بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی
Submitted by Anonymous (Pesend ne kirin) on 19 Gul 2008

İKİ DE TÜRK BÜYÜĞÜ
(önceki okunma 2367)
.................................................

Waxtı zamanında iki Kürt büyüğünü yazınca, iki de Türk büyüğünü anlatmadan geçmek doğru olamazdı. Hele bu iki Türk büyüğünden biri Yalçın Küçük, diğeri Doğu Perinçek olunca işin ehemmiyeti daha da artar. Çünkü ikisi ile çok ilginç anılarım olmuştur. İnanıyorum ki ders vericidir, anlatmak istemem bundan kaynaklanıyor. Yalçın Küçük`ü cezaevinde tutukluyken okuduğum kitaplarından tanıdım. Aykırı, sivri dilli, sivri zekalı, dahilik ile delilik sınırlarında dolaşmasıyla dikkatimi çekmişti.

Yanılmıyorsam 1988 tarihinde yayınladığı “Toplumsal Kurtuluş“ dergisiyle dikkatlerimi derinleştirdi. Kürt sorunu ve PKK mücadelesiyle ilgili bu dergide yayınlanan yazılardan sonra Yalçın Küçük ile görüşmeyi kafamda tasarlamıştım.
Cezaevinden tahliye olduğumda yirmi gün kadar istanbulda kaldım. Ankara`ya uğradım,Yalçın Küçük`ü sordum ama görüşemedim.
1993 yılının Agustos ayında Almanya`nın Bochum kentinde bir Kürt festivali düzenlemek için Festival hazırlık komitesi olarak toplanmıştık. Bu toplantıda ben Yalçın Küçük`ün festivalde bir konuşma yapması için davet edilmesini istedim. Bu önerim kabul edildi. Ve bir gün sonra Yalçın Küçük`ü telefonla davet ettim.
Bochum festivalinde 70 bin Kürdün karşısında yaptığı kısa konuşma çok anlamlıydı. Ama hiç birimiz o zaman o­nu anlayamamıştı. O konuşma Kürt başıyla başladı, Kürt başıyla bitti. Ve şöyle diyordu Küçük:
“Bu gün diyorum..
Bu gün diyorum..
Bu gün diyorum..
En güzel baş Kürt başıdır
Çünkü Kürt, baş kaldırıyor“

Bu gün, o günkü konuşmayı Bochum festivalinin video kasetinden izlediğimde Yılan ile Tilkinin hikayesini anımsadım. Hani yılan tilkinin gövdesini, boynunu sarmış, tam boğmak üzereyken, tilki: „Yılan kardeş başın, hele o gözlerin ne kadar da güzel, ölmeden önce müsaade et de o güzel gözlerini bir kerecik olsun öpeyim“ der. Tilkinin bu sözlerine kanan yılan, başını tilkinin ağzına yaklaştırır ve yılanın ömrü orada noktalanır.

Yalçın Küçükle görüşmemiz bu festivalde başladı ve devam etti. Ortamı gören, değerlendiren Küçük, Avrupa dan sonra Bekaa`ya gitti. Gazeteci, yazar kimlikleri, görünen etiketleriydi. Ama Küçük, bu kimliklerle sınırlı olmayacak kadar büyüktü! Birdenbire Apo`ile aralarında kardeşlik bağı güçlendi. Ve Küçük Apo nun akıl hocalığına terfi etti. Bunu çoğumuz anlamıştık. Öyle ki; bir konuda Apo yu ikna etmek için Yalçın Küçük'ü ikna etmek gerektiğine ben inanmıştım.

1993 tarihinde bir Kürt televizyonunun kurulması gerektiğine inanıyordum. Bu konuyu bir çok çevreyle tartışıyordum. Avrupa örgütünün merkezi ve Öcalan dışında konuştuğum kişiler televizyonu kurabileceğimize inanıyorlardı. Fakat bizim örgüt her şeye rağmen televizyon kuracağımıza inanmıyordu. Bir merkez toplantısında dayanamadım:
„ Arkadaşlar, siz bizim bir devlet kuracağımıza inanıyor musunuz?“ diye sorduğumda herkes bana yan yan bakınca:
„Eğer televizyon kurcağımıza inanmıyorsanız, devleti asla kuramayacağız!“ dedim.
Bizim merkezi inandırmanın güç olduğunu anlayınca Apo`yu ikna etmeyi kafama koymuştum. Tam bu arada, Yalçın Küçük, Feridun Yazar, Zübeyr Aydar Almanya`ya gelmişlerdi. Köln'de bir toplantıya katılmışlardı. Ben o­nlardan çok uzaktaydım. Ama gecenin geç saatlerinde o­nlara ulaştım. Toplantı çıkışında „gelin bu gece bende kalın“ dedim. Kabul ettiler. Benimse herhangi bir hazırlığım yoktu. Düsseldorf`ta, örgütün dayalı döşeli bir evi vardı, bende bazen bu evde kalıyordum. Arabalara bindik, yola çıktık, eve gittiğimizde bir baktım ki sekiz kişiyiz. Önceden tedbir alamadığımdan kupkuru evde içecek su bile yoktu. Neyse ben televizyon kurma projesini anlatmaya başladım. Yalçın Küçük projemi biraz hayali buldu. Ama üzerine gidince ikna oldu. Gecenin geç saatlerinde yatmak için hazırlandık. Her kes için bir yatak hazırladım. Bir yatak kalmışti, ama iki kişi açıktaydı. Ben ve Yalçın Küçük. Diğer arkadaşlar yataklarına girince ben müzipce güldüm: „Hoca, bir yatak var, biz iki kişiyiz ve çaresiz benimle yatmak zorundasın...“ dediğimde herkes kahkahayla güldü.

Yalçın Küçük bize 1993 te Apo`yu „Kürt bahçesinde söyleşi“ adlı kitabıyla anlattı. O kitabı okuduğumda Yalçın Küçük'ün Apo`yu çözerek konuşturduğunu, çoğu şeyi o­na itiraf ettirdiğini ve ustaca bunları yazdığını anladım. Hatta o zaman bir çok arkadaşa: ilerde Yalçın Küçük : „ Ben Öcalanı kendi ağzından size anlattım, siz anlamadınız ben ne yapayım?“ derse şaşırmayalım“ dedim.
Benim hayal ettiğim televizyon gerçekleşti. Ama bir farkla! Ben Kürt televizyonu düşünüyordum, Apo televizyonu kuruldu. Televizyonun birinci konuğu Apo, ikinci konuğu Yalçın Küçük`tü. Ve ben saklandığım evimden ancak bu televizyonu izleyebiliyordum. Tabi aynı zamanda Küçük ile Büyüğün! ilişkilerini de!

Bir yirmidokuz Ekim günü Yalçın Küçük Türkiye`ye döneceğini açıkladığında biz kardeşininde gideceğini bilmiyorduk. Bu gün eminimki Küçük biliyordu. Ve lakin o­nunla bacanağı, bizim icin sır olan her şeyi biliyorlardı.
Nitekim çok sonralari Yalçın Küçük`ün yazdığı „Şebeke“ adlı kitabını okuduğumda, kendisini İmralı konseptinin mimarları arasında görüyordu.
Ah hocam, ben seni „aydın“ bilirdim, „karanlık“ olduğunu geç anladım. Yoksa elimden zor kurtulurdun!
14.09.2004

Haftaya Doğu Perinçek

Print 3613 kez okundu
www.rizgari.com

YALCIN KUCUK ,BACANAGI olduğunu dillendirmeyi çok sevdiği ve zaman zaman görüştüğünü söylediği, dışişleri bakanlığı istihbarat şefi olan Cenk Duatepe'nin, Apo'nun yanındayken, Suriye'de görevli olması nasıl bir tesadüftür? aBDULLAH OCALAN DGM ifadesinde CENK DUATEPE ile Sam`da asansorde karsilastigini soylemisti,.

Burda söz konusu olan Öcalan degildir. Öcalan kimle ne görüsmüsse inkar etmiyor. Burda Selim Beye sorular sorduk. Öcalana degil. Öcalan isterse Atatürkle karsilassin.. Bunu acik söyler. Buna inaniyorum. Öcalan PKK lidei olarak giden herkesle görüsür bu anormal degildir. Öcalan acik secik DP- YK ile görüsmüstür. DP icin : ONDAN BIR COBAN BILE OLMAYACAGINI BILIYORDUM demistir. Biz selimi tartisiyoruz. Öcalani burda niye ortaya atiyorsun? Selimi savunacaksan acik savun... Peki Selim asansörde kimle karsilasti?

Perinçek ajandır. Bunu inkar etmiyorsun. Öcalan'ın onu günlerce misafir ettğini, askeri törenle karşıladığınıda inkar etmiyorsun. Öcalan'ın yediği boku itiraf ettiğini de yazıyorsun. Öcalancısın, PKK taraftarısın. Selim bir şahıs, Öcalan ise parti lideri hatta "önder". Sen önce önedirinin yediği bokla ilgilen. Kendi kıçını temizle. Selim'e pislik atmakla temzilenemezsin.

Bu ne ambargo Sen Selim'i tartışmak istiyorsun İnsanlarda Apo'yu tartışmak istiyorlar Bunu niye engelemek istiyorsun Apo tartışılmak istendiğinde niye zoruna gidiyor Sen de kalkar açıkca savunursun Atatürk kültür milliyetcisiyim Eskiden Türk ulusunun alt kimliği diyordum, şimdi Türkiye ulusundanım TC devlet sınırlarına saygılıyım Kürdlerin devlet kurmasına karşıyım Türk ordusunu göreve çağırıyorum, güneyde ikinci İsrail koruluyor, bunu engeleyin ........... ........... ........... Ve bilmem daha ne zerzevatları bende savunuyorum deyip işin içinde çıkabilirsin Apo bunları savunuyor İtirazın var mı Sen de Aponun dediklerini savunuyormusun Savunuyorum de Bizi de bu kadar kendinle uğraştırma Mesele Selim ise, konferansına gidiyorsun Gideceğini sanmıyorum ama Umarım gidersin Sorularını sorar belki de mat edersin Belki de o seni mat eder Kim bilir Maçın sonucunu bize de açıklarsan seviniriz Sakın yanlış anlama fotbul maçından bahsetmıyorum Selim-El Fenomen maçından bahsediyorum Samimiysen -o inançtan olmadığımıda belirteyim- ikide bir aynı soruyu sorup forumu doldurma İnsanların emeğine biraz saygılı ol Şuna kesin inan benden küfür yok Fakat benimde seninde bir başkasınında belli bir tahamül sınırı var Aynı şeyleri bozuk plak gibi çaldırıp durma Durursan ne olur Tartışma düzeyli olmaz Ortaya doğru dürüst bir sonuç çıkmaz Yine de paşan günlün bilir

Artik her kimsen.. Hic duymadigim mahlaslar.. Belkide günahini almiyayim. Selimsin.. Her neysen... Benim kimseyi mat etme, silme, egale etme, saf disi etme, rencide etme gibi bir derdim yok. Selimin de düsmani falan degilim. Aramizda kisisel bir husumetde yok. Selim le bir yerde karsilasirsam da oturur sohbetde eder yemekde yer sigarada iceriz. Dogu perincekide görsem aynisini yaparim. Kimseye kisisel husumetim yok. Kürt halkinin özgürlük talebi var. Sorun burda.. Selim bir cok sey yaziyor.. Oda hep ayni seyleri yaziyor. Apo asagi Apo yukari ben sahsen usandim.. Kendisine bir Kürt olarak sorular sordum.. Aslinda konuyu Keko acti.. Yoksa öyle bir konu yoktu. Bende kafamdaki sorulari sordum. Selimin konferansina gidecem. Arica selim beni taniyor. Defalarca görüstük, konustuk, bunlari onada sordum. Konustuk filan filan.. Selim le kan davam yok. Özel bir seyinide sormadik. Ki hadimizede degil. Kisinin özeli kutsaldir. Yeride bura degildir. Selim,le konferansta bir soru cevap düelosu yapariz, firsat ve zamani olursa.. Kalabalik olursa bir özel yemekde de devam edeiz. Dedigim gibi kendisini cok iyi taniyorum. O da beni tanir. Selim Apo politikasi yanlis. Bunu degistirsin.. Her seyi yeniden düsünelim..

Liderin Öcalan yahudilerin Hitler'i kışkırttığını söyleyerek yahudi soykırımını gerçekleştiren Hitler'i ve nazizmi aklarken, Alman Nazileriyle ve tabiiki alman soykırımcılılarının tarihi suç ortağı türk devletinin resmi tezleriyle aynı şeyi savunuyor. Yalçın Küçük ve Perinçek'te aynı kanaatte. Kürtleri ingilizler kışkırttı derken kürt soykırımlarını gerçekleştiren kemalizmi aynı şekilde aklamaya ve soykırıma uğratılmış kürtleri ise suçlu göstermeye çalışmakta. Perinçek ve Küçük'le bu konuda da işbirliği yapıyor, hem de kendi milletine karşı. Atatürk hayranlığının altında yatan soykırımcılığı aklamaka gayretidir. Bunlar çok açık beyanlardır. PKK'de binlerce parti içi infaz var, hepsi Öcalan'ın emriyle gerçekleştirilmiş. Cevap ver! Öcalan, Küçük, Perinçek'in resmi ideolojide özdeş söylemlerde buluşması nasıl gerçekleşti?

Şîroveyeke nû binivisêne

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.