Avukati olarak kamuoyuna açıkmlamış bulunmaktadır. Birde bu ikinci dafadir beni direkt olarar uyarıyor; “Sen burda yorumcusun“, ama başka hassas konuları çok fazla irdeleme yoksa “Kozmik Odayi“ sana kapatirim. Mealindeki ne yapmak istediğini bilmeyen bir yazar mi, gazeteci mi, yoksa Pkk nin bütün hatalarınin varisi mi, yoksa kemalizmin asil örgütü olan PKK´nin savuncusu mu karmakarışık bir dönemde yaşıyor.
Gülmüş, ayrılan Nasname yazarlarına “onlar hayattadir onlar konuşsun sen niye onlari savunmaya geçiyorsun“ diyor. Benim illeri sürdüğüm tahmin çok çok yerinde bir tespittir. Ve ayrilanlar sizin kemalist PKK-Öcalan ekseninden çıkmadığın içın ayrılmış olabilir.
Konu neydi? Konu Gergerli nin Nasname yazari olan Berzan Boti´nin ayrılmasıyla ilgiliydi.
yorumcularin sordugu sorularin irdelendiğinde, beminde bu kanıya varması ve özellikle Gülmüş´ün Kemalist Pkk hayranı kesilmesi ve “kimsenin bunu sormamasi ve izinde vermesini“ istemesi haliyala benimde bunu analize tabi tuması, sonuc gayet güzel ortaya cimiş bulunmaktadir. Yani kabullenmiş bulunmaktasin.
Madem ki Beni Nasnameden ayrlanlan yazarların Avukatı yaptin o halde biraz bu konuyo irdeleyelim. Herşeyden önce ben ayrılan yazarların hiç birisini tanımiyorum. Ayrılanların hiç biri benim onlara avukatlık yapma ihtiyacında da deyildirler diye döşünüyorum. Onların ulusal bazda kesin ve de mert kalemlari onlara yeter. Yalnız o ayrılan yazarların ileri sürmüş oldukları fikirlerini gayet doğal, yerinde ve Kürdistan ulusal mücadeleye uygun, uyarıcı, kavrayıcı Kürd halkının da devlet Olmasını yerinde ve doğal hakki olduğundan dolayı savunmaları, bu çerçeveden eyer ben bir damlada olsa onlara avukatlık yapıtıysam ne mutlu bana. Îsmaîl Girikî bu ayrılanların avutatı oldu. Neyse hayatta ilk defa ben dört yazara avukatlık yapmış oldum. Vallahi benim için çok güzel bir doygu.
Sahî kimin avukatısın sen? Beni dürt Kürd ulusal mücadeleci yazarların avukati olduğumu açikladin. Şimdi sira bende Sen kimin avukatliğini yapıyorsun
JİTEM İstihbarat Binbaşısı Ahmet Cem Ersever: “PKK,1970´li yılardaki toplumsal dalgalanmaların, o günlerin şartlarında meydana gelmis doğal bir örgüt olsaydı 12 Eylül sonrasını da diğer bir yığın silahlı-silahsız örgüt gibi karşılayacaktı. Fakat PKK kuruluşunda ve amacında bir farklılik olduğu için 12 Eylül dönemini ve sonrasını kendi güç ve imkanlarının çok çok üstünde olan ve o düzeydeki bir örgütün hayal bile edemeyeceği ilişkilr sayasinde farklı bir biçimde karşiladi“. “Demeki birleri PKK ´ya Yürü ya kukum demişler“. Bu çok düşündürücüdür.daha öncede belirttiğimiz gibi Pkk´nin kuruluşundan itibaren sahnede sonderece gizemli ve akıl almaz olaylar vardır. Gerçi bu esrarengizlerin bir kısmıni Abdullah Öcalan zaman zaman ağzından çıkarmıştır ve bir kısmını da hadiseler ortaya çıkarmıştır“. Nizip ´teki isçilere de aynı baskılar uygulanıyordu.Nizip işçilerini, paralarını, evlerini ipotek altına almışlardı. Bu dönemdeki APOCU faaliyetin bu yönüyle de“ incelenmeye değer yönleri vardır“. „Araştırıldığında ibret verici belgeler ortya çıkacaktır“.Kendileri az ve bilinmeyen adamlar oldukları için hedef olmadıklarından istedikleri gibi gezip dolaşiyor ve istedikleri zamanda cinayet işleyebiliyorlardı“. Yurt dışına çıkma emri alan PKK militanları Lübnan´a didecekleri biliyorlardi.Ancak düsman bir ülke olan Suriye topraklarından nasıl geçip Lübnan´a gideceklerini düşünüyorlardi. Öcalan bu durundan da istifde etmek için rehberlere „ Bizimkileri Suriye´den Lübnana´a getirirken çok gizli hareket ediyormuşsunuz gibi davranacaksınız“... taliamt veriyordu. Halbuki gruplarıSüriye-Türkiye sınırından alıp Lübnan´a ulaştıran rehberlerin hepsi Suriye İstihbarat görevlileri idiler“. Aldığımız sözümona tetbirler ile PKk/öcalan´a yardımcı olmayalım“ (Jitem istihbarat binbaşı Cem Esever)
Pkk/Öcalan: “Güney'de Kürt devleti kurulacak. Peki, daha sonra ne olacak? Bu çözüm Türkiye için çok tehlikeli olur. Türkiye'de bunu isteyenler vardir, tehlikeyi göremiyorlar. Oysa bu planın sonucunda neler olabileceği büyük güçler tarafından hesaplanıyor. Böyle olursa Türkiye'nin bir tarafında Ermenistan, bir tarafında Kürdistan bir tarafında Yunanistan olacak.Bunu göremiyorlar" 28.9.07-(26.9.07 Av.Gör).-Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire eski Başkanı Bülent Orakoğlu'nun ihanet çemberi kitabinda „Abdullah Öcalanda Ergenekon içine alınarak eğitilen kişilerden biridir“. yazıyor. “Devlet Kürd hareketiyle karşılaşmamak için, kendi kontrulunda pkk´yi uygun görmüş ve kurdurmsına karar vermiştir“ diyor.
-PKK/Öcalan: -“Musul-Kerkük-Diyala-Telafer hattında demokratik çalışmalar yürütülebilir. Neden bu hat diyorum? Çünkü bu hatta çok çeşitli kültürler, dinler, diller, Süryaniler, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Ezidiler yaşıyor. Burası Araplarla sınır hattıdır. Bu hatta demokratik bir sistem kurulabilir“.
-Pkk siyasi eylem koordinasyon elemani olan Yalçın Küçük Pkkyi çok iyi anliyor ve taniyor!
Yalçin Küçük: "Tabii tabii. Kara Kuvvetleri Komutanı da söyledi.Orada kurulacak bir Kürt devletini Türkiye Kürtleri açısından bir cazibe merkezi olacaktır. İlker Paşa Hazretleri'nin söyledikleri doğrudur. Yalçın Küçük'ün söyledikleri doğrudur Musul'u almazsanız Diyarbakır'ı verirsiniz. Ben bunları televizyonlarda da söyledim. 30 bin şehidimiz var evet ama 31 bin şehit daha kötüdür. Her gün artıyor. Barzani'yi okşuyorsunuz. Yazık bu millete, yazık bu devlete. Ben ne yapmak istiyorum, ben genişletmek istiyorum. Ben Musul'u almayı öneriyorum, onlar Diyarbakır'ı vermek istiyorlar.Abdullah Öcalan Kemal Paşa'ya büyük hayranlık duyar. Kürtleri yerden yere vurar".
Vatan15.10.2008).
-Hatta Yalçın Küçük 'Apo, bunalımda' diyordu. Olabilir, bu bunalım ulus-devleti aşma bunalımıdır. Ben ulus-devleti derinliğine çözümleyip aştım. Ben her türlü ayrılıkçılığa karşıyım. Milliyetçilik temelli ayrılıkçılığa da“.
-PKK: “ Devletin varlığı sorunu çözmüyor, daha da derinleştiriyor sorunları. Bu nedenle ben çözümü devlette görmüyorum. Bana Güney'deki gibi bir federal devleti verseler de ben kabul etmem“.
-Avni Özgürel : “En azından MİT'le irtibatlıdır. Türkiye'de güvenlik birimlerinin kurduğu bir organizasyonun içine, bir insan, hangi amaçla olursa olsun gelip gidiyorsa ve onun orada oturup kalkmasına kimse ses çıkarmıyorsa, o insan ya güvenilir biridir ya da görevli biridir. Başka ne olabilir ki? Başka şey olamaz“. Uğur'la Ankara'da evlerimiz çok yakındı. Bekaa'dan döndükten sonra
Uğur'a gitmiştim. 'Öcalan'ın MİT'le irtibatlı olabileceğini öteden beri yazıyorsun, bende de böyle bir bilgi var, bunu da bil' dedim. Uğur'daki bilgi, Öcalan'ın iki bağlantısına ilişkindi. Biri Kesire'nin ailesiyle alakalıydı. Eski eşinin ailesinin MİT'le ilişkisini Öcalan da kabul etmişti. Diğeri, Öcalan'ı Ankara'dan Diyarbakır'a götüren pilot Necati'nin MİT ilişkisiydi. Ki bu ilişkiyi Öcalan da daha sonra açıkladı. Hatta Uğur'un öldürülmesinden sonra bir söyleşisinde Öcalan, MİT'in parasıyla devlet aleyhine bir eylem hazırlanmasını komik bulduğunu bile anlatmıştı.
'Düşünün' demişti, 'Onların parasıyla, onlara karşı PKK hareketi... Adamların parasıyla, adamların elemanlarıyla yaptığım politikaya bakın...
'
Neşe Düzel: Sizin Öcalan'ı MİT bürosunda gördüğünüzü açıklamanızdan sonra Öcalan'dan ya da PKK/KADEK yönetiminden bu konuda bir açıklama ya da yalanlama oldu mu?
Hayır. MİT'ten de bir şey gelmedi, Zaten ben bunu daha önce de açıkladım. Öcalan-MİT ilişkisi bağlamında Radikal'de üç yazı yazdım“. (27.10.2003 Radikal)
Şimdi sıra Gülmüşe geldi Buna bir mantıki cevap verme zamanı gelmiş ve geçmektedir Kemalist Pkk adina.
Yoksa sen bu PKK siyasetini Kürd ulusal siyaseti olarak mi biliyorsun ve kendine miras olarak kalıp savunuyorsun? Bakalım: “Bana da Şeyh Saitçilik yaptırmaya çalışıyorlar. Ben şu anda demokratik özerklik diyorum, bu temelde M. Kemal ile ilişki geliştirselerdi bugün Ortadoğu'da Kürtlerin durumu çok daha ileri düzeyde olurdu. M. Kemal 1920'de Kürtlerle işbirliği yaptı. Bu doğru bir tavırdı. Bağımsızlıkçıydı ve emperyalizme karşıydı. Bunlar Kemalist olmadıkları halde Kemalist olduklarını söylüyorlar, yalan söylüyorlar, neden gerçek fikirlerini ortaya koyamıyorlar? Ya gerçek Kemalist olsunlar ya da Kemalist olduklarını söylemesinler.
Ben M. Kemal'in olduğu yerdeyim, O'nun kıyamet kopardığı noktadayım. Ben bunları dile getirdiğim zaman bana Kemalist oldu diyorlar. Hayır, ben Kemalist falan değilim, görüşlerim, düşüncelerim bellidir. M. Kemal bu noktada önemlidir, tehlikeyi görmüştü; İngiliz oyununu görmüştü ve kıyameti koparmıştı. Bu nedenle Demokratik Cumhuriyet projesini geliştirdim. Çünkü ben ABD'nin ve İngilizlerin tehlikeli oyunlarını boşa çıkarıyordum.
“Belirteyim ki; Diyarbakır üzerine siyaset yapanlar eğer, çok kötü niyetli değillerse barışçıl ve demokratik bir ortamın oluşması için gereğini yapmalılar. Yapmazlarsa çok kötü niyetlidirler. Sonu çok kötü olur. Buna kimse hazır değil. Çok öfkeleniyorum, iki milyon kişi ölür diyorum! DTP'nin de en büyük eksikliği burada ortaya çıkıyor. Çalışmıyorlar, anlatamıyorlar bu tehlikeyi. Gerekirse beş gün Ankara'da kalınır, geri kalan zamanda halk içinde kalınarak halkla beraber barış için çalışılmalıdır. Diyarbakır'ın 1920'deki tavrı doğruydu.“ (11.01.2008Av.Gör)
-1926'da Musul-Kerkük kaybedildi diyorlar, niçin kaybedildi, kimse bunu dile getirmiyor. Bu İngilizler'in planıydı. Mustafa Kemal'i Çankaya'ya hapsedip etrafını da İttihat Terakkiden güçlü bir kadroyla sardılar. Mustafa Kemal bu durumdan sonra Çankaya'da daha çok edebiyat ve tarih çalışmalarıyla sınırlı kalmıştır. Kemal nasıl Çankaya'da hapsedilmişse ben de İmralı'ya hapsedilmişim. Mustafa Kemal'in olumsuz yanlarını da eleştiriyorum. Mesela 1930'larda İttihat ve Terakki kadrosunun etkisine girmiştir. Kendini korumak için Türkçülüğü geliştirdi, aslında bunu tek başına Mustafa Kemal'e yüklemek de doğru değil, etrafındaki kadrolar etkili oldu. Mustafa Kemal'i örnek almıyorum, bilimsel değerlendiriyorum. Mustafa Kemal rasyoneldi. Rasyonalite dediğimiz görüş çerçevesinde hareket ediyordu. Biz 1920'leri günümüzde aynı şekilde yaşayalım demiyorum ama daha değişik, daha demokratik bir tarzda yaşamak gerekiyor.(23.3.2008Av.Gör)
-Benim hakkımda da tasfiye kararı alınmış. Kürt özgürlüğü tasfiye edilmek isteniyor. M. Kemal de bağımsızlık ve özgürlük düşüncesiyle yola çıktı ancak dış güçler onun ilerlemesini engellediler. Bu dış güçler şimdi benim etrafımda çember oluşturdular, beni tasfiye etmeye çalışıyorlar. M. Kemal'i de biliyorsunuz Çankaya'ya hapsettiler. Hapis diyorum, çünkü durum öyledir. M. Kemal'i Çankaya'ya hapsederek boğmak istediler. Hatta bir defasında onu gerçekten öldürmek istediler, çarşaf giydirerek bir kadın kılığında Çankaya'dan çıkararak kurtarabildiler. Ben de 98'de Avrupa'da Yunanistan'da benzer şekillerde kaçarak, kılıktan kılığa girerek dolaştım."(14.3.2008 Av.Gör)
-Öcalan'ın bu görüşmelerde birkaç yıl önce başlayan Kemalizm retoriği son iki yılda zirve yapmış durumda ve Atatürk'ü övmediği görüşme çok az. Hatta Öcalan söylemini "Mustafa Kemal'in 1920'li yıllarda oynadığı rolü 2000'li yıllarda oynayacak bir Kürt Mustafa Kemal'e ihtiyaç var" demeye, eski karısı Kesire Öcalan'ı Atatürk'le iki yıl evli kalan Latife Hanım'la kıyaslamaya kadar vardırdı! Eş zamanlı olarak Demokratik Toplum Partisi (DTP) de Kemalizm bayrağını yükseltiyor. Kimilerine göre bu durumun DTP'deki ideoloğu, Radikal Gazetesi'ne Mayıs ve Aralık 2007'de "Sevr Travması-Kürtlerin Empatisi" ve "Pozitif Milliyetçilik" yazılarını kaleme alan Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk. Tuğluk özellikle ilk yazısında, Atatürk için "O bir mucizedir" diyerek, birçok kişide soru işaretleri uyandıran şu tespitlere yer vermişti: "Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir Kürt olgusunun bölücülüğe kaynaklık ettiği ideası, resmi ideolojinin yaygınlaştırdığı bir korku olsa da, toplumun usunda yer edindi ve bu toplumsal algı adeta gelenekselleşti Kürtler'in gayet açık ve samimi olması gerekiyor."(Aktuel Dergi 11.1.2008)
-Kürtlerin çok ezilmelerine, “katliamlara uğramalarına rağmen yine de bu anlayış Kürtler arasında biraz gelişti“. Herkes ulus-devlete bulaştığı için çözüm gelişemiyor. Güney'de de bu nedenle bir katliam gelişebilir, katliama uğrayabilirler, uyarıyorum. Talabani ve Barzani'yi de bunun için uyarıyorum".
-PKK/Öcalan:„Biz Cumhuriyetin başlangıç ilkelerine karşı değiliz. Mustafa Kemale de karşı değiliz. Mustafa Kemal bu Cumhuriyetin kurucusudur. 1921 Anayasası bunu ele alıyor. Bunu isteyen Mustafa Kemal'dir. Biz onun için Cumhuriyetin başlangıç ilkelerini önemsiyoruz.“ Kurtuluş Savaşı dönemidir. 1921 Anayasası vardır. Ancak Mustafa Kemal'in etrafını kuşattılar“.
Şimdi Gülmüş bu yokarıdaki bir kaç örneğin geleneksel mirasçısı olarak kendi yazısından bir kez daha okuyalim: „Öcalan'ın başından beri TC Devleti'nin MİT'i, Genelkurmay'ın bir kanadı ile içine girmiş olduğu ilişkiden dolayı Kuzey Kürd Özgürlük Hareketi'ni ve kazanımlarını yok sayma vicdansızlığına soyunamaz/soyunmammalı ve buna ben şahsen izin vermem“. „Kimse bana; 'Siz Öcalan ve partisinin ta başından beri MİT kurdu ve Kürdkıran hareketidir' diyemez ve detirtemez“.
Şayet Kemalizmin ilke eve inkilaplarıni savunan, yaşatan, benimseten Kurd halkinin devlet olmasini engelleyen, buna amansiz karşı bir mücadele sürdüren kurd kitlelerinide buna entegtre etmeye gece ve gündüz kürdleri aldatan PKK-Öcalanin Avukatliğını yapan her kimse sen dahil olmak üzere, yapiyorsan sana/onlara karşı olacağımı açıklıyorum.
Konu neydi ? Konu PDK-Bakur deyildir elbet. Ama Gülmüş´ün kılıcını çekerek; sorularımı AZIZ BIRADER´lerine bir sor“,"yazik olur sana", sorunlarimin antinda kalirsin",Yorumcusun ama yüksek perdeden atma" bibi konuyu saptiracak kadar illeri gitmesini ezberleyen Gülmüş, „özgür Kozmik Odasına“ aykırı olduğunu, konuyu PDK-Bakur hasa Kuranin ayyetleri deyildir. Partinin Tarihi temiz bir gecmişe sahiptir.
Ben burada hiç kimsenin adına ne yazma ve nede konuşma hakkına sahip deyilim. Ben sadece Îsmaîl Girikî olarak burda arasıra bir kaç yorum yazıyorum. Herhalde bu son iki yorumumda sen çok sıkıştın onun için konuyo sapmaya çalişıyorsun ve „PDK-Bakur adına senden başka akıllı adamı yok mu“? kişiliğime hakaret etmesini „Senin o Kozmik Odaya“ yakıştıramadım. Birde sen ne yazdığinını da bilmiyorsun. Sen hem bana soru soruyorsun ve hemde beni devreden çıkarip başka insanları çağriyorsun bu dürüşün hangi etiğe konuya yerleştirelim? Ben PDK adina burda hiç bir yorumda bulunma hakkina sahip deyilim. O beni aşar. Sen çok bilincsiz bir kişi konumuna düştün.
Peki sen kimsin? Siradan bir Kürd deyilmisin? Niye bukadar yöksek perdelerde bilincsizce çalıp kemalizmin partisi olan PKK´ Kürdkıran partisini saipleniyorsun? Kendine yazık ediyorusun. Kişisel haklara gelince burda elbette senin Nasname sahibi olarak hakındır. Örneğin: Bir düşman partiyi saiplenmek ve kimseninde burda süçlama ve eleştirmeye yer vermeme. O zaman senin “Özgür bireyler topluluğun“ şu ismi alirsa ne diyeceksin: “Kozmik Odaya girilmez, eleştiri yapilmaz, pkk isterse 50 bin deyil 100 bin Kürdü de öldürmüş olsada girmesi ve araştirması yasaktir“ bu hak senindir.
Kafan karmakarışık olduğu her halinde belli.
Son dönemlerde Imralının zornacı´lığını açık bir şekilde öten sen, tarilerin ve olayların´ı da çarpıtmaya başlamış bulunmaktasin. Yaşın ilermemiş olması ve bugün ne yazdığın yarın es geçen bir düşünceye sahipsin. Bakın sen PDK için bir hafta önce ne yazıyordun:
1-Ankara'da şu üçlüye dikkat!..
PSK/Burkay...
PRK/Kotan...
PKK/Öcalan...
Üç parti üç lider ve yer Ankara.. Burkay ve Kotan'a göre Öcalan hala çömez. Ve daha PKK'sı yok. Ama 'Ben kendi partimi kuracağım' diyor. Yani parti bir fabrikadır ona göre.
Peki biz bir de bunun evveliyatına bakalım. Esas fabrikatör var ama. O da Doğu Perinçek. (Gülmüş: İçerden ve dışardan Öcalan'a bakış 27 Jan, 2010 04:16:48).
2- Merhaba,
Üç parti ve üç lider sunumum ve tezimin altı bence doludur.
Buna elbette başka partiler de ilave etmek gerekir. Ancak KDP veya T-KDP uymaz.
Neden?
“Çünkü KDP; Muhabad kökenlidir.
Millidir.
Hatta Mele Mistefa Barzanî'den önce Şeyh Ahmet ve Şeyh Abdulselamları almak gerekir. Bence Kurdi ve Kurdistanî değerlerin en iyi damarı Güneye kayar.
KDP hem milli hem de bir o kadar dinidir. Ben şu nedenlerden dolayı da onu bu üçlüye dahil etmem.( Değerli Musa'ya... .. 27 Jan, 2010 09:23:40 Şükrü Gülmüş).
3-BARZANÎ ve kürd ulusal özgürlük hareketleri kitabin yazarı ve şu an Kürdistan´ın Başkanı olan sayın Mesud Barzanî´nin kaleminden çıkan Kitabı okumasını tavsiye ederim. Kitapta açık bir şekilde konuyo aydınlatmış bulunmaktadir. Okumadığın beli oluyor yada onutkansin yada bilerek konuyo saptırıyorsun.
Senin kişisel bir kangrenin varsa bir doktura danişabilirsin belki bir çare bulunurlar.
4- Merhum Hemreş Reşo senin o hayranı olan Partiyle hiç bir protokolü yoktur. Seni o konuda birazda olsa aydınlatayim. Belli oluyorki gelişmelereden haberiniz yoktur. Bilindiği gibi 19 Mart 1993 günü Keml Burkay(PSK) ile Abdullah Öcalan (PKK) arasında 9 maddelik bir protokolü kamuoyuna açıkladilar.
13.4.1993 Merhum Hemreş Reşo ile Abdullah Öcalan tarafından bir Basın açiklaması
yaptılar.
Üç maddelik basın açıklamasında Elimdeki bu açıklama Kürdçe olduğu için aynen veriyorum.
“Daxûyaniya Rojnamegeriyê
Di roja 13.4.1993 de Sekreterê Giştî yê PKK û Heyetek dibin serokatiya Hevgirtin PDK-
Bakûr de hatin ba hev. Li ser rewşa pirsiyarên rêzaniya(siyasi) Kurdistanê rawestan û gihan
van encamên jêr:
1-Hevgırtin-PDK rawestandina cengê ya bi merc û vekirina reya giştî û rêzaniyê baş dibîne.
2-Hevgirtin-PDK doza pêkanîna civîna yekitiya cepheyî ku di protokola PKK û PSK de
hatiye kirin pêwîst dibîne û ji bo pêkhatina wê di demek kurt de dê xebatek hevpar bimeşîne.
3- Herdu partî deqên ku di protokola PSK û PKK de hatibûn pêşkêşkirin dan ber çavan û
mûnaqeşeyên li ser li ser program û rêbaza yekitiya cepheyî ji civîna giştî re hiştin û dê herdu
alî pêşxebatên amadekirina wan bi danûstandina du alî bimeşînin“.
Nedense Gülmüş buna protokül olarak duymuş ve isim vermiş. Bilindiği bibi bu bir protokol
deyildir ve seni bu art niyetli önyargılardan artık vazgeçmesini istiyorum. Yoksa altinda
kalacaksın.
Cephe çalışmalarına Başladılar. Yanlız Kemalist PKK kendi efendilerine vermiş olduğu söz
geregi diyer bütün parti ve örgütleri kendi bünyesinde erime taktigini gizlemeden devam etti
ve Hevhirtin-PDK bir basin aciklamasiyla bu cephe çalışmalarından çekildiğıni duyordu.
Şama Merhum Hemreşin gitmesinede sert bir şekilde karşi olan biriyim, ditmesinide yanlış olduğnu ben su aşağıdakı HEVDEM dergisindeki yazimda dile getirmiş biriyim.Gülmüş o sıralarda Bu örgütün içinde miydi yoksa dışindamiydi kendisinin işidir. Ama Gülmüş´ün Ali Firat(sonra Mahkemede Öcalan o isim benim dediği dedi) bunun bir oyun oldugunu kendi kösesinde yazıyordu.
Ben Hevdem dergisinde Kasim-Aralik 1993 4.sayisinda bir yazimda; „Îro hêzên Kurdistanî nêzîkê êkdubune dibêjin.Protokol hatin destnîşankirin. Lê li rexê dî jî „ dîtin û baweriyên pkk nayên guhartin beramberê grubên Kurd!“ Lehîstina bi du rexî ticaran neçûye serî û nejî diçe. Holê, „Pkk nin Kürt gruplarina ilişkin degerlendirme ve görüşmelerinden „özde“ bir degişiklik yoktur“Yeni Ülke Ali Firat). Dibêje. Dewerin bi vê rêsitinêre eniyê cêkin? Mixamin bo wan KESÊN Diploma zanistgehê girtîn.(Simko Girikî)
Gene Hevdem dergisinin Kanuna Paşîn 1994 hijmara (4.min de )sayisinda da Benim bir yazimda; „Parlamentuya Kurdistan di civîna xwe ya 38.minde bi piraniya dengan biryara daxwiyaniya Federasyona herêma Kurdistan hate ragihandin. Ev gava sêmber bêguman gaveka dî bona serfirazî û têkoşîna kurdistan da vekirin.
Ji Eniya (cephe) dijmin wek hercaran civîn hatin çêkirin û rewşên hilweşandinê girêdan liser avakirina vê rewşê. Ji Dewleta Surî dewlettir, Îranê Îrantir, ji dewleta Tirkiye jî Tirktir PKK ê dijê hilbijartinê û dijê parlamentuya Kurdistan wek van hersê dewletan dijatiya wê kirin û hêjî berdewame liser belbele û şêlo dirustkirina Başûrê Kurdistan“.(Simko Girikî)
Pkk´yi bir Kürd düşmanı bir parti olarak biliyorum, diyelim ki bir Kürd partisinin başkanı bu düşman partiyi yola getirmek için senin gibi binlerce kişiye yol göstermesinde bulundu. Peki sen hala yok ben ilkelerime bağlı olarak devletin vermiş olduğu sadakatine bağlı kalacağımı diyorsan sana ben ne diyeyim? İşte Olay budur. Bir başka deyişle madem o parti kemalizmi savuniyordu Kurdlere karşi bir tutum izliyordu niye “siz onun sufrasina oturdunuz“ dipolatik nezaketine aykırı ve siyasi ahlakada yakışmayan, Kurdlerin ürf ve geleneğine çok aykırı buluyorum senin bu yaklaşımı.
İşte ben ta baştan beri bu duruma karşı biri olarak tarihte yerini almiş olarak, sana diyorum ki sen yanlişin devamında israr ediyorsun ve bunu senin ilerlemiş yaşına bağlamak istemiyorum, ama Yazık olur sana. Kemalizmin mirasciliğına suyunmanın vebali buynunda kalir sonra.
sen sorularım ve yanıtlarımın altında kılırsın.(birazda senin sitiline, dil ve taktiğine uygun cevap veriyorum)
Îsmaîl Girikî
7.2.2010
Re: "Yurtseverlerin" Avulati Ismail Girki´ye