Bu kez de Diyarbakırlı iki kardeşimiz Konya'da yakınları ile cep telefonundan Kürtçe konuştukları için polis tarafından kimlik kontrolü yapıldıktan sonra, hakaret edilmiş ve ’Kabahatler Kanunu'na istinaden 62.00 YTL para cezası verilmiştir.
Bu adamlar kanunlarını değiştirseler bile, o kanunlarına göre biçimlendirdikleri çirkef beyinler değişmez kolay kolay. Bunlara hangi sıfatlar yakışır, şu bu da bir yana. Çözüm nedir, nasıl önlenir o da ayrı bir konu, defalarca tartışıldı. Ben de onlarca vesileyle görüş belirttim çeşitli platformlarda.
Şimdi asıl sizlerle paylaşmak istediğim şuydu. Ben kendim için çözmüşüm bu sorunu, koparmışım kendimi bu Allahın belası devletin suni milletinin suni dilinden. İstedigim anda çekebiliyorum perdeyi, çoluk çocuğumla herşey non-Turkish şekilde yaşıyabiliyorum. Forumlarda ve çeşitli platformlarda da kendi dilimden ve enternasyonal dillerden kendimi ifade edebiliyorum.
Fakat yetmiyor işte, Kürdçe de ’Her Teyr bi Refê Xwe re' deriz, yani bu durumda millet olarak bir safta olmak da önemli, onu da istiyor, arıyor insan. Tümden Kürdçe dediğimde, mesela bu forumda, yüreğim ortadan carrtt diye ikiye bölünüyor, onlarca kardeşimle otomatikman iletişimim kopuyor. Türkçe dediğimde de en başta tepeden tırnağa bütün bünyem isyan ediyor, bir arkadaşımın annesi ve benzeri yüzlerce olay geliyor aklıma. Tek yolcu olduğu taksi kaza geçirince, şoför mahkemede onu şahit gösteriyor. Sevgili anne Türkçe bilmediği için mahkemede Kürdçe bir şeyler söylediği anda, hakim koltuğundan fırlayarak, insan dilinde konuş kadın, insan dilinde diye bağırmış ve onu duruşmadan çıkarmış. Yani hakaret bir yana şahitliği de geçerli olmamış.
Eminim her birinizde buna benzer onlarca anı, duyum vardır.
Kürdistan dışındaki kentlerde tektük değil de onlarca, binlerce, milyonlarca Kürd kendi aralarında Kürdçe konuşsaydı bunu yapabilirler miydiler? Ama işte hepimiz, ya da en azından çoğumuz, o da olmadı yarımız bunu yapmadığı için, kalan az bir kısmımız da Tirk devleti ve devletin milletine kolay hedef teşkil ediyor.
Neyse sorun biliniyor, peki ne yapalım? Ben çekeyim mi perdeyi? Çeksem sizden kopuyorum, açsam kendimden.
Hadi ben sizden kopmamak için ara sıra Tirkçe de yazayım, konuşayım, ama kardeşlerim siz de bazen beri gelin, en azından bir çaba olsun ki bizde ondan güç alalım, gelecekle ilgili bu konuda iyimser olalım; büyük çoğunluğumuz bu durumu içselleştirmiş, kabullenmiş diye düşünerek moralimiz, güvenimiz bozulmasın; bu iş tek taraflı olmaz, yıkıma götürür bu milleti?
Selamlar, saygılar, Kürdçe bilsin bilmesin, her Kurd'e
Mancel
yazdiklarina katiliyorum ve bir ekleme yapmak istiyorum.