Ahmet Altan, başlığı “Kürtler“ koyduğu son makalesinde beğeni kazanacak epey “eşitlik“ kavramını kullanmış.
Ama her ne hikmetse eşitlikten ne anlatmaya çalıştığını es geçmiş.
Belkide anlayan anlamayana anlatsın demek istemiş.
Falcı olmadığım için bununla ne demek istediğini çıkarmam mümkün değil.
Belki pek yakında bir “açılım“la kendisi bunu izah eder.
Hele bekleyelim.
Çünkü onu anlayan birini henüz karşılaşmadım.
Ama yazıda iki noktada büyük bir gaf işlemiş.
Birincisi; “Türklerin Kürtlerden daha kalabalık olması“ meselesi.
Bu doğru değil.
Kürdistan, Anadolu ve Trakya'da yaşayan etnik grupların bir haritasına bakarsa büyük bir gaf işlediğini anlar.
Tabii ki, anlamak isterse.
Eğer sözünü ettiğim bu üç coğrafyayı teke indirgeyip hangi etnik grup daha fazla nüfuza sahip diye baktığımızda bu etnik grup Kürtler olur.
Türklerin ise azınlıkların azınlığı olduğu gerçeği kabak gibi ortaya çıkar.
Bu coğrafyada yaşayan Arnavut, Pomak, Çerkez, Gürcü, Abaza, Rum, Roman, Ermeni, Yahudi, Arap vs. etnik gruplar unutulmasın.
Her ne kadar bunların önemli bir kesimi sistemin nimetlerinden yararlanmak için kendilerine “Türküm“ desede yarın demokratik bir ortamda kendi kimlikleriyle kendilerini ifade edeceğinden kuşku duymuyorum.
Bu ne demek?
Sonucu nereye varacak?
Bu soruların cevabı doğru ve net olarak verilirse Türk sisteminin niye Kürdistan sorununu çözmek istemediğide anlaşılmış olur.
Kürdistan sorununun çözülmüş olması demek Türk sisteminin çözülmesi demektir.
Ahmet Altan'ın Türk mü veya başka bir etnik grup bireyi mi bilmiyorum.
Bildiğim kendini Türk olarak tanımlamasıdır.
Durum bu olunca azınlıkların azınlığı bir etnik grup bireyinin mevcut sistemin çözülmesini elbette istemez.
Bunun içinde sistemin mevcut kırmızı çizgilerini ve izdüşümlerini etbette savunacak.
İşte bunlardan bir algı “Türklerin Kürtlerden daha kalabalık olması“ iddiasıdır.
Bu iddia sahibi veya sahiplerinin Kürdistan sorununun çözümünden samimiyeti testine ihtiyacı var.
İkincisi gafı; hükümete şu çağrıyı yapmasıdır.
“Kürtlerin saygı duyduğu hatta kutsallaştırdığı Apo'yu, ciddiye almak zorunda“ iddiasıdır.
Hangi Kürtler Ahmet Altan?
Kürtleri ne kadar tanıyorsunuz?
Konu enine, boyuna irdelenmesi gereken bir olgu.
Apo'nun kimin adamı olduğunu Ahmet Altan bilmiyorum derse yalan söylemiş olur.
Türk sisteminin derin dehlizlerinden kendisine çuval çuval dosya gelen bir adam, Apo'ya ilişkin dosyaların bana ulaşmadığını söylemesi ikna edici olmaktan öte saçmalık olur.
Bunun ötesinde eğer Almet Altan samimi ise şu Apo denilen düşkünü Kürtlere dayatmaktan vazger.
Her neyse.
Sahi bu Türkler, ne zaman “büyük ağabeylik“ pozlarından kendilerini arındıracaklar?
Gerçekten merak ediyorum.
Merak işte.
Ne yapayım.
Çok kuşkucuyum.
Herkese tavsiyede ederim.
Bu güne kadar bir zararını görmedimde ondan.
bir gazetecinin ne gibi karari olabilir.