بازبدە بۆ ناوەڕۆکی سەرەکی

Paranoyak bir millet: Türkler..

Ben, „Le Magazine Litteraire“in „La Paranoia“ üzerine yayinladigi son sayisini okudugumda, sanki daha önce tanidigim birilerden söz ediyor gibiydi..

Sözkonusu olan dergide onlarca Akademisiyen, farkli boyutlariyla „La Paranoia“ üzerine duruyor..

Dergi de üzerine durulan paranoya olayi bana bir deja vu olayini hatirlattigini daha önce vurgulamistim..

Akademisyenler paranoyaklari tanimlarken, irdelerken, onlarin tefleks ve duruslarini ortaya koymaya calisirken, bana Türkleri ve Türk tarihini anlatiyor gibiydiler...

Paranoya kelimesi yunancadan alinmis, „akla karsi“ anlamina geliyor... Bu kelime halk arasinda „delilik“ anlaminda kullanilmaktadir. Daha sonra bu hastaliga iliskin arastirmalar yapildi ve bilimsel tanimlamalara gidildi.. Bu hastaligin en bariz örnekleri „ gerceklikten tümden uzaklasma“, „sürekli saldiri altinda olma duygusuna kapilma “ , „herkesce hirpalanma“, „kendisine tapma“, „Her taraftan düsmanlarca sarilma“ ve „kendisine karsi birilerinin yada dünyanin sürekli komplolar kurmasi“ vb.... vb... gibi..

Paranoya sadece biriylere has bir hastalik degildir... Ayni zamanda cesitli halklar ve topluluklar da paranoyaya kapilabilirler..
Türkler de bir „ ulusal paranoya“ yakalanmis ve Türkiye dedikleri alanida kendilerine yurt etmis durumdalar....

Nasil mi?

Osmanlilar döneminde de Osmanli Sultanlari kendi iktidarlarini yada kendi sultalarini sürdürmek icin kardeslerine, cocuklarina ve en yakin cevrelerine karsi kiyimlari yaptiklarini hepimiz biliyoruz..

Cünkü en yakin cevrelerini her zaman kendileri ve iktidarlari icin bir tehlike olarak gördüklerinden fiziki tasfiye olayini sistemli bir bicimde sürdürüyorlardi.

Aslinda Türklerde ulusal olarak yokolma ve herkesi düsman olarak görme mantigi yada paranoyasi Türk milliyetciliginin olusumuyla doruga ulasti..

Ittihad ve Teraki’den kesintisiz devami olan Kemalizme kadar Türkler, bu Türk ulusal paranoyasini sistemlestirip, tüm topluma empoze ettiler..

Türklerin bu ulusal hastaliginin yada depresyonun disa vurus dönemini Balkanlardaki yenilgilerden aramak gerekir.. Türklerin kendilerine bir „anavatan yaratma“ ve „son Türk devletini koruma“ paranoyasinin baslangic yada hareket noktasini o kaos döneminde aramak gerekiyor..

S. Freud Paranoya teorisini Daniel Paul Schreber’in anilarina dayandirirken, kopus noktasi olarak, Schreber’in 1884 yilinda Reichstag secimlerini kayipetmesine dayandiriyor.

Türkler, Anadolia, Kürdistan, Lazistan, Ermenistan ve Yunanistan topraklari üzerinde asirlarca yasiyan yerli halklari yok etmeyi ve etnik arindirmayi saglamak icin milyonlarca insani yokederek cagin en büyük ve ilk jenosidleri imzaladilar..

Türkler bir yandan bölgede ve kendi topraklari üzerinde yasiyan halklara gipta ederken; diger yandan nefretle onlari millet olarak tarihin sahnesinden kaldirmaya calistilar.

Kemalistler geldikleri Jön Türk gelenegini sürdürerek yukarida sözünü ettigim ülkelerin topraklari üzerinde Türk diye devsirme bir „ulus-devlet“ yaratmaya calistilar... Bu ulus ve devlet yaratma cabasi ve süreci tam bir kiyim ve insanliga karsi tüm suclarin islendigi dönem oldu. Hâlâ da bu sürec devam ediyor.

Türkler, bu sürec boyunca Freud’un dedigi gibi „tümden realiteden koptular“..

Kemalistler, Türklere yeni ve efsanevi bir tarih yaratmaya calistilar..

Jenosidlere tabi tutarak imha ettikleri etnik gruplarin tarihlerine ve uygarliklarina sahip cikmaya basladilar.. Kemalistler, Türk Tarih Kurumunu kurarak bölgede kurulan, Hittit, Asur, Urartu vb..vb... tüm uygarliklarin Türklere ait oldugunu yaymaya calistilar.. Atatürk’ün kendisi cesitli inlari Güney Amerikaya göndererek „Inka, Maya „ vb uygarliklarinda Türklerin eseri oldugunu ispat etmeye calisti.

Bunlarda yetmiyormus gibi Türk Dil Kurumunu olusturarak „Dünyanin bütün dillerinin Türkceden türedigini“ ispat etmeye calistilar..

Türkler kendilerini millet olarak dünyanin merkezine koymalari ve tüm dünya halklarindan daha üstün olduklarini „bir Türk dünyaya bedel“ adli siyarla özetleyip, tüm topluma empoze ettiler.

Türklerin bu girisimleri, irkcilikla aciklanamaz.. Bu tutum paranoyak bir tutumdur... Bir hastalik halidir.

Wilhelm Reich’in „Despot nasil paranoyasini kitlelere mal eder “? yönündeki sorusuna aradigi cevap, olsa olsa bugünkü Türk milleti olurdu...

Cünkü Türk ulusu, kendisinin ve bölge halklarinin tarihsel gercekliklerini yadsiyor.

Kemalistan timarhanesinde kendisine empoze edilen, ideoloji, siyaset, kültürel var olma seklini kabul etmis ve icsellestirmistir..

Türkler „Türkten baska, Türkün dostu yotur“, „dört yanimiz düsmanla sarilidir“, „kimse Türkleri sevmez“ ruh haletiyle tam bir paranoyak millet örnegini veriyor..

Düsünün bir kere bir milyondan fazla Ermeni kadin, cocuk, genc, yasli demeden imha ediliyor...Türkler diyor: „Onlar bize saldirdi“, „onlar suclu“...

Tüm dünya halklari Ermeni jenosidini biliyor ve kabul ediyor.. Türkler „uluslararasi yalan“(D.Perincek) ve „Türklere karsi uluslararasi komplo“dan sözediyor..

Gecen yüz yil boyunca bir milyondan fazla Kürdü jenosidlerle ortadan kaldiran Türkiye, hâlâ 25 milyon civarinda Kürdün en basit ulusal hakkini resmi olarak tanimiyor. Dünya Kürdlerine düsmanlik yapiyor.. Kürd ve Kürdistan kelimeleri „Türklügün sonu“ olarak algilaniyor..

25 Temmuz da bir Arap televizyon kanaliyla söylesi yapan Mam Celal Kürdistan’da olusturulan Havalanlarinin kurulus gerekcelerini aciklarken söyle diyor: „Vatandaslarimizin rahat dis dünyaya acilmasi gerekiyor.. Örnegin Türkiye Kürdistan ismini tasiyan bir kitabi gördügü zaman sokmuyor.............“

Dünyada bu yöndeki en basit isteme karsi „komplo“dan, „Türkiye’yi bölmekten“, „ Sevres Antlasmasini“ geri getirme cabalarindan söz eder.. Icteki en basit kipirdamayida „Türke ihanet“, „vatan hainleri“ , „son Türk devletine yönelik komlo“yla aciklamaya calisiyor.

Türk toplumu da buna inaniyor. Türk devletinin 100 yil boyunca propagandasini yaptigi, yukarida sözünü ettigimiz olaylar bir kesin yargi olarak topluma yerlesmis bulunmaktadir.. Türkiyedeki totaliter rejim, kendi paranoyasina ulusal bir nitelik kazandirmis bulunmaktadir.

Herhalde Nietzsche „bir seyde kesin olmamak degil, kesin olmak insani deli yapar“ dedigi zaman hakliydi.

Türkler, kendilerinin üstün irk olma meselesinde o kadar kesinlerki, „kendilerinin disinda bu özeliklerini kimse bilmiyor“ ve gereken degeri baskalari tanimiyor.

Bazende var olan „ulus egolari kendilerini de asiyor“..... ve inanamiyorlar..

Sonuc olarak Türklerin mevcut durumu Jacques Bergier’nin dedigi gibidir: „Herkes benden nefret ediyor. Cünkü ben paranoyakim“..

Paranoyak kisiler tedavi ediliyor... Ya paranoyak toplum?
31.07.05

[email protected]

Not: Bu makale icin Magazine Litteraire’den yararlandim

Şîroveyeke nû binivisêne

The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

CAPTCHA This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.